Kozmik ışınlar nasıl Airbus'larda ani irtifa kaybına yol açtı?

Dünya Haberleri

Uzaydan gelen radyasyon, 6.000'den fazla Airbus uçağının acil bilgisayar güncellemelerine ihtiyaç duymasına neden oldu ve hayatımızı daha fazla mikroçip yönettikçe büyüyen bir sorun haline gelebilir.

JetBlue Havayolları'na ait yolcu uçağının pilotu, hava trafiğini kontrol eden telsiz kanalından yaptığı duyuruda, "Tıbbi malzemeye ihtiyacımız var" dedi.

Airbus A320 uçağı 30 Ekim 2025'te Meksika Cancun'dan, ABD'nin New Jersey eyaletindeki Newark Havaalanı'na yaptığı uçuşta aniden ve beklenmedik bir şekilde irtifa kaybetmişti.

Pilot üç kişinin başlarından yaralanmış gibi göründüğünü belirtti.

Florida'ya yönlendirilen uçak indiğinde ise en az 15 kişi hastaneye götürüldü.

Bir ay sonra bu olay 6 binden fazla uçağın uçuşlardan çekilmesine yol açtı.

Bu, havacılıkta görülen en büyük uçak geri çağırmalarından biriydi.

Kasım 2025'te uçuşlarda yoğun değişimlere ve iptallere yol açtı.

Bu, ABD'deki Şükran Günü nedeniyle en yoğun seyahat edilen dönemlerden biriydi.

Peki, tüm bunlara yol açan neydi?

Uçaklar neden etkilendi?

Airbus'a göre bunun sebebi uzaydan gelen küçük, yüksek enerjili parçacıklar.

Şirketin yaptığı ilk incelemede, ani irtifa kaybının uçağın kanatları ve kuyruğundaki hareketli parçaları kontrol eden bilgisayarındaki bir hatayla bağlantılı olduğunu tespit etti.

Hata gün ışığının Dünya'yı kozmik radyasyon bombardımanına maruz bırakması nedeniyle ortaya çıkmış gibi görünüyordu.

Avrupa Birliği Havacılık Güvenliği Kurumu (EASA) ve ABD Federal Havacılık Dairesi'nin (FAA) yayımladığı acil havada kalabilme direktiflerinde, radyasyonun tetiklediği bu tür bilgisayar hatalarının, en kötü senaryoda uçağın yapısal kabiliyetlerini aşabilecek kadar büyük bir irtifa kaybına yol açabileceğini belirti.

Ayrıca, yolcu taşımalarına izin verilmeden önce A320, A319 ve A321 modeli uçakların onlarca varyantında, uçaklarda bulunan bilgisayarlarının acilen güncellenmesi gerektiğini söylediler.

Uzay radyasyonunun, uçakların elektronik sistemlerini bozmaması için, tüm bu uçaklarda yazılım güncellemesi, 900 kadar uçakta da yeni bilgisayar donanımı gerektiği kaydedildi.

Airbus, Cancun'dan New Jersey'e giden JetBlue uçağında yaşananın tek olaylık bir aksama olduğunu söylüyor.

Bu bilgisayar hataları protonlar gibi yüksek hızlı atom altı parçacıkları gezegenimizin atmosferindeki atomlara çarptığında oluşuyor.

Bu da çok sayıda partikülün, tıpkı bir masadan kayan misketler gibi atmosferimizin içinde yağmur gibi yağmasına yol açıyor.

Nadir vakalarda da bu hızlı nötronlar bilgisayarlardaki elektronik aksamları vurabiliyor ve bilgisayarın hafızasında saklı küçük veri parçalarına zarar verebiliyor. Bu nedenle çeşitli sistemler açılıp kapanabiliyor.

İngiltere'deki Reading Üniversitesi'nden uzay fiziği profesörü Matthew Owens, "Bu durum elektronik sistemlerinizin beklemediğiniz şekillerde davranmasına yol açabilir" diyor.

Owens ayrıca, özellikle uyduların bu durumdan yoğun bir şekilde etkilendiğini söylüyor.

Bunun sebebi nötron radyasyonunun bir ölçümü olan nötron akısının, atmosferin üstlerine doğru gittikçe artması ve uçaktaki hassas bilgisayar ekipmanını vurabilecek bir saldırı riskinin artması.

Karada da bazen sorunlar yaşansa da, uçaktaki bilgisayarlar, yerdekilere kıyasla daha büyük risk altında.

Uçağı havada kontrol etmek için mekanik sistemler yerine giderek bilgisayarlara bağımlı olan ileri kumanda sistemlerinin kullanılması, aynı zamanda irtifa yükseldikçe riskin de yükselmesi anlamına geliyor.

