Ekmek ve Barış İçin Bütçe Yürüyüşü... Dem Parti: Bu Bütçeye "Hayır" Diyeceğiz
DEM Parti’nin 12 Aralık’ta başlattığı “Ekmek ve Barış İçin Bütçe Yürüyüşü” TBMM Dikmen Kapısı'nda yapılan eylemle sona erdi. Yürüyüşün başladığı illerden toplanan mektuplar eş genel başkanlara teslim edildi. Eylemde konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, “İktidar silaha yani bu anlamdaki bütün kalemlere ciddi anlamda pay ayırmış, hatta geçmiş senelere göre bu anlamıyla daha fazla bütçe ayrılmıştır. Bunu kabul etmek mümkün değildir. Biz buradan bir kez daha haykırıyoruz. Savaşa değil, halka bütçe” dedi
(ANKARA) - Dem Parti'nin 12 Aralık'ta başlattığı "Ekmek ve Barış İçin Bütçe Yürüyüşü" TBMM Dikmen Kapısı'nda yapılan eylemle sona erdi. Yürüyüşün başladığı illerden toplanan mektuplar eş genel başkanlara teslim edildi. Eylemde konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, "İktidar silaha yani bu anlamdaki bütün kalemlere ciddi anlamda pay ayırmış, hatta geçmiş senelere göre bu anlamıyla daha fazla bütçe ayrılmıştır. Bunu kabul etmek mümkün değildir. Biz buradan bir kez daha haykırıyoruz. Savaşa değil, halka bütçe" dedi.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi'nin (DEM Parti), 12 Aralık'ta Batman, Hatay, Aydın ve Tekirdağ'dan dört ayrı koldan başlattığı "Ekmek ve Barış İçin Bütçe Yürüyüşü"ne katılanlar, Ankara Cemal Süreya Parkı'nda buluştu.
Buradan Meclis Dikmen Kapı'ya yürüyen DEM Parti'lileri, DEM Parti Eş Genel Başkanları Tuncer Bakırhan ve Tülay Hatimoğulları karşıladı.
Yürüyüşün başladığı illerden toplanan ve içerisinde bütçeye dair önerilerin olduğu mektuplar Meclis Başkanlığı'na verilmek üzere eş genel başkanlara teslim edildi.
Meclis'te işçi ve emekçiler adına adil bir bütçe için mücadele ettiklerini söyleyen DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, "Ama ne yazık ki komisyon aşamasında AKP ve MHP ittifakı bütçenin bir harfini dahi değiştirmedi" dedi.
Meclis'te görüşülmeye devam eden bütçeye "hayır" oyu vereceklerini söyleyen Hatimoğulları, şunları kaydetti:
"Bizler bu görüşülen bütçeye 'hayır' dediğimizi ve diyeceğimizi burada bir kez daha huzurumuzda haykırıyoruz. Çünkü bu bütçede bugün buraya gelen Çukurovalı işçinin hakkı yok. Bugün buraya gelen Harran Ovası'nda, Konya Ovası'nda, Çukurova'daki çiftçinin hakkını vermiyor bu bütçe. Bu bütçe, maden işçilerinin hakkını vermiyor. Bu bütçe, Batman'daki petrol işçisinin, tektsil işçisinin hakkını vermiyor. Bu bütçe, Tekirdağ'dan yola çıkıp buraya gelen işçinin hakkını vermiyor. Bu bütçe, atanmayan öğretmenin hakkını vermiyor. Öğretmen açığı olduğu halde öğretmen ataması yapılmıyor. Bu bütçede atamalarda liyakat yok. Tıpkı bütçeyi yandaşa nasıl peşkeş çekiyorlarsa atamalarda da kendi kadrolarına peşkeş çekiyorlar ve liyakatsizlik ön planda. Bu bütçede kadınlar yok. Bu bütçede kadının adı yok. Türkiye'de artan kadın işsizliği, kadınların iş yaşamında güvencesizliği, merdiven altındaki atölyelerde çalışmak zorunda kalmaları ve en son yaşadığımız Dilovası'nda yedi işçinin hayatına mal olan üçü çocuk olan iş cinayetinde çalıştırılmak durumunda kalan kadınların adı yok bu bütçede.
