Çocuklarım İşe Geç Kalsa Anında Para Cezası Öder

İşe babasının kuyumcu mağazasında çırak olarak başlayan İKO Başkanı Alaattin Kameroğlu’nun kariyerindeki ilk sorumluluğu dükkân süpürüp, ürünleri raflara yerleştirmekti. Bugün Ekol ve Lidya Mücevherat’ın başındaki isim olan Kameroğlu, “Çocukluk yıllarımda ‘boş zamanlarım’ hep fabrikada geçti. Ben çocuklarımı zorlamadım. Benimle çalıştıklarında geç kalandan para cezası keserim” diyor.

ÇALIŞMA hayatına 11 yaşında babasının Karadeniz Ereğlisi’ndeki kuyumcu mağazasında çırak olarak başlayan Alaattin Kameroğlu’nun kariyerindeki ilk sorumluluğu dükkan süpürüp ürünleri raflara yerleştirmekti. 15-16 yaşına geldiğinde artık müşteri ile iletişim kurup mal satabilir pozisyona gelen Kameroğlu bugün Ekol ve Lidya Mücevheratın yanısıra 6 bini aşkın üyeli İstanbul Kuyumcular Odası’nın (İKO) da başındaki isim. Üniversite sınavında 306 puan alarak hiçbir yüksek okul kazanamadığını ve hayat üniversitesine başladığını anlatan Kameroğlu, “İmalatta hiç çalışmadım ama satışta öyle deneyimliyim ki, üründeki sorunu herkesten önce şıp diye anlarım” dedi.

Boyada da iyiydim

1979 yılında kendisinin askerde olduğu dönemde, babasının Kapalıçarşı’da bir dükkan açtığını dile getiren Kameroğlu’nu o dönemde ‘aile işi’ne girmesi konusunda ikna etmek babası için hiç de kolay olmamış: “Babam ben yanında olayım diye araya aracılar soktu. Bana Kapalıçarşı’da aldığı yeni dükkanın sorumluluğunu verdi. En küçük kardeşim çırağımdı. Kendi dükkanımızın boyasını bile kendimiz yaptık. Öyle beğenildi ki Kapalıçarşı’daki diğer dükkan sahipleri ‘Boyacınızın telefonu nedir? Biz de boyatmak istiyoruz’ şeklinde teklifler bile aldık. Ama ben hep satış konusunda gelişimime özen gösterdim. İyi pazarlamacı olmanın püf noktalarını babamdan kaptım.”

İlk satışı İzmir’e

Kuyumculukta en önemli konunun kimin alıcı, kimin de satıcı olduğunu anlamak olduğunu dile getiren Kameroğlu şöyle devam etti: “Bizim tüm becerimiz bu. Bunu çözdükten sonra kime ne kadar zaman harcamamız gerektiğini de çözebiliyoruz. Bir yüzük satayım derken, düğün hazırlığı yapan aileyi kaçırmıyoruz. Zaten 2000 yılına kadar hep Anadolu’nun zenginleri, Almanya’daki gurbetçiler ve düğün sahipleri sayesinde büyüdük. İlk satışımı İzmirli bir kuyumcuya yaptım. Ona 25 çeyrek altın sattım. Çok mutlu oldum. Şimdi babama teşekkür ediyorum. Askerden sonra İstanbul’a gelmesem, Ereğli’den çıkmazdım. Hep orada kısıtlı kalırdım.”

Top oyna demedi

Çocuk denecek yaştayken tüm boş zamanlarını işyerinde geçirdiğini dile getiren Alaattin Kameroğlu, şöyle konuştu: “Babam bize hiç ‘Top oyna’, ‘Sinemaya git’ demedi. O zaman ona kızıyordum. Şimdi takdir ediyorum. Ben benzer birşey yapmadım. Çocukların eğitimine önem verdim. Ama benimle çalışmaları kolay değildir. İşe geç gelen para cezası öder. Ben kendi işimin işçisiyim. Ama eskiyle kıyaslayınca şimdi rahat olduğumu söyleyebilirim.”

Kızım, başkasıyla çalışmak istersen referans olurum

NEW York’da pırlanta eğitimi alan kızı Türkiye’ye dönünce ona ‘Kızım başkasıyla çalışmak istersen sana referans olurum’ dediğini dile getiren Kameroğlu, kızını ikna etmek için yaptıklarını da şöyle anlattı: “Ona seçim yapmasını söyledim. Ama benimle çalışmanın avantajlarını anlattım tabii. ‘Babanın işi olacak, maaşın yanısıra belirli jestlerim de olur’ gibi çabalarım sonuçsuz kalmadı. Sonunda anlaştık. Şimdi dükkanlarımdan biri ona emanet.”

Altın satmanın ince noktaları

ALAATTİN Kameroğlu’na göre, bir kuyumcunun satışta bilmesi gerekenler şöyle:

Bir düğün sahibine yarım saatte çok sayıda takı satılabilir.

Köylüler, kentlilerden daha kolay satın alım kararı verir.

Düğün olacaksa gelen grup çok kalabalık olur. Köyden gelenlerde kayınvalide karar verir.

Pazarlık sünnettir ama yeterince güvenen müşteri pazarlık yapmaz.

Bilezikte en iyi pazarlıkla en fazla alınabilecek indirim oranı yüzde 10’u geçemez.

Haberler