2026 Bütçesi TBMM Genel Kurulu'nda... Murat Emir: "Çocuklarınıza Vermediğiniz Besinleri Birilerine Peşkeş Çekiyorsunuz. Bu Bütçenin Gerçeği Budur"

Güncelleme:
Facebook'da Paylaş Twitter'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş Google News'de Paylaş

CHP Grup Başkanvekili Murat Emir, "Çocuklar açlıkla baş etmek zorundalar. Okullarda bir öğün ücretsiz yemek demiştiniz, nerede? Türkiye'de 6,5 milyon çocuk aşırı yoksulluk çekiyor. 4 çocuktan 1'i okulda aç. İşte gerçeğimiz bu. Buraya çıkıp 'SİHA, İHA' diyorsunuz, uçak uçurup denizaltı gezdiriyorsunuz ama işin gerçeği bu. Utanarak söylüyorum ki yüzde 17 çocukta yetersiz beslenme var. İşte çocuklarınıza vermediğiniz besinleri birilerine peşkeş çekiyorsunuz. Bu bütçenin gerçeği budur" dedi.

(TBMM) - CHP Grup Başkanvekili Murat Emir, "Çocuklar açlıkla baş etmek zorundalar. Okullarda bir öğün ücretsiz yemek demiştiniz, nerede? Türkiye'de 6,5 milyon çocuk aşırı yoksulluk çekiyor. 4 çocuktan 1'i okulda aç. İşte gerçeğimiz bu. Buraya çıkıp ' Siha, İHA' diyorsunuz, uçak uçurup denizaltı gezdiriyorsunuz ama işin gerçeği bu. Utanarak söylüyorum ki yüzde 17 çocukta yetersiz beslenme var. İşte çocuklarınıza vermediğiniz besinleri birilerine peşkeş çekiyorsunuz. Bu bütçenin gerçeği budur" dedi.

TBMM Genel Kurulu'nda, 2026 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ve 2024 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi'nin tümü üzerindeki görüşmeler devam ediyor. CHP Grup Başkanvekili Murat Emir, Genel Kurul'da yaptığı konuşmada şunları söyledi:

"14 gün önce en zor görevi Cevdet Yılmaz'a vermişlerdi. Böyle tel tel dökülen, yoksulu, işçiyi, işsizi, ezileni unutmuş ama patronları, yandaşları zengin eden bütçeyi savunma görevini ona vermişlerdi. Çok zorlandı. Onu dinlerken şu söz aklıma geldi; dünyada üç çeşit yalan vardır; yalanlar, kuyruklu yalanlar ve istatistikler. Öyle oynuyor ki istatistiklerle bilmeseniz, arkasına bakmasanız inanancaksınız. Türkiye günlük güneşlik zannedeceksiniz ama öyle deği."

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'ın "Türkiye dünyadan neredeyse iki kat fazla büyüdü" sözlerini eleştiren Emir, "Evet ilk başta öyle görünüyor ama içerisindeki en büyük oran enflasyonun, pahalılığın yani sizin eseriniz olan gerçekte yüzde 80 olan enflasyon. Türkiye o aralıkta yüzde 372 enflasyon yaşamış ama o arada dünya yüzde 32,4 enflasyon yaşamış. Enflasyon niye büyütüyor? Parasal bollaşma; 10 kat fiyatları artırmışsınız, para genişlemiş ve rakamsal olarak büyümüş gibi görünüyorsunuz ama gerçekte küçülüyorsunuz, gerçekte bu ülkenin, yoksulun, işçinin, emeklinin sofrasındaki ekmek küçülüyor" dedi.

Emir'den Cevdet Yılmaz'a: "Kendisi 'lord of the numbers'"

Gerçek büyümenin dünya ortalamasının altında olduğunu belirten Emir, "Eğer enflasyon normal bir enflasyon olsaydı mesela ayda 8,5'luk bir enflasyon olsaydı büyümeniz 13,9'a geliyor. Yani dünya ortalamasının altındasınız. Enflasyonu çıkartın, normal dünya enflasyonu gibi hesap edin dünyanın gerisindesiniz. İşte o yüzden sizin büyüme yalanınız vatandaşın cebine yansımıyor. Vatandaş açtı, bugün daha aç. Rakamlarla bu kadar oynamayın" ifadelerini kullandı.

