Devlet Memurları Konfederasyonu Üyeleri, Bakanlık Önünde.
Devlet Memurları Konfederasyonu, "adil ücret, onurlu yaşam, güvenli gelecek" talebiyle Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı önünde "Dilek Ağacı" eylemi yaptı. Konfederasyon Genel Başkan Yardımcısı Ümit Demirel, "Bugün burada, haklarımızdan, umutlarımızdan ve çocuklarımızın geleceğinden vazgeçmeyeceğimizi ilan ediyoruz. Devlet Memurları Konfederasyonu olarak; milletimizin çok eski bir geleneğini devam ettiriyoruz. Çalışma bakanlığı önünde bulunan ağacımızı 'Memurun ve Emeklinin Dilek Ağacı' olarak belirledik. Dün dumanla bildirdiğimiz dilek ve taleplerimizi, bugün sesimizin duyulması amacıyla dilek ağacına asıyoruz" dedi.
(ANKARA) - Devlet Memurları Konfederasyonu, "adil ücret, onurlu yaşam, güvenli gelecek" talebiyle Çalışma Ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı önünde "Dilek Ağacı" eylemi yaptı. Konfederasyon Genel Başkan Yardımcısı Ümit Demirel, "Bugün burada, haklarımızdan, umutlarımızdan ve çocuklarımızın geleceğinden vazgeçmeyeceğimizi ilan ediyoruz. Devlet Memurları Konfederasyonu olarak; milletimizin çok eski bir geleneğini devam ettiriyoruz. Çalışma bakanlığı önünde bulunan ağacımızı 'Memurun ve Emeklinin Dilek Ağacı' olarak belirledik. Dün dumanla bildirdiğimiz dilek ve taleplerimizi, bugün sesimizin duyulması amacıyla dilek ağacına asıyoruz" dedi.
Devlet Memurları Konfederasyonu, taleplerini dile getirmek için Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın önünde basın açıklaması yaptı. Sendika üyeleri, üzerine "Dilek Ağacı" tabelası çaktıkları bakanlığın önündeki ağaca dileklerini astı. Tüm Eğitim Çalışanları Sendikası Genel Başkanı ve Devlet Memurları Konfederasyonu Genel Başkan Yardımcısı Ümit Demirel, şunları kaydetti:
"İtiraz eden ses olmak için birlikteyiz ve burdayız"
"Bilindiği gibi Birleşmiş Milletler engellilerin sorunlarına dikkat çekmek ve onları daha iyi anlayabilmemiz için 3 Aralık gününü Dünya Engelliler Günü ilan etmiştir. Engelli olmak asla bir kusur değildir, asıl kusur onları göz ardı etmek ve yok saymaktır. Bu anlamda 3 Aralık engellilerimizin sorunlarına dikkat çekmek, toplumsal duyarlılıkları artırmak, farkındalık yaratmak açısından son derece önemlidir. Bizler engelli kardeşlerimizin gören gözü, işiten kulağı, tutan eli olmaya devam edeceğiz. Bugün burada, memurun, emeklinin, çalışanın sessizliğine ses olmak, kimsesizlerin kimi, çaresizlerin umudu olmak, açlığa, yoksulluğa ve sefalete sürüklenmiş milyonların çığlığını duyurmak, toplumsal vicdanı harekete geçirmek için bir araya geldik. Beslenme çantası boş olan, yeterli, dengeli ve sağlıklı beslenemeyen çocuklarımızın gözlerindeki umutsuzluğuna, geleceğe dair kaygılar taşıyan, karamsarlığa ve depresyona sürüklenen gençlerimizin sessiz haykırışına, evlatlarının geleceği için endişelenen annelerimizin ve babalarımızın derin çaresizliğine, ikinci baharları kara kışa dönen, açlık sınırının altında hayata tutunmaya çalışan milyonlarca emeklimizin, çalışanın ve memurumuzun yaşadığı hayat zorluğuna umut olmak için, itiraz eden ses olmak için birlikteyiz ve buradayız.
