2026 Bütçesi TBMM Genel Kurulu'nda.
MHP Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı, TBMM Genel Kurulu'nda, "Ülkemizde yolsuzluk ve rüşvet iddiaları ayyuka çıkmıştır. Herkes ahlaki sorumlulukla elini taşın altına koymalıdır. Milletimizin helal rızkını çalan hortumculardan, organize yolsuzluk şebekelerinden mutlaka hesap sorulmalıdır. Yolsuzluk cezaları ağırlaştırılmalı, caydırıcılığı sağlanmalıdır" dedi.
(TBMM) - MHP Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı, TBMM Genel Kurulu'nda, "Ülkemizde yolsuzluk ve rüşvet iddiaları ayyuka çıkmıştır. Herkes ahlaki sorumlulukla elini taşın altına koymalıdır. Milletimizin helal rızkını çalan hortumculardan, organize yolsuzluk şebekelerinden mutlaka hesap sorulmalıdır. Yolsuzluk cezaları ağırlaştırılmalı, caydırıcılığı sağlanmalıdır" dedi.
TBMM Genel Kurulu'nda, 2026 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ve 2024 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi'nin tümü üzerindeki görüşmeler devam ediyor.
MHP Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı, Türkiye ekonomisinin 15 yıldır üst üste büyüdüğünü belirterek, 2025 yılının ilk 9 ayında da yüzde 3,7'lik büyümenin gerçekleştiğini kaydetti. Kalaycı, ekonomi ve istihdam rakamlarına ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bölgesel ve küresel sınamalara, asrın deprem felaketine, kuraklık ve zirai don afetine rağmen Türkiye ekonomisi büyümesini 21 çeyrektir aralıksız sürdürmektedir. 2023 Mayıs ayında uygulamaya konulan dezenflasyon politikasının temel amacı enflasyonun düştüğü, istikrarın pekiştiği bir ortamda kapsayıcı ve sürdürülebilir büyümeyle kalıcı sosyal refahı sağlamaktır. Kim ne derse desin, program kararlı bir şekilde uygulanmakta, ekonomik göstergelerde olumlu gelişmeler görülmektedir. Merkez Bankası rezervleri rekor seviyeye yükselmiş, ülkemizin risk primi son yedi yılın en düşük seviyesine inmiş, dış borçlanma maliyetlerinde önemli iyileşme sağlanmıştır. 2023 yılında yüzde 64,8; 2024 yılında yüzde 44,4 gerçekleşen yıllık enflasyon, Kasım ayı itibarıyla yüzde 31,1'e kadar inmiştir. İşsizlik oranı iki buçuk yıldır tek haneli gerçekleşmektedir.
Esnaf ve sanatkarlarımız toplumumuzun ve ekonomimizin istikrar unsuru ve orta direğidir. Esnaf ve sanatkarlar yalnızca üretim yapan, hizmet sunan kişiler değil, aynı zamanda ahlaki değerlerin, dayanışmanın ve kardeşliğin taşıyıcı gücüdür. Esnafı korumak ve rekabet gücünü artırmak için perakende sektörüne yönelik düzenleme artık yapılmalı, AVM ve büyük market zincirlerinin şehir merkezinde şube açmaları kurallara bağlanmalı ve pazar günleri kapalı olmaları sağlanmalıdır. Esnafımızın vergi ve prim borçlarının yapılandırılmasına dair talepleri dikkate alınmalıdır. Esnafımız için ciddi maliyet oluşturulan kredi kartı pos komisyonları makul bir seviyeye düşürülmelidir. Büyükşehir olan illerin nüfusu 30 bini aşan ilçelerindeki esnafın büyük çoğunluğunu yılbaşından itibaren gerçek usule tabi tutacak düzenleme, büyükşehir olan illerde vergi adaleti açısından bir eşitlik sağlamakla birlikte, bu defa diğer iller ve ilçeler bakımından eşitsizlik ortaya çıkaracak, özellikle küçük esnafı büyük sıkıntıya sokacaktır."
