Merkez Bankası Algı Politikası
Merkez bankaları para politikasının yürütücüsüdür. İlk defa Yeni Zellenda Merkez Bankası’nın amaç olarak enflasyon hedeflemesini belirlemesinden sonra dünyanın önde gelen ekonomilerinin merkez bankaları aynı amacı hedeflemiştir.
Enflasyon hedeflemesi faiz-kur-enflasyon üçlüsünün kontrolünde en çok imkan ve alternatif sağlayanıdır. Üçlünün herbirini birden kontrol etmek mümkün olmadığından enflasyon hedeflemesi temel amaç olarak verimli görülmüştür. Enflasyon hedeflemesine TCMB, fiyat istikrarının sağlanması ismini verir. Bunu sağlamak üzere de para politikası araçlarını kullanır.
Para politikası araçları piyasaya (kur, faiz, para) müdahale etmek üzere doğrudan kullanılabilen yapıdadır. Ancak bu araçların varlığı dahi caydırıcı veya yatırımcılara fikir verici özellikler taşır. Son yıllarda dünya genelinde para politikası araçlarının kullanımı caydırıcılığı yönüyle veya spekülasyon yapılarak gerçekleşmektedir.
Para piyasası araçlarının, tarihi filmlerde görülen barut doldurulan kurmalı tüfek gibi olduğunu düşünün. Bu tüfeği bir defa ateşledikten sonra yeniden doldurmak ve kurmak hem zaman alıcı hem de hedefin uzaklaşması veya fazla yakınlaşması nedeni ile risklidir. En doğru anda kullanılması gerekir veya sadece görselinin doğuracağı etkiden yararlanılabilir.
İşte son dönemde para politikası araçlarının kullanımındaki trend spekülasyonundan yararlanmak şeklindedir. Yani para politikası araçları algı politikası araçları olarak kullanılır. Eski FED başkanı Bernanke ile yoğun kullanılan bu yöntem yatırımcılar için söylemler veya mimikler veya sunulan bir takım mesajlar üzerinden çıkarsamalar yaparak karar vermeye çalışmaları anlamına gelmektedir. Üstelik bir belirsizlik doğurarak piyasanın tümünün tek bir tercihte bulunmasının da önüne geçilerek olumsuzluklar bertaraf edilir. Bu yöntem dünyada öyle yaygın kullanılmaya başlanmıştır ki 10 yıl önce yatırımcıların somut politika hamlelerinden başkasını dikkate almadığını usta piyasacılar bile unutmuştur.
TCMB de algı politikaları kullanmaya alışmış görünüyor. Üstelik somut para politikalarının etkililiği nedeni ile algı yönlendirmeleri itibar görüyor. Yani blöfü olmayan son üç başkanlık mazisi, algı politikasını güçlendiriyor.
Son günlerde Dolar kurunun tarihi zirvelerini görmesi karşısında TCMB çok başarılı politikalar izledi. Kurun ilk ısındığı 30 Eylül Cuma günü piyasada TL kıtlığının zirvesi yaşandı. Haftsonundan önce kur 3 TL’nin altında bırakıldı.
Para politikası toplantısına kadarsa kuru TL kıtlığıyla denetlemeye devam etti. Kur kademeli olarak 3,1 TL’nin üzerine çıktı. Bu noktada TCMB kuru neredeyse bir defada 3,05 TL seviyelerine indirdi. Üstelik hiç bir somut hamle yapmadan. Şöyle; piyasayı uzunca bir süre sürekli faiz indirimleri ile hazırladı ve beklentileri bu yönde kurdu.
Murat Çetinkaya’nın başkanlığı ile beraber faiz indirimi için çok elverişli ortam bulunmuştu ve bu ortam çok iyi kullanıldı. Hem faiz indirimleri ile istenen amaçlara ulaşıldı hem de algılar kuruldu. İndirim yönünde algı kurduktan sonra indirime gitmemeniz faiz artırımı etkisi doğuracaktır. Kurda istenmeyen önemde değişiklikleri kontrol etmek için politika faizi, en hızlı tepki veren araç olduğu için etkin kulanılır. TCMB, FED’in faiz artırımı algı politikasına karşılık tüfeğini doldurmuştu üstelik tüfeğin dolu olduğu mesajı ile piyasayı yönetebilecek gücü topladı.
Kur kontrol dışına çıkmaya yaklaştığında faiz indirimi yapmayarak faiz artırımı etkisi ile kurdaki baskıyı düşürdü. Yani hiç bir politika aracı kullanmadan istediği sonucu aldı.
Merkez bankalarının algı politikası yatırımcılar için zorlayıcı olsa da ekonomiler için (merkez bankası itibarlı ise) olumlu neticeler vermektedir. Elbette makro faydayı mikro faydaya tercih etmeliyiz. Fiili politika araçlarının kullanımının giderek azaldığı bir dünyaya gidiyoruz. Önümüzdeki dönemde yatırımcılar merkez bankası başkanı (governor) okumayı öğrenecekler. Guvernörler ise ekonomi danışmanlarını imaj danışmanları olarak görecekler. Yöneticiler ise merkez bankalarını itibarlı tutmayı temel politika edinecekler. Hele bir de para basmanın tarih olduğunu düşünün. Bu durum ‘okullar olmasa maarifi çok güzel yönetirim’ tezinin tersidir.
Para olmadan para politikası yapmak şimdiden öğrenmeye başladığımız bir konu.