Haberler

Cumhurbaşkanı Erdoğan Bursa'da (4)

Cumhurbaşkanı ERDOĞAN: TÜRKİYE YOLUNDAN ASLA DÖNMEZ Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Timsah Arena'nın açılışının ardından Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO), bu yıl 42'nci kez düzenlediği 'Ekonomiye Değer Katanlar' ödül törenine de katıldı.

Cumhurbaşkanı ERDOĞAN: TÜRKİYE YOLUNDAN ASLA DÖNMEZ

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Timsah Arena'nın açılışının ardından Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO), bu yıl 42'nci kez düzenlediği 'Ekonomiye Değer Katanlar' ödül törenine de katıldı. Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi'ndeki törende konuşan Erdoğan, Türkiye'nin büyümesinden güçlenmesinden, umut kaynağı haline gelmesinden rahatsız olanlar bulunduğunu kaydederek, bunun içerde ve dışarıda her türlü engelin çıkarıldığını söyledi.

Suriye krizinin bir yönüyle bölgede kendi dinamiklerinin ürünüyse bir yönüyle de Türkiye'nin önünü kesme projesi olduğunu ifade eden Erdoğan, "Irak'ta yaşanan hadiselerin saiklerinden birisi, aynı şekilde Türkiye'nin güçlenmesinden duyulan rahatsızlıktır. Mısır'da ve Libya'da yaşanan olaylarda, hatta bir türlü ilerleme kaydedilemeyen Kıbrıs meselesinde Türkiye konusundaki olumsuz düşüncelerin niyetlerin tutumların çok önemli payı vardır. Elbette birileri istemiyor diye biz çalışmalarımızdan hedeflerimizden vazgeçecek değiliz. Nasıl birileri istemiyor diye güneş doğmaktan vazgeçmezse, ilahi nizama uygun şekilde geceleri gündüzler takip ederse Türkiye'de yolundan asla dönmez, dönmeyecektir" dedi.

Türkiye'nin millet olarak zor şartlarda çalışmaya, sıkıntılarla yüzleşmeye, gerektiğinde fedakarlık yapmaya gerektiğinde gözü kara bir şekilde ileriye atılmaya alkışkın olduğunu da kaydeden Erdoğan, "Bizim fıtratımız böyle. Bu bakımdan ne bölücü terör örgütünün ülkemizdeki faaliyetleri ne Suriye'de önümüze çıkartılan engeller, ne Irak'ta muhatap olduğumuz riyakarlık bizim için sürpriz değildir. Caydırıcı ise hiç değildir" dedi.

Erdoğan, Türkiye'nin Avrupa, Asya, hem de bir Afrika ülkesi vasfına sahip tek ülke olduğunu ifade ederek, şöyle devam etti:

"Dolayısıyla Avrupa'da olan biten her şey bizi çok yakından ilgilendirir. Asya'da yaşanan her gelişme bizimle doğrudan ilişkilidir. Afrika'da özellikle Kuzey Afrika'da Orta Doğu'da yaşanan her olayın bizatihi muhatabıyız. Dünya'nın her hangi bir köşesinde yaşayan ülkemizin bu konumunu bilmeyen birisi için şu manzara garip gelebilir. Balkanlarda Avrupa'nın bir köşesinde yaşanan bir olaya Türkiye bir şekilde müdahil oluyor. Kafkaslarda bir hadise vuku buluyor. Türkiye yine orada söz söyleme tavır koyma ihtiyacı duyuyor. Orta doğu da Kuzey Afrika'da meydana gelen her hadisede bir şekilde Türkiye'nin adı geçiyor. Hatta insani faaliyetlerimizin genişlemesiyle şimdi Asya'nın en ucundan Pasifik'e kadar çok daha geniş bir alanda varlığımız hissediliyor. Konuşuluyor. Ama dikkat ediniz kardeşlerim. Bu bölgelerin hiç birinde de Türkiye'nin adının zulümle şiddetle sömürgeyle istismarla geçtiğini göremezsiniz. Türkiye bulunduğu yerlerde sadece ve sadece mağdurun mazlumun garibin kimsesizlerin elinden tutmak için vardır. Farkımız budur. Özellikle çok köklü ve güçlü tarihi bağlarımızın olduğu coğrafyamızdaki varlığımızın esbabı mücibesi sadece budur"

