Haberler

Nevşehir Ek Yök Başkanı Prof.Dr. Özcan: Sağlıkta Bağımlılığı Üniversiteler Azaltır

Yüksek Öğrenim Kurulu Başkanı Prof.dr. Yusuf Ziya Özcan, Nevşehir Üniversitesi'nin Akademik Yılı Açılışı Dolayısıyla Nevşehir Kültür ve Sanat Merkezi'nde Düzenlenen Törene Katıldı. Prof.dr. Özcan, Üniversitelerden Çok Daha Fazla Yayın, Patent, Yenilik, Çevreyle, Ülkenin Ekonomik Sorunlarıyla İlgili Yenilikler Beklediklerini Anlatırken, "dışarıdan Büyük Miktarda İlaç Serum Alıyoruz. Tıbbi Cihazların Hemen Hepsi Dışarıdan Alınıyor. Bunlar Burada Üretilemez mi' Diyen Bir Üniversite Yok. Sağlık Sektöründe Çok Büyük İlerlemeler Oldu Ama Bağımlılıkta Azalma Yok" Dedi.

Yüksek Öğrenim Kurulu Başkanı Prof.Dr. Yusuf Ziya Özcan, Nevşehir Üniversitesi'nin akademik yılı açılışı dolayısıyla Nevşehir Kültür ve Sanat Merkezi'nde düzenlenen törene katıldı. Prof.Dr. Özcan, üniversitelerden çok daha fazla yayın, patent, yenilik, çevreyle, ülkenin ekonomik sorunlarıyla ilgili yenilikler beklediklerini anlatırken, "Dışarıdan büyük miktarda ilaç serum alıyoruz. Tıbbi cihazların hemen hepsi dışarıdan alınıyor. Bunlar burada üretilemez mi?' diyen bir üniversite yok. Sağlık sektöründe çok büyük ilerlemeler oldu ama bağımlılıkta azalma yok" dedi.

Prof.Dr. Özcan, bir üniversitenin, içinde bulunduğu toplumun ihtiyaçlarından soyutlanamayacağını, YÖK olarak üniversiteleri değerlendirirken çevresine ne kadar yararlı oluşuna da bakacaklarını kaydetti. Türkiye'de zaman zaman çeşitli adlarla grip salgını görüldüğünü, her seferinde büyük paralar harcayarak aşı ithal edildiğini anlatan YÖK Başkanı Prof.Dr. Yusuf Ziya Özcan, şöyle konuştu:

"Son olayda gördünüz, aşıların büyük bölümü kullanılmadı, geri gitti. Ama büyük paraları yurt dışına transfer ettik. Hiçbir üniversiteden 'Madem bu kadar acil sorun var, insanlarımız ölüyor, her 6 ayda değişik şekilde karşımıza çıkıyor, acaba kendimiz bu aşıyı elde edemez miyiz?' denilmiyor. 1-2 üniversite çıksın, Başbakanımıza gitsin, 'Biz bu işi çalıştık, bu aşıyı ürettik, desteğe ihtiyacımız var' desin. 25 milyon lirayla böyle bir projeye başlamak mümkün oluyor. Bunu talep etmelerini isterdim. Ama hiç bir üniversiteden ses çıkmadı, çıkmıyor. Dışarıdan büyük miktarda ilaç, serum alıyoruz, orada da ses çıkmıyor. Tıbbi cihazların hemen hepsi dışarıdan alınıyor. 'Bunlar burada üretilemez mi?' diyen üniversite yok. Sağlık sektöründe çok büyük ilerlemeler oldu ama bağımlılıkta bir azalma yok. Bence sağlıkta ve diğer sektörlerde bağımlılığı azaltacak olan üniversitelerdir."

Prof.Dr. Özcan, Türkiye'de yetiştirilen domates ve buğday tohumlarının büyük bir bölümünün ABD ve İsrail'den getirildiğini, bir Türk aydını olarak bazen kendisini çok küçük hissettiğini anlattı. Prof.Dr. Özcan, "İhtiyacımız olan domates tohumunu bu ülkede üretemez miyiz? Evvelden atalarımız bu tohumları üretip, yıllarca bu üretimin devamını sağlamışlar. Biz niye yapmıyoruz? Tohumculukla ilgili araştırma enstitümüz olsa, buna birkaç üniversitemiz öncülük etse fena mı olur? Sonunun ne olacağı da belli değil. Bu domates tohumunu alıyorsunuz, artık genetik programlama diye birşey var, içine bir genetik mekanizma yerleştirirler. Hiç bilmediğimiz hastalıklara kapılabiliriz. Böyle şeylerle zamanla bir milleti yok edebilirsiniz. Öyle bir şeyler yerleştirirler ki, 20 yıl içerisinde o tohumdan yiyen insanlar ölür. Öyle tehlikeler de var. Sadece 'Aman paramız dışarı gidiyor' endişesiyle söylemiyorum. Üniversitelerimizin bu konularda bize yardım etmesini istiyoruz" diye devam etti.

YÖK Başkanı Prof.Dr. Özcan, Türkiye'deki 2 üniversitenin dünyadaki ilk 500 üniversite arasında yer aldığını, bir Türk üniversitesinin 112'inci, bir diğerinin 183'üncü olduğunu hatırlattı. Prof.Dr. Özcan, şöyle devam etti:

"Türk üniversitelerinin ilk 500'de yer almadığı eleştiriliyordu. İlk 200'de yer almaya başladı. Böyle büyük başarılar istiyorsanız, büyük finansal kaynakları yüksek öğretim ve eğitime vereceksiniz. Dünyada ekonomide 17'nci sıradayız, yabancı dergilerde yayınladığımız makaleler sıralamasında da 17'nci sıradayız. Ekonomiyle paralellik var. Ne kadar koyarsanız o kadar alıyorusunuz."

Avrupa'daki üniversitelerin belirli standara ulaşmak için birbirleriyle yarıştıklarını anlatan Prof.Dr. Özcan, "Okul dışında alınan kredilerin bir şekilde okul kredisi haline çevrilmesiyle ilgili sistem uyguluyorlar. Örneğin siz çalışıyorsunuz ama üniversiteye gidip, birkaç ders alabiliyorsunuz. O dersleri artırıp, lisans diploması almaya yetecek kadar kredi toplabilirseniz, o üniversite size lisans diploması veriyor. Bizde, dışarıdaki iş tecrübelerini akademik kredilere çeviremiyoruz. Bu yönde bir eksiğimiz var. Onun dışında diğer Avrupa ülkelerindeki üniversiteler gibi elimizden gelen gayreti gösteriyoruz. İyi bir yerdeyiz ve bu yerimizi koruyoruz" diye konuştu.

Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel

Haberler

Eurovision'da LGBT+ propagandası! Nemo'ya birinciliği tüylü ceketi ve saten eteği getirdi

Eurovision'da LGBT+ propagandası! Nemo'ya birinciliği tüylü ceketi ve saten eteği getirdi

Özhaseki'nin Hatay'da vatandaşları kentsel dönüşüme ikna etmeye çalıştığı programın görüntüleri ortaya çıktı

Özhaseki'nin Hatay'da vatandaşları kentsel dönüşüme ikna etmeye çalıştığı programın görüntüleri ortaya çıktı

Eurovision'da LGBT propagandası yaparak birinci olan Nemo: Kupayı kırdım

Eurovision'da LGBT propagandası yaparak birinci olan Nemo: Kupayı kırdım

Restoranda suyun fiyatını gören yaşlı adam cinnet geçirdi

Restoranda suyun fiyatını gören yaşlı adam cinnet geçirdi

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title