İşte bizler bütün bu sebeplerden dolayı bu bütçeye 'hayır' diyeceğiz. Bu bütçede engelli istihdamı yok. Bu bütçede işsizlere iş bulma derdi yok. Bu bütçede gençler yok. Bu bütçede gençler düşünülmüyor ve düşünün ki bu ülkenin en önemli emek gücü hem kol gücü itibarıyla hem de beyin gücü itibarıyla gençlerdir. Ama gençlere bu bütçede yer verilmiyor ve ne yazık ki Türkiye tarihinde eşine benzerine az rastlanan bir gençlik göçü var.
"İktidar bütün vergi yükünü esnafın, işçinin, çiftçinin onların sırtına yüklemiştir"
Bir emek göçü var ve Türkiye önümüzdeki zamanlarda bizleri muayene edecek bir doktor bulmakta zorlanacağımız bir bütçe planlaması içindeyiz. Çünkü doktoruna, hemşiresine sahip çıkmayan bir iktidar anlayışı ve böyle bir anlayışla bütçe planlanmaktadır. Bunları kabul etmek mümkün değildir. Bugün hem genel anlamda enflasyon hem gıda enflasyonu dünyada neredeyse ilk beş sıralarında yer alıyor Türkiye. Bu ne demektir? Daha çok işsizlik demektir, daha çok yoksulluk demektir, daha çok hayat pahalılığı demektir, emeklinin daha fazla geçinememesi demektir, barınamamak demektir, faturanı ödememek demektir. ve yine 2026 altı bütçesindeki en temel kaynak ne biliyor musunuz? Yurttaşın sırtına yüklenmiş olan ağır vergilerdir. Bugün sermayeden vergi almayan, sermayeyi koruyan iktidar anlayışı bütün vergi yükünü esnafın, işçinin, çiftçinin onların sırtına yüklemiştir. Bunu kabul etmek mümkün değildir. Bizler ekmek için, barış için bütçe demeye devam edeceğiz.
"Silaha bu yıl daha fazla pay ayrıldı"
Değerli işçi emekçi kardeşlerim, değerli Türkiye halkları, bugün bizler barış için bütçe derken, savaşa, özel harp yöntemine, güvenlikçi politikalara ayrılan bütçenin son bulmasını istiyoruz. Yüzyıllık bir mesele olan, son elli senesi savaş ve çatışmalarla geçen kürt sorunun barışçıl ve demokratik yöntemle çözülmesi demek, silaha ve savaşa para ayrılmaması, bütçeden pay ayrılmaması demektir. Ama ne yazık ki, 2026 yılı bütçesinde, bizler bir yılı aşkındır barış ve demokratik toplum sürecinden bahsederken, ne yazık ki yine mevcut olan iktidar silaha yani bu anlamdaki bütün kalemlere ciddi anlamda pay ayırmış, hatta geçmiş senelere göre bu anlamıyla daha fazla bütçe ayrılmıştır.
Bunu kabul etmek mümkün değildir. Biz buradan bir kez daha aykırıyoruz. Savaşa değil, halka bütçe. ve bizler burada bir kez daha olması gerekenleri sizlerle paylaşmak istiyoruz. Asgari ücret en az 46 bin TL olmalı ve sene içerisinde enflasyon oranının artış durumuna göre en az iki kez arttırılmalıdır. En düşük emekli aylığı asgari ücretin seviyesine getirilmelidir. İhtiyacı olan herkese temel gelir desteği sağlanmalıdır. Vergide adalet şarttır. Azdan az, çoktan çok vergi alınmalıdır. Eğitim, sağlık bunlar temel insan hakkıdır. ve bunların tamamı ücretsiz olmalıdır. Çocuk emeğini sömüren çocukların aynı zamanda tacizlere uğradığı bir alanı sunan MESEM uygulaması derhal kaldırılmalıdır.
