Haberler

CHP Lideri Baykal: "Hedef Mustafa Kemal Cumhuriyeti"(2 Son)

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, AKP ve MHP'nin Türban Mutabakatına Sert Çıktı. Baykal, Yapılacak Düzenlemenin Üniversitelerle Sınırlı Kalmayacağı Uyarısında Bulunurken, "Gelen, Anadolu'daki İnsanlarımızın, Kadınlarımızın, Yaşmağı, Başörtüsü Değildir.

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, AKP ve MHP'nin üniversitelere türban serbestliğine olanak sağlayan Anayasa değişikliği çalışmalarının hedefinde "Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyet" yattığını öne sürdü. Türbanın, "dışardan ithal bir yabancı üniforma" olduğunu ifade eden Deniz Baykal, MHP'yi de, AKP'ye verdiği destekten dolayı üstü örtülü olarak eleştirdi.

Baykal, partisinin Meclis Grup toplantısında değerlendirmelerde bulundu. AKP ve MHP'nin türban serbestliği konusundaki Anayasa değişikliği çalışmalarına ilişkin eleşirilerde bulunan Baykal, türban tartışmalarının sadece, "sıradan, somut kılık kıyafet konusundan ibaret" olmadığını belirtti. Türkiye'nin yeni bir sürece sokulduğunu ifade eden Baykal, değerlendirmeleri özetle şöyle:

"İyi niyetli istekler, masum talepler, çok doğal haklı kimsenin itiraz edemeyeceği durumlar gerekçe olarak kullanılmakta, bu yeni sürecin çıkış noktası olarak masum insanların, bireylerin, kişilerin, toplumun değerler sistemini bir bahane olarak bir dayanak olarak kullanılmakta olduğuna tanık oluyoruz. Ne oluyor ne yapılıyor? Yapılanın siyaseti nedir? Yapılanın hukuku nedir? Yapılanın gerçek amacı nedir?

Türk toplumunun ezici çoğunluğu Müslüman'dır. Anadolu'ya gelenler silahla süngüyle değil, güzel fikirlerle, doğru anlayışla iyi düşüncelerle örnek davranışlarla çekim merkezleri oluşturdular. Bu tabloyu Anadolu'nun içinde görüyoruz. Bu İslamiyet, 72 milleti bir sayan bir İslamiyet. Bu İslamiyet Allah ile kul arasındaki bağı temel alan, Allah anlayışının insana yansıdığına inanan, Allah'la insanı kaynaştıran ve adalet duygusunu, özgürlük duygusunu temel alan bir İslamiyet. Korkuya, şiddete, suçlamaya dayalı bir İslamiyet değil"

-DEVLETİN DİNİ OLMAZ, CUMHURİYET BU TERCİHİ YAPTI-

"Müslüman bir toplumuz, bununla da iftihar ediyoruz. Ama bizim devlet düzenimiz, bizim hukuk düzenimiz, eğitim düzenimiz hiçbir şekilde dini temellere dayanmayacaktır. Bu çok güç, çok önemli, çok büyük bir tercihtir. Bu tercihi Cumhuriyet yaptı. Bu tercih, oylamayla, referandumla kabul edilmedi. Bu tercih demokratik sürecin işleyişi ile ortaya çıkan bir tercih değildir. Doğru, bütün bunlar tarihi birer gerçek. Ama biz Anadolu'daki yeni devletimizi şekillendirirken, Türkiye Cumhuriyeti'ni şekillendirirken, etrafımızdaki bütün İslami devletlerden farklı olarak bir önemli tercih yaptık. Din insanların dinidir, devletin dini olmaz"

-MENDERES, DEMİREL VE ÖZAL ÖRNEĞİ-

Cumhuriyet'in İslamiyet'in özünü tehdit etmediğini, İslamiyet'in yaşanmasına karşı çıkmadığını vurgulayan Baykal şunları söyledi:

1950'den bu yana çok iktidarlar geldi. Gelen geçen iktidarların hiçbirisi bugüne kadar açıktan devletin temelindeki laiklik ilkesinin değiştirilmesini yeniden yorumlanmak yoluyla da olsa değiştirilmesini bir talep olarak ortaya koymadı. Ne Menderes'in böyle bir talebi oldu, Ne Demirel'in ne de Turgut Özal'ın. İlk kez, bu iktidar, bu iktidarın en üst noktalarında yer alan insanlar, iktidara gelmeden önce bu anlayışlarını en ileri ölçülerde ifade ettiler. 'Laiklik de neymiş. Millet istemezse elbette kaldırılırdan' başlayınız. Bu doğrultuda yığınla açıklaması vardır. Daha sonra iktidara gedikten sonra bu defa daha dikkatli ama aynı amaca yönelik açılımlar, arayışlar içinde olduklarını göstermişlerdir. Bunu görmemek mümkün değil"

