Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu...Prof. Dr. Veznedaroğlu: Siyasi Tutukluların Salıverilmesini Sağlayacak Yasal Tedbirlere İnfaz Kanunuyla...
Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu toplantısında akademisyenler dinleniyor. Anayasa hukukçusu Prof. Dr. Sevtap Yokuş Veznedaroğlu, "Güvenlik meseleleri hukuksal adımlarla eşit bir şekilde ilerlemeli. Siyasi tutuklu ve mahkumların salıverilmesi olanağını yaratacak yasal tedbirlere infaz kanunuyla başlanabilir. Orta ve uzun vadede yerel yönetimler özerklik şartları uygulanmasının gerçek anlamda sağlanması önemli. Bu sorunun çözümüne yönelik basit yasa değişiklikleriyle iyi anayasa değişiklikler beklenebilir. 42. maddede iyi bir formulasyona gidilebilir, anadilde eğitim meselesi... 66. madde yeniden formule edilebilir, buna engel yok" diye konuştu.
(TBMM) - Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu toplantısında akademisyenler dinleniyor. Anayasa hukukçusu Prof. Dr. Sevtap Yokuş Veznedaroğlu, "Güvenlik meseleleri hukuksal adımlarla eşit bir şekilde ilerlemeli. Siyasi tutuklu ve mahkumların salıverilmesi olanağını yaratacak yasal tedbirlere infaz kanunuyla başlanabilir. Orta ve uzun vadede yerel yönetimler özerklik şartları uygulanmasının gerçek anlamda sağlanması önemli. Bu sorunun çözümüne yönelik basit yasa değişiklikleriyle iyi anayasa değişiklikler beklenebilir. 42. maddede iyi bir formulasyona gidilebilir, anadilde eğitim meselesi... 66. madde yeniden formule edilebilir, buna engel yok" diye konuştu.
Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş'un başkanlığında toplandı. Toplantıda, "çatışma-çözümü alanı"nda çalışmaları bulunan akademisyenler dinleniyor.
Üsküdar Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Havva Kök Arslan, terörizm ve çatışma çözümü üzerine yaptığı konuşmada şunlara dikkat çekti:
"Milletleşme aşamasında kritik, tarihi noktadayız. Ülkemizin 1876 ve 1908'de başlayan devlet güçlendirme süreci, 1920'de Mustafa Kemal Atatürk'ün liderliği ve vizyonuyla güçlü bir devletin kuruluşuna dönüştü. Güçlü bir devlet kurduk ama güçlü bir ulus inşası kuramadık çünkü sanayileşmiş bir ülke değildik. Ulus olarak hepimizin görevi ulus inşası sürecini başarıyla tamamlamaktır. Çünkü şimdi temelini atacağımız sağlam ve güçlü devlet, bölgedeki tüm halklarının gelecek yüzyıllarını barış, istikrar ve refah içerisinde geçirmesinin anahtarıdır. Merkez ülkelerin etnik ve dini azınlıkları ve terör örgütleri, çevre ülkelerde istikrarsızlık yaratmak, pazarlık masasında zayıflatmak, ekonomik bağımsızlığını sürdürmek ve kendi askeri despotik varlıklarını meşrulaştırmak amacıyla kullanılır.
Farklı barış tanımlarında 4 tür barış tanımı var. Negatif barış, şu anda bizim yaşadığımız bu. Pozitif barışa geçmemiz gerekiyor. Yapısal şiddetin önlenmesi, çatışmayı yaratan kök nedenlerin dönüştürülmesi ve bundan sonra da sürdürülebilir kalıcı bir barışın uygulanması için çatışmaların durdurulması, barışı koruyan kurumların yerleştirilmesi, düşmanca tutumların dönüşmesi gerekiyor. Bugünden yarına olabilecek bir şey değil, en az 10 sürecek bir şey. Kapsayıcı barış kısmında başarılı olabilmek için farklı kesimlerin ihtiyaçlarının karşılanmasını sağlayacak barış, 10 yıldan da fazla sürebiliyor. Türkiye modeli yaratmak istiyorsak zihniyet dönüşüm olmadan sosyal dönüşüm olmaz noktasında birlik temelli dünya görüşü modeli, şimdiye kadar anlattığım bütün yöntemleri eksik buluyor. Çünkü merkeze çatışma konuyor. Sosyal hayatı çatışmaya göre ayarlarsak bu kaçınılmaz olarak çatışmayı getirir."