Engelli istihdamı ve engellilere verilen aylıklar mutlaka arttırılmalıdır. KHK'lılar hepsi görevlerine iade edilmelidir. Öğrenciler bütün KHK borçları silinmelidir. Çiftçilerin, küçük esnafın, hepsinin çekmiş olduğu kredilerin mutlaka ve mutlaka faizleri silinmeli ve bunların ödemeleri daha uzun bir zamana yayılmalıdır. Kadın istihdamına dönük ve kadınların eşitsiz bir ücretle çalışmalarına dönük biz kadınlar diyoruz ki eşit işe, eşit ücret ve daha fazla kadın istihdamı sağlanmalıdır. ve bizler değerli halkımız 'gelirde adalet, vergide adalet, ülkede adalet' demeye devam edeceğiz.
Ve biz yalnızca parlamentoda bütçeye muhalefet etmedik. Hem parlamentoda hem günlerdir devam eden ekmek ve barış için bütçe kampanyasında alanlarda meydanlarda olan tek parti DEM partidir. ve DEM parti alanlarda da meydanlarda da parlamentoda da mücadelemizi her yerde işçi emekçilerle, kadınlarla, doğa ve insan hakları savunucularıyla beraber yürüteceğiz."
"İktidarın tek derdi var sermaye"
Hatimoğulları'ndan sonra konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, etki üretecek bir kitlesellikle bir araya gelinmesi halinde bütçenin gerçekten emekçiler, kadınlar, öğrenciler ve işçiler için yapılacağını söyledi. Bakırhan şunları kaydetti:
"Bu Meclis'in derdi emekçiler değil, kadınlar değil, barış akademisyenleri değil. Bu Meclis'te iktidarın tek derdi var sermaye. Savaşa ve faiz lobilerine bütçe yapılıyor. İşte biz DEM Parti olarak Meclis'te 2026 bütçesinin bizlerin olması için daha fazla mücadele daha fazla dayanışma daha fazla taleplerimizi güçlü bir şekilde haykırmakla karşı karşıyayız.
İnanıyorum ki bugün buraya burada ortaya koymuş olduğumuz iradeyi, bütün sorunlar konusunda da güçlü bir şekilde ortaya koyabilirsek 2026 bütçesi bizlerin bütçesi olabilir. Meclis'in derdi asgari ücret değil, Meclis'in derdi sermayeye ve savaş lobilerine vergi muafiyeti sağlamaktır. Bütçeyi peşkeş çekmektir. Meclisin derdi emekliler değil, yüzde 10'la, 12'lerle bu simitleri ve ekmekleri dahi alamayacak bir bütçeye sahibiz, dolayısıyla bütçenin bizim olmasını istiyorsak mücadele edeceğiz, sesimizi yükselteceğiz, taleplerimizi ilgilere ileteceğiz.
DEM Parti tam da bu amaçla Tekirdağ'dan Batman'a Hatay'dan Samsun'a kadar emekçileri ve ezilenleri bir araya getirerek aslında bu Meclis'e emekçilerin sesini duyurmaya çalışıyor. Meclis'e sesleniyoruz. Bir kez de sermayenin değil, faiz lobilerine değil, bir kez emekçilerin bugün Ankara'da burada bulunan bu topluluğun taleplerini dikkate alın. Bir kez olsun sermayeye ve savaş lobilerine yaptınız bütçeyi emekçilere yapın diyoruz. Bizler sokakta olduğu gibi Meclis'te de sizin taleplerinize haykıracağımıza her gün kepenk kapatan esnafın burada sesi olacağımızı, emeklerin insanca yaşayacakları bir ücret almasını sağlayacağımızı, asgari ücretlinin insanca yaşayacağı alın terini karşılığını aldı bir ücret almaları için mücadele edeceği. Barınamayan öğrenciler için için kadın için bölgeler arası eşitsizlik için mücadele etmeye devam edeceğiz ve söz veriyoruz böylesine güçlü bir şekilde taleplerimizi haykırıp yan yana gelebilirsek emin olun barış içerisinde yaşadığımız alın terimizin aklını aldığımız bir ülke kavuşmak mümkündür."





















