Haberler

Soner Yalçın’ın Mektubuna Tepkiler!

Soner Yalçın'a Ait Mektuptaki Listede Yer Alan Gazetecilerden Zehir Zemberek Açıklama.

Gazeteci Şamil Tayyar'ın, Soner Yalçın'ın CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'na yazdığını belirttiği mektubu Ülke TV'de açıklaması gündeme bomba gibi düştü. Beş gün önce açıklanan mektupta, Soner Yalçın'ın Halk TV'yi alması durumunda birlikte çalışılacağını söylediği bir ekip listesi yer alıyordu. Mektupta yer alan 22 gazetecinin isminin açıklanmasıyla başlayan tartışma tüm hızıyla devam ediyor.

Şamil Tayyar'ın açıkladığı mektupta adı geçen gazetecilerden Gazete a24'e konuşan Nuray Mert, Orhan Bursalı ve Murat İde, bomba gibi iddialarda bulunarak adeta ateş püskürdü. Mektubun bir 'itibarsızlaştırma operasyonu' olduğunda hemfikir olan gazeteciler, böyle bir konuyla gündeme gelmekten de son derece rahatsız.

Gazeteci Nuray Mert, mektubun kendisine yönelik bir 'itibarsızlaştırma operasyonu' olduğunu düşünürken, Bengütürk Tv'de Genel Yayın Yönetmenliği görevini sürdüren Murat İde bu operasyonun Soner Yalçın'a yönelik yapıldığını düşünüyor. Orhan Bursalı ise konunun ne şekilde olursa olsun telaffuz edilmesine karşı son derece agresif. İşte Nuray Mert, Orhan Bursalı ve Murat İde'nin Soner Yalçın'ın mektubu ile ilgili açıklamaları ve tepkileri…

NURAY MERT: BİR İTİBARSIZLAŞTIRMA OPERASYONU YAPILDI

Her işte birileri masa başında oturup bir şeyler yazabiliyor. Bunlar mantıklı geliyor mu? Bana böyle bir teklif gelmedi. Zaten bir yerlerde çalışıyorum, program yapıyorum. Konuk olarak bile çok ekrana çıkan biri değilim.

Evet, bir itibarsızlaştırma operasyonu yapıldı. Bunu da köşemde de yazacağım. Sivil diktatörlük tartışmalarının olduğu zaman da benim ismimi birileriyle yan yana getirmeye çalıştılar. Çok mu umursuyorum, hayır benim umurumda değil…

ORHAN BURSALI: ALLAH AŞKINA BU HİÇ BİR B..K DEĞİL

Ben hiçbir görüş bildirmek istemiyorum. Allah aşkına bu hiç bir b.k değil. Ne çıkarılmaya çalışılıyor anlamıyorum. Ama bu bir b.k değil sadece bunu söyleyebilirim. Bu konuda hiçbir yorumda bulunmak istemiyorum.

MURAT İDE: KISKANARAK BAKACAĞIM BİR EKİP

Soner Yalçın, iddialı bir iş için planlama yapmış ve iddialı da bir kadro hazırlamış... Kadrodaki isimlerden bazılarıyla daha önce çalıştım... Mehmet Tezkan Genel Yayın Yönetmenliğimi yaptı... Keza Serdar Akinan da eski Genel Yayın Yönetmenimdir... Ve, Babıali adabının son dönemlerine yetişmiş bir gazeteci olarak, meslekteki unvanları benim için ömür boyu aynı kalacaktır… Hakan Aygün ve Soner Yalçın Haber Müdürüm oldular. Her ikisi de beni çok çalıştırıp, az terfi ettiler ama olsun.

Özlem Gürses, Ahu Özyurt, Murat Ongun, Pınar Türenç, Nihat Genç de daha önce birlikte çalıştığım isimler. Dediğim gibi, bir televizyon kursam, ekran için düşünülen isimleri de eklediğimde, kıskanarak bakacağım bir ekip. (Ama, bazı isimler hakkındaki eleştiri hakkım saklı kalmak kaydıyla.)

"HAYATIMDA İLK KEZ CANLI YAYINDA İŞ TEKLİFİ ALMIŞ OLDUM"

Bu nedenle Soner Yalçın'ı tebrik ederim. Ama evet, daha önce de belirttiğim gibi bana bir iş teklifi gelmedi. Meseleyi canlı yayında öğrendiğim için, hayatımda ilk kez canlı yayında iş teklifi almış oldum. Planladığına göre sanıyorum, somut adımlar atmış olsaydı Soner Yalçın bir teklifte bulunurdu. Açıkçası böyle bir kadroyla çalışmak da benim için mutluluk verici olurdu. (Tabiî ki, uğruna bedel ödediğim genel doğrularıma aykırı yayıncılık yapılmadığı sürece.)

Üstelik ben 1999 yılında Star TV'den ayrıldıktan sonra Soner Yalçın'ı yalnızca bir kez, Güney Kore'deki Dünya Şampiyonası sırasında ayaküstü gördüm. Bir süre önce, Sevilay Yükselir için Facebook'taki sayfamda, "Bir dosttan Sevilay'a" başlıklı yazımı sitesinde kullandıktan sonra kendisine ulaşmaya çalıştım. Yazı çok ilgi gördü, ancak Sevilay ile ilgili konuda ona biraz da sitem etmek istemiştim. O da bana mesajla, 'Odatv'ye yazsana' diye bir öneride bulundu. O da gerçekleşmedi...

