Filistin Esirler Cemiyeti'nden Zorla Kaybetme Suçuna İlişkin Açıklama
Filistin Esirler Cemiyeti, İsrail'in Gazze Şeridi'nden alıkonulan binlerce Filistinliye yönelik zorla kaybetme suçuna katkıda bulunduğunu duyurdu. 30 Ağustos'ta anılan 'Uluslararası Zorla Kaybedilenler Günü' dolayısıyla yapılan açıklamada, işgal güçlerinin artan zorla kaybetme suçlarına dikkat çekildi.
Filistin Esirler Cemiyeti, İsrail yargısının 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze Şeridi'nden alıkonulan binlerce Filistinlinin zorla kaybedilmesi suçuna katkıda bulunduğunu açıkladı.
Cemiyet, her yıl 30 Ağustos'ta anılan "Uluslararası Zorla Kaybedilenler Günü" dolayısıyla yazılı açıklama yaptı.
Açıklamada, "İsrail işgali, binlerce Gazzeli'yi etkileyen ve özellikle işgal güçlerinin 27 Ekim 2023'te Gazze Şeridi'ne başlattığı kara harekatından bu yana artan zorla kaybetme suçunu işlemeye devam ediyor. Mağdurlar arasında çocuklar ve kadınlar da bulunuyor." ifadeleri kullanıldı.
Bu suçun, "Gazzeli tutuklulara karşı işlenen ve onlarca kişinin ölümüne yol açan korkunç işkence suçları için en belirgin örtüyü oluşturduğu" belirtilen açıklamada, soykırımın başlamasından iki yıl sonra ilgili kurumların "Gazze'deki tutukluların, öldürülenler de dahil olmak üzere sayıları hakkında doğru ve net verilere ulaşmada" yaşadığı zorluklara dikkati çekildi.
Açıklamada, İsrail yargı sisteminin, Knesset tarafından 2002'de çıkarılan ve yaygın işkence uygulamalarına kılıf sağlayan yasa dışı savaşçı yasası kapsamında binlerce tutuklunun gözaltına alınmasıyla, Gazze'deki tutuklulara karşı işkenceyi meşrulaştırarak zorla kaybetme suçunun yerleşmesine katkıda bulunduğu vurgulandı.
Savaşın başında kanunsuz savaşçı yasasında yapılan değişikliklerin de işgal güçlerinin Gazze'deki tutuklular veya sayıları hakkında bilgi vermeyi reddetmesiyle "zorla kaybetme suçunun yerleşmesine katkı sunduğu" kaydedildi.
Cemiyet, uluslararası insan hakları topluluğuna, "imha savaşına karşı süregelen ve sistematik yetersizliğin üstesinden gelerek, İsrail işgal devletini sorumlu tutmak ve Filistin halkına yönelik kapsamlı saldırısını durdurmak için net kararlar alma" çağrısını yineledi.
Şu ana kadar, "İsrail Cezaevleri İdaresi tarafından Ağustos 2025 başına kadar açıklananlar dışında, Gazze'deki tutukluların veya işkence ya da infaz sonucu ölenlerin sayısı hakkında kesin bir veri bulunmadığı" belirtildi.
İsrail verilerine göre, 2023'ten bu yana Gazze'den yaklaşık 2 bin 378 Filistinli "yasa dışı savaşçı" olarak sınıflandırıldı.
Soykırımın başlangıcından bu yana hapishanelerde ölen 77 tutukludan kimliği tespit edilen Gazze Şeridi'nden Filistinli tutuklu sayısının yaklaşık 46'ya ulaştığı aktarıldı.
Birleşmiş Milletler'e göre zorla kaybetme, kişilerin hükümetin farklı kademelerindeki veya birimlerindeki yetkililer, hükümet adına hareket eden örgütlü gruplar ya da doğrudan veya dolaylı desteğiyle faaliyet gösteren özel kişiler tarafından iradeleri dışında tutuklanması, alıkonulması, kaçırılması veya başka yollarla özgürlüklerinden mahrum edilmesi ve ardından akıbetlerinin ya da nerede olduklarının açıklanmasının reddedilmesi ya da özgürlüklerinden mahrum bırakıldıklarının kabul edilmemesi ve bu kişilerin hukukun koruması dışında bırakılması durumunda meydana geliyor.
Birleşmiş Milletler, kayıp sürecinde "kurbanların ve ailelerinin medeni, siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel haklarının ihlal edilebileceğini" de vurguluyor.
Bu açıklama, İsrail'in ABD desteğiyle 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze Şeridi'nde yürüttüğü soykırım kampanyasının gölgesinde geldi. Bu süreçte 63 bin 371 Filistinli hayatını kaybetti.
Çoğu çocuk ve kadın olmak üzere 159 bin 835 kişi yaralandı, 9 binden fazla kişi kayboldu, yüz binlercesi yerinden edildi ve Cumartesi günü itibarıyla 124'ü çocuk olmak üzere 332 kişinin ölümüne yol açan bir kıtlık yaşandı.
Cemiyet, her yıl 30 Ağustos'ta anılan "Uluslararası Zorla Kaybedilenler Günü" dolayısıyla yazılı açıklama yaptı.
