Trabzon: 'Anadolu Markaları 2006' Trabzon Tanıtım Toplantısı

TOSYÖV Yönetim Kurulu Başkanı Hilmi Develi, Türkiye'nin AB tam üyelik müzakere sürecinde olmazsa olmazlarından birinin de markalaşmak olduğunu belirterek kendi markasını yaratamayan Türkiye'nin fason üreten bir ülke konumun ötesine geçmesinin mümkün olmadığını söyledi.

Finansbank İşletme Bankacılığı'nın katkılarıyla gerçekleştirilen, Capital ve Ekonomist dergileri ile Milliyet Gazetesi tarafından da desteklenen ve Türkiye'nin dört bir yanındaki başarılı markaları biraraya getirmeyi amaçlayan "Anadolu Markaları 2006" yarışmasının tanıtım toplantısının Trabzon ayağı, Trabzon Ticaret ve Sanayi Odası (TTSO) Çok Amaçlı Toplantı Salonu'nda yapıldı. Toplantıda konuşan Küçük ve Orta Ölçekli İşletme Serbest Yöneticileri ve Meslek Mensupları Vakfı (TOSYÖV) Yönetim Kurulu Başkanı Hilmi Develi, Türkiye'nin AB tam üyelik müzakere sürecinde yaklaşık 20 yıllık ince uzun bir yola çıktığını belirterek, bu süreçte Türkiye'yi birçok zorlukların beklediğini söyledi. Karşılaşılacak birçok zorluğun fırsata dönüştürülmesinin ise Türkiye'deki müteşebbislerin, işletmecilerin elinde olduğunu kaydeden Develi, işletmecilerin söz konusu zorlukları iyi değerlendirmeleri ve şartları fırsat boyutuyla ülke ekonomisine kazandırmaları durumunda, AB müzakere süreci çerçevesinde gerek yabancı sermayenin Türkiye'ye doğrudan gelmesi, gerekse mevcut işletmelerin daha iyi konuma gelmeleri konusunda ülkedeki istihdama da olumlu katkılar yapacaklarına inandığını belirtti. AB müzakere sürecinde KOBİ'lerin olmazsa olmaz şartları bulunduğunu kaydeden Develi, "Türkiye ekonomisinde önemli bir yeri olan KOBİ'lerin çok sayıda sorunları bulunmaktadır. Bu sorunların en önemlileri markalaşma, innovasyon ve AR-GE sorunlarıdır. Türkiye'nin global dünya pazarlarından daha fazla pay alması gerekiyorsa yapması gereken şey kendi markasını, innovasyonunu ve AR-GE'sini yaratmasıdır. Eğer Türkiye kendi markasını yaratamazsa, sadece teknolojiyi satın alan bir ülke konumuna gelir" dedi. Türkiye'de marka yaratmanın kolay olmadığını da dikkat çeken TOSYÖV Yönetim Kurulu Başkanı Hilmi Develi, yapılan hesaplara göre bir markanın yurtiçinde 75 milyon dolar, yurtdışında ise150 milyon dolar maliyeti bulunduğunu söyledi. Develi, bu noktada işletmelerin daha farklı bir yol seçmeleri ve birlikte marka oluşturmalarını önerdi. Gelişmiş ülkelerde AR-GE'ye bütçeden ayrılan payın ortalama yüzde 1-2 civarında olmasına rağmen bu oranın Türkiye'de on binde 6 civarında olmasının kabul edilemez olduğunu kaydeden Develi, "Böylesine bir harcamayla bir ülke kendi markasını yaratamaz, ürününe pazar bulamaz. Eğer Türkiye kendi markasını yaratamaz, kendi ürününü belli noktaya taşıyamaz ise altını çizerek söylüyorum fason üreten bir ülke konumun ötesine geçemez" diye konuştu.

TTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şadan Eren de, Türkiye'nin ihracattaki katma değerini yükseltilmesi ve sınırları ötesinde bir geleceğinin olması için markalaşmanın bir zorunluluk haline geldiğini belirterek, yerel markaların süratle dünya markası haline getirilmesi gerektiğini vurguladı. Ekonomist ve Capital dergileri Yayın Direktörü Rauf Ateş ise, 'Anadolu Markaları 2006' projesi hakkında katılımcılara çeşitli bilgiler verdi. Ateş, yarışmanın amacının İstanbul dışındaki illerdeki marka bilinci yerleştirmek, 'marka olma' konusunu öne çıkarmak ve bu illerdeki markalaşma stratejilerini, marka olma yoluna giden başarı öykülerini bir araya getirip ödüllendirmek olduğunu belirterek bu şekilde diğer Anadolu şirketlerine de model oluşturmayı hedeflediklerini söyledi.

Yarışmaya merkezi İstanbul dışında olan, imalat, ticaret, hizmet ve tarım alanlarında faaliyet gösteren, 25 ila 250 kişi istihdam eden ve patent ve marka başvurusu yapılmış bir markası olan firmaların katılabileceğini ifade eden Ateş, başvuruların 30 Haziran 2006 tarihinde sona ereceğini söyledi. Ateş, yarışmada ödül olarak sektörlerinde birinci olacak firmalara, marka, danışmanlık hizmeti ve Capital ile Ekonomist dergilerinde ücretsiz ilan desteği verileceğini sözlerine ekledi.

Haberler