Haberler

Endüstri devrimleri: Toplum 5.0 ve Türkiye

Muhammet Zeki Kılıç

Muhammet Zeki Kılıç

Dijital Dönüşüm Uzmanı
11.12.2021 11:24

İnsanoğlu yaratılıştan günümüze kadar günlük yaşamlarını kolaylaştıracak birçok buluşa bazen tesadüfen bazen ise uzun uğraşlar sonucunda hayatımıza katmışlardır. Coğrafi keşifler ile başlayan yeni hammadde kaynaklarının üretilmesi ve uzun süre dayanabilmesi düşüncesi çerçevesinde İngiltere de başlayan buhar teknolojinin kullanımı önce yeraltı kaynaklarının çıkartılmasında daha sonra ise tekstil, ulaşım gibi günlük yaşamı etkileyen alanlarda kullanılmaya başlanmıştır. Nitekim bu teknoloji kısa bir süre içerisinde kendini Dünyaya ispatlamış ve yeni buluşların öncüsü haline gelmiştir. Buhar teknolojisi başlayan Endüstri devrimi, Endüstri 5.0 olarak adlandırılan insan-robot etkileşimine kadar ilerledi.

Teknolojinin hızlı gelişmesi ve hayatın bir parçası olması sonucunda bireylerin yaşam tarzları da etkilenmiştir. İnsanların iş yapma biçimleri ve ihtiyaçlarını karşılama türü de bu kapsamda değişime uğramıştır. Bireylerin hayatını etkilediği kadar ülke geleceklerini de etkilemiştir. Eskiden savaşlar siperlerde olurken günümüzde ise siber teknoloji üzerine kurulmaktadır.

Endüstri 4.0 terimi ilk defa 2011 yılında Almanya'da ortaya çıkmıştır. Almanya'nın teknoloji stratejisinde üretim sistemlerini bilgisayar tabanlı sistemlere geçirme çalışmaları sonucunda ortaya çıkan Endüstri 4.0, Almanya'da yapılan Hannover Fuarı'nda kamuoyuna sunulmuştur. Endüstriyel üretim sistemleri için bu yeni teknolojinin oluşturduğu sonuç, klasik hiyerarşik otomasyon sistemlerinin yerini kendi kendini organize eden siber fiziksel üretim sistemlerinin alması ve üretim miktarında esneklik sağlamasıdır. Günümüzde Endüstri 4.0 konusundaki çalışmalar başta Almanya olmak üzere dünyanın farklı bölgelerinde devam etmektedir.

Dünyanın Endüstri 4.0 konuştuğu bir dönem de 2017 yılında Japonya da ortaya çıkan yeni bir düşünce çerçevesinde Endüstri 5.0 yani Toplum 5.0 ortaya çıkmıştır. Bu düşünce mantığında siber alan ve fiziksel alanın yüksek seviyede entegre olduğu "süper akıllı toplumun" inşa edilmesi ile insanlar ve makineler arasındaki etkileşime odaklanan yeni bir üretim modelinin mümkün olduğu düşüncesi ortaya çıkmıştır. Gün geçtikte daha güçlü ve doğru makineler ile insanın eşsiz yaratıcı potansiyeli arasındaki iş birliğini güçlendirerek üretken, ekonomik ve ticari sonuçları almanın adımını atmayı planlamaktadır. 2030 yılından itibaren ise birçok ülkenin askeri envanterinde robot askerlerin olacağı düşüncesi ile insan ve robotlar birlikte savaşacağını bilim kurgu filmlerinin gerçekleşme ihtimalini akıllara getirmektedir.

Ülkemiz de ise Endüstri 2 ile Endüstri 3 arasında olduğu düşüncesi kabul edilmektedir. Bu düşüncenin değişmesi için eğitim sistemimiz ile bilgi ve iletişim teknoloji sistemlerinin entegre edilmesi ve gençlerin rahat ulaşabilecekleri teknoloji alanlarının inşa edilmesi gerekmektedir. Ülkemizde yeni teknolojilerin üretim bandında kullanılması sayesinde ithalatta azalma, ihracat rakamlarında ise artmaya neden olacaktır. Bu sayede ucuz teknoloji ve dışa bağımlı olmayan kendi kendine yeten ve ürettiklerinin bir kısmını da dünya pazarlarına sunabilen bir ülke ekonomisinin yolu açılmış olacaktır.

title