2025'te Orta Asya'nın stratejik ve ekonomik görünümü

Güncel Haberler

Astana merkezli iş danışmanlığı şirketi Xander Group'un Kurucusu ve CEO'su Iskander Akylbayev, Orta Asya'nın 2025'te öne çıkan kırılma noktalarını ve 2026'ya uzanan stratejik yönelimlerini AA Analiz için kaleme aldı.

Astana merkezli iş danışmanlığı şirketi Xander Group'un Kurucusu ve CEO'su Iskander Akylbayev, Orta Asya'nın 2025'te öne çıkan kırılma noktalarını ve 2026'ya uzanan stratejik yönelimlerini AA Analiz için kaleme aldı.
***
2025'te Orta Asya, büyük güç rekabetine yalnızca şahit olmanın ötesine geçerek bu rekabetin şartlarını belirleyen bir aktöre dönüşmeye başladı. Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan, Tacikistan ve Türkmenistan kurumsal kapasitelerinde istikrarlı ilerlemeler kaydetti, ortaklıklarını çeşitlendirdi ve bölgesel bağları güçlendirme odaklı stratejiler izledi. Sonuç şu ki Orta Asya ülkeleri, dış baskılara tepki veren aktörler olmaktan çıkarak kendi önceliklerini giderek daha fazla öne çıkaran ülkeler haline geldi.
2025'te üç başlık öne çıktı ve bu başlıklar 2026'yı da şekillendirecek gibi görünüyor. Bu başlıklar, yönetimde istikrarın pekişmesi, çok ortaklı diplomasinin daha kurumsal bir zemine oturması ve iklim ile enerji kısıtlamaları altında, iddialı hedefleri kalıcı bölgesel bağlantılara dönüştürmenin zorluğu olarak ifade edilebilir. Dördüncü bir tema olarak, Türkiye ile Türk Devletleri Teşkilatının (TDT) rolü de özellikle ekonomi ve ticaretle birlikte daha belirgin hale geldi.
Mart 2025'te imzalanan kapsamlı sınır anlaşması, Kırgızistan ile Tacikistan arasındaki uzun süreli gerilimi azalttı. Böylece yatırım ve lojistik planlamasına zarar verebilecek önemli bir risk de büyük ölçüde bertaraf edildi. Böyle adımlar, özellikle sınırların iç içe geçtiği coğrafyalarda yatırım ortamını doğrudan etkiliyor; belirsizlik azaldıkça hem planlama hem finansman rahatlıyor.
İstikrar yönündeki bu tablo, güçlü makroekonomik göstergelerde de kendini gösterdi. Avrupa İmar ve Kalkınma Bankasının (EBRD) öngörülerine göre Orta Asya ekonomilerinin 2025'te yaklaşık yüzde 6,1 büyümesi bekleniyordu. Bu oran, Avrupa ve Orta Asya bölgesinde en yüksek büyüme hızlarından birine işaret ediyor. 2026'da ise büyümenin yüzde 5,2'ye gerilemesi bekleniyor. Tahminlere göre Kazakistan'ın yüzde 5,7 Kırgızistan'ın yüzde 9 Tacikistan'ın yüzde 7,5 ve Özbekistan'ın yüzde 6,7 büyümesi öngörülüyor. Bu görünüm, iç talep ve yatırımların güçlü seyrettiği ve ekonomilerin daha çeşitli bir yapıya yöneldiği bir döneme işaret ediyor.
Daha dengeli bir zeminde diplomasi
2025'te diplomatik temaslar daha dengeli, daha pragmatik ve daha rekabetçi bir çizgiye girdi. Nisan ayında Avrupa Birliği, Semerkant'ta beş Orta Asya ülkesiyle ilk zirvesini düzenledi, yeni bir Stratejik Ortaklık benimsedi ve ulaştırma, kritik hammaddeler, temiz enerji ile dijital altyapıya odaklanan 12 milyar avroluk "Global Gateway" yatırım paketini açıkladı. Açıklanan paket, Avrupa'nın Orta Asya'yı kendi sanayi ve tedarik zinciri hedefleriyle daha yakından ilişkilendirme arzusunu ortaya koyuyor.
