Tekgıda -İş Genel Başkanı Türkel: " Bu Dayanışma Grevdir"

TEKGIDA-İŞ Genel Başkanı Mustafa Türkel, TEKEL işçilerinin 52 gündür hakkını hukukunu elinden almak isteyenlere karşı demokrasi mücadelesi verdiğini belirterek, adına kim derse desin bunu adının dayanışma grevi olduğunu söyledi. Türkel, Türkiye'nin uzun zamandır üzerine "adeta kara bir şal" örtülmek istendiğini, Türkiye'nin korku tüneline sokulmak istendiğini savundu.

TEKEL işçilerine destek vermek için Kızılay'da yapılan mitingde konuşan TEKGIDA-İŞ Başkanı Türkel, AKP'nin tek başına iktidar olmanın gücünü demokrasi ve hukuk dışı bir şekilde kullandığını iddia etti. Türkel, "Bu gücü sendikaların üzerine gitmekte kullanmakta, anti demokratik baskılar için kullanmakta, çalışanların hakkını elinden almak için kullanmakta yetmedi, çalışanların hakkını elinden alıp, onları köleleştirmek için kullanmakta" dedi.

Türkel, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bir kaç gündür Bakanlar, adeta bilgi kirliliği yaratarak, kendi imkanlarını sonuna kadar kullanmaktalar. Neymiş 4-C'de iyileştirme yapmışlar, neymiş, 10 ayı 11 aya çıkarmışlar. Neymiş kıdem tazminatı vereceklermiş. İşçinin kıdem tazminatıyla memurun kıdem tazminatı arasındaki farkı bilmesek bizi kandıracaklar. Yazıklar olsun! Eylemimizi yasadışı ilan edenler, Anayasa'nın 90.maddesini iyi okuyun. Bir kez daha okuyun. Yetmezse bir kez daha okuyun. Onu siz çıkardınız. Bize yasadışı eylem yapıyorsunuz diyenlere Anayasa'nın 90.maddesinden sonra uluslararası sözleşmeleri, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'ni Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ni bir kez daha okuyun diyoruz. Bu saatten sonra işi gücü bırakıp bu işi bilmeyenlere hukuku mu öğretelim. Bize 30 gün sonra yasadışı olduğu için eylem el koyacağız diyorlar. Bu ülke muz cumhuriyeti değil, bu ülke anayasayla yönetilen, sosyal bir hukuk devleti. Bu ülkede keyfi idare olmaz. Bu ülkede kuvvetler ayrılığı vardır. Bu ülkede demokrasi vardır. Beğenseniz de beğenmeseniz de bu ülkede demokrasi mücadelesi verecek, binler onbinler, yüzbinler vardır."

Türkel, "4-C'ye müracaat edenlerin sayısı 400'e çıktı" diye Başbakan Erdoğan'ın bu açıklamasına da yanıt verdi ve "yine yalan söylüyorlar" dedi.

Türkel, TEKEL işçisine hiçbir baskı, hiçbir anti demokratik uygulama yapmadıklarını belirterek, TEKEL işçileri mücadele ettikçe sendika olarak onların önünde mücadele edeceklerini kaydetti. Türkel, para peşinde koşmadıklarının altını çizerek, "Kazanılmış hakları korumak ve sendikal hak ve özgürlükleri kullanmak, insanca yaşamak ve sahipsiz olmamak için, işçilik haklarıyla başka kamu kurum ve kuruluşlarına geçmek istiyoruz" dedi. Türkel sözlerine şöyle devam etti:

"Sayın Başbakan ticari zekasıyla hesaplar yapabilir. Kuzey Avrupa'dan gelmiş Maliye Bakanı bu ülkeyi tanımıyor olabilir, ancak bilsinler ki; biz hakkımızı hukukumuzu korumayı biliriz. Adam gibi mücadele edeceğiz. Sayın Bakan diyor ki; TEKEL işçilerin vereceğiz ama arkasından şeker işçileri, liman işçileri, gelecek. İşte bizim mücadelemiz bunun için. Biz bu mücadelede 10 bin TEKEL işçisinin mücadelesini vermiyoruz. Türkiye'de emekçi kesimlerin, emek sınıfının, insan hak ve özgürlüklerinin mücadelesini veriyoruz. Biz bu mücadeleyi verirken, despotizme karşı, hukukumuzun elimizden alınmasına karşı, adam gibi mücadele veriyoruz. Bugün 4 Şubat tarihte ilk defa üretimden gelen güç, dayanışma grevi. Adına kim ne derse desin bu dayanışma grevidir. Bunun adı grevdir grev."

Mitingde konuşan Emek Şubeler Platformu KESK dönem sözcüsü Yusuf Şenoğlu, işçilerin eyleminin de eyleme verilen desteğin de meşru olduğunu söyleyerek, "Destek verenleri karalamaya çalışanlar sermayenin tetikçiliğini yapan AKP'nin işbirlikçisidir, direnişi ve mücadeleyi bölmek ve zayıflatmak isteyenlerdir. IMF ve Dünya Bankası politikalarına, özelleştirme talanına, yoksulluğa, yolsuzluğa, 4-C'ye, geleceksizleştirmeye karşı bütün emekçiler dayanışma içinde mücadele edeceğiz" diye konuştu.

DİSK Genel Sekreteri Emirali Şimşek, 1 günlük dayanışma grevinde olduklarını vurgulayarak, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik olarak şunları söyledi:

"Bu sorunu TEKEL işçileri yaratmadı, Sayın Başbakan! Bu sorunun kaynağı sizin politikalarınızdır. Bu sorunun kaynağı en temel kamusal hizmetleri sermayeye kar alanı haline getiren, halkın birikimiyle kurulmuş değerleri küresel sermayeye satmayı marifet sayan yaklaşımınızdır. Bu sorunun kaynağı sizin tüccar zihniyetiyle ülkeyi yönetmeye çalışan anlayışınızdır. Copla, su ve gaz sıkarak bu ülkenin hangi sorununu çözdünüz sayın Başbakan? 25 Kasım uyarı grevinden gerekli dersleri çıkarmamışsınız. Böyle devam eder, emekçilerin güvencelerine el uzatırsanız daha çok direniş göreceksiniz. Herkese güvenceli iş, insanca yaşanacak bir ücret istiyoruz. Sendika ve örgütlenme özgürlüğünün engellenmediği bir çalışma yaşamı istiyoruz. Sözleşmelilerin kadroya alınmasını istiyoruz. Kamusal kaynakların işsizlik ve yoksullukla mücadeleye ayrılmasını istiyoruz."

DİSK adına Örgütlenme Daire Başkanı Remzi Çalışkan, TMMOB Başkanı Mehmet Soğancı, Türk Tabipler Birliği adına Sevda Aksiu Tanık ve iki TEKEL işçisinin kızları da bir konuşma yaptı. İzmir'den gelen Mürse Çalışkan isimli çocuk annesinin açlık grevinde olduğunu söyledi. Kevser Dumlupınar isimli çocuk ise okumak istediğini söyledi. Miting sonunda ses sanatçısı Onur Akın da bir konser verdi. (ANKA)

(ME-HLL/BÜN)

Haberler