Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu'nda Atatürk'ü Anma Toplantısı

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Atatürk'ün 'büyük eserim' dediği demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti'nin ilelebet yaşayacağını belirterek, "O'nun 69. ölüm yıldönümünde, ilelebet yaşatma azim ve kararlılığında olduğumuz Cumhuriyet, emin ellerdedir. Ayrıca, onun gösterdiği hedeflere en çok bu dönemde yaklaştığımızı vurgulamak isterim" dedi. "Atatürk'ün gerçek lider konumu Türkiye'yi komünizme ve faşizme teslim etmemiştir" diyen Cumhurbaşkanı Gül, cumhuriyeti

daha da yükseklere taşıma azim ve kararlılığında olduklarının altını çizdi.

Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu tarafından Atatür'ün ölümünün 69. yıldönümü nedeniyle anma toplantısı düzenlendi. Devletin zirvesini buluşturan toplantıya Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İlker Başbuğ, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Işık Koşaner, çok sayıda bakan ve askeri yetkili katıldı. Saygı

duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunmasıyla başlayan anma toplantısının açılış konuşmasını Devlet Bakanı Mehmet Aydın yaptı. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, toplantıya 15 dakika erken gelirken, program başlayana kadar 'Atatürk'ü Anma ve Anlama' adlı kitabı inceledi. Toplantıo öncesinde Başbakan Erdoğan ile Orgeneral Büyükanıt bir süre sohbet etti. Büyükanıt'ın sohbetlerinin basın mensupları tarafından görüntülenmesini engellemek için eliyle ağzını kapatması dikkat çekti.

'EMANET EMİN ELLERDE'

Toplantıda bir konuşma yapan Cumhurbaşkanı Gül, bu tür anma programının Atatürk'ün emanetinin ne kadar doğru sahiplenildiğini anlama fırsatı olduğunu söyledi. Gül, "Şunu ifade edebilirim ki onun 69. ölüm yıldönümünde, ilelebet yaşatma azim ve kararlılığında olduğumuz Cumhuriyet, emin ellerdedir. Ayrıca, onun gösterdiği hedeflere en çok bu dönemde yaklaştığımızı vurgulamak isterim" diye konuştu. Gül, cumhuriyetin kurulmasından bu yana 84 yıl geçtiğini, bu uzun yolculuğun bugün geldiği aşamada Türkiye'nin,

Atatürk'ün koyduğu çağdaş uygarlık düzeyi hedefi doğrultusunda ileri bir demokrasi olarak Avrupa Birliği ile tam üyelik müzakerelerinde ilerlediğini kaydetti. Türk ekonomisinin bütün sektörlerinde üretim ve kalite hamlesi yaptığını, böylece dünyadaki yükselen ekonomiler arasına girdiğini anlatan Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye'nin barışçı diplomasisi ve modern ordusu ile dünya ve bölge barışına katkıda bulunan, böylece 'yurtta sulh cihanda sulh' şiarını hayata geçiren, itibarlı bir konuma ulaştığını vurguladı.

Gül, Türk halkının kendi kültür mirası ile çağdaş kimliğini ve değerlerini başarıyla uzlaştırdığını, edebiyatta, sanatta, sporda, eğitimde ve bilimde yaşamakta olduğu bir çeşit rönesans ile dünyaya adını duyurduğunu dile getirdi. Türkiye'nin bu konumunun milletin onyıllar süren ortak çabasının bir sonucu olduğuna dikkati çeken Gül, şöyle konuştu: "Atatürk bu ortak çabanın öncüsü ve mimarı olmuştur. Türkiye'nin bu süreçte ulaştığı seviye, Atatürk'ün verdiği ilhamla milletimizin yaratıcılığının,

çalışkanlığının, en iyiye ulaşma arayışının bir ürünüdür. Bugünkü Türkiye, milletimizin bir yandan birlik ve bütünlüğüne, egemenliğine, çeşitliliğine, kimliğine ve değerlerine sahip çıkarken, aynı anda çağdaş dünya koşullarına ve evrensel değerlere uyum gösterme yeteneğine sahip olduğunun da ispatıdır. Bütün bu gayretlerdeki ortak hedef, Türkiye'nin milli birlik, bütünlük ve huzur içinde gelişmesi, güçlenmesi, büyümesi, modernleşmesi olmuştur. Bu hedefe ancak demokrasi ve hürriyet

ortamında, laiklik ve hukukun üstünlüğü ilkeleri temelinde ulaşılabilmiştir. İlerleyişimizin bundan sonraki aşamaları da aynı ilkeler doğrultusunda katedilecektir".

'TÜRKİYE'Yİ FAŞİZME VE KOMÜNİZME TESLİM ETMEDİ'

Cumhurbaşkanı Gül, lider olmanın çağın ihtiyaçlarını iyi tespit edip, tarihi yaşarken yakalayabilmek olduğunu ifade ederek, "Çağın ruhunu da iyi algılamak demektir. Bu anlayışla kendi dinamik karakter ve özelliklerini birleştirebilen kişi gerçek liderdir. Bu anlamda Mustafa Kemal, bütün çabalara rağmen çağının ruh ve dinamiklerini yakalayamayan son dönem Osmanlı idarecileri karşısında, gerçekçi, dengeli, açık ve Türkiye'nin özellikleriyle örtüşen bir lider olarak emsalleri arasında temayüz etmiştir.

