Haberler

Serie A'da 2013 Yılı Değerlendirmesi

İtalya Serie A’da sezonun ilk yarısının bitimine 2 hafta kala lige kısa bir mola verildi ve takımlar ilk defa tatil yaptılar.

Avrupa'da dini raconların en üstte tutulduğu ülkelerin başında gelen İtalyanlar'ın Noel tatili olarak baktığı bu araya resmi ilk yarı tatili demek pek mümkün değil. Zira bu hafta sonu ligin şu ana kadar ki en önemli maçı oynanacak ve Serie A'da bu sezonun açık ara en iyi iki takımı kozlarını paylaşacak. Juventus'un Roma'yı kendi sahasında ağırlayacağı maçta çıkabilecek üç sonucun da ligin kaderine büyük etki edebileceği ortamda sağlıklı bir ilk yarı analizi yapmak mümkün değil. Fakat hem 2013'ün, hem de bu sezonun şu ana kadarki bölümünde en çok öne çıkan konuları toplamaya çalışmakta da muhtemelen bir sakınca yok.

Tempolu futbola geri dönüş

1990'lı yıllarda üçlü defansın hükümranlığıyla birlikte düşük tempo ve savunma oyununun zirve yaptığı ülkelerden İtalya, yıllar yılı daima bu oyun tarzının geleneğe dönüşmesiyle şöhret yaptı. İtalya'nın teknik direktörler ülkesi olmasının da bu duruma katkı sağladığı ortamda yetenekli ve ayrıntıcı hocalar  taktik oyunla rakip takımların gol yollarını kesintiye uğratmakta ustalık seviyesine doğru ulaşmışlardı. Fakat ligin özellikle 2006'da ortaya çıkan Calciopoli Skandalı sonrasında büyük bir profil kaybına uğramasıyla birlikte takımlar güçlerini kaybetmeye başladılar. Avrupa'daki ekonomik krizin en çok vurduğu ülkelerden biri İtalya'ydı ve bu direkt bir şekilde futbola da sirayet etti. 90'lı yıllarda Avrupa'nın en büyüğü olan Serie A, yerini önce Premier League'e, sonrasında da sırayla La Liga ve arkadan Arap atı gibi gelen Bundesliga'ya bıraktı ve arkalara yerleşti. Artık ligin büyükleri bile her istediği transferi yapamıyor ve Serie A kıtanın en iyi futbolcuları için bir istasyon olmaktan hızlı bir şekilde çıkıyordu.

Ne var ki bu durumun yakın gelecekte değişmesi muhtemel ve değişim de sahada oynanan futboldan başlamış durumda. Özellikle son iki sezon itibarıyla ligin temposundaki büyük artış dikkat çekiyor. Zirvedeki takımların sert düşüşü sonrasında ligin alt kısmıyla üst tarafı arasındaki makasın kapanması teknik direktörlerin maharetini biraz daha öne çıkardı ve bu durumu kendi lehine çevirmeyi başaran hocalarla lig de farklı bir yola girdi. Üçlü savunmanın yaygınlaşmasıyla öne çıkan savunma futbolu, yaklaşık 20 yıl sonra yeniden üçlü savunmayı moda yapan hocalarla birlikte yerini daha farklı bir oyuna bırakıyor olabilir. Özellikle Francesco Guidolin'in topa sahip olma oyunu ve Walter Mazzarri'nin de geçiş hücumlarına dayanan sistemiyle tempoyu artırma denemeleri bu sezon daha çok teknik adam ve daha çok golle iyice olgunlaşmış durumda.

Serie A'da bu sezon takımlar maç başına 1.39 gol atıyorlar ve bu ortalama son 10 yılın en iyisi. Kaldı ki özellikle 47 golle yine son 20 yılın rekorunun kırıldığı ikinci hafta sonrasında ilk 10 haftada ortalama 1.49'a kadar yükselerek Avrupa'da da ilk ikiye kadar çıkmıştı. Fakat son dönemde bu sayı biraz daha düşse de yine de uzun bir süredir 1.40 seviyesinde sabitlenmiş durumda. İtalya'da geçtiğimiz sezon takımlar ligde maç başına 1.32 gol atarken önceki sezonlarda sırayla bu ortalama 1.28 ve 1.25 şeklinde geriye gitmeye devam ediyordu. Bu akımın öncüsü Mazzarri ve Guidolin'in dahi savunmacı kaldığı ligde Antonio Conte, Rudi Garcia, Vincenzo Montella, Andrea Mandorlini ve Giampiero Ventura gibi yetenekli teknik adamlar topluluğu fark yaratmayı başarmış durumda.

