Haberler

Ama ya olursa…

Karan Tugay Gönenç

Karan Tugay Gönenç

Yönetici / İnsurance Sector
30.11.2021 04:19

Kasıtlı olarak bir şeyi düşünmeye son vermek istediğinizde, büyük ihtimalle onu daha fazla düşünürsünüz. Düşünceyi bastırma üzerine yapılan araştırmalarda, düşünceyi bastırmanın başlıca sonucunun unutmaya çalıştığınız düşünceyi yeniden canlandırması olduğunu açıkça ortaya koyuyor.

Haydi küçük bir uygulama yapalım; Güzel, bakımlı bir At düşünün ve daha sonra zihninizde bu At'ı düşünmeyi bir anda bırakın. Artık o At'ın olmadığını bir dakika boyunca zihninizin dışında tutun. O özgür duruşu yok, tüm gücüyle şaha kalkışı yok, dört nala rüzgarla yarışı yok, güneşli bir havada çimlerin üzerinde gezinmesi yok, kesme şekerleri kıtır kıtır yemesi yok.

Muhtemelen şu an birçok At düşündünüz. Çünkü her şekilde beyniniz At düşüncesine maruz kalacaktır.

Ekonomik belirsizlikler ve buna bağlı işinizi kaybetme korkuları, ev kirasını veya kredinizi ödeyememe gibi durumları düşünüp kaygı duyuyor musunuz? İş hayatındaki yöneticilerinizin, patronlarınızın değişmesi gibi çalışma hayatınızdaki belirsizlikleri arttıracak türden değişimler yaşadığınızda işinizi kaybedecek kaygısına kapılabilirsiniz. Kaygı verici düşüncelerin içeriği hoşunuza gitmiyor ki bu gayet doğal; kaygının içeriği daima olumsuz olup, her zaman gelecekte meydana gelebilecek kötü şeylerle ilgilidir. Bu örnekleri artıracak olursak hepimizin hayatının bir döneminde bu kaygıları yaşadığımız olmuştur;

Ya sevdiğim biri ölürse?

Ya hastalanırsam ve çalışamazsam?

Ya ilişkimi düzeltemez ayrılırsam?

Ya bu sınavda başarılı olamazsam?

Ya ciddi bir sağlık sorunu yaşarsam?

İnsanlarda kaygı yaratan durumlar içerik açısından farklılıklar gösterir. Bazı insanlar oldukça sıradan sorunlara dair arada bir kaygı duyarlar ve bu sorunları süreklilik arz eden sorunlardan ziyade göz ardı edebilecekleri nadir sorunlar olarak görürler.

Bazıları ise kaygıyla çok daha fazla uğraşmak durumunda olurlar. Bu kişiler sıradan ihtimaller karşısında kaygılanırlar ve bu ihtimalleri kafalarından atamayınca oldukça sıradan sorunlar karşısında sonu gelmeyen endişelerle boğuşur hale gelirler.

Sahip olduğumuz kaygıyı tarif eden şey, kaygıyla kurduğumuz ilişki, onunla nasıl yaşamaya çalıştığımız ve onu nasıl yönettiğimiz ile ilgilidir.

Hayatınızda mutlaka hislerinizle düşüncelerinizi karıştırdığınız olmuştur. "Asla iyi bir işe giremeyecekmişim gibi hissediyorum." Veya "İlişkimde yeteri kadar mutlu olmadığımı hissediyorum." gibi benzer cümleler kurduğunuz olmuştur. Fakat bu tarz düşünceler his değil sizin düşüncenizdir. Düşünce ise bir fikirdir aslında. His ise duygudur ve düşünceden bir hayli farklıdır. Düşünceler doğru ya da yanlış olabilir. Ama hisler doğruluk veya yanlışlık içermeyen tepkilerdir.

Yukarıdaki örnek cümlelere bakacak olursak bu ifadelerin şöyle olması gerekiyor;

"Asla iyi bir işe giremeyeceğimi düşünüyorum ve bunun için üzgün hissediyorum."

"İlişkimde yeteri kadar mutlu olmadığımı düşünüyorum ve bundan dolayı kendimi mutsuz hissediyorum."

Biliyor musunuz? Kaygı ile baş etmek sandığınız kadar zor olmayabilir. Kaygının eğlenceli bir tarafı da vardır. Kaygı sürecine karşı açık olarak düşünerek, önce onun varlığını kabul etsek ve kaygı ile olan ilişkimizi değerlendirsek, kaygılarımızı değiştirmeye yardımcı oluruz.Önce kaygınızın neden kaynaklandığına dair detay düşünmekle başlamalısınız.

Bir danışanım, sadece çok kaygılı bir insan olduğundan bahsederken, düşüncelerini ve olayları değerlendirerek aslında toplum içerisinde küçük duruma düşmenin en büyük kaygısı olduğuna dair bir sonuç elde etti.Toplum içinde kendini rahatsız hissettiğinde yüzünün ve kulaklarının aşırı kızardığından bahsetti ve bu problemi nasıl çözeceğini bilmediği için toplum içine çıkıp konuşmaktan geri durduğunu anlattı.

Bahsettiğim kaygı ile baş etme yöntemini işte tam bu noktada kendisiyle birlikte kullandık. Ondan bu gibi durumlar için toplum içine çıkmadan, oldukça kırmızı bir yapışkanlı kâğıt bulup cebine koymasını ve diğer cebinde de küçük bir ayna bulundurmasını söyledim.

Tamda böyle bir durum hissettiğinde sadece kendi ile kalabileceği bir yere geçerek kırmızı kâğıdı suratına yapıştırıp yüzünün ne kadar kırmızı olabildiğine bakmasını istedim.

Önce biraz düşündü ardından canlandırma yaptığında bile bu ona çok komik geldi. Kahkahalarla güldük. Sonuç bunu yapmasına gerek bile kalmadı. Kaygılandığı vakitlerde aklına gelen kırmızı kâğıt kaygıdan kurtulması ve tebessüm etmesine yardımcı oldu.

Kaygılarınızın eğlenceli tarafını keşfedin ve bu aşamada mizahı kullanın.

Bazı kaygılar sandığımız kadar kaygı verici olamayabilir ve durumu abartıyor olabiliriz. İşte bunu fark etme yolunda sizi bu süreçten kurtaracak çok eğlenceli çözümler bulabilirsiniz.

Kaygıyı yaşayan kişi onun komik tarafını fark ettiği vakitte, kaygıyla olan ilişkini değerlendirme fırsatı olur.

Kaygıyla artan zihinsel enerji birikiminizi, gülmeye ve tebessüm etmeye aktarın. Başarılı olduğunuzu göreceksiniz.

Karan Tugay Gönenç

title