2026 Bütçesi TBMM Genel Kurulu'nda... MHP'li Erkan Akçay: Leyla Zana Başbuğ Alparslan Türkeş'in 'Kızım' Diye Hitap Ettiği Bir Şahsiyettir

Güncelleme:
Facebook'da Paylaş Twitter'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş Google News'de Paylaş

DEM Parti Diyarbakır Milletvekili Cengiz Çandar, eski siyasetçi Leyla Zana'ya edilen cinsiyetçi hakaretlere ilişkin "Bu Parlamentonun bedel ödemiş eski bir üyesinin, bir kadının, bir annenin, bir torun sahibi anneannenin, başta ülkemizin Kürt halkının, Kürt kadınlarının çok sevdiği, çok saydığı onuru olan Leyla Zana için iktidar temsilcilerinden bir tepki gelmesini beklerdik" dedi. Konuya ilişkin MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay, "Biraz önce öğrendiğim bu hadiseyi, Leyla Zana'ya yapılan küfürlü tezahüratı şiddetle kınıyorum. Leyla Zana'nın mensubu olduğu HEP heyeti Milliyetçi Hareket Partisini ve Başbuğ'umuz Alparslan Türkeş'i de ziyaret etmişlerdi, bir rapor sunmuşlardı. O görüşme esnasında Başbuğ'umuz Alparslan Türkeş de Leyla Zana'ya 'kızım' diyerek hitap etmişti, o dönemde çok da konuşulmuştu. Başbuğ Alparslan Türkeş'in 'kızım' diye hitap ettiği bir şahsiyettir, nokta diyorum" ifadelerini kullandı.

(TBMM) - DEM Parti Diyarbakır Milletvekili Cengiz Çandar, eski siyasetçi Leyla Zana'ya edilen cinsiyetçi hakaretlere ilişkin "Bu Parlamentonun bedel ödemiş eski bir üyesinin, bir kadının, bir annenin, bir torun sahibi anneannenin, başta ülkemizin Kürt halkının, Kürt kadınlarının çok sevdiği, çok saydığı onuru olan Leyla Zana için iktidar temsilcilerinden bir tepki gelmesini beklerdik" dedi. Konuya ilişkin MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay, "Biraz önce öğrendiğim bu hadiseyi, Leyla Zana'ya yapılan küfürlü tezahüratı şiddetle kınıyorum. Leyla Zana'nın mensubu olduğu HEP heyeti Milliyetçi Hareket Partisini ve Başbuğ'umuz Alparslan Türkeş'i de ziyaret etmişlerdi, bir rapor sunmuşlardı. O görüşme esnasında Başbuğ'umuz Alparslan Türkeş de Leyla Zana'ya 'kızım' diyerek hitap etmişti, o dönemde çok da konuşulmuştu. Başbuğ Alparslan Türkeş'in 'kızım' diye hitap ettiği bir şahsiyettir, nokta diyorum" ifadelerini kullandı.

TBMM Başkanvekili Pervin Buldan'ın başkanlığında toplanan TBMM Genel Kurulu'nda dün ilk sekiz maddesi kabul edilen 2026 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi'nin görüşmeleri devam ediyor. Grubu bulunan siyasi partilerin temsilcileri maddeler üzerindeki görüş ve önerilerini dile getiriyor.

Esen: "Nasıl geçinilir emekli maaşıyla, nasıl geçinilir bir asgari ücretle bir ay?"

Yeni Yol Grubu adına 2026 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi'nin dokuzuncu maddesi üzerine söz alan DEVA Partisi İstanbul Milletvekili Elif Esen, şöyle konuştu.