Ayrıca, büyük bir medeni cesaret göstererek yeni durumla ilgili düşünce ve tekliflerini ifade etmekten çekinmemiştir. Onun bu anlamda bir başka özelliği de, devletin 1. Dünya Harbindeki yenilgisi karşısında mücadeleyi terk etmeyerek milli güçleri gerçekçi ve meşruiyetçi bir çizgide TBMM çatısı altında biraraya getirmesi olmuştur" şeklinde konuştu. Tarihe milli mücadele ve İstiklal Harbi olarak geçen bu kutsal çabanın, Atatürk'ün çağın ruhunu ve toplumun dinamiklerini ne kadar doğru anladığını gösterdiğini

kaydeden Cumhurbaşkanı Gül, yeni Türkiye projesinin aynı anlayışın ürünü olduğunu söyledi. 1. Dünya Savaşı'nda imparatorluklarını kaybeden ülkeler başta olmak üzere pek çok devlet totaliter rejimlerin altında büyük bir insani drama doğru sürüklendiğifulamak isterim" diye konuştu. Gül, cumhuriyetin kurulmasni belirten Gül, "Onun gerçek lider konumu, Türkiye'yi komünizme ve faşizme teslim etmemiştir. Böylece onun gerçekçiliğinin bir başka görüntüsü olan ideolojik aşırılıktan kaçınma, demokratik sistemin asıl

hedef olarak muhafaza edilmesi gayreti belirgin olarak öne çıkmaktadır.

Atatürk'ün bütün prensiplerini tamamlayan ve sahip olduğu çağdaş anlayışın donup kalmasını önleyen şey de bu taasuptan uzak tavrıdır. Bu anlayışın arkasında her türlü eleştirel ve yeni düşünceye açık olma anlamına gelen bilimsel anlayışı yol gösterici alma prensibi yatmaktadır. Atatürk bu anlayışıyla, değişen yurt ve dünya şartlarına asla ters düşmemiştir" şeklinde konuştu.

'CUMHURİYETİMİZİ DAHA YÜKSEKLERE TAŞIMA AZMİNDEYİZ'

Cumhurbaşkanı Gül, Atatürk'ün ölümünden sonra en ihmal edilen şeyin bilimsel düşüncenin gözardı edilmesi ve çağın ruhunun anlaşılamaması olduğunu bildirdi, Bu bakımdan 29 Ekim, 10 Kasım, 19 Mayıs, 23 Nisan ve 30 Ağustos gibi anlamlı günlerde yurt ve dünya şartlarının gerçekçi ve meşruiyetçi bir şekilde değerlendirilmesinin Atatürk'ü ve cumhuriyeti anlamaya hizmet edeceğini dile getiren Gül, cumhuriyetin hala bir medeniyet projesi olduğunu, Türkiye'nin bu hedefe gerçekçi ve meşru yollarla varma kararında

olduğunu vurguladı. "Siyasi hayatımızın demokratikleşmesi hedefi tahakkuk etmekte, demokrasimiz derinleşmektedir" diyen Gül, devletin yaptığı her şeyin hukukun, kamuoyunun ve bilimsel düşüncenin denetim ve eleştirisine açık olduğunu ifade etti. Gül, bu vadide en geniş anlamda ifade hürriyetinin sağladığı imkanlarla meydana gelen tartışmalar sayesinde, Türkiye'nin çağın ruhunu yakalayarak yurtta ve dünyada barış ilkesini hayata geçirmesinin mümkün olacağını kaydetti. Gül, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Belirtmek isterim ki, Atatürk'ün 'büyük eserim' dediği, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti, O'nun işaret ettiği yolda ilelebet yaşayacaktır. Bu emanetine bugün de aynı yüksek ruh ve şuurla sahip çıkarak cumhuriyetimizi daha da yükseklere taşıma azim ve kararlılığında olacağız. Türkiyemizi daha güçlü, daha etkin, halkı refah içinde yaşayan, sözü dinlenir bir ülke haline getirme yolunda atılacak her türlü adım, aynı zamanda Yüce Atatürk'ün hatırasına en anlamlı saygıdır.

Böyle zamanlarda Atatürk'e bağlılığın ve saygının en güzel göstergesi, problemlerini çözme kudretindeki bir Türkiye'nin inşası için çalışmaktır."

Anma programının ardından gazetecilerin CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın Kuzey Irak çıkışına ilişkin sorularıyla karşılaşan Başbakan Erdoğan, Suudi Arabistan Kralı Abdullah ile görüşmeye gittiğini belirterek, zamanının olmadığını söyledi. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt da gazetecilerin aynı yöndeki sorularına karşılık, "Çok güzel bir toplantı izledik. Bilmiyorum. Hiçbir şey dinlemedim. Hep törenlerdeydim" dedi.

(DA-ÖK-Y)

Haberler