"O masaya 16 yıldır oturan parti sendikalarının memuru nasıl sattığına şahit olduk"
Gençlerimizin gelecekten korktuğu, hayallerinin ve umutlarının bir bir solduğu, ailelerin çocuklarının temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlandığı bir ülkede, elbette sosyal devletten, adaletten ve refahtan söz etmek mümkün değildir. Bizler, Devlet Memurları Konfederasyonu olarak, adil ücret, onurlu yaşam, güvenli gelecek taleplerimizi bir kez daha yüksek sesle dile getiriyoruz. Her geçen gün artan hayat pahalılığı karşısında, alın terimizin karşılığının eksilmesine, güven olmayan TÜİK rakamları ile maaşlarımızın törpülenmesine, evlatlarımızın beslenme çantasına koyacak bir lokma ekmeği bile düşünerek yaşamak zorunda bırakılan milyonların sessiz çığlığına, kimsenin sesi çıkmazken, herkes sus pus olmuşken, sorumlu olan yetkili parti sendikaları 'görmedim, duymadım, bilmiyorum' oyununu oynarken… Bizler buradayız ve haykırıyoruz: Sesimizi duyan var mı? 3 ay önce memurların ve emeklilerin mali, sosyal, ekonomik ve özlük haklarının belirlenmesi için toplu sözleşme masası kurulmuştur. O masaya 16 yıldır oturan vasıfsız ve etkisiz parti sendikalarının yine ve yeniden memur ve emekliyi nasıl yarı yolda bıraktıklarına, nasıl kaçtıklarına, nasıl sattıklarına şahit olduk.
"Bu parti sendikaları çizgisini, yolunu hiç değiştirmedi"
'Memur ve emekli zam oranlarını Meclis belirlesin, Hakem heyetine gitmeyin, temsilci göndermeyin' itirazlarına rağmen, kendilerinin bizzat 'noter' diye suçladıkları Hakem Heyeti'ne bile isteye temsilci göndererek, memur ve emeklilerimize 2026 yılı için toplam yüzde 18 ve 2027 yılı için ise toplam yüzde 9 sadaka zammı verilmesinin iştirakçisi ve suç ortağı olan bu parti sendikalarına üye olup bunlara yetki veren memurlara sesleniyoruz. Hani neredeler? Yetki verdiğiniz parti sendikaları nerede? Memurun ve emeklinin kaderini belirleyen, açlık, yoksulluk ve sefaletin yol haritasını çizen, sıfır zamların mimarı bu parti sendikaları neredeler? Meclis açılsın siz o zaman yetkili sendikayı göreceksiniz? 'Hakem kararını Meclis'te değiştireceğiz' diyorlardı. Ne oldu? Bütçe bitti. Gören var mı? Bu parti sendikaları çizgisini, yolunu hiç değiştirmedi. Hiçbir zaman memur ve emeklinin yanında olmadılar, olmayacaklar. 16 yıl hangi tiyatroyu oynuyorlarsa, ne yapıyorlarsa, aynısını yapıyorlar, şimdi 2 yıllık kış uykusuna yattılar. Bunlar kış uykusundan uyanmadan memurlar uyanmalıdır. Bu parti sendikalarının prangasından memurlar kendini kurtarmalıdır.
"Çalışan kim varsa sıfır zam alacaktır"
Bakın, kasım ayı enflasyonu 0,87 olarak açıklandı. Bu rakamlara, bu oranlara inanmak mümkün mü? Kesinlikle inanmıyoruz. Görünen o ki, aralık ayı enflasyonuyla birlikte ocak ayında memura ve emekliye yüzde 20 civarı enflasyon farkı verilecek. Enflasyon farkı zam değildir. Enflasyon nedeniyle cebinden eksilen ücretin geri iadesidir. Bu iade ise kimsenin verilerine inanmadığı, güvenmediği, bağımsızlığını kaybetmiş TÜİK'in belirlediği enflasyon oranları kadardır. Yani memleket dahilinde memur, emekli, asgari ücretli, çalışan kim varsa sıfır zam alacaktır. Kiralar olmuş 20-25 bin lira, faturalar 10-15 bin lira, gıda/beslenme 30-35 bin lira, üniversitede 1 genç okutmanın en düşük maliyeti olmuş 20-25 bin lira, giyimi, kuşamı, ulaşımı, tatili, sosyal ve kültürel aktiviteleri, sokağa çıkmanın maliyetlerini hiç saymıyorum. Bunun adı yaşamak mı? Açlık sınırının 30 bin liraya, yoksulluk sınırının 100 bin liraya yaklaştığı, yoksul olmanın bile lüks sayıldığı, açlık ve yoksulluğun dayatıldığı, ülkenin neredeyse tamamının yoksulluk sınırı altında yaşamaya mahküm edildiği, temel ihtiyaçları bile karşılamakta zorlanan; anneler, babalar, gençler, emekliler, çocuklarımız adına soruyorum. Sesimizi duyan var mı?