"Çok üzülüyorum çünkü 'Nas günah' diye diye yaklaşık 4 trilyon liralık faiz borcunu vatandaşın sırtına yüklediniz. 4 trilyon çünkü bunun yaklaşık 2,7 trilyonu iç ve dış borçlar, 1 trilyonu da hazineye, Merkez Bankasına devredilen kur korumalı mevduatın faizi; 1 trilyondan fazla, o yüzden 4 trilyon diyorum. Vatandaşın sırtına yüklediniz; hissettirmeden de vergilerle, ekmekten, sütten, yumurtadan bile alınan KDV'yle daha çok yine yoksulluk çeken vatandaşın sırtına yüklediniz bu yükü; eziyete, zorluklara, açlığa kilitlediniz. Nasıl geçinilir emekli maaşıyla, nasıl geçinilir bir asgari ücretle bir ay? Mümkün mü, siz söyleyin ya. Üzülüyorum çünkü bugün bu yoksulluk kötülüklerin anası oldu; toplumda yaşanan bu büyük sıkıntılar ve zorlukların getirdiği çürümeler. Hor gören, ülke gerçeklerinden kopuk, halktan kopuk bir zihniyet yönettiğini sanıyor bu ülkeyi. Bugün çocuğun bile adının suça karıştığı, suçla yan yana anıldığı, hatta çocukların, akranların birbirine zarar verdiği bir ülkeyi yaşıyoruz. Anneleri kapıyı üstlerine kilitleyip çöp toplarken yanan çocuklardan bahsediyoruz. Hiçbir şeye yetmeyen emekli maaşıyla kötü bir otel köşesinde ömrünün son yıllarını geçirmek zorunda kalan yaşlılarımızdan bahsediyoruz ya da yıllarını çalışarak geçirdikten sonra emekli maaşının hangi faturalarına, hangi giderlerine yetişeceğini düşünen yaşlılarımızdan, emeklilerimizden bahsediyoruz. Asgari ücretiyle pazara gidip torbada birkaç sebzeyle, meyveyle dönen vatandaşımızdan bahsediyoruz, mahcup dönen vatandaşımızdan. Canım ülkemde bu dünyada zindanı yaşayan insanları bildiğim için çok üzülüyorum."

Karakaş: "Para 5'li çetelere, yandaş müteahhitlere, çiftlik haline getirdiğiniz vakıflara, israf düzenine gidiyor"

İYİ Parti Grubu adına konuşan  Aydın Milletvekili Ömer Karakaş, bu ülkede bütçenin artık bir kalkınma aracı değil krizi gizlemek için makyajlanan, yoksulluğu ertelemek için şişirilmiş, günü kurtarmak için hazırlanmış bir aldatma belgesine dönüştüğü belirterek, şu ifadelere yer verdi:

"Emekliye ayrılan pay yetmiyor, asgari ücret daha cebe girmeden eriyor, çiftçi destek bekliyor, esnafsa kan ağlıyor çünkü bu bütçe, üretimi değil borcu, refahı değil faizi, milleti değil zengini finanse eden bir bütçedir. TÜRK-İŞ'in açıkladığı kasım ayı verilerine baktığımızda, açlık sınırı 29 bin 828 lira, yoksulluk sınırı ise 97 bin 159 lira yani yoksulluk sınırı 100 bin liraya dayanmış durumda. Şimdi, buradan iktidar milletvekillerine soruyorum: Bu ülkede kaç emekli, kaç işçi, kaç memur 100 bin lira maaş alabiliyor? Asgari ücreti açlık sınırının bile altında tutup sonra da 'Büyüyoruz' diyorsunuz. Peki, kim büyüyor? Vatandaş mı yoksa saray mı? Vatandaşın borçları, sarayın ise masrafları büyümektedir. 2025 Türkiye'sinde, ülkenin başkentinde emekliler, şiddetten kaçan kadınlar, kirasını ödeyemediği için evinden atılan vatandaşlar otobüs terminalinde bankların üzerinde hayatta kalmaya çalışıyorlar. Bir yanda 'Şahlandık, çağ atladık' nutukları ama diğer taraftan, otogarın soğuk banklarında titreyerek yatan insanlar. En düşük emekli maaşı 17 bin lirayı bile bulmazken ülkemizde en düşük kira 15 bin lira yani emekliye diyorsunuz ki: 'Siz aldığınız bu parayla ister kiranızı ödersiniz ister açlıktan ölürsünüz' Bakınız, otogarda, AŞTİ'de, Ankara otogarında yatan insanlar, bunlar yolcu, otobüs bekleyen insanlar değil. Bakınız, buradaki insanlarla yapılan röportajlarda 66 yaşında bir emekli ömrünü bu ülkeye vermiş, alın teri dökmüş, kendisi diyor ki: 'Para holdinglere gidiyor, ben ise otogarda yatmak zorunda kalıyorum' Bakınız, arkadaşlar, bir çift, yeni evli bir çift altı aydır otogarda kalıyorlar, bir haftadır yemek yemediklerini söylüyorlar, 'Çöpten ekmek topladık, yedik, 80 kilodan 60 kiloya düştük' diyorlar ve maalesef bu insanları görmüyorsunuz. Bakınız, arkadaşlar, iktidarınızın ülkeyi getirdiği hal bu. Bu cümleler maalesef AK Parti iktidarının yirmi üç yıllık özetidir."

