Ekonomide 8 Kasım'ın Gergin Bekleyişi
Dünya üzerinde, sonucu ve etkileriyle en çok merak edilen seçimi olan 2016 ABD başkanlık seçimleri, 8 Kasım 2016 tarihinde yapılacaktır. Ülke içindeki seçimler, genelde konjonktürel olarak kendilerini bağlasa da konu dünyanın süper gücünün başkanı olunca, ister istemez alacağı kararların başta ekonomi çevrelerini olmakla beraber her kesimin büyük ilgisini çekmektedir.
Yapılan son anketler bize yarışın son dakikaya kadar başa baş gideceğini işaret etmektedir. Gelinen noktada, zaman zaman iki liderin de açıklarına gem vurarak oy arayışında olan lobilerin pek de başarılı olamadıkları, şu ana kadar gözle görülür ciddi bir oy farkının olmamasından bellidir.
İki lider arasında karakteristik olarak büyük faklar bulunsa da, ABD’nin menfaatleri ve dünya üzerindeki hegemonyasına yönelik görüşleri aşağı yukarı paraleldir. Donald Trump’ın şahin çıkışları, sıra dışı kişiliği ve seçim kampanyası boyunca kullandığı ayrımcı, ırkçı çıkışları kendini “dünya polisi” olarak gören ABD’nin uygulayacağı güvenlik alt nedenli askeri politikaların sertleşeceği düşüncesini ön plana çıkarmaktadır. Keza Hillary Clinton’ın da ABD’nin şu an uyguladığı askeri yaptırımların devam edeceği yönündeki görüşü de Trump kadar olmasa da bize bu bağlamda bir yumuşamaya işaret etmemektedir.
Ekonomik olarak birçok göstergeyi etkilemesi beklenen seçim sonuçlarını bütün dünya merakla bekliyor. Seçim sonucunda galip gelecek başkan adayının uygulayacağı başta ekonomik ve askeri alandaki politikaların yakın gelecekte dünyayı nasıl etkileyeceğini birlikte göreceğiz.
ABD başkanlık seçimleri istatistiğine baktığımıza, seçilen adayın ne kadar sıkıntılı süreçlerden geçse de 2 dönem başkanlığını devam ettirdiği bir tablo ortaya çıkmaktadır. Bill Clinton (1992-2000), George Bush (2000-2008), Barack Obama (2008-2016) buradaki asıl amacın seçilen adayın elini güçlendirerek ülke geleceği hakkındaki kararları daha sağlıklı olarak almasına yardımı olması amaçlanmaktadır. Bu seçimlerin 8 yıl boyunca dünya üzerindeki bir çok politikaya yön verecek başkan adayını seçiyor olması sebebiyle de önemlilik arz etmektedir.
Donald Trump, üzerindeki spekülasyonlara rağmen başkanlık yarışında başa baş devam ediyor pozisyonda olması seçilmesi halinde çok da sürpriz karşılanmamalıdır. Trump’ın başkanlık yarışındaki kullandığı sivri dilin seçim stratejisi olduğunu öngörmekte fayda var diye düşünüyorum. Seçilmesi halinde “başkan” ağırlığıyla konulara eğileceğini ve daha iyimser bir havada olacağını düşünüyorum. Keza Hillary Clinton’ın daha ağır olduğunu ve bilhassa ekonomi çevrelerini rahatlatacak bir başkan adayı olduğu ön plana çıkmaktadır.
Sonuç ne olursa olsun dünya yeni bir liderle yaşamaya alışacağı yeni bir döneme giriyoruz. Obama’nın aksine iki adayında sivri olduğu noktalar mevcut olup bundan sonraki süreçte ABD’nin bir çok konuda daha da aktif rol alacağı yeni bir döneme giriyoruz.