Sakatlıklar vurdu

2013/2014 sezonunun oldukça heyecan verici başlangıcını takriben özellikle zirve mücadelesi veren takımların yaşadığı sakatlıklar şampiyonluk yarışını şekillendiren ana unsur oldu. Sezona harika giriş yapıp lige başlangıç rekorunu ik 10 maçı kazanarak kıran Roma'nın Francesco Totti'nin sakatlığı sonrasında hızlı bir şekilde düşüşü beklenen bir durumdu ve o periyotta sarı-kırmızılılar oynadığı 6 maçta 5 beraberlik aldı. Merkez forvet eksiği sezon başından beri net bir şekilde ortada olan Roma'da o bölgeye çekilerek harika performans veren kaptanın sakatlığı Rudi Garcia'yı Ocak ayı transfer döneminde o bölgeyi yedeklemek için harekete geçirebilir.

Roma dışında Napoli, Fiorentina ve Milan da sakatlıkların vurduğu takımlar olarak öne çıktılar. Milan'ın bu sezon dibe vuruşunda ekonomik, idari ve teknik tüm sorunlar bir yana yaşanan ağır sakatlıklar takımı çaresiz bıraktı. Matias Silvestre, Giampaolo Pazzini, Daniele Bonera, Mattie de Sciglio, Kaka, Riccardo Montolivo ve hatta Mario Balotelli'nin rotasyonu derinden etkileyen sakatlıkları zaten kadro darlığı yaşayan Milan'da sahaya konan futbolu da fazlasıyla etkiledi.

Fiorentina'da sezona müthiş giren Mario Gomez'in sakatlığı yine Giuseppe Rossi'nin gollerine devam etmesine rağmen daha etkisiz görünmesini ortaya çıkarırken Fiorentina'nın sezon başındaki çıkışını ve şampiyonluk hayallerini sonlandırdı. Yine sezona harika giren takımlardan Napoli'deyse Rafael Benitez'in savunmada yaşanan sakatlıkların önüne geçememesi ve savunma dörtlüsünde 17 maç sonunda 11 farklı oyuncuya görev vermesi takımın defans anlayışını etkilerken şu ana kadar 20 gol yiyen Napoli'de bu durum Rafael Benitez'in canını sıkıyor. Savunmadaki aksaklıkların yanında yine Marek Hamsik'in son dört maçta sakatlığı nedeniyle oynamaması da Napoli'nin bu periyotta iki beraberlik alarak 4 puan daha bırakmasına neden olan faktörlerdendi. Yine Udinese, Antonio Di Natale'yle, Lazio da Miroslav Klose'yle sakatlıklardan etkilenirken zirve yarışı içerisinde son 9 maçını kazanan Juventus'ta sadece Andrea Pirlo'nun sıkıntı yaşaması siyah-beyazlıların son 9 maçlarını kazanarak büyük bir seriyle zirvede 5 puan fark yaratmasındaki ana etkenlerden biriydi.

Yılın/sezonun takımı: Roma

Son iki sezonun şampiyonu, bu sezonun sekizi gol yemeden üst üste 9 maç kazananı ve lideri Juventus dururken Roma'yı seçmek çok mantıklı olmayabilir. Fakat özellikle bu sezon itibarıyla Serie A'nın en flaş takımı sarı-kırmızılılar ve bunu hak eden bir futbol oynadılar. Lige 10 maçta 10 galibiyetle girdikten sonra gösterdikleri düşüş grafiğini dahi minimize ederek tekrar toparlanmaları son yıllarda kazanma alışkanlığını kaybetmiş bir takım için oldukça önemliydi.