"Aradan 31 ay geçti. Hala verilen bu sözler tutulmadı"
2023 milletvekilleri ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden önce memurlara, emeklilere sözler verildi. Denildi ki, kanun teklifimiz hazır. Meclis açılır açılmaz 1. dereceye gelen tüm kamu çalışanları 3600 ek göstergeye kavuşacak. Aradan 31 ay geçti. Hala verilen bu sözler tutulmadı. Ne oldu? 1. dereceye 3600 ek gösterge sözü unutuldu mu? Devlet Memurları Konfederasyonu olarak bu sözün unutulmasına ve unutturulmasına asla müsaade etmeyeceğiz. 1.dereceye gelen tüm kamu çalışanlarına 3600 ek gösterge verilene kadar, durmayacağız ve susmayacağız. Yine seçimden önce emeklilerimize söz verdiniz. O gün 8 bin lira olan seyyanen zammı emeklilerimize de vereceğinizi söylediniz. Tam 31 ay önce söz verdiniz. Hala bu sözü tutmadınız. Dün 8 bin lira olan seyyanen zam bugün 20 bin liraya ulaşmıştır. Emeklilerimiz verilen ancak tutulmayan bu sözler nedeniyle tam 620 bin lira alacaklıdır. Emeklilerimizin hali ortadadır. Açlık sınırının altında yaşamaya mahküm edilen emeklilerimize, söz verdiğiniz seyyanen zammı verin, sözünüzü tutun. Sesimizi duyan var mı? Sözlü sınavı kaldıracağız diye söz verdiniz. 2 buçuk yıl geçti üzerinden, yazılı sınav birincilerini, derece yapan gençlerimizi 3 dakikalık sözlü sınav yapıp elemek kul hakkıdır. Hakikati, adaleti ve vicdanı zedeleyen bir uygulamadır. 3 dakikada kimseyi ölçemezsiniz. Buradan bir defa daha ifade ediyoruz. Sözlü sınav mülakat uygulamalarına son verin. Sesimiz duyun! seçim öncesi verdiğiniz sözünüzü tutun.
"Tüm memurlara yüzde 30 refah payı verin, sorun çözülsün"
Memurun ve emeklinin, çalışanın, emek verenin, alın teri dökenin alacağı ücretler, hiç şüphe yok ki, yoksulluk sınırı üzerinde olmalıdır. Dün basına bir haber düştü. 2026 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu'nun TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda genel müdür, vali, kaymakam, daire başkanı, kurum başkanları, müfettiş, uzman ve toplam 38 bin yönetici maaşlarına 30 bin liraya kadar artış yapılması önergesi kabul edildi. Buna itirazımız yok. Ancak, memurlar arasında, hatta kariyer uzmanları arasında merkez taşra ayrımı yapılmasına itirazımız var. Gelir uzmanı veya muhasebe uzmanı veya SGK denetmeninin merkez uzmanından neyi eksik? Yoksulluk sınırının 97 bin 159 liraya ulaştığı bu şartlarda, 23 bin 500 lira ortalama emekli ücreti ile 50 bin 503 lira en düşük memur ücretine itirazımız var. Adalet herkese lazım, her yerde lazım. Bırakın ayırımcılığı. Kadro ve sınıf ayrımcılığı yapılmadan tüm memurlara yüzde 30 refah payı verin, sorun çözülsün. Memur da yararlansın, emekli de yararlansın. Adalet sağlansın. Sesimiz duyan var mı?
