Temiz Enerji, Ekonomik Büyüme İçin Stratejik Bir Zorunluluk Haline Geliyor

Temiz Enerji, Ekonomik Büyüme İçin Stratejik Bir Zorunluluk Haline Geliyor
Güncelleme:
Facebook'da Paylaş Twitter'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş Google News'de Paylaş

Dünya enerji alanında kritik bir dönemeçte bulunuyor ve temiz enerji üretimi, ekonomik büyüme için stratejik bir zorunluluk haline geliyor. BM Genel Sekreteri António Guterres, yenilenebilir enerji kaynaklarının fosil yakıtlardan daha hızlı ve daha ucuz şekilde yayıldığını belirtti. Birçok ülke, karbon nötrlüğü hedefi doğrultusunda yerel kurumlar ve küresel şirketlerin öncülük ettiği nitelikli yatırımlarla, küresel temiz enerji haritasında lider bir konum elde etmek için yarışıyor.

Dünya, enerji alanında kritik bir yol ayrımında bulunuyor. Yenilenebilir enerji kaynaklarının enerji sistemlerine entegrasyonunu hızlandırma ihtiyacı giderek artarken, teknoloji artık yalnızca bir araç değil; daha temiz ve daha sürdürülebilir enerji üretimini mümkün kılan, enerji sistemlerini geliştiren temel itici güç olarak öne çıkıyor.

Birçok ülke, karbon nötrlüğü hedefi doğrultusunda yerel kurumlar ve küresel şirketlerin öncülük ettiği nitelikli yatırımlarla, küresel temiz enerji haritasında lider bir konum elde etmek için yarışıyor.

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri António Guterres, BM'nin internet sitesinde geçen yıl ekim ayında yayımlanan açıklamasında, "Temiz enerji devrimi durdurulamaz. Yenilenebilir enerji kaynakları fosil yakıtlardan daha hızlı ve daha ucuz şekilde yayılıyor; bu da büyümeyi teşvik ediyor ve istihdam yaratıyor" ifadelerini kullandı.

BM raporuna göre, 2030'a kadar G20 ülkelerinin küresel yenilenebilir enerji kaynaklarının yüzde 80'inden fazlasını kontrol etmesi bekleniyor. Raporda ayrıca, G7'nin en zengin gelişmiş ekonomilerinin bu on yılda küresel üretim kapasitesindeki paylarını yaklaşık yüzde 20'ye çıkararak liderlik rolü üstlenebileceği öngörülüyor. Buna karşın, başka ülkeler de bu alanda önemli sıçramalar kaydetmiş durumda.

Enerjinin dönüşümünde Öne Çıkan Yatırımlar

Yenilenebilir enerji ve temiz enerji alanlarında güçlü yatırım fırsatlarına sahip ülkelerden biri olarak Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) öne çıkıyor. Ülke, her iki sektörde de büyük ölçekli projelere milyarlarca dolarlık yatırım yapıyor.

ABD Uluslararası Ticaret İdaresi (ITA), "BAE, artan enerji talebini karşılamak ve ekonomisinin sürdürülebilir büyümesini güvence altına almak amacıyla 2050'ye kadar 163 milyar doların üzerinde yatırım yapmayı hedefliyor. Güçlü hükümet taahhüdü ve büyük ölçekli yatırımların desteğiyle BAE, Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgesinde enerji dönüşümünde liderliğini sürdürüyor" değerlendirmesinde bulundu.

Temiz Enerji, Ekonomik Büyüme İçin Stratejik Bir Zorunluluk Haline Geliyor

Bu yaklaşım, Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen'in, BAE Devlet Başkanı Şeyh Muhammed bin Zayed Al Nahyan ile yaptığı görüşmenin ardından "X" platformunda paylaştığı mesajda da vurgulandı. Von der Leyen, BAE'nin ekonomik açıdan "kilit bir rol" oynadığını belirterek, iki taraf arasında başlatılan stratejik ortaklık müzakerelerinin yatırım, enerji, dijital dönüşüm ve temiz enerjiye geçiş gibi alanlarda "yeni bir iş birliği döneminin kapısını açacağını" ifade etti.

ITA, BAE'nin yaklaşık 20 yıl önce attığı adımlara da dikkat çekti. Buna göre, 2006'da Abu Dabi Geleceğin Enerjisi Şirketi (Masdar) kuruldu ve "karbon nötr, sıfır atık" hedefli Masdar Şehri'nin temeli atıldı. Bu gelişmeler, Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı'nın (IRENA) 2009'da merkez olarak Abu Dabi'yi seçmesine; ajansın 2015'te Masdar Şehri'nin çevresine taşınmasına zemin hazırladı.

ABD kurumu ayrıca, BAE'nin Temmuz 2023'te 2030'a kadar yenilenebilir enerji kaynaklarına 54 milyar ABD doları yatırım yapma stratejisini duyurduğunu; bunun da 2050'ye kadar net sıfır emisyon hedefinin bir parçası olduğunu hatırlattı.

Ocak 2017'de açıklanan "Enerji Stratejisi 2050" ise ülkenin ilk birleşik enerji stratejisi olarak öne çıkıyor. Arz-talep temelli bu strateji, enerji karmasında temiz enerjinin payını 2050'ye kadar yüzde 25'ten yüzde 50'ye yükseltmeyi, enerji üretiminde karbon ayak izini yüzde 70 azaltmayı ve bireyler ile şirketlerin enerji tüketim verimliliğini yüzde 40 artırmayı hedefliyor.