Çin, Astana'da genişletilen C5 zirve formatı çerçevesinde bölgedeki angajmanını derinleştirdi. Bu kapsamda "kalıcı iyi komşuluk" temalı çok taraflı anlaşmayı, daha geniş ticaret ve altyapı iş birliğiyle birlikte gündeme taşıdı. ABD ise Washington'da C5+1 formatında başkanlık düzeyinde bir zirve düzenleyerek Orta Asya'yla temasını daha görünür hale getirdi. Görüşmeler, Boeing'le anlaşmalarıyla da somutlaştı. Buna göre Kazakistan'ın Air Astana'sının 15 adede kadar Boeing 787-9 alması, Tacikistan'ın Somon Air'inin 14 adede kadar uçak tedarik etmesi ve Özbekistan Havayollarının 8 adet 787 siparişini kesinleştirmesi planlanıyor.
Japonya'nın Aralık ayındaki zirvesi, sürece tamamlayıcı bir boyut ekledi. Tokyo Girişimi kapsamında, beş yıl içinde yaklaşık 3 trilyon yenin (yaklaşık 20 milyar dolar) ulaştırma ve ticaret bağlantıları, kamuda dijital dönüşüm ve insan kaynağının geliştirilmesi için harekete geçirilmesi hedefleniyor. Girişim, nitelikli altyapı ve kurallara düzenlenen bir işbirliği vurgusu yapıyor.
Orta Asya başkentleri ise tek bir ortağa bağımlı kalmak yerine dış temaslarını çeşitlendirerek yürütüyor. Bu sayede hem farklı ortaklıklardan sonuç alırken hem de finansman ve güvenlikte tek bir kaynağa bağımlı kalmamaya çalışıyor.
Türkiye ve Türk Devletleri Teşkilatının artan rolü
2025'te dikkati çeken bir başka gelişme, Türkiye ve TDT'nin giderek daha somut bir işleve kavuşmasıydı. Geçmişte daha çok kültürel ya da kimlik temelli bir zemin olarak görülen TDT, zamanla diğer çok taraflı mekanizmaları da tamamlayan bir ekonomik ve ticari koordinasyon kuruluşu gibi çalışmaya başladı. Araştırmalar, TDT içi ticaretin yılda 42 ila 57 milyar dolar bandında olduğunu ve üyelerin toplam ticareti içindeki payının beş yıl önce yaklaşık yüzde 3 düzeyindeyken zamanla yükseldiğini gösteriyor. Bu da Türk devletleri arasındaki ekonomik bağların güçlendiğinin açık bir göstergesi.
Türkiye de bölgeyle ekonomik bağlarını güçlendirdi. Son beş yılda Türkiye ile TDT üyesi ülkeler arasındaki toplam ticaret hacmi yaklaşık 62,6 milyar dolara ulaştı. Zengezur hattı ve Orta Koridor üzerindeki gelişmeler bu artışı desteklerken Türkiye'nin ihracatı yaklaşık 36,6 milyar dolar, ithalatı ise 26 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. Bu rakamlar yalnızca geleneksel ticareti değil, lojistik ile üretim tedarik zincirlerinin daha sıkı biçimde birbirine bağlanmasını da yansıtıyor. Bu bütünleşme, Orta Asya'yı Avrupa ve Anadolu'yla daha yakından ilişkilendiriyor.
Kurumsal düzeyde TDT ekosistemi, Türk Yatırım Fonu, Türk Ticaret ve Sanayi Odası ve ilgili yapılar üzerinden iş birliği için pratik mekanizmalar sunuyor. Bu mekanizmalar, işlem maliyetlerini düşürebilir ve birbiriyle uyumlu standartlar teşvik edebilir. Özellikle ulaştırma, ticaretin kolaylaştırılması ve enerji ağları gibi alanlarda etki kapasitesi daha belirgin olabilir.