"Milletimizin helal rızkını çalan hortumculardan, organize yolsuzluk şebekelerinden mutlaka hesap sorulmalıdır"
Türkiye'de yolsuzluk ve rüşvet iddialarının ayyuka çıktığını belirten Kalaycı, şunları söyledi:
"Yusuf Has Hacib, Kutadgu Bilig'de şöyle diyor: 'Devletin malını çalan hırsızdır, halkın hakkını yiyen rüşvetçi ise hırsızın büyüğüdür.' Yolsuzluk bataklığını kurutmak mutlak bir zorunluluktur. Herkes ahlaki sorumlulukla elini taşın altına koymalıdır. Milletimizin helal rızkını çalan hortumculardan, organize yolsuzluk şebekelerinden mutlaka hesap sorulmalıdır. Yolsuzluk cezaları ağırlaştırılmalı, caydırıcılığı sağlanmalıdır. Demokratik rejimi diğer yönetim şekillerinden ayıran en önemli fark, yönetenler ile yönetilenler arasındaki açık ve şeffaf ilişkiler ağı ile bu sistemin oluşturması arzulanan temyiz, ahlaklı, dürüst ve erdemli siyaset anlayışıdır. Demokratik yönetimler; gizli kapaklı ilişkilerin, karanlık hesapların, tezgah altı münasebetlerin görülmediği; yolsuzluğun, kayırmaların, arka çıkmalarının olmadığı faziletli idareler olmalıdır. Türk siyasi ve bürokratik hayatına ilkeli, seviyeli, şeffaf ve temiz bir yönetim anlayışı yerleştirilmeli; yolsuzluğa karşı siyaset, bürokrasi, yargı ve sivil toplum ayakları olan topyekün bir mücadele yürütülmelidir. Yolsuzlukla mücadelede kamu yönetiminin yasallık, verimlilik, etkinlik, tutumluluk, şeffaflık ve hesap verme sorumluluğu ilkeleri çerçevesinde iyileştirilmesinin yanında etkin bir denetim sisteminin varlığı büyük önem arz etmektedir. Denetim sistemimizin görev, yetki, sorumluluk ve kurumsal yapı itibarıyla etkinleştirilmesi Türkiye denetim kurumu oluşturularak teftiş ve denetim birimlerinin bünyesine alınması uygun olacaktır."
Yeni anayasa, Meclis İç Tüzüğü, Siyasi Partiler Kanunu ve Seçim Kanunu konusunda çalışmaların yürütülmesi gerektiğini belirten Kalaycı, şöyle konuştu:
"Tarihi bir adım, çok önemli bir yönetim reformu, uzlaşmanın ve milli birlikte buluşmanın önemli bir aracı olan Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin doğasına uygun, ihtiyaç duyulan anayasal ve yasal değişikliklerin yapılması gerektiği görüşündeyiz. Demokratik standartların yükseltilmesi amacıyla hak ve özgürlükleri öne çıkaran, demokratik, kapsayıcı, mutabakata dayalı, milletimizin beklentilerine uygun yeni bir anayasayla Türkiye'yi ayak bağlarından tümüyle kurtarmalıyız. Meclis İçtüzük'ü yenilikçi bir anlayışla düzenlenmeli, Meclis'in ve siyasetin itibarına da zarar veren kısır tartışmalara ve zaman kayıplarına artık son verilmeli, yasama kalitesi sağlanmalıdır. Siyasi Partiler Kanunu'nu ve Seçim Kanunlarını yeniden düzenlemeli ve 'siyasi etik kanunu' çıkarmalıyız. Demokratik olgunluk ve uzlaşma kültürünün egemen olduğu, ayrıştırıcı dilin törpülendiği, Türkiye'nin milli ve manevi değerlerini ortak payda kabul eden bir siyaset anlayışı hakim kılınmalıdır."