"DOĞRU KONUŞMUYORLAR, SAYIN PUTİN'E ORADA DEAŞ YOK, BAYIRBUCAK TÜRKMENLERİ VAR DİYE BİZZAT İFADE ETMİŞİMDİR"

"Şimdi buradan sizlerin aracılığıyla tüm dünyaya soruyorum" diyen Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bu gün Suriye'deki soruna müdahil olan kaç tane ülkenin gerçekten Suriye halkının huzurunu sağlamak geleceğini güvence altına almak gibi bir derdi var. Soruyoruz. 400 bin Suriyeli 5 yıl içinde öldürüldü. Bunlar bir devlet terörüyle bu insanları öldürdüler, öldürüyorlar. Aynı şey şu anda bakıyorsunuz yine Rusya tarafından yapılan bombardımanlarda son günlerde şu söyleniyor. Bize Türkmenlerden bahsedilmedi deniliyor. Doğru konuşmuyorlar. Şahitler hepsi yanımızda heyetler arası toplantıda, Sayın Putin'e 'orada Deaş yok, Bayırbucak Türkmenleri var' diye bizzat ifade etmişimdir. Bizzat ve heyetler arası toplantıda olmuştur bu. ve şu anda orada Türkmenler öldürülüyor. ve oradaki Türkmen kardeşlerimiz Suriye topraklarını terk etmiyorlar. Ta bizim sınıra kadar geldiler, 'Şehit olacaksak kendi topraklarımızda şehit olacağız' dediler. Oralarda yaşıyorlar. Bunların hepsini anlattım. Ama tabi maalesef dürüst olmayan bu tür yalanları her zaman söyler, söylemeye devam eder. Bunları Sayın Obama'ya da anlattım. O da biliyor konuyu. Ülkede Daiş diye bir örgüt kurulup ortalığa salınmış. Tüm niyetler tüm çıkarlar, bu örtünün altına gizleniyor. İnsafsız, vicdansız ahlaksız bir savaş yürütülüyor. Geçtiğimiz 5 yıla yakın sürede Suriye'de ölen bu 400 bin insan, acaba bunlardan kaç tanesi Deaş militanı? Soruyorum. Irak ve Suriye ordusundan ele geçirdiği silahla savaşan Daiş terör örgütünün yabancı savaşçı sayısı 10 bin. Hadi bunu biraz daha arttıralım. 20 bin kişiden fazla değildir. Bu örgüte karşı operasyon yürüten dünyanın en modern silah sistemlerine sahip ülkelerin asker sayıları 4 milyonu buluyor."

"TARİHİN EN AĞIR SUÇLARINDAN BİRİ İŞLENİYOR"

Suriye'nin yüzde 85-90'ında Esed'in hakimiyeti olmadığını ve Esed'in şu anda Suriye'nin yüzde 14'üne hakim olduğunu kaydeden Erdoğan, "Esed rejimine ilişmeyenler, Bu 10-20 bin kişi ile mücadele için 400 bin insanın ölümüne göz yumarak, insanlık tarihinin en ağır suçlarından birini işliyorlar. Tarih tıpkı geçmişteki zalimlerin ve onları destekleyenleri nasıl kaydetmişse bugün doğrudan ve dolaylı olarak Esed'i destekleyerek bunca insanın katline göz yumanları da aynı şekilde kaydedecektir. Bunu da açık şekilde söylüyorum. Eğer Suriye'de gerçekten Deaş'a karşı kararlıkla mücadele ediliyorsa bunun ilk adımı Suriye'yi Esed'ten kurtarmak olmalıdır. Çünkü Deaş'ın en büyük destekçisi Esed'tir. İkinci adım Suriye'deki ılımlı muhaliflere ciddi bir destek verilerek, hem ülkenin tamamında güvenliği sağlamaları hem de devleti yeniden ayağa kaldırmaları konusunda kendilerine yardımcı olunmasıdır. Bir terör örgütüne karşı başka bir terör örgütü kullanılarak Esed'in devlet terörüne sessiz kalınarak, Suriye'deki sorunun üstesinden gelinemez. Çok açık ve net söyledim" dedi.