"Kamuda engelli işçi alım kotasının yüzde 6 ve memur alımında ise yüzde 5'e çıkarılmasını talep ediyoruz"
Devlet memurları konfederasyonu olarak; yarım asırdır çözüm bekleyen yardımcı hizmetler sınıfının kaldırılmasını ve bu kadrolarda görev yapan kamu çalışanlarının eğitimlerine uygun kadrolara atanmasını, emekli ve işçilerimize ödenen ve memurlarımıza ödenmeyen bayram ikramiyesinin kapsamının genişletilerek kamu çalışanlarının da bayram ikramiyesi verilmesini, kademeli emeklilik sisteminin kurulmasını, banka promosyon anlaşmalarının Cumhurbaşkanlığı'nca merkezi yapılması, 3 artı 1 olan sözleşmeli çalışma süresinin 1 artı 1 yıla düşürülmesini, teknik kadro meslek kanununun çıkarılmasını, 10 yıl hizmeti bulunan memurlara kadro ve sınıf ayrımı olmadan yeşil pasaport verilmesini, aşçılarımızın teknik hizmetler sınıfına geçilmesini, kamuda engelli işçi alım kotasının yüzde 6 ve memur alımında ise yüzde 5'e çıkarılmasını, kamu kurumlarının engelli bireyler ve çalışanlar için ulaşılabilir olması için rampa, ışıklı ve sesli yönlendirme sistemlerin kurulmasını talep ediyoruz.
"Dumanla bildirdiğimiz dilek ve taleplerimizi, bugün dilek ağacına asıyoruz"
Bugün burada, haklarımızdan, umutlarımızdan ve çocuklarımızın geleceğinden vazgeçmeyeceğimizi ilan ediyoruz. Emeğimizin karşılığını almak, insanca yaşamak, çocuklarımızın sağlıklı ve mutlu bir geleceğe sahip olması için mücadelemizi sürdüreceğiz. Haklı taleplerimizin karşılanması için kararlılıkla, dayanışma içinde, el ele yürümeye devam edeceğiz. Devlet memurları konfederasyonu olarak milletimizin çok eski bir geleneğini devam ettiriyoruz. Çalışma Bakanlığı önünde bulunan ağacımızı 'Memurun ve Emeklinin Dilek Ağacı' olarak belirledik. Dün dumanla bildirdiğimiz dilek ve taleplerimizi, bugün sesimizin duyulması amacıyla dilek ağacına asıyoruz."
Açıklamanın ardından sendika üyeleri taleplerini Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın önündeki ağaca astılar.
Devlet Memurları Konfederasyonu, taleplerini dile getirmek için Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın önünde basın açıklaması yaptı. Sendika üyeleri, üzerine "Dilek Ağacı" tabelası çaktıkları bakanlığın önündeki ağaca dileklerini astı. Tüm Eğitim Çalışanları Sendikası Genel Başkanı ve Devlet Memurları Konfederasyonu Genel Başkan Yardımcısı Ümit Demirel, şunları kaydetti:
"İtiraz eden ses olmak için birlikteyiz ve burdayız"
"Bilindiği gibi Birleşmiş Milletler engellilerin sorunlarına dikkat çekmek ve onları daha iyi anlayabilmemiz için 3 Aralık gününü Dünya Engelliler Günü ilan etmiştir. Engelli olmak asla bir kusur değildir, asıl kusur onları göz ardı etmek ve yok saymaktır. Bu anlamda 3 Aralık engellilerimizin sorunlarına dikkat çekmek, toplumsal duyarlılıkları artırmak, farkındalık yaratmak açısından son derece önemlidir. Bizler engelli kardeşlerimizin gören gözü, işiten kulağı, tutan eli olmaya devam edeceğiz. Bugün burada, memurun, emeklinin, çalışanın sessizliğine ses olmak, kimsesizlerin kimi, çaresizlerin umudu olmak, açlığa, yoksulluğa ve sefalete sürüklenmiş milyonların çığlığını duyurmak, toplumsal vicdanı harekete geçirmek için bir araya geldik. Beslenme çantası boş olan, yeterli, dengeli ve sağlıklı beslenemeyen çocuklarımızın gözlerindeki umutsuzluğuna, geleceğe dair kaygılar taşıyan, karamsarlığa ve depresyona sürüklenen gençlerimizin sessiz haykırışına, evlatlarının geleceği için endişelenen annelerimizin ve babalarımızın derin çaresizliğine, ikinci baharları kara kışa dönen, açlık sınırının altında hayata tutunmaya çalışan milyonlarca emeklimizin, çalışanın ve memurumuzun yaşadığı hayat zorluğuna umut olmak için, itiraz eden ses olmak için birlikteyiz ve buradayız.