"Terörsüz Türkiye, demokrasinin daha güçlendiği bir Türkiye olacaktır"
Kalaycı, Terörsüz Türkiye sürecine ilişkin de şu değerlendirmelerde bulundu:
"Terörsüz Türkiye, devlet politikasına dönüşen milli ve tarihi bir hedeftir. Bazı provokasyonların varlığına, iç ve dış kaynaklı sabote etme girişimlerine, bazı kara propaganda, istismar ve iftiralara rağmen aşama aşama sonuca doğru gidilmektedir. Türkiye Cumhuriyeti'nin varlığı, birliği, egemenliği ve tarihi müktesebatı her türlü düşüncenin üstündedir. Türk milleti, bin yıldır kardeşçe yaşadığımız bu vatanda hiçbir sebebin ayrıştıramayacağı kadar kaynaşmıştır. Siyonist, emperyalist hiçbir komplo, senaryo ve oyun, hiçbir yalan ve dedikodu aramıza giremeyecek, millet çınarında buluşan ebedi dost ve kardeşliğimizi bozamayacaktır. Terörsüz Türkiye, demokrasinin daha güçlendiği bir Türkiye olacaktır. Demokratik standartları yükseltecek, hukuk devletini güçlendirecek reform niteliğindeki adımların etkin şekilde hayata geçirilmesi gerekmektedir. Toplumun tüm kesimlerinin kendisini eşit, saygın ve güvende hissettiği bir yapı, terörü besleyen ve terörden beslenen ortamı kurutacak, bölücü zihniyeti ortadan kaldıracak ve aynı zamanda demokrasinin gelişmesine de önemli katkı sağlayacaktır. Terörsüz Türkiye, ülkemizin her köşesinde ekonomik ve sosyal hayatın canlanmasını, yatırım ve üretimin artmasını turizmin hareketlenmesini, bölgeler arası gelişmişlik farklarının azalmasını sağlayacaktır. Terörsüz Türkiye hedefinin gerçekleşmesiyle terörsüz bölgenin yolu da açılmış olacak, bölgesel istikrar, ticaret ve ekonomik işbirliği hem Türkiye hem bölge ekonomisine önemli katkı sunacaktır."
"Türkiye, dünyanın en büyük ekonomilerinden biri olma hedefine ulaşmak için gayret göstermektedir"
MHP İstanbul Milletvekili İsmail Faruk Aksu da istihdam ve ekonomi rakamlarına ilişkin şu konuşmayı yaptı:
"Çalışma hayatına ilişkin temel yaklaşımımız, toplumun her kesimine insana yaraşır iş fırsatları sunarken çalışan ve emeklilerimizin hayatlarını huzur ve refah içinde sürdürebilecekleri gelir seviyesine kavuşturmaktır. Son yıllarda çalışanların enflasyona ezdirilmemesi yönünde önemli düzenlemeler yapılmış olmakla birlikte beklentilerin karşılanması için kamu çalışanlarının tamamını kapsayan statü, unvan veya kuruma bağlı ücret adaletsizliğini gideren, hakkaniyete uygun bir personel rejimi düzenlemesine ihtiyaç bulunduğunu, bu şekilde çalışma barışının ve verimliliğin artırılabileceğini değerlendiriyoruz. Bu vesileyle 2026 yılı asgari ücret görüşmelerinin üretimin devamlılığının, emeğin ve geçim şartlarının dikkate alındığı bir mutabakatla sonuçlanmasını temenni ediyoruz.
Dünya tarihi bir dönüşüm sürecinden geçerken bu gelişimi doğru okumanın ve ön alıcı atılımlar yapmanın ertelenemez bir gereklilik olduğunu düşünüyoruz. Küresel ölçekte yaşanan belirsizlikler ve durgunluk, ülke ekonomilerini doğrudan veya dolaylı etkilemektedir. 2024 yılında yüzde 3,3 oranında büyüyen küresel ekonominin ticari ve siyasi belirsizliklere rağmen 2025 yılında yüzde 3'ün üzerinde büyümesi beklenmektedir. Türkiye, tarihi gelişmelerin yaşandığı bir süreçte istikrarlı büyümesini sürdürmekte, karmaşık bölgesel gelişmelerde kilit rol oynamakta, milli birlik ve kardeşliğini pekiştirmekte ve dünyanın en büyük ekonomilerinden biri olma hedefine ulaşmak için gayret göstermektedir.
Dünya ekonomisi 2020-2024 döneminde birikimli olarak yüzde 15,1 oranında büyüme kaydederken Türkiye ekonomisi yüzde 30,3'lük büyüme oranıyla ülkemizin güçlü kalkınma kapasitesini ve sürdürülebilir büyüme vizyonunu ortaya koymuştur. GSYH yıllıklandırılmış olarak 1,538 trilyon dolara, kişi başı milli gelir ise 17 bin dolara ulaşmıştır. Bu gelişmelerle 2025 yılı sonunda Türkiye'nin dünyada nominal bazda 16'ncı, satın alma paritesine göre 11'inci büyük ekonomi olması beklenmektedir. Büyümeye bağlı oluşan güçlü iktisadi faaliyet, Türkiye'nin istihdam oluşturma kapasitesine de olumlu yansımış, 2024 yılında istihdamda yıllık bazda 988 bin kişi artış kaydedilmiştir."























