Haberler

AK Parti Sözcüsü Çelik, MKYK Toplantısı'na ilişkin açıklamalarda bulundu: (2)

Güncelleme:

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, "İlk baştan itibaren PKK terör örgütüne söylenecek laf, Türkiye Cumhuriyeti'nin Devlet Başkanı'na söylendiği zaman bu artık siyasi kıblesini kaybetmiş, siyasi coğrafyadan yoksunlaşmış, bütün siyasi değerlerden boşanmış bir tabloyu gözümüzün önüne getiriyor.

Ak Parti Sözcüsü Ömer Çelik, "İlk baştan itibaren PKK terör örgütüne söylenecek laf, Türkiye Cumhuriyeti'nin Devlet Başkanı'na söylendiği zaman bu artık siyasi kıblesini kaybetmiş, siyasi coğrafyadan yoksunlaşmış, bütün siyasi değerlerden boşanmış bir tabloyu gözümüzün önüne getiriyor. Bu son derece üzüntü vericidir." dedi.

Çelik, parti genel merkezinde, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) Toplantısı'nın ardından düzenlediği basın toplantısında açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.

Dünyanın her tarafında rehinelerin kurtarılmasıyla ilgili operasyonların riskinin çok yüksek olduğunu anımsatan Çelik, "Netice itibarıyla devlet hayatı açısından pek çok metot denendikten sonra, hayatlarını kurtarmak için her türlü hassasiyet gösterildikten sonra ortaya çıkan bu tablo karşısında bu kadar ağır bir üzüntü içerisindeyken tartışmamız gereken konu bu terör örgütünün bölgemizde yaratmaya çalıştığı derinliği yok etmek üzere bütün dünyaya tek bir yumruk gibi mesaj vermek olması lazımdı." ifadelerini kullandı.

Çelik, şöyle devam etti:

"CHP'den beklenen şuydu, geçmişte başka olaylarda da yaptılar, onlar da takdir edilecek davranışlardı. Bütün dünyaya karşı kabine-muhalefet-iktidar partisi tek bir yumruk olarak dünyaya nasıl bir mesaj veririz arayışı içerisinde olmalıydı. Ama çıkıp da ilk baştan itibaren PKK terör örgütüne söylenecek laf, Türkiye Cumhuriyeti'nin Devlet Başkanı'na söylendiği zaman bu artık siyasi kıblesini kaybetmiş, siyasi coğrafyadan yoksunlaşmış, bütün siyasi değerlerden boşanmış bir tabloyu gözümüzün önüne getiriyor. Bu son derece üzüntü vericidir.

Orada birtakım sorular soruyorlar, bu soruların hangisi mantıklı, hangisi mantıksızdır? Onlara cevap veririz. Bunlar, esnasında makul bir zeminde de çeşitli şekillerde yüce Mecliste tartışıldı ama en tepeye '13 şehidin sorumlusu Erdoğan'dır' diyerek Türkiye Cumhurbaşkanı'nı suçlayacaksın. Terör örgütüne söyleyeceğin lafı Türkiye Cumhuriyeti'nin Devlet Başkanı'na söyleyeceksin, böylesine bir sapma, böylesine bir sapkınlık içine gireceksin. Ondan sonra 'şehitlere sahip çıkıyorum' diyeceksin. Bu utanç vericidir, doğrusunu söylemek gerekirse devlet ve siyaset hayatımızda görülmüş en büyük skandallardan bir tanesidir."

"Düşmanlık üreten bir yaklaşım bu"

"Keşke daha sağduyulu bir değerlendirme yapılsaydı" değerlendirmesinde bulunan Ömer Çelik, "Çünkü bu iktidar-muhalefet meselesi değil. Keşke daha makul, daha akıllıca muhalefet edeceği yerle düşmanlık üreteceği yeri ayırt edebilen bir basiret görebilseydik. Muhalefet yerine husumet üretip, 'muhalefet yapacağım' diye düşmanlık üreten bir yaklaşım bu." dedi.

Açık ve net bir şekilde muhalefetin bir hak olduğunu söyleyen Çelik, "İstediği meseleyi irdeleyebilir, istediği meselede 'Hesap soruyorum' diye birtakım argümanlar geliştirebilir. Ama siz, Türkiye Cumhuriyeti'nin Devlet Başkanı'nı, terörle mücadele iradesinin arkasındaki ismi, tutup da birtakım düşmanlarımızın bile söylemediği şekilde itham ederseniz bunun ilacı yoktur. Bu yeni bir durum, katliam siyaseti yapanlarla aynı yerde durmak gibi bir durum." diye konuştu.