ITA'ya göre, farklı geliştirme aşamalarındaki dört güneş enerjisi projesinin bu büyümeyi desteklemesi bekleniyor: El Dhafra Projesi (2 GW), Abu Dabi Güneş Enerjisi PV3 (1,5 GW) ve Muhammed bin Raşid Al Maktum Güneş Enerjisi Parkı'nın dördüncü (950 MW) ile beşinci (900 MW) fazları. Yetkili kurum, tek bir sahada dünyanın en büyük güneş enerjisi tesisi olarak tanımlanan bu parkın, tamamen devreye alındığında 2030'a kadar toplam 5 GW planlı kapasiteye ulaşacağını belirtti.

BAE'de yenilenebilir enerji alanındaki öne çıkan alt sektörler arasında güneş enerjisi, kimyasallar ve türevleri, hidrojen, atıktan enerji üretimi ve ilgili dönüşüm teknolojileri yer alıyor.

BAE–AB ortaklık alanlarının açıklanması, Abu Dabi'de 13–15 Ocak'ta düzenlenecek Dünya Geleceğin Enerjisi Zirvesi 2026'dan sadece haftalar önce geldi. Zirve, Orta Doğu'da sürdürülebilirlik anlayışının güçlendirilmesi ve deneyim paylaşımı açısından öne çıkan etkinliklerden biri olarak görülüyor.

Enerji Platformu'na göre BAE, COP28 sırasında temiz teknoloji girişimleri için 83 milyar dolarlık finansman sağladı; bu da ülkenin küresel sürdürülebilirliği desteklemedeki lider konumunu yansıtıyor.

"Finance Middle East" dergisi ise BAE ile AB'nin, yeni bir stratejik ortaklık anlaşmasıyla iş birliğini güçlendirme yönünde önemli bir adım attığını; bunun, Kapsamlı Ekonomik Ortaklık Anlaşması çerçevesinde hızlanan serbest ticaret görüşmeleriyle eş zamanlı ilerlediğini aktardı. Dergi, AB'nin BAE'nin bir numaralı yatırım ortağı ve dünya genelinde ikinci büyük ticaret ortağı olduğunu belirterek, BAE'nin Akdeniz ülkeleriyle iş birliğini artırma arayışına da dikkat çekti. Haberde ayrıca, AB'nin 2032 stratejisinin bölgesel kilit ortaklarla—BAE dahil—iş birliğini önceliklendirdiği ifade edildi.

Dergiye göre, BAE'nin temiz enerji hamlesi AB'nin adımlarına yakın ilerliyor. Masdar'ın düşük karbonlu yeşil hidrojen üretimini genişletmesi, bu alandaki dikkat çekici başlıklardan biri olarak gösteriliyor. İki taraf arasındaki anlaşma kapsamında, hidrojenin benimsenmesi, düzenlemelerin uyumlaştırılması, hidrojen tedarik zincirleri için ortak pilot projeler ve COP31 öncesinde karbon azaltım stratejilerinin eşgüdümü gibi fırsatların gündemde olduğu kaydediliyor.

Temiz Enerji, Ekonomik Büyüme İçin Stratejik Bir Zorunluluk Haline Geliyor

Dergi ayrıca, Almanya, İtalya ve Hollanda'nın yeşil hidrojen ithalatı konusunda BAE ile temas kurmasının, Emirliklerin enerji dönüşümü ve ekonomik çeşitlendirme hedeflerini desteklediğini vurguladı.

Verimlilik ve sürdürülebilir büyüme

Enerji verimliliği, yalnızca çevresel etkileri azaltmadaki rolüyle değil; aynı zamanda önemli ekonomik faydalar sağlamasıyla da sürdürülebilir kalkınmanın temel unsurlarından biri olarak öne çıkıyor. Ülkeler karbon emisyonlarını düşürmeye çalışırken, enerji yönetimi stratejilerinin önemi daha da artıyor.

Dünya Ekonomik Forumu, bu çerçevede BAE'nin enerji verimliliğini daha geniş sürdürülebilirlik hedefleri içine dahil ettiğine ve özellikle "gizli yakıt" olarak tanımlanan enerji verimliliğinin enerji ve iklim hedeflerine katkısını artırmak amacıyla ulusal enerji talebi yönetimi programını başlattığına işaret etti.

BAE Haber Ajansı'nın (WAM) aktardığına göre, enerji sektöründeki uluslararası uzmanlar, BAE'de temiz enerjiye yatırımın artık yalnızca bir kalkınma tercihi olmadığını; ekonomik büyümenin sürdürülebilirliğini güvence altına alan stratejik bir zorunluluk haline geldiğini ve ülkeyi dünyanın sürdürülebilir enerji geleceğinin şekillenmesinde temel ortaklardan biri yaptığını belirtiyor.

Schneider Electric'te Enerji Yönetimi'nden Sorumlu İcra Başkan Yardımcısı Frederic Godemel ise BAE'de temiz enerjiye geçişin yalnızca altyapı geliştirmekten ibaret olmadığını; inovasyon, dayanıklılık ve ortak refah üzerine kurulu yeni bir dönemin başlangıcı olduğunu söyledi. Godemel, BAE yaklaşımının "uzun vadeli vizyonuyla" ayrıştığını vurgulayarak, akıllı teknolojilerin entegre edilmesi ve sektörler arası iş birliğinin güçlendirilmesi sayesinde enerjinin daha verimli, daha erişilebilir ve daha kapsayıcı hale geldiği bir gelecek inşa edildiğini ifade etti. Godemel'e göre temiz enerji, yalnızca teknik bir dönüşüm değil; şehirlerin büyüme biçimini, sanayinin çalışma düzenini ve toplumların refahını yeniden tasarlayan bir katalizör niteliği taşıyor.

Kaynak: Bültenler / Fadıl Aslan - Ekonomi
Haberler.com
500

Haberler.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve haberler.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.

title