Eğitim-Sen: 2026 Eğitim Bütçesi, Öğrencilerin En Temel İhtiyaçlarını Dahi Karşılamaktan Uzak
Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) Genel Başkanı Kemal Irmak, "2026 Eğitim Bütçesi; öğrencilerin en temel ihtiyaçlarını dahi karşılamaktan uzak, eğitim emekçilerinin insanca yaşam ve güvenceli çalışma taleplerini yok sayan siyasal bir tercihler bütünüdür" dedi. Irmak, bütçenin görüşüleceği 21-22 Kasım tarihlerinde, TBMM önünde olacaklarını bildirdi.
Haber: Belçim KILIÇKIRAN
(İSTANBUL) - Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) Genel Başkanı Kemal Irmak, "2026 Eğitim Bütçesi; öğrencilerin en temel ihtiyaçlarını dahi karşılamaktan uzak, eğitim emekçilerinin insanca yaşam ve güvenceli çalışma taleplerini yok sayan siyasal bir tercihler bütünüdür" dedi. Irmak, bütçenin görüşüleceği 21-22 Kasım tarihlerinde TBMM önünde olacaklarını bildirdi.
Eğitim Sen, TMMOB Makina Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi'nde basın toplantısı düzenledi. Eğitim Sen Genel Başkanı Kemal Irmak, yaptığı açıklamada, Milli Eğitim Bakanlığı'nın 2026 yılı bütçesinin bu hafta görüşülmeye başlayacağını hatırlatarak, kamuoyuna duyurulan 2 trilyon 896 milyar TL tutarındaki eğitim bütçesinin, yüzeyde bir artış gösterse de yüksek enflasyon ve kaynak dağılımı nedeniyle reel bir iyileşme getirmeyeceğini belirtti. Irmak, bütçenin görüşüleceği 21-22 Kasım tarihlerinde TBMM önünde olacaklarını ve taleplerini dile getireceklerini söyledi.
Eğitim emekçilerinin yıllardır enflasyon karşısında eriyen ücretlerle yaşamaya zorlandığını, vergi dilimleri ve ek ödemelere ilişkin uygulamaların maaşların yıl içinde gerçek değeri üzerinde ağır kayıplara yol açtığını söyleyen Irmak, maaş artışlarının enflasyonun gerisinde kalarak reel ücretlerde sürekli erimeye yol açtığını, vergi dilimleri ve ek ödemelerin vergilendirilmesinin, eğitim emekçilerinin eline geçen net geliri azalttığını anlattı.
"Hiçbir iyileştirme gündeme dahi alınmamıştır"
Tasarrufun, öğrencilerden ve eğitim emekçilerinden yapıldığını, yeni okul ve derslik yapımının yok denecek kadar sınırlı olduğunu, bilimsel-teknolojik altyapıya yönelik kaynakların yetersiz kaldığını ifade eden Irmak, şöyle konuştu:
"Tüm öğrencilere bir öğün sağlıklı ücretsiz yemek ve temiz su sağlanması hayata geçirilmemiştir. Deprem bölgesinde eğitim hala olağanüstü koşullarda sürerken, özel ve güçlü bir eğitim bütçesi oluşturulmamış; eğitim emekçilerinin ve öğrencilerin yaşadığı sorunları çözmeye yönelik hiçbir iyileştirme gündeme dahi alınmamıştır. Diyanet'e, vakıf ve tarikatlara aktarılan doğrudan ve dolaylı kaynaklar büyümeye devam etmektedir. Dini vakıf, dernek, tarikat ve cemaatlerin kurumlarıyla yapılan protokollerle okullara müdahale eden ideolojik yönelim, bütçede de kendisini göstermekte; laik ve bilimsel eğitim ilkesi daha da geri plana itilmektedir. Kamusal kaynaklar, çocukların eşit ve nitelikli eğitim hakkını güçlendirmek yerine, iktidarın ideolojik hedeflerine ve sermaye çevrelerinin çıkarlarına yönlendirilmektedir. Bu veriler ışığında, 2026 Eğitim Bütçesi; eğitim hakkını genişleten değil daraltan, kamusal eğitimi güçlendiren değil tasfiye eden, öğrencilerin en temel ihtiyaçlarını dahi karşılamaktan uzak, eğitim emekçilerinin insanca yaşam ve güvenceli çalışma taleplerini yok sayan siyasal bir tercihler bütünüdür. Bu bütçe, kamusal, bilimsel, laik, anadilinde ve cinsiyet eşitlikçi eğitim talebine yanıt vermediği gibi, eğitimi bir hak olmaktan çıkarıp piyasanın insafına ve siyasal müdahalelere teslim eden bir anlayışın ürünüdür."