İşsizlik verilerinin de gerçeği yansıtmadığını belirten Emir, "Cevdet Yılmaz işsizliğin de azaldığını söylüyor. Onu dinleyince 'lord of the numbers' (rakamların efendisi). Rakamları getir buraya, istediğin gibi makyaj yap. Ama biz bu gerçeği biliyoruz. Vatandaşımız da bu gerçeği yaşıyor. Sayın Bakan bahsetti, doğrudan yabancı sermaye yatırımları yüzde 15,3 milyar dolar artmış. Büyük bir müjde verdi yani, inansanız mutlu olacaksınız. 20 yıldır neredeyse doğrudan dış yatırım almayı başaramamış, 10 milyar dolarlarda patinaj yapmış bir iktidarsınız" ifadelerini kullandı.

"Boğazınıza kadar faize batmışsınız, gerçek tablo budur"

Emir, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Dış yatırım almakta son derece başarısız, yetersiz bir iktidarsınız. Onların sebeplerini de biliyorsunuz. Başkanlık sistemi, tek adam rejimi, hukuk devletinin çökertilmesi, hukuk güvenliğinin öngörülebilirliğinin olmaması, insanların malına, canına, özgürlüğüne çökmeniz. Hepsi bunların sebebi işte. Böyle bir ülkeye kimse gelip para yatırmıyor ve yatırmayacak. Sayın Bakan; sizin programınız çalışmıyor, çalışmayacak. Bunu siz de biliyorsunuz. Siz bakalım ne zaman kaçacaksınız. Sürekli azalan, açık veren bir anlayış. Dünyanın en çok faiz veren ülkesisiniz. En çok faiz veren iktidarısınız. Boğazınıza kadar faize batmışsınız, gerçek tablo budur.

21 milyar liralık bir Cumhurbaşkanlığı bütçesi var. Ama Cumhurbaşkanlığı tek bu değil ki, İletişim Başkanlığı var, Milli Saraylar var, Devlet Arşivleri var, koruma giderleri var. Burada örtülü ödenek limitine de dikkatinizi çekerim. Cumhurbaşkanı bu kadar parayı harcıyor. Öyle gerçekleri çarpıtamasınız, her şey apaçık ortada. Buradan baktığınızda ekonomik dengeleri gerçekten alt üst olmuş, dezenflasyon programı dedikleri enflasyonu düşürme programı başarısız olmuş, bütün tahminleri alt üst olmuş ve bütün bu ekonomik modelin maliyeti yoksul halkın sırtına bırakılmış. Para babaları faizini almaya devam ediyor, yandaşlar ihaleleri almaya devam ediyor ama yoksulların, asgari ücretlinin, emeklinin, memurun zammını azaltarak enflasyonu düşüreceğinizi zannediyorsunuz.

Türkiye'deki enflasyonun temel kaynağı talep enflasyonu değil, maliyet enflasyonudur. İnsanların bir şey talep edecek halleri kalmadı. Cepler boş, cepte üç kuruş varsa ekmek alıyor, alabilirse zeytin alıyor, peynir alıyor daha fazla bir şey alamıyor. Orayı sıktıkça enflasyonu aşağı çekemiyorsunuz. Bir tane yapısal reformunuz yok. Bir bakan bu hale düşer mi bilmiyorum. Küçüldük diyemediği için eksi büyüdük demişti. Eğitimle ilgili de diyor ki; 'Pisa'da bayağı iyi noktalara geldik'. Bilmeseniz inanacaksınız. Bir bakan halkına doğruyu söylemeli."