"CUMHURBAŞKANLIĞI MAKAMINDAN AYRILIRIM"

Türkiye'nin Daiş'ten petrol aldığının iddia edildiğini hatırlatan Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bunların hepsini açık açık söyledim ve dedim ki 'Eğer Daiş'ten Türkiye'nin petrol aldığını ispat ediyorlarsa, varsa böyle bir şey ben şu cumhurbaşkanlığı makamında durmam, buradan ayrılırım. Ama bu iftirayı bize atanlar, kendileri başta Rusya olmak üzere o makamı terk edebilirler mi bunu açıkça söyledim. Çünkü bizim zaten petrol aldığımız yer belli. Birinci sırada Rusya, ikinci sırada İran, üçüncü sırada Azerbaycan, dördüncü sırada Kuzey Irak, bunun yanında Cezayir ve Katar, zaman zaman da Nijerya'dan alıyoruz. Bunların hepsi resmidir. Kaçakları zaten bulduğumuzda yakalarız ve gereğini yaparız. Devlet olarak, bizim devletin ilişkilerinin içerisine bu tür kaçak, petrol, doğalgaz giremez. Bizim haysiyetimiz var ya. Bu milleti haysiyetsizlikle kimse suçlayamaz. Bugüne kadar biz onurumuzla yaşadık. Onurumuzla yaşaya devam edeceğiz. Peki, nereye gidiyor bunlar? George Hasravi. Hem Rus vatandaşıdır. Hem Suriye vatandaşıdır. Deaş petrolünü o alıyor. Hem rejime satıyor. Yani Suriye rejimine, hem de dünyaya satıyor. Bir de bunların Rusların meşhur bir dünya satranç federasyonu başkanı var. Deaş petrolünü o alıyor. O da dünyaya satıyor. Bunların belgeleri nerede? Söyleyeyim Amerika hazine bakanlığı bunların da belgelerini açıkladı. Her şey ortada. Bütün bunlara karşı Türkiye olarak Türk milleti olarak, dimdik duracağız. Kara propaganda makineleri, kimlerin kandan ve acıdan beslendiğini kimlerin kanı ve acı durdurmak için çalıştığını gizlemeye yetmeyecektir. Biz Türkiye olarak işte bu karmaşık ortamda, ahlaki ve tarihi sorumluluğumuza uygun şekilde, kardeşlerimizin yanında yer almayı sürdüreceğiz. Aksi taktirde her şeyden önce kurucu şehrimiz Bursa'ya mahcup oluruz. Onunla birlikte milletimize mahcup oluruz. Aynı şekilde insanlığa mahcup oluruz. Biz ecdadımıza da torunlarımıza da mahcup olmak istemiyoruz. İnşallah olmayacağız. Bu zorlu mücadeleyi sabırla azimle dikkatle yürüterek, coğrafyamızın üzerinde kara bulutların dağıldığı günleri inşallah hep birlikte göreceğiz."

"AÇTIKLARI HENDEKLERE GÖMÜLECEKLER"