Çandar: "Süreç için tek kör kuruş ayırmayı düşünmemiş olan bu bütçeye bizden nasıl olumlu oy vermemiz beklenebilir?"

DEM Parti Grubu adına konuşan Diyarbakır Milletvekili Cengiz Çandar 2026 bütçesi ve Cumhurbaşkanlığı bütçe ödeneği üzerinde söz alan hemen herkes sözü bir şekilde yürütülen sürece getirdiğini belirterek "Cumhur İttifakı temsilcilerinin ifadesiyle 'Terörsüz Türkiye'ye, daha doğru ve kabule şayan tanımıyla barış ve demokratik toplum hedefine getirdi. Ama 2026 bütçesinde ülkemizin ve toplumumuzun bu en ihtiraslı, en heyecan verici, her şeyin üzerinde gelen, en büyük tarihi amacı olan barış sürecine tek bir kuruş kaynak ayrılmamış durumda. Biz barıştan sonuna kadar yanayız, bu yolda hedefe yürümek için sonuna kadar varız ama bu amaç için tek kör kuruş ayırmayı düşünmemiş olan bu bütçeye bizden nasıl olumlu oy vermemiz beklenebilir" diye sordu.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın kullandığı dili eleştiren Çandar, "Sayın Dışişleri Bakanının yaptığı imalar, üstü kapalı tehditler Türkiye'de ve Suriye'de, her yerde milyonlarca Kürt'ün kalbini kırıyor ve Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'Hep beraber yazmaya başlayacağız' dediği destanın yazılmasını imkansız hale getiriyor" dedi.

"Suriye Kürtlerini incitirseniz Türkiye Kürtlerini incitirsiniz; Türkiye Kürtlerini incitirseniz, süreci nihayete erdiremezsiniz"

Türkiye'nin Suriye konusunda tehdit dili kullandığını ifade eden Çandar, bu dil yerine diyaloga yardımcı olunması gerektiğini belirterek, şunları kaydetti:

"Hatta başını çekmeli ve Suriyeli hiçbir tarafı İsrail'e doğru itmemelidir. Bu diyalog ve müzakerenin Suriyeli taraflar arası bir uzlaşmayla sonuçlanması Türkiye'deki sürecinde Kürt Türk kardeşliğiyle tahkim edilmesine ve taçlanmasına yardımcı olacaktır. Çünkü -daha önce de bu kürsüden vurguladım- Türkiye Kürtlerini Suriye Kürtlerinden ayıramazsınız; tarih bir, coğrafya bir, dil bir, din bir, her şey bir. Türkiye ile Suriye arasındaki, Kürtlerin arasındaki sınır 1 metre enindeki demir yolu hattından ibarettir ve bu fiktif bir sınırdır. O nedenle Suriye Kürtlerini incitirseniz Türkiye Kürtlerini incitirsiniz; Türkiye Kürtlerini incitirseniz, süreci nihayete erdiremezsiniz. Sayın Tayyip Erdoğan'ın ve tabii ki bu sürecin önünü açmakta, hatta başını çekmekte tarihi bir rol oynamış olan Sayın Devlet Bahçeli'nin bu konuda aynı düşüncede olduğundan eminim. Bütün bunlardan ötürü kullanılan dil, ağzımızdan çıkan ve çıkacak her sözcük sürecin selameti için çok ama çok önemli sayın milletvekilleri. Sürecin dilini oluşturamazsak bu sürecin başarısı için olmazsa olmaz şart olan toplumsal rıza ve toplumsal desteği de oluşturamayız. Bu konuda üzülerek söylemeliyim, siz sayın iktidar partisi mensupları, gereken özen ve çabayı göstermiyorsunuz, göstermediniz."

"Leyla Zana'dan tüm Bursa namına özür diliyorum"

Çandar, eski siyasetçi Leyla Zana'ya edilen cinsiyetçi hakaretlere ilişkin "Bu Parlamentonun bedel ödemiş eski bir üyesinin, bir kadının, bir annenin, bir torun sahibi anneannenin, başta ülkemizin Kürt halkının, Kürt kadınlarının çok sevdiği, çok saydığı onuru olan Leyla Zana için iktidar temsilcilerinden bir tepki gelmesini beklerdik. Bursa'da bir grup kendini bilmez ırkçının hakaretlerine karşı en başta öncelikle siz kadın milletvekillerinin bu kürsüden çıkıp iki çift laf etmesini beklerdik, emeliydiniz, hala de etmelisiniz. Ben aile kökeni yedi yüz yıl geriye giden bir insan, nüfus kütüğü Bursa'da olan bir insan olarak Leyla Zana'dan tüm Bursa namına özür diliyorum" diye konuştu.

Buldan: "Leyla Zana onurumuzdur; nokta"

TBMM Başkanvekili Pervin Buldan da Leyla Zana'ya cinsiyetçi hakaretler edilmesine ilişkin "Sayın Çandar, ifade ettiğiniz Leyla Zana'yla ilgili meseleye ben buradan sadece tek bir kelimeyle cevap vereceğim: Leyla Zana onurumuzdur; nokta" dedi.

Çelik: "Ya sorumlu bir siyasetçi olacağız ya da sorumlu bir siyasetimiz olacak"

Buldan'ın sözlerinin ardından AK Parti Artvin Milletvekili Faruk Çelik, bu konuya ilişkin söz hakkı istedi. Buldan'ın böyle bir usülün olmadığını söylemesi üzerine Çelik, "Yok ama bu konunun hassasiyeti kaç gündür devam ediyor, konunun hassasiyeti açısından önemli olduğunu arz etmek isityorum" diye yanıt verdi.

Söz hakkı talebine izin verilen Çelik, kürsüden yaptığı konuşmasında konuya ilişkin şunları kaydetti:

"Salı günü Soma'da gerçekleştirilen Somaspor-Bursa spor maçında maçın bitimine 3-4 dakika kala maalesef hiç istenmeyen, hiç arzulanmayan ve bugüne kadar da yaklaşık 2 yıldır kulübün başında bulunan oğlum dolayısıyla yakinen izlediğim Bursa spor takip ettiğim Bursa spor'un hiçbir maçında bu ve benzer hiçbir olayı yaşamadığımız bir sahneyle karşı karşıya kaldık. Bursa spor 3-0 galip ve maç bitiyor. Bitmek üzere. Bunu bir soru işareti olarak huzurlarınıza koyuyorum. İkincisi şunu da açıkça ifade ettim. Dedim ki bu yanlıştır. Bir. Kabul edilemez. İki. Doğru değildir. 3 ve müsamaha gösterilemez diye 4 madde altında bunları ifade ettim. Çok net bir şekilde. Sayın Cengiz Çandar 'ifade edilmedi, konu geçiştirildi' anlamında söylediği için bunları söylüyorum. Müsamaha gösterilmece bir olay olduğunu da ifade etmek istiyorum. Bu konuda bir hemfikir fakat esas mesele şu biz siyasetçiyiz. Mümkün mertebede vitrinden uzak durmaya çalışıyoruz. ya sorumlu bir siyasetçi olacağız ya da sorumlu bir siyasetimiz olacak. Bu konuda sorumlu siyasetçi olarak davranmak mecburiyetindeyiz."