"Türkiye, kendi örneğini yaratacak"
Anayasa hukukçusu Prof. Dr. Sevtap Yokuş Veznedaroğlu da IRA'nın Kuzey İrlanda'da silah bırakma süreci ve dünyadaki benzer süreçlerden örnekler vererek sürecin başarıya ulaşması için komisyon ve tarafların yapması gerekenlere ilişkin önerilerini şöyle sıraladı:
"Kötü haber, işiniz çok zor. İyi haber, aslında Türkiye'nin bu konuda birikimi çok. Önceki çözüm süreci önemli bir deneyimdi, birikim sağladı. Türkiye bu dönem, demokratik yeni bir anayasa etrafında çok büyük yol katetti. Başarıya geçerse tarihe geçeceksiniz. Çatışma çözümünde hiçbir örnek birbirine benzemiyor. Türkiye, kendi örneğini yaratacak.
Güney Afrika'daki süreç örneğinde ana dinamik, anayasa yoluyla demokrasi. Bir önceki çözüm sürecinde demokratik bir anayasayla çözüm sürecini iç içe yürütmüştük. İşte Güney Afrika bunu başarmış. Biz keşke başarabilseydik, belki de bu çalışmalara gerek kalmayacaktı. Güney Afrika'da bir başka ayak, geçmişle yüzleşme. Anayasanın kapsayıcılığı çok önemli olmuş. Güney Afrika'nın anayasacılığı deyim yerindeyse bir tür demokrasi şölenine dönüşmüş. Kolektif haklardan çok birey haklarına yer verilmiş. Yerelleşme çok önemli. 3 düzey yönetim öngörülmüş: Ulusal düzey, eyalet düzeyi ve yerel yönetimler olmak üzere. Eşit temsil, kültürel ve bireysel haklar ve resmi dilin çoğulculaşması Güney Afrika'nın temel ayaklarından.
İyi bir inşaya ihtiyacımız var, tasarım çok önemli. Özgün yöntemler, ülkesel koşullara uygun yöntemleri geliştirmek çok önemli. Güçlü ve kararlı bir siyasi irade çok çok önemli. Zihni dönüşüm çok önemli. Siyasi hesapların ve aktüel siyasetin ötesinde bakış açısı geliştirmek, süreçte alınması gereken tedbirleri siyasi hesapların tümünden arındırarak kendi başına görmeye çalışalım. Kırmızı çizgilerin oluşturulmaması gerekli. Kazan-kazan çözüm olanaklarını iyi belirlemek gerekir ve bunu doğru anlatmak gerekir. Çözümü önleyecek kördüğümler oluşabilir ama bunlar çeşitli kanallarla aşılabilir. Gizlilik ve şeffaflık dönemlerini çok iyi belirlemek lazım. Sürecin aslında bir takvime bağlanması lazım. Süreci sadeleştirmek önemli. Güvenin bir önşart olarak belirlenmemesi gerekir, güven zamanla oluşacaktır. Diyalog ve müzakere sürecinde, süreci her seferinde ileri taşımak gerek. Siyasi kararların hukuka uyarlanmasında bu komisyon çok önemli. Güvenlik meselelerinin hukuksal adımlarla eşit bir şekilde ilerlemeli. Barış inşasında doğru bir dil kullanılmalı ve karşı taraf şeytanlaştırılmamalı. Kolaylaştırıcılar önemli. Komisyonun alt komisyonları oluşturulmalı, böylece süreç daha hızlı ilerleyebilir. Siyasi tutuklu ve mahkumların salıverilmesi olanağını yaratacak yasal tedbirlere infaz kanunuyla başlanabilir. Orta ve uzun vadede yerel yönetimler özerklik şartları uygulanmasının gerçek anlamda sağlanması önemli. Bu sorunun çözümüne yönelik basit yasa değişiklikleriyle iyi anayasa değişiklikler beklenebilir. Anayasa değişiklikleri yapılırken zorlanacağız. Bazı hükümler var ki doğrudan doğruya çözümü taçlandırabilecek... 42. maddede iyi bir formulasyona gidilebilir, anadilde eğitim meselesi... 66. madde yeniden formule edilebilir, buna engel yok. Sadece 3-4 maddelik bu süreci taçlandıracak bir değişiklik paketi neden olmasın? 1982 Anayasası'nın başlangıcı barışa dönük bir dille yeniden kaleme alınmalıdır. 42. madde, 66. madde... 127. maddede idari vesayete ilişkin düzenlemeler yeniden formüle edilebilir ve yerel demokrasinin önü açılabilir."
Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş'un başkanlığında toplandı. Toplantıda, "çatışma-çözümü alanı"nda çalışmaları bulunan akademisyenler dinleniyor.
Üsküdar Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Havva Kök Arslan, terörizm ve çatışma çözümü üzerine yaptığı konuşmada şunlara dikkat çekti:
"Milletleşme aşamasında kritik, tarihi noktadayız. Ülkemizin 1876 ve 1908'de başlayan devlet güçlendirme süreci, 1920'de Mustafa Kemal Atatürk'ün liderliği ve vizyonuyla güçlü bir devletin kuruluşuna dönüştü. Güçlü bir devlet kurduk ama güçlü bir ulus inşası kuramadık çünkü sanayileşmiş bir ülke değildik. Ulus olarak hepimizin görevi ulus inşası sürecini başarıyla tamamlamaktır. Çünkü şimdi temelini atacağımız sağlam ve güçlü devlet, bölgedeki tüm halklarının gelecek yüzyıllarını barış, istikrar ve refah içerisinde geçirmesinin anahtarıdır. Merkez ülkelerin etnik ve dini azınlıkları ve terör örgütleri, çevre ülkelerde istikrarsızlık yaratmak, pazarlık masasında zayıflatmak, ekonomik bağımsızlığını sürdürmek ve kendi askeri despotik varlıklarını meşrulaştırmak amacıyla kullanılır.
Farklı barış tanımlarında 4 tür barış tanımı var. Negatif barış, şu anda bizim yaşadığımız bu. Pozitif barışa geçmemiz gerekiyor. Yapısal şiddetin önlenmesi, çatışmayı yaratan kök nedenlerin dönüştürülmesi ve bundan sonra da sürdürülebilir kalıcı bir barışın uygulanması için çatışmaların durdurulması, barışı koruyan kurumların yerleştirilmesi, düşmanca tutumların dönüşmesi gerekiyor. Bugünden yarına olabilecek bir şey değil, en az 10 sürecek bir şey. Kapsayıcı barış kısmında başarılı olabilmek için farklı kesimlerin ihtiyaçlarının karşılanmasını sağlayacak barış, 10 yıldan da fazla sürebiliyor. Türkiye modeli yaratmak istiyorsak zihniyet dönüşüm olmadan sosyal dönüşüm olmaz noktasında birlik temelli dünya görüşü modeli, şimdiye kadar anlattığım bütün yöntemleri eksik buluyor. Çünkü merkeze çatışma konuyor. Sosyal hayatı çatışmaya göre ayarlarsak bu kaçınılmaz olarak çatışmayı getirir."
"Türkiye, kendi örneğini yaratacak"
Anayasa hukukçusu Prof. Dr. Sevtap Yokuş Veznedaroğlu da IRA'nın Kuzey İrlanda'da silah bırakma süreci ve dünyadaki benzer süreçlerden örnekler vererek sürecin başarıya ulaşması için komisyon ve tarafların yapması gerekenlere ilişkin önerilerini şöyle sıraladı:
"Kötü haber, işiniz çok zor. İyi haber, aslında Türkiye'nin bu konuda birikimi çok. Önceki çözüm süreci önemli bir deneyimdi, birikim sağladı. Türkiye bu dönem, demokratik yeni bir anayasa etrafında çok büyük yol katetti. Başarıya geçerse tarihe geçeceksiniz. Çatışma çözümünde hiçbir örnek birbirine benzemiyor. Türkiye, kendi örneğini yaratacak.
Güney Afrika'daki süreç örneğinde ana dinamik, anayasa yoluyla demokrasi. Bir önceki çözüm sürecinde demokratik bir anayasayla çözüm sürecini iç içe yürütmüştük. İşte Güney Afrika bunu başarmış. Biz keşke başarabilseydik, belki de bu çalışmalara gerek kalmayacaktı. Güney Afrika'da bir başka ayak, geçmişle yüzleşme. Anayasanın kapsayıcılığı çok önemli olmuş. Güney Afrika'nın anayasacılığı deyim yerindeyse bir tür demokrasi şölenine dönüşmüş. Kolektif haklardan çok birey haklarına yer verilmiş. Yerelleşme çok önemli. 3 düzey yönetim öngörülmüş: Ulusal düzey, eyalet düzeyi ve yerel yönetimler olmak üzere. Eşit temsil, kültürel ve bireysel haklar ve resmi dilin çoğulculaşması Güney Afrika'nın temel ayaklarından.