Terör örgütü PKK'nın, "Türk Ordusu bombaladığı için bu şehitler oldu" açıklamasının baştan aşağı yalan olduğunu vurgulayan Ömer Çelik, şunları söyledi:

"İşte yalan şehitlerimizin fotoğraflarında da otopsi raporlarında da gözüküyor. Onların misyonu bu. Terör örgütünün yaydığı yalanı, siyasi dille yaymak. Onu biliyoruz ama her halükarda bizim rakibimiz olsa da CHP'nin, Sayın Kılıçdaroğlu tarafından bu hale düşürülmesi, siyaset hayatı için iyi değildir. CHP'ye gönül veren, destek veren vatandaşlarımızın asla arzu ettiği şey değildir.

Sonuçta Türkiye, terörle mücadelesini aynı irade ve kararlılıkla sürdürecektir. Bu son operasyonda kara desteği olmadan 35 kilometre derinlikte bunun gerçekleştirilmesinin, örgütte yarattığı travmayı, örgütte meydana getirdiği sarsılmayı, istihbarat örgütlerimiz takip ediyorlar. Bu, sadece bir terör örgütünün ülkemize saldırısı değil, bölgemizdeki haritaları değiştirmek isteyen, bölgemizde terör devleti kurma birilerinin bu örgüt vasıtasıyla bize karşı yürüttüğü bir vekalet savaşı ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti sınırlarını, siyasi ve fiziki namusunu korumak için gereken cevabı en sert şekilde vermeye devam edecektir."

"Sınırlarımızda bir terör devletçiği kurulmasına müsaade etmeyeceğiz"

Çelik, "Kim ne yaparsa yapsın, kim ne derse desin, sınırlarımızda bir terör devletçiği kurulmasına müsaade etmeyeceğiz, bedeli ne olursa olsun. Bununla ilgili siyasi programımız, duruşumuz ve güç kapasitemiz ortadadır ve kararlılıkla kullanılacaktır. Arzu ederiz ki bundan sonra terör konusunda Türkiye'nin dünyaya tek bir ses vermesi konusunda, terör örgütüne bir alan açmamak, terör örgütünün propagandasını hizmet etmemek konusunda daha sağduyulu yaklaşımlar duyalım." ifadelerini kullandı.

Müttefiklerin, Gara operasyonu konusundaki açıklamalarına da değinen Ömer Çelik, "Biliyorsunuz ABD'nin iki açıklamasına tepki gösterdik. Müttefikimiz olarak, Türk demokrasisine saygı duymasını bekliyoruz ve Türk yargı kurumlarına talimat ya da istikamet verir gibisinden açıklamalar yapılmasını doğru bulmuyoruz. Türk demokrasisine mutlak saygı bekliyoruz. Türkiye'nin yargısına mutlak saygı bekliyoruz." dedi.

Türkiye'nin müttefiklerinden terörle mücadele konusunda katıksız destek beklediğini belirten Çelik, şöyle devam etti:

"İkinci tepki gösterdiğimiz konu, 'Eğer PKK terör örgütü yaptıysa' diye bir ifade kullanılmıştır. ABD Dışişleri Bakanı tanıdığımız birisidir. Deneyimli bir diplomattır ve Orta Doğu'yu çok iyi bilir. Türkiye'nin NATO içerisindeki rolünü, gücünün ve önemini de çok iyi bilir. Tam da onun Dışişleri Bakanlığı döneminde böylesi bir açıklamanın yapılmış olması ciddi bir şekilde sorgulanmalıdır. 'Eğer' diye başlarsanız o 'eğer'den sonra söylediklerinizin hiçbir önemi yok. O zaman biz, 'PKK yaptıysa' diye bir cümle kurulduğu zaman, bu bizim hükümetimizin, silahlı kuvvetlerimizin beyanına inanmamak demektir.

Dünyanın her tarafında silahlı kuvvetlerimiz, omuz omuza teröre karşı mücadele ediyor. Siz, bu silahlı kuvvetlerin beyanlarına inanmazsanız o zaman bu mücadele nasıl sürdürülecek ya da müttefiklik ilişkisi nasıl konumlandırılacak? Buna benzer bir dili, FETÖ'nün darbe girişimi sırasında da gördük. Ne deniliyordu? 'Taraflara itidal tavsiye ediyoruz.' Bir tanesi meşru bir devlet, ötekidir terör örgütü. Meşru devlet demokrasisini korumaya çalışıyor, terör örgütü demokrasiyi yıkmaya çalışıyor."

