Bursa Durmuş Yılmaz Zirvenin Yapıldığı Yerin Ön Plana Çıkarmayalım

Uludağ'da düzenlenen ekonomi zirvesinde Merkez Bankası eski Başkanı ve Cumhurbaşkanı Danışmanı Durmuş Yılmaz, ' Türkiye Ekonomisi 2012' konu başlıklı sunum yaptı. Zirvenin uzuk soluklu olması için tecrübelerini paylaşmak istediğini söyleyen Yılmaz, 'Bu tür organizasyonlarda yerleri çok fazla öne çıkarmayalım,evimizde yeni doğan çocuğumuza dilimizi öğretirken kara tahtanın başına geçip 'fiil budur, tümleç budur, sıfat, zamir budur' demiyoruz. Konuşuyoruz önüne koyuyoruz. Sonra bakıyoruz ki çocuk dilini konuşmaya başlıyor. Zirvenin uluslararası düzeyde başarılı olması için yeri vurgulamaktan uzak duralım. İşimizi iyi yaptığımız sürece Bursa, buradan nasibini alacaktır. Davos kasabasında hiçbir zaman Davos ön plana çıkmıyor. Bursa'nın adını çok zikretmeyelim. Biz başarılı olduğumuz sürece, zirve markalaştığı sürece, Bursa buradan azami faydayı görecektirö dedi.

Ekonominin 2012 yılında göstereceği performansın kendi iç dinamiklerimize bağlı olduğu kadar ilişki içinde bulunduğumuz ülke ve grupların performanslarıyla da yakından ilgili olduğunu vurgulayan Yılmaz, 'Gurur duyduğumuz bu yüksek büyümenin dinamiklerine bakıldığında büyümenin ana dinamiği iç talep artışı olmuşturö dedi.

'TÜRKİYE'NİN YÜZDE 4'LÜK BÜYÜME HEDEFİNE ULAŞABİLECEĞİNİ DÜŞÜNÜYORUMö

Kamu sektörü tüketim talebinin sınırlı olması kamu sektörü yatırım talebiyle özel sektörün tüketim ve yatırım talebinin toplam iç talebinin önemli bir bölümünü oluşturması, büyümenin hissi olarak sağlıklı bir temele dayandığının göstergesi olduğunun altını çizen Yılmaz, şöyle devam etti: öBu talep bileşenleri 2012 yıllı için de geçerli olacaktır. Büyümenin finansal kaynaklarına baktığımızda iç tasarruflarımızın yeterli olmadığını, dış tasarruflara bağımlı olduğumuz görülmektedir. Bu bağımlılık nedeniyle 2011 yılı sonlarında aralarında IMF gibi uluslararası bazı kuruluşların da bulunduğu piyasa oyuncuları, Türkiye ekonomisinin ihtiyaç duyacağı dış kaynağı sağlayamayacağı için yüksek büyümeyi sürdüremeyeceğini, hatta bazı kuruluşlar ekonominin sıfır veya eksi büyüyeceği tahmininde bulunmuşlardır. Türkiye'nin orta vadeli programda öngörülen yüzde 4'lük büyüme hedefine ulaşabileceğini düşünüyorum.

'BÜYÜMEYİ GERÇEKLEŞTİRECEK FİNANSMANI BULMAKTA ZORLANMAYIZö

Kamu dahil 12 ayda o dönemden başlayarak ödenmesi gereken borç tutarı 135 milyar dolardır. Kamu hariç 115 milyar dolar tutarında borç ödenmesi gerekiyor özel sektörün. Bunun 65 milyarı İngiltere ve Avrupa bankalarına, 60 milyarı Bahreyn, Malta, Lüksemburg gibi Türk bankalarının bulunduğu merkezlerdir. Dolayısıyla Avrupa merkez bankasıyla Japonya merkez bankasının miktarsal genişleme politikaları dikkate alındığında Türkiye'nin yüzde 4'lük büyümeyi gerçekleştirecek finansmanı bulmakta zorlanmayacağını düşünüyorum.ö

Yılmaz, her ne kadar öncü göstergelerden olan sanayi üretim endeksinin ocak ayı rakamının beklenenden düşük olsa da bu düşüşün geçici nedenlerden dolayı olabileceği ve ocak ayı ödemeler dengesinde yer alan ithalat rakamlarının, ekonomideki yavaşlamanın hızlı olmadığını gösterdiğini kaydederek, 'Ancak 2011'in üçüncü çeyreğinin sonlarından itibaren alınan tedbirlerin özellikle kur hareketlerinin ithalatı dolayısıyla ekonomik aktiviteyi yavaşlatması beklenmektedir. Bu da yumuşak iniş için şarttırö dedi.