Koridorlar ve su-enerji dengesi
2025'te Orta Asya'nın stratejik gündeminin merkezinde, ulaştırma ve ticaret bağlantılarını güçlendirme hedefi yer aldı. Trans-Hazar güzergahı gibi koridor projeleri ve genişletilen lojistik merkezleri, bölgenin halihazırdaki Avrupa ile Asya arasındaki kilit geçiş noktası rolünü daha da pekiştirdi. Söz konusu hedefler, Orta Asya ile Basra Körfezi arasındaki geçişi kolaylaştırmayı amaçlayan Aşkabat Anlaşması gibi daha geniş girişimlerle de bağlantılı. Aşkabat Anlaşması, deniz-kara-demiryolu entegre taşımacılığının genişlemesinde bir referans noktası olma niteliğini de koruyor.
2025'te öne çıkan kritik kısıtlardan biri de enerji boyutuydu. Altyapı, onu besleyen enerji istikrarlı olmadığı sürece kalıcı sonuç üretmiyor. 2025'in sonlarına doğru Tacikistan, kurak geçen bir sonbaharın hidroelektrik üretimini düşürmesi üzerine elektrik kısıntısına gitti. Yaşananlar, iklimdeki dalgalanmalar ve eskiyen sistemlerin ekonomik faaliyeti nasıl zayıflatabileceğini açık biçimde ortaya koydu. Su ile enerji arasındaki denge, bir dönem teknik planlamanın konusu sayılırken artık ulaştırma ve ticaret bağlantılarının güvenilirliği ile ekonomik istikrar açısından stratejik bir başlık haline geldi.
2025'te büyük ölçekli çözümler de gündeme gelmeye başladı. Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD), bölgenin en önemli yenilenebilir enerji projelerinden biri sayılan Kırgızistan'daki Kambar-Ata-1 hidroelektrik santrali için 1,5 milyar dolara kadar kredi sağlanması hususunda görüştüklerini belirtti. AB ve diğer ortakların eş finansmanı da seçenekler arasında yer alıyor.
2026'nın stratejik sınavları
Orta Asya 2026'ya girerken ilerlemesini belirleyecek birkaç başlık öne çıkıyor. Kurumsal kapasite konusunda 2025'te elde edilen kazanımların kalıcı hale gelmesi kritik. Öngörülebilir kurallar, şeffaf ihale süreçleri ve güvenilir uyuşmazlık çözüm yolları, yatırımcı güveni açısından belirleyici. 2025'te kurulan diplomatik çerçevelerin de kağıt üzerinde kalmayıp finansman bulabilecek somut projelere dönüşmesi gerekiyor. Enerji ve iklim konusunda dayanıklılık ise ulaştırma ve ticaret bağlantılarına dönük hedeflerin kalıcı kazanç üretip üretmeyeceğini ya da mevsimsel şoklara açık kalıp kalmayacağını giderek daha fazla belirleyecek.
TDT gibi bölgesel işbirliği platformları, farklı altyapı standartlarının birbiriyle uyumlu hale gelmesine yardımcı olarak ticaret ve taşımacılıkta işleri kolaylaştırabilir. Türkiye'nin artan ticaret hacmi ve ortak lojistik çıkarlarla güçlenen ekonomik ilişkileri de orta ölçekli aktörlerin bölgede somut sonuçlar üretebileceğini gösteriyor.
2025, Orta Asya'nın, artan rekabet dünyasında stratejik bir bağlantı noktası olabileceğini gösterdi. 2026 ise bölgenin bu rolü daha ileri taşıyıp taşıyamayacağını sınayacak. Asıl soru, Orta Asya'nın Doğu ile Batı'yı birbirine bağlamakla yetinmeyip bunu öngörülebilir, dayanıklı ve bölgesel önceliklerle uyumlu biçimde sürdürebilen bir yapıya dönüşüp dönüşemeyeceği.
[Iskander Akylbayev, Astana merkezli iş danışmanlığı şirketi Xander Group'un Kurucusu ve CEO'sudur.]
*Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editoryal politikasını yansıtmayabilir.