Cumhurbaşkanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının 2026 yılı bütçesi TBMM Genel Kurulunda

Politika Haberleri

TBMM Genel Kurulunda, Cumhurbaşkanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının 2026 yılı bütçesi üzerinde MHP milletvekilleri söz aldı.

TBMM Genel Kurulunda, Cumhurbaşkanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının 2026 yılı bütçesi üzerinde MHP milletvekilleri söz aldı.
Mesleki Yeterlilik Kurumu bütçesi üzerine söz alan MHP Gümüşhane Milletvekili Musa Küçük, Kurumun, Türkiye'nin istihdam politikaları içerisinde son derece stratejik bir konuma sahip olduğunu söyledi.
Kurumun bu rolünü Türkiye'nin geleceği açısından hayati öneme sahip gördüklerini belirten Küçük, "Zira bilgi, beceri ve yeterlilikle desteklenmeyen hiçbir iş gücü yapısı sürdürülebilir değildir. Yalnızca meslek edinmek değil, o mesleğin gerekliliklerini doğru, güvenli ve verimli bir biçimde yerine getirmek, çağın şartlarına uyumlu hale gelmek de ancak güçlü bir mesleki yeterlilik sistemiyle mümkündür." dedi.
MHP Yozgat Milletvekili İbrahim Ethem Sedef, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Mesleki Yeterlilik Kurumu bütçeleri üzerinde söz aldı.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının yürüttüğü çalışmalarını desteklemekle birlikte sahadan aldığı geri dönüşleri aktaran Sedef, "Kayıt dışı istihdamla mücadelenin daha etkin devam etmesi, iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerinin artırılması, çalışanların ücretlerini ve enflasyona ezdirmeyecek güçlü sosyal politikaların sürdürülmesi, emeklilerimizin yaşam standartlarının iyileştirmesi, Mesleki Yeterlilik Kurumunun daha geniş alanda, daha fazla sektöre yayılması şeklindeki başlıklar Türkiye'nin hem sosyal hem de ekonomik geleceğinin temel taşlarındandır." diye konuştu.
Cumhurbaşkanlığı bütçesi üzerinde söz alan MHP İzmir Milletvekili Tamer Osmanağaoğlu, Milli İstihbarat Teşkilatının (MİT) tarihi ve milli sorumlulukları yerine getiren çalışmalarıyla göz doldurduğunu, güven verdiğini kaydetti.
Birçok stratejik konuda ciddi sorumlulukların yüklendiği kurumlardan birinin de Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı olduğuna değinen Osmanağaoğlu, "Özellikle algı yönetimi çalışmalarının ve rivayetlerin kol gezdiği, adeta dezenformasyon çöplüğüne dönen internet ve sosyal medyanın kucaklayıcı, mücadeleci bir anlayışla amaca matuf bir mecra hale gelmesi için yapılan çalışmalara da İletişim Başkanlığına da muvaffakiyetler diliyorum." diye konuştu.
MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Kayseri Milletvekili İsmail Özdemir, Cumhurbaşkanlığına bağlı kuruluşların bütçeleri üzerinde söz aldı.
Yaşanan teknolojik gelişmelere değinen Özdemir, MİT'in, başta kuantum teknolojisi olmak üzere ileri nesil yapay zeka ekosistemine sahip olmasının elzem hale geldiğini söyledi.
Özdemir, sergilenen üstün gayretlerle verilen emeklerin hedefe tam anlamıyla ulaşması için teknolojiden azami ölçüde istifade edilmesi gerektiğini kaydetti.
"Türk ve Türkiye yüzyılı" hedefinin gerçekleştirilmesi için tüm kurumların eşgüdüm halinde üstün bir gayret içerisinde olduğunu belirten Özdemir, "Terörsüz Türkiye'nin hayata geçmesiyle beraber ülkemizin küresel bir güç olması istikametinde kararlılıkla ilerleyişinde İletişim Başkanlığımızın da sorumluluğu oldukça fazladır." ifadesini kullandı.
Özdemir, Türkiye'ye karşı uluslararası düzeyde yapılan lobi faaliyetlerine dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu şartlarda gerek bölgesel ve uluslararası politikalarımız, gerekse küresel barış ve istikrarın tesisi için sürdürdüğümüz gayretlerimizin sağlıklı mekanizmalarla doğru biçimde anlatılması önemlidir. Sosyal medyanın psikolojik harekatlar ve beşinci kol faaliyetleri için ana mecralar haline geldiği gerçeği bu şartlarda göz ardı edilemeyecektir. Dünya ile beraber ülkemiz de belirsizliklerle dolu ve öngörülemez bir iklimde artık her an tetikte ve teyakkuzda olmalıdır. İletişim Başkanlığımız bu anlamda 7 gün 24 saat uyanık ve şuurlu olmak durumundadır."
"Terörsüz Türkiye çabaları ihanet değil, ferasettir"
MHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Semih Yalçın, dünyanın, uluslararası kuruluşların değerini, önemini ve etkisini yitirdiği bir dönemden geçtiğine dikkati çekti.