Türkiye'nin sadece sınırlarının dışındaki güçlerle değil, aynı zamanda kendi ihanet odaklarıyla da büyük br mücadelenin içinde olduğunu kaydeden Erdoğan, "Bölücü terör örgütü, milletimizin yıllardır arzuladığı huzur iklimi zehirleyen bölgedeki insanlara hayatı zindan eden eylemleriyle kendisine verilen görevi yerine getiriyor. Siyasetin dili ve imkanlarıyla hareket etmesi gerekenleri de safına alan terör örgütünün açtığı hendeklere gömüleceklerinden hiç şüpheniz olmasın. Şu anda Silahlı kuvvetlerimiz, polisimiz, Gönüllü köy korucularımız elele hep birlikte Güneydoğu'da, Doğu da o açılan hendeklerin olduğu bütün ilçelerde, mahallere köylere varıncaya kadar bu mücadele sürüyor. Biliyorsunuz bunların sözde mezarları vardı. Bu mezarların hepsi şu anda temizlendi, buralarda bunlar kendilerine göre mahkemeler kurmuşlardı. Bu mahkemelerin hepsi yerle yekzan oldu. Çünkü şunu bilmeleri gerekiyor. Siz devlet içinde devlet olamazsınız, olamayacaksınız. Aynı şekilde paralel devlet yapılanması da bu ülkede devlet içinde devlet olamayacak. Bunlar beraber çalışıyorlar. Güvenlik güçlerimizin dikkatle bir o kadar da fedakarlıkla yürüttüğü başarılı operasyonlar sayesinde örgüt her geçen gün güç kaybediyor. Mevzi kaybediyor. Okullara hastanelere, ambulanslara itfaiye araçlarına camilere yurtlara velhasıl insanımıza hizmet veren her yere gözü dönmüş bir şekilde saldıran örgütün gerçek yüzü artık tüm çıplaklığıyla ortaya çıkıyor. Aynı şekilde siyasetçi kisvesiyle örgüte payanda olanların acziyetini de bölge insanlarıyla birlikte tüm milletimiz gördü. İlçelerin mahallelerin terör örgütünden temizlenmesi çalışmalarından en güçlü desteği bölge halkından alıyoruz. Bölgede yaşayan kardeşlerimizden biraz daha sabırlı olmalarını rica ediyorum. Devlet tüm kurumlarıyla tüm gücüyle bölge insanın yanında olmaya devam edecektir. Mali noktada ne kadar sıkıntı varsa, bunların hepsi son Milli Güvenlik toplantısında da karara bağladık. Bu desteklerimizi vererek, onların da bu sıkıntılarını inşallah gidereceğiz. Terör örgütünün ve onun güdümünden çıkamayanların kredileri her platformda süratle tükenmiştir. Önümüzdeki süreçte bölgedeki meselelerin konuşulması ve çözüm yolları aranması konusunda tek muhatabımız milletimizin bizatihi kendisi olacaktır. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın. Artık yalanın riyakarlığın sahte demokratlığın söz oyunlarının devri sona ermiştir. Birliğimizin beraberliğimizin kardeşliğimizin ortak geleceğimizin yanında yer alan herkesin başımızın üzerinde eri vardır. Bu faydayı kabul etmeyenlerin isimleri de ne millet ne devlet nezdinde hiçbir yerleri yoktur."

"HAİNİN TA KENDİSİDİR"

Erdoğan, Cumhurbaşkanı olarak tüm partilere tüm siyasetçilere eşit mesafede olduğunu ifade ederek, isim vermeden CHP Milletvekili Eren Erdem'i eleştirdi. Erdoğan, şöyle devam etti:

"Ülkeme ve milletime karşı ihanet içine giren sözde siyasetçileri görmezden geleceğim anlamına kesinlikle gelmemeli. Benim yetkilerimi Anayasa belirliyor. Sorumluluğum da milletime karşı çünkü ben doğrudan milletin oyuyla doğrudan o makama gelmiş bir cumhurbaşkanıyım. Bu ülkede milletvekili sıfatı taşıyan bir kişi çıkıp, Türkiye'ye iftira atan bize husumet besleyenlere malzeme veren işler yaptığı zaman benim buna sessiz kalmam asla mümkün değildir. Hale bak… Çıkacaksın, 'Türkiye terör örgütlerine kimyasal silah hammaddesi sevkiyatı yapıyor' diyeceksiniz, hem de benim buna tepki göstermeme tahammül edemeyeceksiniz. Başta bağlı olduğu genel başkanı her kim ki tek vazifesi ülkemiz aleyhine kara propaganda yürütmek olan yabancı basın organlarına, iftiradan ibaret iddialar taşıyorsa, burada bir kez daha söylüyorum. İşte hainin ta kendisidir. Amalı, fakatlı, çark etmeler, şu şöyle demiş bu böyle demiş, türü şark kurnazlığından ibaret kıvırmalarla bezeli ifadeler, bu açık ihaneti ortadan kaldırmaz. Bakınız geçen ay Fransa'da bir terör saldırısı oldu. Ülkedeki bütün siyasi partiler, iktidarıyla muhalefetiyle küçüğüyle büyüğüyle bunu bir milli mesele görüp aynı safta yer aldı. Ülkemizde benzer bir saldırı olduğunda kimi siyasi partilerin bazı siyasetçilerin nasıl bir tavır takındıklarını hep birlikte üzüntüyle müşahade ettik. Bunu Ankara'da gördük, Gaziantep'te de gördük, Diyarbakır'da da gördük. Hepsinde gördük. Egemenlik haklarımızı koruma refleksiyle vuku bulan hadiseden sonra kendi ülkesinin değil, karşı tarafın safında yer alanları ibretle ve kahırla takip ettik. Şu ifadeye bak, 'İran'la Türkiye savaşsa İran'ın safında yer alırım' diyor. Bunu diyen kim? Şu anda milletvekili yahu, Peki genel başkanından bir ses duyuyor muyuz. Hayır. Teröre terör eylemini yapanlara terör örgütlerine kendi ülkesini hedef alanlara değil, kendi devletini kendi cumhurbaşkanına kendi hükümetine suçlama yöneltmeyi siyaset zannedenler, bu ülkeye ve millete çok ciddi zarar veriyorlar. Türkiye böyle bir istiskali hak etmiyor. Milletimizin bunlara gereken dersi her fırsatta vermesine rağmen hala bakıyorsunuz aynı yanlışta ısrar edenlere bizim diyecek sözümüzde kalmadı.