"Bir gence bir ay için verdiğiniz eğitim kredisi ile 20 kahve içilebiliyor"

Turizm Bakanı geldi ve sorumsuz bir biçimde aslında Kartalkaya yangınındaki sorumlu Danıştay'ın ve Bolu savcılığının yargılayın dediği bürokratlara soruşturma izni vermedi. Bu kişiler hakkında adli kontrol talebi var. Bu kişiler hala görevde. Bu kişiler kamu nüfuzunu kullanıyor. Delil karartma olanakları var ve buna rağmen bunları dahi görevden almayan bir Turizm Bakanına tanık olduk. Son derece üzüntü verici.

Sağlığa bakarsınız şehir hastanelerinin finans modeli tam bir soygun modelidir. Şu anda Sağlık Bakanlığı bütçesinin yüzde 10'unu alarak bütçeyi rehin almıştır. Bunu görenler de geç olmakla birlikte bunu durdurmuştur ama şimdi bunun hesabını kim verecek? Bir yılda şehir hastanelerine ödediğiniz para ile 150 bin sağlık çalışanını istihdam edebilirdiniz, bir hayal uğruna çarçur etmek yerine. Genç işsizliği giderek artıyor. Ne eğitimde ne işte olan genç oranı neredeyse üçte bir. 3 bin lira bursu övünerek söylüyorsunuz. 3 bin lira bursla sizin reklam yapmak için özellikle gittiğiniz kafelerden sadece 20 kahve alınabiliyor. Bir gence bir ay için verdiğiniz eğitim kredisi ile 20 kahve içilebiliyor. Daha fazla söze gerek var mı bilmiyorum.

"Üç ayda ne değişti de bizim raporumuz değişecek?"

Çocuklar açlıkla baş etmek zorundalar. Okullarda bir öğün ücretsiz yemek demiştiniz, nerede? Türkiye'de 6,5 milyon çocuk aşırı yoksulluk çekiyor. 4 çocuktan 1'i okulda aç. İşte gerçeğimiz bu. Buraya çıkıp 'SİHA, İHA' diyorsunuz, uçak uçurup denizaltı gezdiriyorsunuz ama işin gerçeği bu. Utanarak söylüyorum ki yüzde 17 çocukta yetersiz beslenme var. İşte çocuklarınızı vermediğiniz besinleri birilerine peşkeş çekiyorsunuz. Bu bütçenin gerçeği budur. Çocuklarımızı MESEM'lerde iş cinayetlerine kurban veriyoruz. Ülkeyi, madenleri, yeraltını, yer üstünü peşkeş çektiniz. Saatte bir maden ruhsatı veriyorsunuz.

Biz 'Kürt sorunu vardır' diyen ve bu sorunun çözüm noktasının çözüm yerinin bu Meclis olması gerektiğini söyleyen bir siyasi partiyiz. Biz komisyona büyük bir samimiyetle, cesaretle katıldık ve siyasetin atması gereken konulara da öncü olmaya kararlıyız, kimsenin şüphesi olmasın. Ama Sayın Feti Yıldız bizim raporu beğenmemiş. 'Üç ay önce ile aynı' diyor. Sayın Yıldız üç ayda ne değişti de bizim raporumuz değişecek? Bu komisyonun amacı demokratikleşme, hukuk devleti ve toplumsal barışı inşa etmek değil miydi? Adalet olsun diye değil miydi? Adaletin siyasi iktidarın elinde sopa olmasın diye değil miydi?

Ben tweet atıyorum, 'Ekrem İmamoğlu niye tutuklu, Zeydan Karalar niye tutuklu? Delilsiz dosyalarla halk iradesine darbe yapıyorsunuz' diyorum. Sayın Feti Yıldız da aynı tweetleri atıyor. O da 'tutuksuz yargılansınlar' diyor. Peki Sayın Yıldız ben muhalefet partisi milletvekiliyim ama siz Cumhur İttifakı'nın milletvekilisiniz. Konumunuzu gözden geçirin."

Kaynak: ANKA / Güncel
Haberler.com
500

Haberler.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve haberler.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.

title