Haberler

Yargıtay Dep'lilerin Üyeliğinin Düşürülmesini İstedi

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, DTP Üyesi Olmadıkları Halde 1.olağanüstü Kongre'de Parti Meclisi Üyeliklerine Seçilen Eski Dep Milletvekillerinin "Adli Sicil Kayıtlarında Görülen Mahkumiyetlerinin, Siyasi Parti Üyeliğine Engel" Olduğunu Belirterek, Üye Olamayanların Yönetim Kademelerinde de Bulunamayacağını Bildirdi.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Nuri Ok, eski DEP'lilerin adli sicil kayıtlarında mahkumiyetlerinin bulunduğunu belirterek, üyelik ve parti yöneticiliklerinin düşürülmesini istedi. Eski DEP Milletvekili Orhan Doğan, karara, "Kandil'de mi siyaset yapalım" diyerek tepki gösterdi.

Yargıtay Başsavcısı Nuri Ok, bugün DTP Genel Başkanlığı'na bir ihtar göndererek, 4 eski DEP'linin yanı sıra parti üyesi 116 kişinin üyeliklerinin düşürülmesini istedi. Başsavcı Nuri Ok, Leyla Zana, Orhan Doğan, Selim Sadak ve Hatip Dicle ile birlikte DTP'nin 116 kurucu üyesinin de adli sicil kayıtlarında mahkumiyetlerinin olduğu gerekçesiyle, bunun siyasi parti üyeliğine engel olduğunu belirtti. Nuri Ok, DTP 1.Olağanüstü Kongresi'nde eski DEP milletvekillerinin Parti Meclisi üyeliğine seçildiğine dikkat çekerek, şunları kaydetti:

"Üye olmayanların parti organlarında görev alamayacağı hususu ile birlikte, daha önceki yazımıza istinaden parti üyeliğinden çıkarılan Selim Sadak ve Hatip Dicle'nin hukuki durumlarında bir değişiklik olmaması, Orhan Doğan ve Leyla Zana'nın da aynı hukuki statüde olmaları nedeniyle parti organlarında da görev alamayacakları açıktır. Leyla Zana, Orhan Doğan, Selim Sadak ve Hatip Dicle dışında, ekli listede isimleri yazılanların da adli sicil kayıtlarında görülen mahkumiyetlerinin siyasi parti üyeliğine engel teşkil ettiği belirlenmiştir."

Yargıtay'ın, üyeliklerinin düşürülmesini istediği diğer 116 kişinin 26'sı PM üyesi, 5'i kurucu üye ve çeşitli il-ilçe ve belde yöneticilerinden oluşuyor.

DOĞAN: ADAYLIĞIMIZDA ENGEL YOK, AİHM'E GİDECEĞİZ

ANKA'nın ihtar nedeniyle bağımsız adaylıkların etkilenip etkilenmeyeceği yönündeki sorularını yanıtlayan Orhan Doğan, "Bu kararın yasal ve hukuksal hiçbir dayanağı yok" dedi. Doğan, haklarında verilen ilk mahkumiyet kararının AİHM ve daha sonra da Yargıtay 9.Ceza Dairesi tarafından bozularak yerel mahkemeye geri gönderildiğini belirtti. Doğan, yeniden yargılama sonunda verilen 7 yıl 6 ay cezanın ise henüz Yargıtay'a gitmediği için kesinleşmediğine dikkat çekerek, "Her iki halde de ortada kesinleşmemiş bir hüküm olmadığı için bizim adaylığımıza bir engel yok" dedi. Orhan Doğan, "Varsayalım ki hakkımızda kesinleşmiş bir hüküm var, yeni TCK'ya göre kamusal haklardan yoksunluk ceza müddeti kadardır. Dolayısıyla 2 Mart 1994'te gözaltına alınıp tutuklandığımız dikkate alındığında 10 Eylül 2001 tarihi itibariyle zaten bizim tüm haklarımızın bize geri dönmesi gerekiyor" diyerek sözlerini şöyle sürdürdü:

KANDİL'DE Mİ SİYASET YAPALIM?

"Bu 2 Mart 1994 darbesinin postmodern tekrarıdır. Yargıtay'ın Yüksek Seçim Kurulu'nu andıçlamasıdır. Başkent'te siyaset yapma zemini bulamayan siyasi aktörlere, 'gidin Kandil'de siyaset yapın' demektir. Yani ben bu siyasi haklarımın yoksunluğundan dolayı gidip Kandil'de mi siyaset yapayım? Bu Türkiye'de hukukun ne kadar çok siyasallaştığını, halen Kürt sorununun çözümü konusunda patinaj yaptığımızı gösteren, çok açık, darbe sürecinin bir dışa vurumudur. 27 Nisan'da başlayan sürecin bir başka ayağının dışa vurumudur.

Son kararı YSK verecektir, YSK kararına karşı da AİHM'e başvuru hakkımız vardır, hukuki mücadelemizi sürdüreceğiz.

YSK ŞERAFETTİN ELÇİ'NİN ADAYLIĞINI ONAMIŞTI

Emsal bir çok karar var, anımsanacağı gibi, sayın Şeraffetin Elçi de Anayasa Mahkemesi'nde, TCK'nın 240. maddesine muhalefetten mahkum olmuş, memnu haklarını geri almış, 1995'ten başlayarak, seçimlerde aday olmuş ve YSK milletvekilliğine engel bir hadise görmemiştir." (ANKA)

Kaynak: ANKA / Güncel

Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title