-50 YIL ÖNCE TÜRBAN MI VARDI?-

Başörtüsünün kültür ve yaşamın doğal bir parçası olduğunu kaydeden Baykal sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu konuda, kimsenin en küçük itiraz hakkı yok. Onun arkasına saklanarak türban diye tarif edilen bir kıyafet biçimini Türkiye'de kökleştirmek, yaygınlaştırmak, meşrulaştırmak, hukuksallaştırmak ve Anayasallaştırmak istiyorlar.

50 yıl önce türban var mıydı? 50 yıl önce insanlar Müslümanlar değil miydi? İslamiyet'in ayrılmaz parçası gibi takdim edilmek istenen türban, gerçekten İslamiyet'in ayrılmaz bir parçası ise 40 yıl 50 yıl önce Müslüman olanlar bunun farkında değil miydi? İslamiyet yeniden mi yorumlandı. Yeni bir peygamber mi geldi? Türban, İslamiyet'in nerdeyse, bir ön şartı haline getirildi.

-TÜRBAN DIŞARDAN DAYATMA-

Türban son dönemin işidir. İslamiyet'in özünün bir parçası olarak türban kavramının takdim edilmesi büyük bir aldatmacadır. Bu Türkiye'nin içinden değil dışından geliştirilen bir olaydır. Türban, Türkiye'ye dışardan dayatılmış olan siyasal içerikli bir yaşam biçimi zorlamasına, Türkiye'nin Anayasasının kapısını açarak, hoş geldin deniyor. Bu çok önemli siyasi gelişmelere yol açacak bir adımdır.

Bu öyle bir süreçtir ki, bunu kimin nasıl kontrol edebileceği de söylenemez. Şimdi bu işi başlatanlar, buna destek verenler, kendi aralarında sorumluluk düzeylerini asgariye indirebilmek için bir çaba içindeler. Olay başlatılmıştır, ama herkes ben onu istedim, bunu istemedim diyerek, kendi sorumluluğunu ayırabilmeye çalışıyor. Bir işi yapmışlardır, yapılan işin ne olduğunu herkes açıkça bilmelidir"

-ALET OLMUŞ OLURSUN

"Bu yapılan iş 'sadece üniversitelerde türbanın serbestliğini sağlayan bir düzenleme olacaktır' demek, kimseyi inandırmaya yetmez" diyen CHP lideri şunları dedi:

"Ne bunu yapanlar bu söylediklerine inanıyor olabilirler. Ne de onların bu sözlerine kimsenin inanması mümkün değildir. Başlatılan iş, biliniz ki, artık küçük küçük bentlerle, duvarlarla, engellerle, sınırlanabilecek bir iş değildir. Bunun çok ötesinde bir sürecin önü açılmıştır. Din anlayışına dayalı bir yarış devlet düzeni içine yer almaya yönelik olarak harekete geçirilmiştir.

Şimdi ağlaşmanın da hiçbir anlamı yoktur. O formül bu işi engellerdi, bu formül bu işi engellerdi. Seni kullanırlar. O formül, bu formül derler. Sonra da istedikleri formülü getirirler koyarlar. Ve sende buna alet olmuş olursun"

-YABANCI ÜNİFORMA-

Konuşmasının bu bölümünde eleştirilerini giderek ağırlaştıran Baykal şunları söyledi:

"Bu getirilen düzenleme sadece üniversitelerde değil, tüm resmi eğitim sistemi içinde, türban denilen, milletimizin, tarihimizin, geleneklerimizin, kültürümüzün bir parçası olmayan, dışardan Türkiye'ye belli siyasi amaçlarla dayatılmış olan ithal, bir kıyafetin Türkiye'de devlet sisteminin içine doğru gelişmesinin önünü açmaya yönelik.