öİŞSİZLİK ARTAMAYACAK İŞSİZLİĞİN DÜŞÜŞ HIZI YAVAŞLAYACAKTIRö

Büyümenin önemli sayıda istihdam yarattığını vurgulayan Yılmaz, şöyle devam etti: öBüyümenin istihdam yaratmadığı iddiası doğru değildir. İş gücüne katılım oranı yüzde 46-47'li seviyelerden yüzde 50'ler seviyelere yükselmesine rağmen işsizlik 2011 yılı ortalamasında tek haneye inmiştir. Büyümenin 2011'de yüzde 8'in üzerinde seviyesinden 2012'de yüzde 4'e gerilemesi bazı kesimlerde işsizlik oranının tekrar yükseleceği şeklinde bir beklentiye yol açmıştır. Bu yanlış değerlendirmedir. 2012'de ekonomimiz, düşük hızla da olsa büyümeye devam edeceğinden işsizlik artamayacak, işsizliğin düşüş hızı yavaşlayacaktır. Bu gelişmenin ticari yaşam üzerindeki etkisi ise mevcut iş sahipleri işlerini kaybetmeyeceği için bankaların takibi gereken alacaklarında bir kötüleşme beklenmemektedir. Kamu maliyesinin güçlü konumu 2012 yılında devam edecektir.ö

'ENFLASYON BAŞLADI MI NEREDE DURACAĞINI KESTİREMEZSİNİZö

Yılmaz, yıl sonu enflasyonunun gerçekleşmesi için tehdit unsuru olan petrol fiyatlarının ikinci etkileri ortaya çıkmadığı sürece Merkez Bankası'nın para politikasının duruşunu değiştirmeyeceğini söylediğini vurgulayarak, 'Bence doğru yaklaşımdır. Bazen kısa vadeli enflasyon ile büyüme arasında tercih yapılabilir. Bunların geçici olması gerekir. Mümkün olduğunca politikalar enflasyon mu büyüme mi, enflasyon mu istihdam mı noktasına getirilmemelidir. Çünkü 'ama' demeye başladığımız biraz enflasyondan zarar gelmez dediğimiz noktada ipin ucunu kaçıyorsunuz demektir. Enflasyon bir kere yükselmeye başladı mı nerede duracağını kestiremezsiniz. Enflasyonumuz yüksek. Buna paralel olarak gösterge faizlerimiz de yüksek. Dolayısıyla paramıza itibar kazandırmak, faiz oranlarını daha da düşürmek istiyorsak, enflasyonun mutlaka fiyat istikrarı olarak kabul edilen seviyelere çekmemiz gerekmektedir. Son 10 yıl gösterdiğimiz onca çabaya ve enflasyon ve faiz oranlarını tek haneye indirmemize, paradan altı sıfır atmamıza rağmen bunlar çok önemli başarılar ama bankalarımızdaki mevduatın halen yüzde 30'undan fazla yabancı para cinsindendir. 35-40 yıl enflasyonla yaşamış ve kendi parasına güvenini kaybetmiş toplumun bir kesimi halen kendi parasına güvenmiyor, tasarrufunu bankada yabancı para cinsinden tutuyor. Bu 2001 krizinde bir araya yüzde 68'e ulaşmıştı ama o dönemde ortalama yüzde 56-57'ydi. Bu 2002'den sonra alınan tedbirler sonucunda bu yüzde 30'lu seviyeyle geldi halen çok yüksekö diye konuştu.

GÖRÜNTÜLER GEÇİLİYOR

Haber-Kamera: BURSA DHA)

=================================

(Tür: Yurt)

Merkez Bankası Durmuş Yılmaz Türkiye Politika Güncel Haberler