JetBlue uçağında yaşanan olay, 2008'de bir Airbus A330 uçağında da yaşanmıştı.

Avustralya şirketi Qantas Havayollarına ait uçak 10 dakika içinde iki kez yüzlerce metre irtifa kaybetmişti.

Avustralya Ulaşım Güvenlik Bürosu, kozmik radyasyonun bundan tam anlamıyla sorumlu olduğu sonucuna varmasa da, diğer senaryolar büyük ölçüde devre dışı kalınca, en muhtemel senaryo bu haline geldi.

Airbus, BBC'ye yaptığı açıklamada 30 Ekim 2025'te neler yaşandığını belirlemek için yapılan çalışmalar kapsamında çeşitli senaryoları test ettiklerini söyledi.

Bu vakada da şirket, bilgisayar sorunu dışındaki çeşitli olasılıkları devre dışı bıraktı.

Prof. Owens, nötronların arkalarında hiçbir iz bırakmaması nedeniyle olayın tam anlamıyla bundan kaynaklandığını söylemenin zor olduğunu vurguluyor.

Airbus sözcülerinden biri, JetBlue olayı ve Qantas vakası arasında "herhangi bir bağlantı olmadığını" özellikle vurguladı.

Qantas uçuşunda sorun yaşanan elektronik sistemler uçuş verilerini izleyen ve işleyen parçalardaydı.

JetBlue'daki bilgisayar sorunu ise A320'nin Elac sistemindeydi.

Bu sistem uçağın kanat ve kuyruğunda yükselişleri ve dönüşleri ayarlayan belli hareketli parçaları kontrol ediyor.

Fakat Airbus'ın geri çağırma konusundaki ilk açıklaması bazı astronomi uzmanlarının kafasını karıştırdı.

Şirket 30 Ekim'deki "yoğun güneş radyasyonunun" uçuş kontrol verilerini bozmuş olabileceğini söyledi.

Fakat bu, güneş radyasyonunun özellikle yoğun olduğu bir gün değildi.

İngiltere'deki Surrey Üniversitesi'nden uzay mühendisliği profesörü Keith Ryden "O gün güneş radyasyonu anlamında özel bir gün değildi. Bence bu biraz gizemli" diyor.

Owen da açıklamayı şaşkınlıkla karşılayanlardan.

"Zamanlama ve konum bana ilk planda bir güneş olayıymış gibi gelmiyor."

Sorunlara neden olabilecek atom altı parçacıkları Güneş'ten gelebiliyor ama aynı zamanda sürekli olarak güneş sistemimizin dışından, hatta galaksimiz Samanyolu'nun dışından bile gelebiliyor.

Bu kozmik ışınlar supernova diye de bilinen büyük yıldız patlamaları da üretebiliyor.

Airbus neden yoğun güneş radyasyonundan bahsettiğini açıklamadı.

Ancak 11 Kasım'da bu olaylarla ilgisi bulunmayan büyük bir güneş patlaması oldu.

İngiltere'de hava durumunu takip etmek için 12 kilometre irtifaya gönderilen balonlar, dünyayı son 20 yıldır vuran en büyük radyasyon olaylarından birini ölçtü.

Hızla hareket eden nötronları gözlemlemek için cihazları bulunan bazı uçaklar da bu olayı kaydetti.

Ryden "Kısa bir süre içinde radyasyon seviyeleri 10 kat arttı. Bu, güneşin son günlerde büyük bir faaliyet yaşadığını gösterse de, JetBlue uçuşundan yaklaşık iki hafta sonraydı" diyor.

Şirketin yürürlüğe soktuğu güncellemeler hızlı ve kolay kuruluyor gibi görünüyor.

Çok sayıda havayolu şirketi bu işlemi saatler içinde tamamladı.

Ancak, ileride bu sorunu engellemek için daha kararlı adımlar atılması gerekebilir.

Ryden ve çalışma arkadaşları, uçaklardaki elektronik sistemlerin uzay radyasyonuna karşı koruma standartlarının sertleştirilmesi üzerine çalışıyor.

Ancak Ryden bu standartların havacılık endüstrisinde zorunlu olmadığına dikkat çekiyor.

Bu arada bilim insanları da, dijital teknoloji üzerindeki etkilerini daha iyi anlayabilmek için uzaydaki hava durumunu ve nötron akısını giderek daha yakından gözlemliyor.

Bilgisayar çipleri küçüldükçe, bu soruna daha açık hale geldiler, çünkü bu küçük veri paketlerini bozmak için gereken enerji miktarı da azaldı.

Ayrıca, ürünlere ve araçlara giderek daha fazla mikroçip konuluyor ve böyle bir hatanın darbe vurma riski de artıyor.