"O masaya 16 yıldır oturan parti sendikalarının memuru nasıl sattığına şahit olduk"
Gençlerimizin gelecekten korktuğu, hayallerinin ve umutlarının bir bir solduğu, ailelerin çocuklarının temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlandığı bir ülkede, elbette sosyal devletten, adaletten ve refahtan söz etmek mümkün değildir. Bizler, Devlet Memurları Konfederasyonu olarak, adil ücret, onurlu yaşam, güvenli gelecek taleplerimizi bir kez daha yüksek sesle dile getiriyoruz. Her geçen gün artan hayat pahalılığı karşısında, alın terimizin karşılığının eksilmesine, güven olmayan TÜİK rakamları ile maaşlarımızın törpülenmesine, evlatlarımızın beslenme çantasına koyacak bir lokma ekmeği bile düşünerek yaşamak zorunda bırakılan milyonların sessiz çığlığına, kimsenin sesi çıkmazken, herkes sus pus olmuşken, sorumlu olan yetkili parti sendikaları 'görmedim, duymadım, bilmiyorum' oyununu oynarken… Bizler buradayız ve haykırıyoruz: Sesimizi duyan var mı? 3 ay önce memurların ve emeklilerin mali, sosyal, ekonomik ve özlük haklarının belirlenmesi için toplu sözleşme masası kurulmuştur. O masaya 16 yıldır oturan vasıfsız ve etkisiz parti sendikalarının yine ve yeniden memur ve emekliyi nasıl yarı yolda bıraktıklarına, nasıl kaçtıklarına, nasıl sattıklarına şahit olduk.
"Bu parti sendikaları çizgisini, yolunu hiç değiştirmedi"
'Memur ve emekli zam oranlarını Meclis belirlesin, Hakem heyetine gitmeyin, temsilci göndermeyin' itirazlarına rağmen, kendilerinin bizzat 'noter' diye suçladıkları Hakem Heyeti'ne bile isteye temsilci göndererek, memur ve emeklilerimize 2026 yılı için toplam yüzde 18 ve 2027 yılı için ise toplam yüzde 9 sadaka zammı verilmesinin iştirakçisi ve suç ortağı olan bu parti sendikalarına üye olup bunlara yetki veren memurlara sesleniyoruz. Hani neredeler? Yetki verdiğiniz parti sendikaları nerede? Memurun ve emeklinin kaderini belirleyen, açlık, yoksulluk ve sefaletin yol haritasını çizen, sıfır zamların mimarı bu parti sendikaları neredeler? Meclis açılsın siz o zaman yetkili sendikayı göreceksiniz? 'Hakem kararını Meclis'te değiştireceğiz' diyorlardı. Ne oldu? Bütçe bitti. Gören var mı? Bu parti sendikaları çizgisini, yolunu hiç değiştirmedi. Hiçbir zaman memur ve emeklinin yanında olmadılar, olmayacaklar. 16 yıl hangi tiyatroyu oynuyorlarsa, ne yapıyorlarsa, aynısını yapıyorlar, şimdi 2 yıllık kış uykusuna yattılar. Bunlar kış uykusundan uyanmadan memurlar uyanmalıdır. Bu parti sendikalarının prangasından memurlar kendini kurtarmalıdır.
