Haberler

İİT'ye bağlı IRCICA, Osmanlı Vesikalarında Gazze üzerine çalışma yapacak

Güncelleme:

İslam İşbirliği Teşkilatı'na (İİT) bağlı İslam Tarih, Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi (IRCICA) Genel Direktörü Prof. Dr. Mahmut Erol Kılıç, 'Osmanlı Vesikalarında Gazze' başlıklı bir çalışma yapacaklarını söyledi. Çalışmaya ilişkin AA muhabirine açıklamada bulunan Kılıç, İİT'nin 57 İslam ülkesinden meydana geldiğini, IRCICA'nın da İİT'nin alt organlarından biri olarak kültür, sanat, tarih araştırmaları üzerine yoğunlaştığı bilgisini paylaştı.

İslam İşbirliği Teşkilatı'na (İİT) bağlı İslam Tarih, Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi (IRCICA) Genel Direktörü Prof. Dr. Mahmut Erol Kılıç, "Osmanlı Vesikalarında Gazze" başlıklı bir çalışma yapacaklarını söyledi.

Çalışmaya ilişkin AA muhabirine açıklamada bulunan Kılıç, İİT'nin 57 İslam ülkesinden meydana geldiğini, IRCICA'nın da İİT'nin alt organlarından biri olarak kültür, sanat, tarih araştırmaları üzerine yoğunlaştığı bilgisini paylaştı.

IRCICA'nın faaliyetlerine değinen Kılıç, "Arkeoloji ve sanat tarihi bölümümüzde, İslam dünyasında ve İslam dünyasının dışında yer alan İslam eserlerinin kaydını tutmaktayız. Halihazırdaki mevcut durumlarının yanında ilk kuruluşlarının kaydını da alıp bir veri bankası oluşturuyoruz. Bu meyanda önemli çalışma faaliyetlerimizden bir tanesi de Filistin ve Kudüs araştırmaları merkezimiz." dedi.

"Ecdadımız bütün Orta Doğu'nun kaydını tutmuştur"

Kılıç, İİT'nin Kudüs'te Mescidi Aksa'ya yönelik radikal Yahudilerin gerçekleştirdiği saldırı neticesinde İslam ülkeleri devlet başkanlarının bir araya gelmesiyle kurulduğuna işaret ederek, şunları kaydetti:

"İslam İşbirliği Teşkilatı'nın en önemli maddesi Filistin ve Kudüs'tür. Biz İİT'nin kültür organı olarak çeşitli faaliyetler yaptık. Bunlardan bir tanesi 'Filistin Mühimme Defterleri'dir. Filistin ve Orta Doğu coğrafyasında yaşayan halklar en son Osmanlı Devleti tebaasıydı. Osmanlı Devleti yönetimi, idaresi altındaydılar. Bu manada ecdadımız gerçekten sokak sokak, ev ev hatta bazen hane sahiplerinin adlarına varıncaya kadar kaydetmek suretiyle bütün Orta Doğu'nun kaydını tutmuştur. Osmanlı arşivleri dediğimiz merkezde binlerce tapu kaydı, fermanlar var, bir hayli vesika bulunmakta. Bu vesikalar tabii ki Osmanlıca. Arap dünyasındaki araştırmacılar ise Osmanlıcayı çok iyi bilmediklerinden, Osmanlıcanın Arapçaya doğrudan bir intikali bu manada zor olabilmekte."

Prof. Dr. Fazıl Bayat ile bazı gençlerin bu konuda çalışmalar yaptığına işaret eden Kılıç, "Kendisi de aslen Filistinli Temim Bey'in hazırladığı ve Arapça basılmış ilk kitaplarımızdan biri Filistin vakıfları üzerineydi. Şimdi onun gözden geçirilmiş yeni bir baskısını hazırlamaktayız." diye konuştu.

Mahmut Erol Kılıç, yapılan çalışmalara ilişkin şu bilgileri verdi:

"Mühimme defterleri, Şer'iyye sicilleri (Kadı defterleri) ve 25 ciltlik mahkeme kayıtları gibi Filistin bölgesine yönelik çok evrak var. Bu çalışmalar meyanında 10 ciltlik bir serimiz oldu, Osmanlı Vesikalarında Arap Beldeleri adında. Bu seriden en son bir kitap neşrettik. Bütün Filistin değil, bütün Kudüs şehri de değil, hususen Kudüs'teki harem bölgesiyle ilgili siyonist rejim tarafından ileri sürülen bazı iddialar vardı. 'Bu tepenin mülkiyetinin Müslümanların elinde olduğuna dair hiçbir resmi kayıt ya da belge yoktur.' gibi iddiada bulundular. Biz bu iddiayı çürütmek üzere yola çıktık ve yaklaşık bir yıllık çalışma neticesinde Osmanlı arşivlerinde, ona dair belgeler bulduk ve o belgeleri bir araya getirdik. O kitabımızı sadece harem bölgesindeki belge ve vesikalarla neşrettik."

