Ak Parti Başkanı'nın Gözünden Bursa

Ak Parti Bursa İl Başkanı Sedat Yalçın, www.bursaburada.com seçim sürecine hazırlanan Bursa'daki siyasi atmosferi, Bursa'yı nasıl bir seçimin beklediğini ve seçim öncesinde Ak Parti politikaların hedeflerini anlattı.

Gündemde barış süreci var, bu konuda iktidar olarak yeni bir strateji izliyorsunuz. Toplum algı bakımından iki farklı görüşe ayrılmış durumda. AK Parti'nin yapmak istediği nedir gerçek manada?

Öncelikle Türkiye'nin son 11 yılda elde ettiği bir imkândır. O da siyasi imkândır. Bu Ülkenin bir siyasi partiyi tek başına iktidara getirmiş olması, Türkiye Cumhuriyeti bakımından çok büyük bir avantajı ortaya çıkarmıştır. Partinin adından ziyade oluşan ortam bakımından söylüyorum. Tabi bu, siyasi istikrara kendi içinde kuralların daha güçlü konmasını, daha orta uzun vadeli planlar yapılması imkânını Türkiye'nin önüne getirdi. Türkiye ilk olarak şu açılımları yaptı: Doğru politika gündemi oluşturarak eğitimde, sağlıkta, altyapıda, enerjide birçok önemli başlıkları masaya yatırarak ve de bir mali disiplin içerisinde bu süreçleri yöneterek Türkiye bir defa ekonomik manada da istikralı bir ortamı oluşurmuştur. Siyasi sistem, arkasından ekonomik sistem bunlar hepsi birbirilerini besleyen şeyler aslında. Bu yapıyı oluşturduktan sonra Türkiye'nin makroekonomik rakamları Türkiye'nin kapasitesini yansıtacak şekle geldi. Türkiye'nin potansiyelini yansıtır hale geldi. İhracatıdır, enflasyonudur, faiz oranlardır, milli gelir seviyesidir, önemli bir noktaya ulaştı.

Bir noktadan sonra tabi ki Türkiye'nin açması gereken yeni başlıklar önüne geliyor. Bunlardan biri, Türkiye yürüttüğü sanayisini daha güçlü daha yüksek katma değerli hale getirmesi gibi bir gerçekle karşı karşıya kaldı ve onu başarabilmesi için de AR-GE, onun alt başlığında dev bir eğitim reformu yapma ihtiyacı fark edildi. Ve 4+4+4 daha çok siyasi tartışmalara gündem olan ama gerçek boyutunda maalesef anlaşılamadığını ben üzüntüyle görüyorum. Gerçek manada Türkiye'nin bu sanayi dönüşümünün alt yapısıdır. Bu eğitim reformudur, hala altıncı sınıftan terk bir Türk toplumuyla yüksek katma değer sanayi yapısı elde etmemiz zor. Dolayısıyla eğitim seviyemizi hızla yükseltmemiz, teknik kapasitemizi artırmamız gerekiyor. Bu mesela karşıya kaldığımız önemli açmazlardan biri ve şu anda Türkiye bunu aşmaya çalışıyor. Buna orta gelir tuzağı da deniliyor. Türkiye bu tuzağa düşmeden nasıl ilerleyecektir tartışılıyor.

Bunun ötesinde Türkiye 'sosyal barış' projesi de yürütüyor kendi içerisinde. Bunda neyi kastediyoruz? Türkiye nüfusunun yüzde 12'lik bölümünün engellilerden oluştuğu, yaşlısı var, emeklisi var, çocuğu var, genci, kadını var. Bunlara yönelik topyekun bir strateji yürütmek gerekiyor. Burada bugüne kadar hiç yapılmamış hakikaten adı net olarak yazılmamış birçok başlık Türkiye'nin gündemine geliyor. Özellikle, evde bakım hizmetlerinden tutun, ambulans uçaklara kadar yaşlılarla ilgili projelere dek engellilerin kendi alt başlıklarında birçok önemli uygulamalara kadar Türkiye bir mesafe almaya başladı. Bu da toplumda hakikaten büyük bir sempati oluşturdu. Bunu yönetirken, bir taraftan Türkiye ekonomisi dünyada test ediliyor, uluslararası derecelendirme kuruluşları tarafından sosyal alanda halkıyla buluşan bir ülke görünümü vesaire.

Dünyada da bu süreçleri yönetirken ciddi bir ekonomik kriz var. Bakınız, AB'nin çok ciddi anlamda satın alma gücü düşmüş durumda ve kendi ekonomik problemleri nedeniyle siyasi liderler koltuklarını bırakmak durumunda kalıyorlar. Böyle bir ortamda Türkiye istikrarı sayesinde başarılı bir performans ortaya koyuyor.

Tüm bunları yaptığınız zaman, dünyadan da olumlu tepkiler aldığınızda bir eksiğiniz kalıyor. O da demokratikleşme boyutu. Demokratikleşmede Türkiye aslında birçok adımı attı. Mesela bir işkence gündemi vardı. Münferit vakalar hariç çok büyük oranda bitmiştir. Bu çok önlemli bir olaydır, bir devlet kendi insanına işkence yapmamalıdır, sistematik hale bu işleri getirmemelidir. Yolsuzluk algısı da çok önemlidir. Bir devl

Sedat Yalçın Ak Parti Politika Güncel Haberler