"Çalışan kim varsa sıfır zam alacaktır"
Bakın, kasım ayı enflasyonu 0,87 olarak açıklandı. Bu rakamlara, bu oranlara inanmak mümkün mü? Kesinlikle inanmıyoruz. Görünen o ki, aralık ayı enflasyonuyla birlikte ocak ayında memura ve emekliye yüzde 20 civarı enflasyon farkı verilecek. Enflasyon farkı zam değildir. Enflasyon nedeniyle cebinden eksilen ücretin geri iadesidir. Bu iade ise kimsenin verilerine inanmadığı, güvenmediği, bağımsızlığını kaybetmiş TÜİK'in belirlediği enflasyon oranları kadardır. Yani memleket dahilinde memur, emekli, asgari ücretli, çalışan kim varsa sıfır zam alacaktır. Kiralar olmuş 20-25 bin lira, faturalar 10-15 bin lira, gıda/beslenme 30-35 bin lira, üniversitede 1 genç okutmanın en düşük maliyeti olmuş 20-25 bin lira, giyimi, kuşamı, ulaşımı, tatili, sosyal ve kültürel aktiviteleri, sokağa çıkmanın maliyetlerini hiç saymıyorum. Bunun adı yaşamak mı? Açlık sınırının 30 bin liraya, yoksulluk sınırının 100 bin liraya yaklaştığı, yoksul olmanın bile lüks sayıldığı, açlık ve yoksulluğun dayatıldığı, ülkenin neredeyse tamamının yoksulluk sınırı altında yaşamaya mahküm edildiği, temel ihtiyaçları bile karşılamakta zorlanan; anneler, babalar, gençler, emekliler, çocuklarımız adına soruyorum. Sesimizi duyan var mı?
"Aradan 31 ay geçti. Hala verilen bu sözler tutulmadı"
2023 milletvekilleri ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden önce memurlara, emeklilere sözler verildi. Denildi ki, kanun teklifimiz hazır. Meclis açılır açılmaz 1. dereceye gelen tüm kamu çalışanları 3600 ek göstergeye kavuşacak. Aradan 31 ay geçti. Hala verilen bu sözler tutulmadı. Ne oldu? 1. dereceye 3600 ek gösterge sözü unutuldu mu? Devlet Memurları Konfederasyonu olarak bu sözün unutulmasına ve unutturulmasına asla müsaade etmeyeceğiz. 1.dereceye gelen tüm kamu çalışanlarına 3600 ek gösterge verilene kadar, durmayacağız ve susmayacağız. Yine seçimden önce emeklilerimize söz verdiniz. O gün 8 bin lira olan seyyanen zammı emeklilerimize de vereceğinizi söylediniz. Tam 31 ay önce söz verdiniz. Hala bu sözü tutmadınız. Dün 8 bin lira olan seyyanen zam bugün 20 bin liraya ulaşmıştır. Emeklilerimiz verilen ancak tutulmayan bu sözler nedeniyle tam 620 bin lira alacaklıdır. Emeklilerimizin hali ortadadır. Açlık sınırının altında yaşamaya mahküm edilen emeklilerimize, söz verdiğiniz seyyanen zammı verin, sözünüzü tutun. Sesimizi duyan var mı? Sözlü sınavı kaldıracağız diye söz verdiniz. 2 buçuk yıl geçti üzerinden, yazılı sınav birincilerini, derece yapan gençlerimizi 3 dakikalık sözlü sınav yapıp elemek kul hakkıdır. Hakikati, adaleti ve vicdanı zedeleyen bir uygulamadır. 3 dakikada kimseyi ölçemezsiniz. Buradan bir defa daha ifade ediyoruz. Sözlü sınav mülakat uygulamalarına son verin. Sesimiz duyun! seçim öncesi verdiğiniz sözünüzü tutun.
"Tüm memurlara yüzde 30 refah payı verin, sorun çözülsün"
Memurun ve emeklinin, çalışanın, emek verenin, alın teri dökenin alacağı ücretler, hiç şüphe yok ki, yoksulluk sınırı üzerinde olmalıdır. Dün basına bir haber düştü. 2026 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu'nun TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda genel müdür, vali, kaymakam, daire başkanı, kurum başkanları, müfettiş, uzman ve toplam 38 bin yönetici maaşlarına 30 bin liraya kadar artış yapılması önergesi kabul edildi. Buna itirazımız yok. Ancak, memurlar arasında, hatta kariyer uzmanları arasında merkez taşra ayrımı yapılmasına itirazımız var. Gelir uzmanı veya muhasebe uzmanı veya SGK denetmeninin merkez uzmanından neyi eksik? Yoksulluk sınırının 97 bin 159 liraya ulaştığı bu şartlarda, 23 bin 500 lira ortalama emekli ücreti ile 50 bin 503 lira en düşük memur ücretine itirazımız var. Adalet herkese lazım, her yerde lazım. Bırakın ayırımcılığı. Kadro ve sınıf ayrımcılığı yapılmadan tüm memurlara yüzde 30 refah payı verin, sorun çözülsün. Memur da yararlansın, emekli de yararlansın. Adalet sağlansın. Sesimiz duyan var mı?