Sezon başında Marquinhos, Erik Lamela, Pablo Daniel Osvaldo ve Bojan Krkic'in satışından 100 milyon euro'luk bir gelir elde ederek başına talih kuşu konan Roma, bu parayı iyi harcadı. Kevin Strootman, Maicon, Morgan de Sanctis, Adem Ljajic, Mehdi Benatia ve Gervinho gibi oyuncular daha ucuza transfer edilerek kadro elden daha az para çıkarak hem genişletildi, hem de güçlendi. Mehdi Benatia'nın Juventus'taki güçlü rakiplerine rağmen net bir şekilde sezonun en iyi stoperi olduğunu göstermesinin yanında Gervinho'nun kariyer sezonunu geçirmesi ve Kevin Strootman'ın da Serie A temposuna harika uyum göstermesi Totti, Pjanic ve de Rossi gibi eski oyuncuların da tempo düşürmeden devam etmesiyle ortaya çok keyifli bir takım çıkardı. Roma hemen hemen her oyunu oynayabilen çok komple bir takım ve bunu ortaya çıkaran kişi de az sonra değineceğimiz Rudi Garcia.

Yılın/sezonun teknik direktörü: Rudi Garcia

Sezon başında sürpriz bir şekilde Roma'nın başına gelen Fransız teknik adam lige damgasını çok kısa sürede vurdu. İlk onbirin oyuncu ve pozisyon değişimi %80'i bulan bir takımın direksiyonundaki ustalığı Roma'yı uzun süre ligin zirvesinde tuttu.

Takıma aslen topa sahip olma ve pas oyunu oynatan, ana felsefesi olarak da bunu belirleyen Rudi Garcia'nın bunun yanında Roma'yı ligin direkt oyunu en iyi oynayan takımı haline getirmesi de asıl takdir edilmesi gereken konu. "Biz topa sahip olmayı çok seviyoruz ve istiyoruz. Ama Roma'nın sadece buna dayanan bir takım olmasını istemiyorum. Amacımız topa sahip olamadığımız zamanlarda da kaptığımız toplarla hızlı hücumları çok iyi bitiren bir takım olmak ve oyunun her yönünü oynamak" diyen Garcia, yaklaşık 6 ay içinde ortaya tam olarak böyle bir takım çıkarmış durumda. Oyuncularına hakim, kenardaki duruşuyla takıma ve taraftara güven veren ve taktik maharetini sezon içinde defalarca göstermiş olan Fransız hoca, tartışmasız şu anda ligin en özel figürlerinden biri. Asıl gücünü görmek içinse sezon sonunu ve aslen Şampiyonlar Ligi'nde mücadele eden Roma'yı görmek gerekiyor olabilir.

Yılın/sezonun oyuncusu: Arturo Vidal

Juventus'ta Antonio Conte'nin sisteminde çok önemli bir yer tutan merkez orta saha oyuncularının ceza sahası koşucu ve golcü rollerine biçilmiş kaftan olan Claudio Marchisio'yla birlikte özellikle Arturo Vidal, takıma sınıf atlatıyor.

Geçtiğimiz sezonu 10 gol, 9 asistle tamamlayan Şilili orta saha bu sezon 17 maçta 7 gol ve 4 asiste ulaşmış durumda. Andrea Pirlo'nun savunma önünde oynaması dolayısıyla merkez orta sahada hem fizikli, hem de tempolu iki oyuncu oynatma zorunluluğu bulunan Juventus'ta bu bölgeyi genelde Claudio Marchisio, zaman zaman da Paul Pogba'yla müthiş kapatan Vidal, Avrupa'nın en önemli orta saha dörtlülerinden birinin başını çeken isimlerden. Savunmadayken sürekli rakibe basan, topu kazanınca da hem uzaktan şut tehdidi, hem de yerinde duramayan enerjik oyunuyla sık sık ceza sahası salvolarıyla rakip savunmalara büyük problem çıkaran oyuncu, şu anda muhtemelen Avrupa'nın en golcü orta saha oyuncusu. Pozisyon bilgisi ve gol sezileriyle forvet oyuncularına taş çıkartması yanında duran topları muhteşem kullanan ve muhtemelen şu anda dünyanın en iyi birkaç penaltıcısından biri olan Arturo Vidal, tam anlamıyla tam teçhizatlı bir futbol pakedi konumunda. Juventus'un kaybetmemesi gereken oyuncular sıralamasında da ilk sırada bulunduğunu söylemek pek yanlış olmaz.

