Haberler

"10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü" kapsamında panel düzenlendi

Güncelleme:

"10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü" kapsamında panel düzenlendiİSTANBUL "10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü" kapsamında düzenlenen panelde, mültecilerin durumu konuşuldu.

"10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü" kapsamında panel düzenlendi

İSTANBUL "10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü" kapsamında düzenlenen panelde, mültecilerin durumu konuşuldu.

İstanbul Üniversitesi, "10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü" vesilesiyle "Çözümsüzlüğe Çözüm Arayışları" adlı panel düzenledi. Prof. Dr. Fuat Sezgin Kongre Kültür Merkezi'nde düzenlenen konferansta Türkiye'de yaşayan mültecilerin durumu konuşuldu. Marmara Üniversitesi'nde doktora çalışmalarına devam eden Riad Domazeti, "Maalesef Birleşmiş Milletler'in tanımladığı 21. yüzyılda en büyük insani krizle karşı karşıyayız. Maalesef çeşitli küresel güçler ve bölgesel güçlerin de müdahalesiyle Suriye krizi 21. yüzyılın en derin insani krizi olarak karşımıza çıkmaktadır. Bunun daha ötesi de var maalesef Suriye ve Suriye halkı Çin'den Adriyatik Denizi'ne kadar birçok ülkede aslında bu ülkenin yok olmakla bir şekilde belki de içlerinden sevinç duyduğu bir kriz haline gelmiş durumda. Aslında insani durum geçerken çok vahim bir durum ama bunun da ötesi Suriye'deki krizin şu anda siyasi anlamda bir çözümsüzlük noktasında, bir tıkanmıştık noktasında" açıklamasında bulundu.

"Mülteci Meselesi Bağlamında Suriyeli Mülteciler ve Kamplardaki Durum" konusunda araştırmalar yapan İrfan Tatlı, "Bu insanların orada olup olmamasına karar vermek gibi bir durumun olması zaten başlı başına olumsuz bir durum. Yani bu sonuçta devletlerin imzaladığı ve uymaya tabii oldukları belgelerde belirlenmiş haklar ve herkes bu haklarını nasıl ifade özgürlüğü ve din özgürlüğü varsa ya da çeşitli özgürlükler varsa mülteci dediğimiz bu insanların da canlarını ya da mallarını tehlike altında hissettikleri zaman başka ülkelere iltica talebinde bulunma hakları var. Dolayısıyla bu durumun haklı ya da haksız perspektifinden değerlendirilmemesi gerektiğini düşünüyorum. Bu durumu değiştirmek için, bu insanların göç ettikleri yerlerdeki durumu düzeltmek için neler yapılabilir buna odaklanılması gerektiğini düşünüyorum" ifadelerine yer verdi.

İstanbul Üniversitesi'nde Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler alanında doktora yapan Selim Vatandaş, "2011 yılındaki bu Arap İsyanları çalkantılarından hemen sonra Suriye'den büyük bir dalga, yaklaşık 2 milyonluk bir dalga iki yıl içerisinde Türkiye'ye yöneldi. Ben buna Birinci Göç Dalgası diyorum. Göç dalgasının sancılarını, yorgunluğunu ilk aşama Türkiye çekti. Daha sonra 2'nci Göç Dalgası ise 2013 yılında Ege kıyıları üzerinden Avrupa'ya yöneldi. Bunu araştırdığımda şöyle bir bulguya ulaştım. Almanya'nın yaklaşık bir buçuk Suriyeli'yi sınırlarına katacağına dair bir fısıltı duyuldu. Hakikaten de Merkel'in söylemi göçmenlere karşı yumuşadı ve bir buçuk milyon göçmen Alman topraklarına kabul edildi" dedi.

Kaynak: İhlas Haber Ajansı / Genel

Türkiye Suriye Genel Yerel Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title