Gelen, Anadolu'daki insanlarımızın, kadınlarımızın, yaşmağı, başörtüsü değildir. Gelen Arap Vahabi, Abbasi, Emevi İslam grubunun Türkiye'ye yönelik projelerinin bir simgesi olarak Türkiye'deki işbirlikçileri ile birlikte Anadolu halkına dayatmaya başladığı bir yabancı üniforma. Onun önünü açmak istiyorlar. Siyasetin kullandığı elbette inançlı, Müslüman kardeşlerimiz, vatandaşlarımızdır. Elbette onların samimi düşüncelerini kullanarak bunu yapıyor. Onların sırtından yapıyor, onları kullanılıyor. Ama hedef, Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti'dir. Türkiye Cumhuriyeti'nin laik kimliği, Cumhuriyetin özüdür. Hedef de budur. Bunu bilerek gerçekleştirenler var, ne yaptığını bilerek yapanlar var. Ne yaptığını bilmeden buna alet olanlar var. Kullanılanlar var. Elbette buna alet olanlar kendilerine göre gerekçeler ortaya koyarlar. Yok meydanı boş bırakmayacaklarmış da, o meydan da yarışacaklarmış. O meydanda yarışsan ne, yarışmasan ne. Mesele senin onunla bununla yarışman değil. Mesele Türkiye Cumhuriyeti'nin hedefine devam edip etmeyeceği. Teslim olarak, boyun eğerek, işbirliği yaparak etkisiz kılmak mümkün değildir. Hedef laiklik ilkesidir."

-BAŞBAKAN'A BATI "AHLAKSIZLIĞI" ELEŞTİRİSİ-

Baykal, Başbakan Erdoğan'ın, "Biz Batının ahlaksızlığını aldık" sözlerini de eleştirdi. Baykal, şöyle konuştu:

"Tabi bu Başbakanın Batı problemini, medeniyetler, kültürler problemlerini nasıl anladığını gösteren enteresan bir değerlendirme. Şunu söylemek istiyorum. Keşke biz Batı'nın ahlaksızlığını, olumsuz yönlerini aldık iddiası doğru olsaydı. O zaman sorunun çözümü çok daha kolay olurdu. Bugün Türkiye'de çok ciddi ahlaki ve yolsuzluk problemleri var. Çok ciddi manevi krizler var. Bu krizlerin dışardan ithal krizler olduğunu söylemenin imkanı yok. Yani insanın aklına şu geliyor, Başbakan öyle söylüyor, Bir Maliye Bakanının kendisiyle ilgili 4 defa af çıkarması Batı kültürünün, Batı ahlakının mı bir parçası. Batı'da bugün bizim iktidarın, başbakanı, bakanların, kendi yakınlarına çocuklarına sağladıkları imkanı, bir Batı'lı Başbakanı, bakanın sağladığının ortaya çıkması halinde, başına nelerin gelebileceğini Başbakan bilmiyor mu? Yani ahlak, ilke diyorsanız orada biraz durunuz sayın Başbakan. Siz hala kendi hesabınızı tam verememişsiniz. Akbil yolsuzluğundan hesabını verememiş bir Başbakanın çıkıp da Batı'daki ahlak krizinden söz etmeye hakkı var mı?

Sizin bu uygulamalarınızın ne Batı'da yeri var, Ne Doğu'da yeri var. Ne Hıristiyanlıkta, ne İslamiyet'te var. Sizin sadece Batı'da değil, Hz. Ömer'in nezdinde yeriniz yok." (ANKA)

(ÇAĞ/ZG)

Kaynak: ANKA / Güncel

Haberler

Kamuda tasarruf paketi açıklandı! Personel servisi uygulaması sona eriyor

Kamuda tasarruf paketi açıklandı! Personel servisi uygulaması sona eriyor

Restoranda suyun fiyatını gören yaşlı adam cinnet getirdi

Restoranda suyun fiyatını gören yaşlı adam cinnet getirdi

Özel'in Arapça tabela çıkışına Şahan Gökbakar'dan tepki: Bu ülkeye yapılmış en büyük haksızlık

Özel'in Arapça tabela çıkışına Şahan Gökbakar'dan tepki: Bu ülkeye yapılmış en büyük haksızlık

Özhaseki'nin Hatay'da vatandaşları kentsel dönüşüme ikna etmeye çalıştığı programın görüntüleri ortaya çıktı

Özhaseki'nin Hatay'da vatandaşları kentsel dönüşüme ikna etmeye çalıştığı programın görüntüleri ortaya çıktı

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title