"Kamuda engelli işçi alım kotasının yüzde 6 ve memur alımında ise yüzde 5'e çıkarılmasını talep ediyoruz"
Devlet memurları konfederasyonu olarak; yarım asırdır çözüm bekleyen yardımcı hizmetler sınıfının kaldırılmasını ve bu kadrolarda görev yapan kamu çalışanlarının eğitimlerine uygun kadrolara atanmasını, emekli ve işçilerimize ödenen ve memurlarımıza ödenmeyen bayram ikramiyesinin kapsamının genişletilerek kamu çalışanlarının da bayram ikramiyesi verilmesini, kademeli emeklilik sisteminin kurulmasını, banka promosyon anlaşmalarının Cumhurbaşkanlığı'nca merkezi yapılması, 3 artı 1 olan sözleşmeli çalışma süresinin 1 artı 1 yıla düşürülmesini, teknik kadro meslek kanununun çıkarılmasını, 10 yıl hizmeti bulunan memurlara kadro ve sınıf ayrımı olmadan yeşil pasaport verilmesini, aşçılarımızın teknik hizmetler sınıfına geçilmesini, kamuda engelli işçi alım kotasının yüzde 6 ve memur alımında ise yüzde 5'e çıkarılmasını, kamu kurumlarının engelli bireyler ve çalışanlar için ulaşılabilir olması için rampa, ışıklı ve sesli yönlendirme sistemlerin kurulmasını talep ediyoruz.
"Dumanla bildirdiğimiz dilek ve taleplerimizi, bugün dilek ağacına asıyoruz"
Bugün burada, haklarımızdan, umutlarımızdan ve çocuklarımızın geleceğinden vazgeçmeyeceğimizi ilan ediyoruz. Emeğimizin karşılığını almak, insanca yaşamak, çocuklarımızın sağlıklı ve mutlu bir geleceğe sahip olması için mücadelemizi sürdüreceğiz. Haklı taleplerimizin karşılanması için kararlılıkla, dayanışma içinde, el ele yürümeye devam edeceğiz. Devlet memurları konfederasyonu olarak milletimizin çok eski bir geleneğini devam ettiriyoruz. Çalışma Bakanlığı önünde bulunan ağacımızı 'Memurun ve Emeklinin Dilek Ağacı' olarak belirledik. Dün dumanla bildirdiğimiz dilek ve taleplerimizi, bugün sesimizin duyulması amacıyla dilek ağacına asıyoruz."
Açıklamanın ardından sendika üyeleri taleplerini Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın önündeki ağaca astılar.
Kaynak: ANKA / Güncel
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Çalışma Bakanlığı, Ekonomi, Güncel, Çalışma Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Ekonomi, Güncel, Haberler
- AK PARTİ
- AVRUPA BİRLİĞİ
- AZERBAYCAN
- BASKETBOL
- BELEDİYE
- BEŞİKTAŞ
- CHP
- ÇEVRE
- DEM
- DİPLOMASİ
- DOĞA
- DONALD TRUMP
- DEVLET BAHÇELİ
- EĞİTİM
- EKREM İMAMOĞLU
- ELON MUSK
- EMEKLİ
- EMLAK
- ENERJİ
- ENFLASYON
- ESNAF
- FENERBAHÇE
- FİKSTÜR
- FİLİSTİN
- FUTBOL
- GALATASARAY
- GASTRONOMİ
- GAZZE
- GÜNCEL
- GÜVENLİK
- GÖÇMEN
- HAKAN FİDAN
- HASTANE
- HAYVAN HAKLARI
- HIRSIZLIK
- HUKUK
- IRAK
- İNSAN HAKLARI
- İRAN
- İSRAİL
- İSTANBUL
- İŞÇİ
- İTFAİYE
- JANDARMA
- JOSE MOURINHO
- KAZA