Üniversitelerde Ücret Sorunu ve YÖK'ün Yeniden Yapılandırılması
Türk Eğitim-sen İstanbul Bölge Başkanı Yrd. Doç. Dr. M. Hanefi Bostan, Üniversitelerde Yaşanan En Büyük Sorunun Akademik ve İdari Personelin Ücret Sorunu ile Yükseköğretim Kurulu'nun (YÖK) Yeniden Yapılandırılması Konusundaki Anti-demokratik Söylemler Olduğunu İfade Etti.
Türk Eğitim-Sen İstanbul Bölge Başkanı Yrd. Doç. Dr. M. Hanefi Bostan, üniversitelerde yaşanan en büyük sorunun akademik ve idari personelin ücret sorunu ile Yükseköğretim Kurulu'nun (YÖK) yeniden yapılandırılması konusundaki anti-demokratik söylemler olduğunu ifade etti.
Yaptığı açıklamada, öncelikle ücret sorununa değinen Bostan, "Hiç kimsenin, bir öğretim elemanının önce bir bilim adamı ve sonra da bir öğretici ve eğitimci olarak tam bir başarı ile hizmet verebilmesi için, geçim sıkıntısı gibi bir dert içinde bulunmaması gerektiğine itiraz etmesi mümkün değildir. Yine hiç kimsenin, öğretim elemanlığı gibi üstün vasıf gerektiren bir mesleğe girenlerin, bu mesleği bir ticaret kapısı gibi görüp zenginlik peşinde olduğunu düşünmesi de mümkün değildir" dedi.
Mesleği bilim üretmek ve bilim öğretmek olan, Türkiye'nin en iyi yetişmiş beyinlerinin sürekli olarak düşük tutulan ücretleriyle mahkum edildikleri geçim sıkıntıları dolayısıyla mutlu olmadığını dile getiren Hanefi Bostan, "Bu da onların hem bilim üretmelerinde hem de gençlerimizi yetiştirmelerinde tam verimli olmalarını çok ciddi surette engellemektedir ki bunun sonucunda kaybeden sadece ve sadece Türkiye olmaktadır. Bu durumun böyle sürmesi halinde Türkiye ve Türk milleti daha fazlasını kaybetmeye
devam edecektir" diye konuştu.
Bostan, birçok devlet kurumunun banka promosyonlarını hak sahiplerine ödediği halde, 2 üniversite dışında hiçbir üniversitenin buna yanaşmadığını ve YÖK'ün de bu duruma seyirci kaldığını öne sürdü.
YÖK'ün yeniden yapılandırılmasına da değinen Türk Eğitim-Sen İstanbul Bölge Başkanı Hanefi Bostan, "Üniversitelerimizde huzuru kaçıran bir başka sorun kaynağı da demokratik üniversite yapılanmasının ümitsiz bir klinik vak'a haline dönüşmüş olmasıdır ki bunun bir sonucu olarak, YÖK'ün üniversiteler üzerinde kurduğu baskıları artık bilmeyen kimse yoktur. Akademik hayatın ihtiyaçlarına cevap vermeyen, köhnemiş, anti-demokratik, merkeziyetçi ve rektör saltanatı üzerine kurulu YÖK kanununun hala olumlu bir
istikamette, üniversitelerimizi katılımcı, demokratik, özerk ve daha ileri düzeyde bilim ve yüksek öğretim kurumlarına dönüştürme istikametinde değiştirilememiş olması geçen 5 yılın boş yere harcandığını gösteren en önemli bir belge olmak durumundadır" şeklinde konuştu.
(İST-ED-ÖK-Y)