"BU HASTALIKLI SİYASET ANLAYIŞININ ÜSTESİNDEN GELİNMESİ GEREKİR"

Türkiye'nin gerginlik yaşadığı güçlere malzeme üretmek için çırpınanlara, ses çıkarmayan genel başkanların acziyetlerinden duyduğum rahatsızlıkları da burada Bursa'da ifade etmek durumundayım. Hiçbir siyasi hesap, kendi ülkesini ve milletini hedef alanların yanında durmayı meşru gösteremez. Türkiye tüm bu meselelerin üstesinden er veya geç mutlaka gelir. Bu hastalıklı siyaset anlayışının üstesinden gelinmesi gerekir.

Neyse ki milletimiz o muazzam irfanıyla sağduyusuyla bunları kendi kısır dünyalarına hapsediyor. Böylece ülke ve millete daha büyük bedeller ödetmeyi engelliyor. 7 Haziran seçimleri sonrasında şayet iş bunların insafına kalsaydı, bu gün ne halde olurduk, düşünmek bile istemiyorum. Çünkü o sürece çok acımasızca yaşadık, milletimizin meseleye el koyup 1 Kasım da istikrar ve güven ortamını güçlendirmesi sayesinde hamdolsun bu sıkıntıyı geride bıraktık. Ben milletimize şükran borçluyum. Çünkü milletimizin ferasete hiçbir şeyle değiştirilemez."

Törende, 7 kategoride 72 kişi ve firmaya ödül verildi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, iki kategorideki ödülleri verdi. Dönüşümün Liderleri kategorisinde ödül alan Karsan Otomotiv A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı İnan Kıraç, Simge Mat'tan Nezir Gencer, Ermaksan Makine'dan Ahmet Özkayan, Bilim Makine'dan Mehmet Cemal Bilim, ödülünü Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın elinden aldı. Erdoğan, "Buradaki dörtlü sağolsun başarılarının zirvesinde olan girişimcilerimiz, bundan dolayı kendilerini kutluyorum"dedi.

BTSO Başkanı İbrahim Burkay ve BTSO Meclis Başkanı Remzi Topuk, gecenin anısına plaket ve 16 büyük Türk devletini temsil eden 16 çınar ağacının sertifikasını verdi. Gecede ayrıca Suriye'deki savaştan kaçarak Bursa'ya gelen ve müzik dahisi olduğu ortaya çıkan Tambi Cimuk'a BTSO ve Bursa Valiliği tarafından alınan piyanoyu Cumhurbaşkanı Erdoğan hediye etti. Cumhurbaşkanının öperek kutladığı Tambi Cimuk, hediye edilen piyano ile mini bir konser verdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, törenin ardından Yenişehir Havaalanı'ndan Ankara'ya hareket etti.

Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel

Recep Tayyip Erdoğan Türkiye Suriye Politika Güncel Haberler

Kamuda tasarruf paketi açıklandı! Personel servisi uygulaması sona eriyor

Kamuda tasarruf paketi açıklandı! Personel servisi uygulaması sona eriyor

Restoranda suyun fiyatını gören yaşlı adam cinnet getirdi

Restoranda suyun fiyatını gören yaşlı adam cinnet getirdi

Özel'in Arapça tabela çıkışına Şahan Gökbakar'dan tepki: Bu ülkeye yapılmış en büyük haksızlık

Özel'in Arapça tabela çıkışına Şahan Gökbakar'dan tepki: Bu ülkeye yapılmış en büyük haksızlık

Özhaseki'nin Hatay'da vatandaşları kentsel dönüşüme ikna etmeye çalıştığı programın görüntüleri ortaya çıktı

Özhaseki'nin Hatay'da vatandaşları kentsel dönüşüme ikna etmeye çalıştığı programın görüntüleri ortaya çıktı

title