Haberler

ABD ve İsrail Bölgedeki İstikrarsızlığı Derinleştiriyor"

ABD'nin İsrail Büyükelçiliğini Tel Aviv'den Kudüs'e taşıması ve ardından yaşanan olayları değerlendiren uzmanlar, söz konusu iki devletin bölgeye daha fazla istikrarsızlık getireceği uyarısında bulundu.

MELTEM BULUR - ABD'nin İsrail Büyükelçiliğini Tel Aviv'den Kudüs'e taşıması ve ardından yaşanan olayları değerlendiren uzmanlar, söz konusu iki devletin bölgeye daha fazla istikrarsızlık getireceği uyarısında bulundu.

İsrail'in Ortadoğu'da barışın sağlanmasındaki en büyük engel olduğunu ifade eden uzmanlar, Arap dünyasının bu konudaki sessizliğini eleştirdi.

ORSAM Başkanı ve İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Uysal, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ABD'nin tavrı nedeniyle uluslararası kuruluşların toplantılarından somut bir sonuç çıkmayacağını ancak yaşananlar nedeniyle uluslararası kamuoyunun ciddi bir tepkisi olduğunu dile getirdi.

Büyükelçiliğin açılmasının ardından başka ülkelerin benzer yönde bir karar alacağını zannetmediğini belirten Uysal, kamuoyu tepkisinin çok yüksek olması halinde ABD'nin bile bu karardan pişman olabileceğini söyledi.

Arap ülkelerinin tutumunu eleştiren Uysal, çok aciz kalarak bir birlik dahi oluşturamadıklarını vurguladı ve "Zaten Mısır ve Suudi Arabistan gibi önemli ülkeler, Trump'a göz yumdukları için bu olaylar oluyor." diye konuştu.

Yaşanan olaylara Türkiye'nin yanı sıra Fransa gibi birçok ülkeden de kınama geldiğine dikkati çeken Uysal, şöyle devam etti:

"Birleşmiş Milletler'in Kudüs kararını birçok ülke Trump'a rağmen reddetmişti. Kamuoyu baskısı Filistin halkından yana olduğu için böyle bir sonuç çıkmıştı. Yine dünkü gözü kara cinayetler dolayısıyla bunun daha da arttığını düşünüyoruz. Kamuoyu bence bu konuda İsrail'in yaptıklarını onaylamıyor.

İsrail'in attığı taş ürküttüğü kuşa değmeyebilir. Küçük cengi kazanıp büyük harbi kaybedebilir. Çünkü Kudüs'te zaten fiili işgal var ama bunu resmileştireyim derken aslında işgalci olduğunu tüm dünya kamuoyunun gözüne sokmuş oluyor. ve burada Filistin halkının da direnci, 'kendi evimizi terk etmeyeceğiz' çığlıkları da karşılık buluyor. Bu durumu 'mağlup sayılır bu yolda galip' şeklinde özetleyebiliriz."

"Halk desteği olmayan yönetimler, halkın tepkisini çekecek"

Polis Akademisi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Şahin de İsrail'de yaşananları önceden alınan kararların sonucu olarak görmek gerektiğini söyledi. Trump'ın hem Arap hem de İslam dünyasının canını acıtırcasına bir karar aldığını belirten Şahin, ABD'nin Ortadoğu'da barış peşinde koşmadığını, geçmiş dönemlerde planlanan bir politikayı takip ettiğini vurguladı.

"Arap dünyasının paramparça, halklardan uzak yönetimlerinin sessizliği, ABD ve İsrail'in almış olduğu karardan daha kötüdür." diyen Şahin, İslam dünyasının parçalı hale getirildiğini, böylelikle de İsrail ve ABD'nin rahatlıkla yoluna devam ettiğini dile getirdi.

Halk desteği olmayan yönetimlerin, Kudüs konusundaki sessizliğinden dolayı kendi halkının tepkisini daha çok çekebileceğini belirten Şahin, temel davası Filistin sorunu olan Arap Birliğinin konuyu yük gibi gören bir tavır içinde olduğunun altını çizdi. Şahin, "Arap Birliği, ancak ABD'nin almış olduğu felaket karar ve İsrail'in katliamından sonra sokaktaki halkı teskin edecek kararlar alma yoluna gider." ifadelerini kullandı.

Kutsalı kalmayan bir Arap dünyasının ortaya çıktığını ve bunun olumlu sonuçlar doğurmayacağını anlatan Şahin, "Ortadoğu'yu ateşe atmaktan çekinmeyen, Ortadoğu'daki barışın sağlanmasının önündeki en büyük engelin İsrail olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim." dedi.

"Yaşananlar 70 yıllık sürecin bir halkası"

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) Dış Politika Araştırmaları Direktörü Prof. Dr. Muhittin Ataman, İsrail'in Batı'nın sağladığı imkanlarla gayrimeşru şekilde kurulduğunu, Filistinlilerin yurtlarından çıkarıldığını ve bir yandan da topraklarına el konulduğunu anlattı. İsrail'in zihinlerdeki büyük İsrail projesini günbegün gerçekleştirmeye koyulduğunu ve bunu yaparken de Batı'nın kurduğu sistemin temel kurallarını, uluslararası hukukun bütün kurallarını çiğnediğini ifade eden Ataman, bugün yaşananların da 70 yıllık sürecin halkalarından birisi olarak nitelendirilebileceğini söyledi.

Ataman, şunları kaydetti:

"Ama bu son halka çok önemli bir husus. Çünkü Kudüs, Müslüman ümmeti için kutsal bir mekandır. Bir mescid-i haramdır. Aslında Müslüman ümmetin namusudur bir anlamda. Bütün bu onur, ABD'nin desteğiyle İsrail tarafından çiğneniyor. Bu durumun Ortadoğu'daki istikrarsızlığa katkı yapacağını, halkların birbirine düşmanlığını daha da derinleştireceğini söylemek mümkün. ABD ile İsrail'in son zamanlarda ısrarla bölgesel savaş çıkaracak politikalar ürettiğini görüyoruz. Bu somut olarak Katar kriziyle başladı. Kısacası Ortadoğu'da sürekli cepheleştirici, gücü ön plana çıkaran bir dış politika yürütülüyor. ABD ve İsrail tek yanlı davranıyorlar. Şu anda dünyanın mevcut gidişatından memnun olmayan hegemon devlet ve İsrail, bu gidişatı kendi yöntemleriyle değiştirmeye çalışıyor. Bu da daha fazla istikrarsızlık getirecek."

Ataman, diğer ülkelerin ABD'nin ardından Kudüs'te büyükelçilik açmasını beklemediğini vurgulayarak, İngiltere başta olmak üzere Avrupa'nın bölgesel hassasiyetin farkında olarak net bir tavır takındığını ifade etti. Ataman, "Ne olursa olsun Avrupalıların bu çok önemli konuda ABD gibi davranacakları kanaatinde değilim ama bu olan biteni değiştirecek bir adım atmalarını da beklemiyorum." dedi.

Kaynak: AA / Güncel

Filistin Politika Güncel Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title