NATO ve Birleşmiş Milletler (BM) gibi uluslararası kurumların varlığı ve etkililiğinin tartışıldığını aktaran Yalçın, "NATO'nun klasik güvenlik konsepti eskimiştir. Bu kuruluş temel fonksiyonunu yitirmiş, flulaşmıştır. Varşova Paktı defnedileli uzun yıllar olmuştur. BM ise uluslararası sorunları çözme kabiliyet ve gücünü yitirmiştir. BM, soykırımcı İsrail'e bile söz geçirememektedir." değerlendirmelerinde bulundu.
Yalçın, Türkiye'nin küresel bir yumuşak güç olarak sivrildiğini söyleyerek, bölgesinde ve dünyada oyun kurucu bir aktör haline gelen Türkiye'nin bu misyon ve vizyonunun dünyada taktirle karşılandığını dile getirdi.
"Türkiye Yüzyılı"nın adım adım gerçekleştiğini bildiren Yalçın, "Terörsüz Türkiye"nin de bu hedefe giden yolda önemli bir kilometre taşı olduğunu belirtti.
Yalçın, bu süreçte partisinin ihanetle dahi suçlandığına değinerek, şu ifadeleri kullandı:
"Partimize dönük yakışıksız saldırı ve suçlamalar halen bütün hızıyla devam etmektedir. Esasında meyveli ağaç taşlanmaktadır. Halbuki Terörsüz Türkiye çabaları ihanet değil, ferasettir. Ülkemizi feraha çıkarmak, refaha giden yolun önünü açmaktır. Türkiye'yi huzura, sükuna kavuşturmaktır. Türkiye'ye dönük kirli oyunları bozmak, tezgahları boşa çıkarmaktır. Bir terör örgütünün tasfiyesini sağlamak suç olabilir mi? Sosyal barışı temin etmek kabahat olabilir mi? Siyasetin meşru zeminde ve meşru yollardan yapılmasına zemin hazırlamak ihanet olabilir mi? Terörsüz bir Türkiye kurmak suç sayılabilir mi? Terör meselesini şehitler vermeden, gaziler gelmeden çözmek ihanetle eşdeğer tutulabilir mi? Asıl ihanet, Terörsüz Türkiye çabalarını sabote etmektir, baltalamaktır."
İsrail'in, Türkiye'nin güney sınırlarından gelen terör tehdidinin devam etmesi için entrikalarını sürdürdüğünü anlatan Yalçın, ABD'nin ise bölgedeki hesaplarından vazgeçmediğini dile getirdi.
Yalçın, Irak ve Suriye'nin kuzeyinden Akdeniz'e uzanan bölücülük kuşağını hayata geçirme planlarının Türkiye tarafından engellendikten sonra, emperyalist aktörlerin "taşeron ve vekillerine" yeni görevler verdiğini anlattı.
MHP Genel Başkan Yardımcısı Yalçın, "Diğer taraftan, SDG'nin ve arkasındaki Amerikan emperyalizmiyle siyonist İsrail'in hesaplayamadıkları şey, Türkiye'nin güvenliğini sağlama ve egemenliğini korumadaki kararlılığıdır. Türkiye Devleti, sahnelenen oyunu görmektedir. Gereken refleksi göstermekte asla tereddüt etmeyecek ve üzerine düşeni yapacaktır. Türkiye, nevzuhur tezgahlar peşindeki yeni işbirlikçilerin mevcut aktörleri baypas ederek, bölgede bir 'oldu bitti' yaratılmasına müsaade etmeyecektir." değerlendirmelerinde bulundu.
"Diyanet'in yaptığı iş, kendi insanımıza hizmettir"
Diyanet İşleri Başkanlığı bütçesi üzerine söz alan MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Ankara Milletvekili Yaşar Yıldırım, Türkiye'de, Diyanet İşleri Başkanlığı üzerinden İslam'a saldırı olduğunu söyledi.
Başkanlığa yönelik saldırıların başında ise hac ibadetinin geldiğini kaydeden Yıldırım, bu eleştirilere tepki gösterdi.
Yıldırım, hac organizasyonunun dünyanın en büyük organizasyonu olduğuna işaret ederek, Diyanet İşleri Başkanlığının bu konuda ödül aldığını anımsattı. Yıldırım, "Diyanet'in yaptığı iş, kendi insanımıza hizmettir. Bizim 3 şehrimizden daha fazla kalabalık hacının en iyi şekilde haccını yaptırıp, kazasız belasız evine teslim etmek. Diyanet İşleri Başkanlığı kaç kere gidilecekse, kaç kişiyle de gidilecekse Suudi Arabistan'a gidilecek, hac organizasyonu yapılacaktır. Bunu dünya yapıyor, Türkiye de yapacaktır." diye konuştu.
Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığı bütçesi üzerine söz alan MHP Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül, Türkiye'nin bu alanda adeta tarih yazdığını belirtti.
Bülbül, Türkiye'nin savunma sanayisinde yüzde 82'lik bir yerlilik oranına eriştiğine dikkati çekerek, "Bu durum, caydırıcılığımız başta olmak üzere, savunma sanayisi alanında uluslararası rekabet gücümüzü ve ihracat potansiyelimizi oldukça yüksek bir seviyeye çıkarmıştır. " dedi.
Savunma sanayisi alanında son dönemde öne çıkan gelişmelere işaret eden Bülbül "Ülkemizde meydana gelen bu gelişmeler, bazı kasıtlı çevrelerin ifade ettiği gibi savaş hazırlığı veya yatırımı olarak görülemez. Bilakis bunlar caydırıcılık kazanmak suretiyle barış içinde yaşama azmimizi ve kararlılığımızı ifade etmektedir." ifadesini kullandı.