Açıklamada, "İsrail işgali, binlerce Gazzeli'yi etkileyen ve özellikle işgal güçlerinin 27 Ekim 2023'te Gazze Şeridi'ne başlattığı kara harekatından bu yana artan zorla kaybetme suçunu işlemeye devam ediyor. Mağdurlar arasında çocuklar ve kadınlar da bulunuyor." ifadeleri kullanıldı.
Bu suçun, "Gazzeli tutuklulara karşı işlenen ve onlarca kişinin ölümüne yol açan korkunç işkence suçları için en belirgin örtüyü oluşturduğu" belirtilen açıklamada, soykırımın başlamasından iki yıl sonra ilgili kurumların "Gazze'deki tutukluların, öldürülenler de dahil olmak üzere sayıları hakkında doğru ve net verilere ulaşmada" yaşadığı zorluklara dikkati çekildi.
Açıklamada, İsrail yargı sisteminin, Knesset tarafından 2002'de çıkarılan ve yaygın işkence uygulamalarına kılıf sağlayan yasa dışı savaşçı yasası kapsamında binlerce tutuklunun gözaltına alınmasıyla, Gazze'deki tutuklulara karşı işkenceyi meşrulaştırarak zorla kaybetme suçunun yerleşmesine katkıda bulunduğu vurgulandı.
Savaşın başında kanunsuz savaşçı yasasında yapılan değişikliklerin de işgal güçlerinin Gazze'deki tutuklular veya sayıları hakkında bilgi vermeyi reddetmesiyle "zorla kaybetme suçunun yerleşmesine katkı sunduğu" kaydedildi.
Cemiyet, uluslararası insan hakları topluluğuna, "imha savaşına karşı süregelen ve sistematik yetersizliğin üstesinden gelerek, İsrail işgal devletini sorumlu tutmak ve Filistin halkına yönelik kapsamlı saldırısını durdurmak için net kararlar alma" çağrısını yineledi.
Şu ana kadar, "İsrail Cezaevleri İdaresi tarafından Ağustos 2025 başına kadar açıklananlar dışında, Gazze'deki tutukluların veya işkence ya da infaz sonucu ölenlerin sayısı hakkında kesin bir veri bulunmadığı" belirtildi.
İsrail verilerine göre, 2023'ten bu yana Gazze'den yaklaşık 2 bin 378 Filistinli "yasa dışı savaşçı" olarak sınıflandırıldı.
Soykırımın başlangıcından bu yana hapishanelerde ölen 77 tutukludan kimliği tespit edilen Gazze Şeridi'nden Filistinli tutuklu sayısının yaklaşık 46'ya ulaştığı aktarıldı.
Birleşmiş Milletler'e göre zorla kaybetme, kişilerin hükümetin farklı kademelerindeki veya birimlerindeki yetkililer, hükümet adına hareket eden örgütlü gruplar ya da doğrudan veya dolaylı desteğiyle faaliyet gösteren özel kişiler tarafından iradeleri dışında tutuklanması, alıkonulması, kaçırılması veya başka yollarla özgürlüklerinden mahrum edilmesi ve ardından akıbetlerinin ya da nerede olduklarının açıklanmasının reddedilmesi ya da özgürlüklerinden mahrum bırakıldıklarının kabul edilmemesi ve bu kişilerin hukukun koruması dışında bırakılması durumunda meydana geliyor.
Birleşmiş Milletler, kayıp sürecinde "kurbanların ve ailelerinin medeni, siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel haklarının ihlal edilebileceğini" de vurguluyor.
Bu açıklama, İsrail'in ABD desteğiyle 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze Şeridi'nde yürüttüğü soykırım kampanyasının gölgesinde geldi. Bu süreçte 63 bin 371 Filistinli hayatını kaybetti.
Çoğu çocuk ve kadın olmak üzere 159 bin 835 kişi yaralandı, 9 binden fazla kişi kayboldu, yüz binlercesi yerinden edildi ve Cumartesi günü itibarıyla 124'ü çocuk olmak üzere 332 kişinin ölümüne yol açan bir kıtlık yaşandı.
Kaynak: AA / Güncel
Uluslararası İlişkiler, İnsan Hakları, Orta Doğu, Filistin, Politika, Güncel, İsrail, Hukuk, Dünya, gazze, Orta Doğu, İnsan Hakları, Uluslararası İlişkiler, Hukuk, Politika, Dünya, Güncel, Haberler
- AK PARTİ
- AVRUPA BİRLİĞİ
- AZERBAYCAN
- BASKETBOL
- BELEDİYE
- BEŞİKTAŞ
- CHP
- ÇEVRE
- DEM
- DİPLOMASİ
- DOĞA
- DONALD TRUMP
- DEVLET BAHÇELİ
- EĞİTİM
- EKREM İMAMOĞLU
- ELON MUSK
- EMEKLİ
- EMLAK
- ENERJİ
- ENFLASYON
- ESNAF
- FENERBAHÇE
- FİKSTÜR
- FİLİSTİN
- FUTBOL
- GALATASARAY
- GASTRONOMİ
- GAZZE
- GÜNCEL
- GÜVENLİK
- GÖÇMEN
- HAKAN FİDAN
- HASTANE
- HAYVAN HAKLARI
- HIRSIZLIK
- HUKUK
- IRAK
- İNSAN HAKLARI
- İRAN
- İSRAİL
- İSTANBUL
- İŞÇİ
- İTFAİYE
- JANDARMA
- JOSE MOURINHO
- KAZA