Din Öğretimi Genel Müdürlüğü bütçesindeki hızlı artış
OECD verilerine göre, Türkiye'nin öğrenci başına yaptığı harcamaların OECD ortalamasının çok altında kaldığının görüleceğini ifade eden Irmak, bütçede, Din Öğretimi Genel Müdürlüğü bütçesindeki hızlı artışa da dikkati çekti. Irmak, dini eğitime ayrılan kaynakların artırıldığını, bu genel müdürlüğün bütçesinin 2020 yılıda 10,1 milyar lira iken bu yılın sonunda 90 milyarın üzerine çıkmasının beklendiğini kaydetti. Irmak, "2025'in ilk 9 ayında gerçekleşen yaklaşık 53 milyar TL'lik ek artış ve 2026 bütçesindeki eğilim, genel eğitime ayrılması gereken kaynakların önemli bölümünün dini eğitime yönlendirilebileceği kaygısını güçlendiriyor" dedi.
Mesleki eğitim uygulamaları kapsamında çocuk emeğinin sömürüldüğünü ve bunun sonucunda iş cinayetlerinin yaşandığını aktaran Irmak, bütçede çocuk emeğini önleyecek ve mesleki eğitimi kamusal sorumlulukla düzenleyecek bir düzenleme bulunmadığını belirtti. Kemal Irmak, taleplerini şöyle sıraladı:
"Eğitim ve bilim emekçilerinin ücretleri yoksulluk sınırının üzerine çıkarılmalıdır. Vergi dilimleri adil şekilde düzenlenmeli; yıl içinde yaşanan maaş kayıpları durdurulmalıdır. Ek dersler ve tüm ek ödemeler temel ücrete dahil edilmeli ve emekliliğe yansıtılmalıdır. Emeklilikte insanca yaşamı sağlayacak düzenlemeler yapılmalıdır. Aile yardımı, çocuk yardımı ve diğer sosyal yardımlar günün koşullarına uygun seviyelere yükseltilmelidir. Eğitime hazırlık ödeneği tüm eğitim ve bilim emekçilerine, en az bir maaş tutarında, yılda iki kez ödenmelidir. Tüm eğitim ve yükseköğretim emekçileri kadrolu ve güvenceli istihdam edilmelidir; geçici istihdam sonlandırılmalıdır. Öğretmen ve yardımcı hizmetli açıkları kadrolu istihdamla kapatılmalı; ataması yapılmayan tüm öğretmenler kadrolu atanmalıdır. Okullara acilen en az 120.000 yardımcı hizmetli istihdam edilmelidir. Laik, bilimsel, kamusal, cinsiyet eşitlikçi ve anadilinde eğitim anayasal güvence altına alınmalıdır. Dini vakıf ve tarikatlarla yapılan tüm protokoller iptal edilmelidir. Özel okullara teşvik ve kaynak aktarımına son verilmeli; kamu kaynakları devlet okullarının güçlendirilmesi için kullanılmalıdır. MEB bütçesinin milli gelire oranı en az iki kat artırılarak OECD ortalamasına yaklaştırılmalıdır. Eğitim yatırımlarına ayrılan pay en az iki kat artırılmalıdır. Kamu çalışanları için ücretsiz ve erişilebilir okul öncesi kurumlar, kreşler ve bakımevleri açılmalıdır. Tüm kademelerde öğrencilere en az bir öğün ücretsiz, sağlıklı yemek ve temiz su sağlanmalıdır. Yükseköğretim öğrencilerinin barınma hakkı güvence altına alınmalı; devlet yurt kapasitesi artırılmalıdır. Burslar ve destek programları güçlendirilmeli; üniversiteye erişim ekonomik bir engel olmaktan çıkarılmalıdır. Deprem bölgesindeki öğrenciler için özel bütçeli, kapsamlı ve kalıcı eğitim programları uygulanmalıdır. MESEM uygulamaları derhal sonlandırılmalı; kamusal, pedagojik ilkelere uygun mesleki eğitim programları hayata geçirilmelidir."
Eğitim-Sen Genel Başkanı Kemal Irmak, açıklanan bu bütçenin, eğitimi güçlendirmek yerine eğitim emekçilerinden, öğrencilerden ve ailelerden tasarruf yapılmasını öngören bir tercihi gösterdiğini belirterek, "Kamusal, laik ve bilimsel eğitimi savunmaya devam edeceğiz. Bu bütçeyi kabul etmiyoruz" diye konuştu.



