İyi bir inşaya ihtiyacımız var, tasarım çok önemli. Özgün yöntemler, ülkesel koşullara uygun yöntemleri geliştirmek çok önemli. Güçlü ve kararlı bir siyasi irade çok çok önemli. Zihni dönüşüm çok önemli. Siyasi hesapların ve aktüel siyasetin ötesinde bakış açısı geliştirmek, süreçte alınması gereken tedbirleri siyasi hesapların tümünden arındırarak kendi başına görmeye çalışalım. Kırmızı çizgilerin oluşturulmaması gerekli. Kazan-kazan çözüm olanaklarını iyi belirlemek gerekir ve bunu doğru anlatmak gerekir. Çözümü önleyecek kördüğümler oluşabilir ama bunlar çeşitli kanallarla aşılabilir. Gizlilik ve şeffaflık dönemlerini çok iyi belirlemek lazım. Sürecin aslında bir takvime bağlanması lazım. Süreci sadeleştirmek önemli. Güvenin bir önşart olarak belirlenmemesi gerekir, güven zamanla oluşacaktır. Diyalog ve müzakere sürecinde, süreci her seferinde ileri taşımak gerek. Siyasi kararların hukuka uyarlanmasında bu komisyon çok önemli. Güvenlik meselelerinin hukuksal adımlarla eşit bir şekilde ilerlemeli. Barış inşasında doğru bir dil kullanılmalı ve karşı taraf şeytanlaştırılmamalı. Kolaylaştırıcılar önemli. Komisyonun alt komisyonları oluşturulmalı, böylece süreç daha hızlı ilerleyebilir. Siyasi tutuklu ve mahkumların salıverilmesi olanağını yaratacak yasal tedbirlere infaz kanunuyla başlanabilir. Orta ve uzun vadede yerel yönetimler özerklik şartları uygulanmasının gerçek anlamda sağlanması önemli. Bu sorunun çözümüne yönelik basit yasa değişiklikleriyle iyi anayasa değişiklikler beklenebilir. Anayasa değişiklikleri yapılırken zorlanacağız. Bazı hükümler var ki doğrudan doğruya çözümü taçlandırabilecek... 42. maddede iyi bir formulasyona gidilebilir, anadilde eğitim meselesi... 66. madde yeniden formule edilebilir, buna engel yok. Sadece 3-4 maddelik bu süreci taçlandıracak bir değişiklik paketi neden olmasın? 1982 Anayasası'nın başlangıcı barışa dönük bir dille yeniden kaleme alınmalıdır. 42. madde, 66. madde... 127. maddede idari vesayete ilişkin düzenlemeler yeniden formüle edilebilir ve yerel demokrasinin önü açılabilir."
Kaynak: ANKA / Güncel
Sivil Toplum, Demokrasi, Politika, Güncel, Sivil Toplum, Politika, Güncel, Haberler
- AK PARTİ
- AVRUPA BİRLİĞİ
- AZERBAYCAN
- BASKETBOL
- BELEDİYE
- BEŞİKTAŞ
- CHP
- ÇEVRE
- DEM
- DİPLOMASİ
- DOĞA
- DONALD TRUMP
- DEVLET BAHÇELİ
- EĞİTİM
- EKREM İMAMOĞLU
- ELON MUSK
- EMEKLİ
- EMLAK
- ENERJİ
- ENFLASYON
- ESNAF
- FENERBAHÇE
- FİKSTÜR
- FİLİSTİN
- FUTBOL
- GALATASARAY
- GASTRONOMİ
- GAZZE
- GÜNCEL
- GÜVENLİK
- GÖÇMEN
- HAKAN FİDAN
- HASTANE
- HAYVAN HAKLARI
- HIRSIZLIK
- HUKUK
- IRAK
- İNSAN HAKLARI
- İRAN
- İSRAİL
- İSTANBUL
- İŞÇİ
- İTFAİYE
- JANDARMA
- JOSE MOURINHO
- KAZA