Tarihi vesikaların önemine de vurgu yapan Prof. Dr. Kılıç, Osmanlı Devleti'nin son dönemlerinde evrak kaydının ilk dönemlerine göre çok daha fazla olduğunu vurguladı.

Kılıç, yeni bir çalışmaya başlayacaklarının altını çizerek, "Bugünlerde Gazze halkının mağdur olduğu bu feci katliamlar ve zulmü, bir bakıma ilmi manada da telin etmek üzere 'Osmanlı Vesikalarında Gazze' başlığında çalışmayı düşünüyoruz. Çünkü 3 bölgesi var Osmanlı'da Filistin idaresinin. Bunlar Hayfa, Kudüs ve Gazze. Osmanlı belgelerinde yer alan Gazze ile ilgili bir çalışma yapacağız. Bu belgeleri Osmanlıcadan Arapçaya çevirmek suretiyle Arap dünyasındaki kardeşlerimize buradaki belgeleri duyurmak istiyoruz." ifadelerini kullandı.

"Her türlü mirası kayıt altına almamız gerekiyor"

IRCICA'nın Arapça, İngilizce ve Fransızca olmak üzere üç resmi dili olduğuna dikkati çeken Kılıç, "Bizim bütün yayınlarımızın öncelikle bu üç dilden biriyle olması tercih sebebidir. Tabii ki Türkçe, Farsça, Kazakça, Urduca gibi bazı dillerle de yayınlar yapabilmekteyiz. Bunlar yan ürün olarak değerlendiriliyor. Üç resmi çalışma dillerinden biriyle olması bekleniyor." değerlendirmesinde bulundu.

Prof. Dr. Kılıç, Gazze'ye ilişkin çok sayıda belge olduğunu aktararak, şunları kaydetti:

"İki ciltte toplanabilecek kadar belge var. Tabii ki Osmanlı Döneminde de orada çeşme, köprü, medrese, mescit, hükümet binası gibi yapılan bazı imar çalışmaları var. Buna dair özellikle Yıldız arşivlerinde, İkinci Abdülhamit zamanında gönderilen fotoğrafçılarla bunların hepsi belgelenmeye çalışılmıştır. Bu eserlerin halihazırdaki durumlarını da ayrıca tespit etmek, her türlü mirası kayıt altına almamız gerekiyor."

Gazze ile Anadolu coğrafyasının tarih boyunca yakın ilişkileri olduğuna da değinen Kılıç, Bursa'da önemli alimlerden Gazzizade Abdüllatif Efendi'nin tekkesinin olduğunu, Çanakkale Şehitliği'nde Gazze doğumlu şehitlerin mezar taşlarının bulunduğunu söyledi.

Kılıç, Gazze'de devam eden İsrail zulmüne sadece İslam ülkelerinin değil dünyada pek çok ülkenin tavır aldığına dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Her cumartesi günü Londra'da büyük bir yürüyüş yapılmakta. Benim kızım şu an Londra'ya altı saat mesafede yüksek lisansını yapıyor. Çok enteresan bir olayı nakletti. 'O yürüyüşe gitmek için bindiğim otobüste, tek Müslüman bendim baba. Otobüsün tamamı Galler bölgesinden insanlardı ve otobüsün bütün ücreti varlıklı bir Gallerli hanımefendi tarafından ödenmişti.' dedi. Her hafta otobüs altı saat gidiyor ve geri dönüyor. Müslüman da değiller, Arap da değiller. 'Sadece insanlık onuru için bunu yapıyoruz.' diyorlarmış. Hanımefendi de sponsorluğunu üstlenmiş. Bu manada Gazze, vicdanı olan, içinde insanlıktan parçalar barındıran insanların ortak bir platformu haline geldi. Biz de IRCICA olarak her ne kadar kültürel mirası esas alıyorsak da insan mirasımız da çok önemli. Aslında buradan çıkarılacak çok ders var. Buradan bazı hayırlar çıkacağı kanaatindeyim. Öyle bir temenni ve niyazda bulunuyorum."

Kaynak: AA / Güncel

İslam Tarih Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi Mahmut Erol Kılıç Mahmut Erol Erol Kılıç Osmanlı Gazze Orta Doğu Sanat Kültür Güncel Haberler

title