Çelik'e verilen sürenin bitmesine rağmen konuşmaya devam etmesi üzerine TBMM Başkanvekili Buldan, "Sayın Çelik, ben üç sefer söz verdim ama sonuca gelmiyorsunuz. Siz geçmişi anlatıyorsunuz. Buyurun, tamamlayın lütfen son bir kez" diye uyarıda bulundu.

Çelik, olumsuzlukları öne çıkarmanın bir anlamı olmadığını belirterek "Bakınız yapılması gereken, söylenmesi gereken çok şey var ama söylememenin daha doğru olduğu inancı içerisindeyim. Bir yanlış üzerinde giderek bu işi uçurumu derinleştirmenin doğru olmadığı inancı içerisindeyim. Üzerimize düşeni yapalım. Hep beraber yanlışın karşısında duralım. Yanlışı ortadan kaldıralım. Düşüncesindeyim" dedi.

Temelli: "İçişleri Bakanlığı'nı göreve davet ediyorum"

DEM Parti Grup Başkanvekili Sezai Temelli, AK Partili Çelik'in sözlerinin ardından söz talebinde bulundu. Yerinden konuşan Temelli, "Sayın Başkan, şimdi konuyu bu kadar teferruatta boğmaya gerek yok, zaten böyle bir usul yok ama biz kendisini dinlerken bir özrü bekledik her şeyden önce çünkü bu ülkenin en onurlu siyasetçilerinden birine inanılmaz bir hakaret, saldırı ve küfür söz konusu olmuştur. Tabii ki biz tüm Bursa'yı ya da tüm Bursa taraftarının suçlamadık, bir grubun bu suçu işlediğini söyledik. Mesele bir, özürdür; iki: Bu suçu işleyenler hakkında gerekli soruşturmanın açılmasıdır. Ben bir kez daha buradan 'Leyla Zana onurumuzdur' diyorum ve bu konuda da İçişleri Bakanlığını göreve davet ediyorum" ifadelerini kullandı.

Gökçek: "Sizin Ekrem İmamoğlu'nun karşısına 4'üncü kez çıkacak cesaretinizin yok"

CHP Grubu adına konuşan Ankara Milletvekili Ali Gökçek, iktidarın sadece bu ülkenin zenginleri için çalıştığını vurguladı. Gökçek, şunları söyledi:

"Genel Başkanımız diyor ya hani 'Recep Tayyip Erdoğan fakiri sevmez' diye, yaptığınız her bütçeyle siz bunu kanıtlıyorsunuz. Yüzyılın buluşuymuş gibi öve öve bitiremediğiniz KKM'yi getirdiniz, bu yıl da bitirdiniz. KKM'nin ülkeye maliyeti ne kadar? 60 milyar dolar. 60 milyar doları dağıtmışsınız. Şimdi, 60 milyar doları TL'ye çevirip 86 milyona bölünce ne çıkıyor? 30 bin lira. 4 kişilik bir aileye 120 bin lira yapar. Ben vatandaşlarımıza soruyorum: Etrafında 120 bin lira KKM'den faiz alan biri var mı? Eğer yoksa bilin ki sizin yerinize birileri o 120 bin lirayı aldı ve o parayı AKP iktidarı sizden topladığı vergilerle ödedi. Bu faizi alanlar ülkenin zenginleri, bunu biliyoruz da acaba ödeyenler kimler? Ödeyenler, kredi kartı borcunu dahi ödeyemeyenler, kartları değiştirip değiştirip borca takla attırmaya çalışanlar. Bu milletin artık sizden beklediği tek bir şey var, o da seçim sandığı. Seçim sandığından kaçamayacağınızı bildiğiniz için adayımızı kaçırmaya çalışıyorsunuz. Hepimiz gördük, aylarca burada olur olmadık iftiraları seslendirdiniz, ne oldu? İddianame çıktı, fos çıktı. Aslan gibi arkadaşlarımız, başkanlarımız cezaevinde yatıyor, niye? Dışarıda olurlarsa siz onları yenemeyeceksiniz diye. Zeydan Karalar niye hala tutuklu kardeşim ya? Bu adamın iddianamesi çıktı, Zeydan Başkana karşı bir tane delil yok iddianamede. Ya, suçu sabit olsa yatarı yattığını karşılıyor, bu adam niye hala Silivri'de? Niye Adana'da değil Silivri'de? Dahası, parti meclis üyemiz Baki Aydöner, kardeşim Gaziosmanpaşa Belediye Başkanı Hakan Bahçetepe; iddianameye adını yazamadınız bu adamların, hala bekliyorlar. Yahu, Beyoğlu Belediye Başkanı İnan Güney aylardır niye cezaevinde iddianameyi bekliyor? Ama sadece o da değil, Utku Caner Çaykara niye içeride? Benim gençlik kollarından kardeşim yine. Bakın, spor kulübüne bağış yaptırdığı iftirasıyla tutuklattığınız, aylardır bir tane delili ortaya koyup iddianameyi yazamadığınız Hasan Akgün, Ömer Kazancı niye hala cezaevinde? Ben size söyleyeyim mi? Esas sebep, Ekrem İmamoğlu'nun sizi sandıkta 1 değil, 2 değil, 3 kere tuş etmesi ve esas sebep sizin Ekrem İmamoğlu'nun karşısına 4'üncü kez çıkacak cesaretinizin olmaması."

Akçay: "Yapılan küfürlü tezahüratı şiddetle kınıyorum"

MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay, Zana'ya yönelik hakaretlere ilişkin "Biraz önce öğrendiğim bu hadiseyi, Leyla Zana'ya yapılan küfürlü tezahüratı şiddetle kınıyorum. İkincisi: Bir noktada da ben koyuyorum; 1992 yılında -o zamanın partisi HEP diye hatırlıyorum- Leyla Zana'nın mensubu olduğu HEP heyeti Milliyetçi Hareket Partisini ve Başbuğ'umuz Alparslan Türkeş'i de ziyaret etmişlerdi, bir rapor sunmuşlardı. O görüşme esnasında Başbuğ'umuz Alparslan Türkeş de Leyla Zana'ya 'kızım' diyerek hitap etmişti, o dönemde çok da konuşulmuştu. Başbuğ Alparslan Türkeş'in 'kızım' diye hitap ettiği bir şahsiyettir, nokta diyorum" diye konuştu.

Zengin: "Hiçbir kadın siyasetçiye ve Leyla Zana'ya böyle bir şey yapılamaz, asla kabul edilemez"

AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin de Zana'ya yönelik hakarete ilişkin söz talebinde bulundu. Olayın olma şekline bakıldığında Somaspor-Bursaspor maçı olduğuna dikkat çeken Zengin, "Neden, niçin, hangi şartlarda böyle bir pankart açıldığını anlamak mümkün değil. Bunun muhakkak suretle toplumda bir kötülüğü yaymak, toplumda bir kargaşa çıkarmak için yapıldığını düşünmek gerekiyor. Bu anlamda, bize düşen, bu konuyla ilgili... Biz bunu şiddetle kınıyoruz. Hiçbir kadına, hiçbir siyasetçiye, hiçbir kadın siyasetçiye ve Leyla Zana'ya böyle bir şey yapılamaz, asla kabul edilemez" dedi.

Kaynak: ANKA / Güncel
title