"SEVİLAY YÜKSELİR VE ŞAMİL TAYYAR ÖNCE KENDİ KURUMLARINA BAKSINLAR"

Bir gazetecinin, profesyonel şekilde yayıncılık hazırlığı yapmasını hiçbir şekilde sorun olarak görmüyorum. Bazı meslektaşlarımızın, "CHP ile mektuplaşmış… İşte o liste… Organize işler bunlar" şeklinde feryadını ise açıkçası tuhaf buluyorum. Çünkü o meslektaşlarımız, milletin parasından bir gecede 750 milyon dolar kredi sunularak satın aldırılan yayın organlarında çalışmakta sakınca görmüyorlar. Hatta bence görmemeliler de.

Çünkü adı geçen kurumda, Sevilay Yükselir tanığımdır, ben de çalışmak istedim ama olmadı. Ya da mektubu açıklayan Şamil Tayyar (son dönemdeki siyasi pozisyonu ve misyonu dışında sevdiğim bir insan ve iyi bir gazetecidir) iktidara yakın isimlere aldırılan, son olarak Ak Partili eski bir milletvekilinin patronluğuna devredilen gazete ve televizyonlarda çalışmayı sorun olarak görmüyor.

Yine söylüyorum görmemeli de. Durum böyleyken, ticari getirisi sıfır noktasında bir işe mesleki ve politik nedenlerle talip olan Soner Yalçın'ın hazırlığı "çetecilik ve organize işler" olarak değerlendiriliyor. Buna o arkadaşlarımın da dolu dolu inandığını sanmıyorum. Medya sektörü, siyasetin zemini haline geldiği için, bu tür duruşları siyasi manevralar olarak değerlendiriyorum, gazetecilik faaliyetleri olarak değil.

"LİSTE BENİM İÇİN ONUR VERİCİ"

Soner Yalçın için bana göre "evet", bu bir itibarsızlaştırma operasyonudur. Ama maalesef ters tepti. Benim içinse hayır, değildir. Aksine, iyi bir iş çıkarılmak istenirken akla gelen bir isim olduğum için keyif vericidir. Ancak şu an Bengütürk TV Genel Yayın Yönetmenliği görevim devam ediyor. Ve daha önce de belirttiğim gibi kısa sürede iyi iş çıkardık diye düşünüyorum, daha yapacak çoook işimiz var.

"BALYOZ VE KAFES DAVASI GİBİ DAVALAR İTİBARSIZLAŞTIRILIYOR"

Andıç'tan kastınız, Oda TV'nin bilgisayarlarında bulunduğu öne sürülen "Ulusal Medya 2010" adlı dosya ise eğer, Zaman Gazetesi'nin internet sitesinde okudum. Orada, Ümraniye Davası (Bakınız mahkemenin kararı var, o dava Türk Milletinin en önemli efsanesi ile adlandırılamaz diye) Balyoz Davası, Kafes Davası ve diğer davaların itibarsızlaştırılması gibi bir çalışmayı içeriyor.

Bana göre gereksiz. Çünkü benim baktığım yerden, hukuka saygımı muhafaza ederek söylüyorum, zaten karmakarışık ve gözümde de, fikrimde de zaten pek itibarlı değil. İtibarlı görmediğim bir süreci itibarsızlaştırmak için yorulmaya gerek olmadığını düşünüyorum. Ayrıca Türkiye'ye yeni bir elbise giydirmek isteyenlerin her faaliyeti itibarlı ve haklı da. Hatta bunun için mesleğin tüm değerleri altüst edilebiliyor ve kimse buna ses çıkarmıyor da. Kendince bazı değerleri korumak için çaba harcayanların faaliyet ve fikirleri mi itibarsız?

"GİZLİLİĞİ İHLALDEN CEZA ALAN VAR MI, YOK"

At izi ile it izinin birbirine karıştığı bu günlerde, kafalarımızın karışık, şuurumuzun bulanık olmasını normal karşılıyorum... Alın size somut bir örnek, Oda TV bazı sesli görüntüler yayınladı ve aynı gecenin sabahında operasyon yapıldı... Hukuki süreç işleyecek ve sonucu göreceğiz. Sessiz bir şekilde… Bizzat polisler tarafından internete servis edilen bu görüntüler sorun olmuyor da, sesli şekilde yayınlanınca mı sorun yaratıyor?

Bakınız, hazırlık soruşturması aşamasında her şey gizlidir değil mi? Evet... Peki, Şamil Tayyar ve daha birçok meslektaşımız, daha önce de hazırlık soruşturmasında gizliliği ihlalden ceza aldı mı? Evet. Peki, bugün yargıya, hukuka saygı bekleyen arkadaşlarımız, hazırlık soruşturmasında ele geçirdikleri her belgeyi sorumsuzca kullanırken, sizce hukuka saygılı mı davranmış oluyorlar? Ki bugün artık sözünü ettiğimiz aşama aşılmışken hem de o görüntülerin kullanılması hukuken yanlış oluyor?

"ŞAMİL TAYYAR'IN YAPTIĞI GAZETECİLİK NE KADAR MEŞRU İSE…"

Sonuçta üzgünüm. Enerjimiz boşa harcanıyor. Patinaj yapıyoruz. Ve doğru ile yanlış birbirine hiç bu kadar arkadaş olmadı, kol kola geziyorlar.

Soner Yalçın'ın avukatları, o dosyadan şüpheleniyor. Hadi geçelim bunu, öyle bir dosyanın bilgisayarlarında bulunmasının bir gazetecilik faaliyeti olmadığı ne malum? Buna kim, neye göre karar verecek? Şamil Tayyar'ın yaptığı gazetecilik ne kadar meşru ise, (bazı eleştirilerime rağmen) muhalif insanların gazeteciliği de o kadar meşrudur bana göre.

Garip bir tüneldeyiz. Ülke olarak da, meslek olarak da. Dileğim bin an önce bu tünelden çıkmamız. Göreceğiz ki, memleketin yüzü gözü yara bere içinde.

Kaynak: Bültenler / Güncel

Güncel Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title