Yılın/sezonun sürpriz çıkışı: Hellas Verona

Geçtiğimiz sezon Serie B'den Serie A'ya yükselen Hellas Verona, 17 maç sonunda kendisine 29 puanla altıncı sırada yer bulmuş durumda. Şu anda UEFA Avrupa Ligi sınırındalar ve beşinci Inter'in sadece 2 puan gerisindeler. Daha da ötesi kendi evlerinde oynadıkları 9 maçta 8 galibiyet elde ettiler ve Juventus'tan sonra ligin en iyi iç saha takımı konumundalar. Tüm bunları sadece 6 ayda yaptılar ve bu konuda da takdirler en çok 53 yaşındaki teknik adam Andrea Mandorlini'ye gidiyor.

Bu başarıda kilit rol takıma sezon başında katılan Luca Toni'de. Deneyimli forvet ligde kariyer sezonlarından birini geçirirken bunu 36 yaşında başarıyor. Şu ana kadar oynadığı 15 maçta 7 gol ve 9 asistle oynayarak farklı bir yönünü daha ortaya çıkan Luca Toni'nin arkadan iyi destek aldığını da kabul etmek gerekiyor.

Sezon başında takıma transfer olan Matteo Rubin, Bosko Jankovic, Rafael Marques, Marco Donadel, Ezequiel Cirigliano, Juan Iturbe, Jacopo Sala ve Romulo gibi oyuncuların hepsi takıma belirli bir seviyenin üstünde katkı verirken şu anda Verona'nın en değerli oyuncusu gibi görünen Brezilya asıllı genç orta saha Jorginho'ysa 7 gol, 4 asistle büyüklerin dikkatini çekiyor. Hellas Verona tüm bunları başarırken hücuma dayalı bir futbol oynarken Mandorlini'nin başarısını zirveye çıkaran konu da tam olarak bu. Serie B'den çıkarken geniş alan oyunu oynayan takım oyununu Serie A'ya adapte ederken ana prensiplerinden çok fazla taviz vermedi. Sonuç: Verona 17 maçta 31 golle ligin en golcü altıncı takımı konumunda.

Yılın/sezonun hayal kırıklığı: Bologna & Milan

Stefano Pioli'yle ligin en yetenekli ve potansiyelli teknik adamlarından birine sahip olan Bologna, sadece bu özelliğiyle sezona tüm takımların çekindiği bir takım olarak girdi. Fakat ne var ki Saphir Taider ve Alberto Gilardino'nun takımdan ayrılışının yarattığı tahribatı bir türlü tolere edemediler. Son hafta galibiyetiyle küme düşme hattının üstüne çıkmayı başardılar ama Pioli'den beklenti ligin orta sıralarına tutunan tehlikeli bir takım yaratmasıydı ve genç teknik adam şu ana kadar başarısız olmuş durumda.

Milan'daysa geçtiğimiz sezondan beri tartışılan Massimiliano Allegri'ye olan güven tamamen bitmiş durumda. Adı Roma'yla anılırken Silvio Berlusconi ve Adriano Galliani'nin ani kararıyla takımda kalan Allegri artık gün sayıyor. Yaşanan sakatlıkları, ekonomik problemler ve Barbara Berlusconi'yle Adriano Galliani arasında oynanan taht oyunları takımı dibe çekmiş durumda. Thiago Silva ve Zlatan Ibrahimovic'in geçtiğimiz sezonun başında apar topar Paris St. Germain'e satılması sonrasında bu durum er geç ortaya çıkacaktı ve Mario Balotelli bu yaşananları sadece erteleyebilirdi. Milan için bundan sonrası da pek parlak görünmüyor.

Kaynak: TotemSpor.Com / Spor

Spor Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title