"Beklediğimiz şey bu 'eğer'li cümlenin yanlış olduğunun farkına varılması"

Bu şekildeki taraflara itidal tavsiye edilemeyeceğini vurgulayan Ömer Çelik, "Burada beklediğimiz şey, bu 'eğer'li cümlenin, meşru ve egemen bir NATO müttefikiyle PKK terör örgütünü eşitleyen, son derece vahim, yanlış ve kınanması gereken ve Amerikan Dışişleri Bakanlığından da sorgulanması gereken bir ifade olduğunun farkına varılmasıdır." dedi.

Daha sonra yapılan açıklamaların toparlayıcı nitelikte olduğunu hatırlatan Çelik, toparlayıcı nitelikteki açıklamalar doğrultusunda bir dil kullanılmasının önemsendiğini ifade etti.

Başka türlü bir dilin, Türk-Amerikan ilişkilerinin sabote edilmesi anlamına geleceğini bildiren Ömer Çelik, şunları kaydetti:

"İki NATO müttefiki olarak, beraber yapacağımız işlerin aksaması anlamına gelecektir. Bölgedeki yeni dinamikler, önümüzdeki süreçte karşı karşıya alacağımız meydan okumalar, müttefiklik ilişkilerinin daha sağlam bir zeminde, daha ilkeli bir şekilde, her türlü sarsıntıdan korunarak ilerletilmesi gerektiğini gösteriyor. Biz de bu çerçevede bize saldıran terör örgütleri söz konusu olduğunda Cumhurbaşkanımız da ifade etti, 'ama' diyerek, 'lakin' diyerek, 'eğer' diyerek bir ifade kurulmasını asla kabul etmiyoruz. Zaten teröre karşı mücadele eden ya da bir siyasi meselede 'ama' kelimesi kullanıldığı zaman işin içine siyasi münafıklık giriyor. 'Ama' kelimesi burada siyasi münafıklığı ifade ediyor.

'Ama'dan sonra söylediğinizin önemi yok, 'ama'yı oraya koydunuz andan itibaren 'lakin' dediğinizde, 'eğer' dediğiniz de bizim yanımıza durmuyorsunuz demektir. Dolayısıyla bu son operasyon bir kere daha göstermiştir, PYD/YPG terör örgütü, doğrudan terör örgütü PKK'dan emir almaktadır. Orada yakalananların da gösterdiği gibi net bir şekilde, yani organik ilişki bile daha demeyeceksiniz aynı şey aynı şeyden bahsediyoruz. Ayrıca, burada Amerikalı dostlarımız bu terör örgütünün hangi eylemi yaptığını, nasıl hareket ettiğini avuçlarının içi gibi biliyorlar. Avuçların içi gibi bilinmesine rağmen 'eğer'li bir ifade kullanılması doğru bir yaklaşım olmamıştır. Sonradan söylenen toparlayıcı ifadeleri makul buluyoruz ama sürekli olarak yanlış cümle kurup daha sonra toparlama şeklindeki bu adetin son bulması lazım."

(Sürecek)

Kaynak: AA / Politika

AK Parti Türkiye PKK Haberler

Karar Resmi Gazete'de! 7 bin yabancı hastaya ücretsiz sağlık hizmeti verilecek

Karar Resmi Gazete'de! 7 bin yabancı hastaya ücretsiz sağlık hizmeti verilecek

DP'li Cemal Enginyurt'tan okul müdürünün cenazesinde konuşan müftüye sert tepki: Her şey oldunuz, bir Türk olamadınız

DP'li Cemal Enginyurt'tan okul müdürünün cenazesinde konuşan müftüye sert tepki: Her şey oldunuz, bir Türk olamadınız

Eurovision'da LGBT+ propagandası! Nemo'ya birinciliği tüylü ceketi ve saten eteği getirdi

Eurovision'da LGBT+ propagandası! Nemo'ya birinciliği tüylü ceketi ve saten eteği getirdi

Yeni Anayasa'ya ihtiyaç var mı? Anket yapıldı, çıkan sonuç Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı memnun edecek

Yeni Anayasa'ya ihtiyaç var mı? Anket yapıldı, çıkan sonuç Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı memnun edecek

title