Haberler

Dha İstanbul Bülteni - 2

1- MAHKEME "REİAN'A KATLİAMI" İDDİANAMESİNİ KABUL ETTİ.

1- MAHKEME "REİAN'A KATLİAMI" İDDİANAMESİNİ KABUL ETTİ

Yargılama Silivri Cezaevi'ndeki salonda 11 Aralık'ta başlayacak. Duruşmalarak kesintisiz 5 gün üst üste görülecek.

Ümit TÜRK İstanbul / DHA

İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi Yılbaşı gecesi Reina'da gerçekleştirdiği saldırıda 39 kişiyi öldüren, 79 kişiyi de yaralayan Abdulkadir Masharipov ile saldırıda rol alan DEAŞ terör örgütü üyesi 56 kişi hakkındaki iddianameyi kabul etti. Mahkeme, güvenlik gerekçesiyle duruşmaların Silivri Cezaevi Yerleşkesi karşısında bulunan duruşma salonunda yapılmasına karar verdi.

SALDIRGANA 40 KEZ AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET VE 2 BİN 397 YILA KADAR HAPİS TALEP EDİLDİ

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu Savcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, saldırgan Abdulkadir Masharipov hakkında, "Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme", "39 kişiyi nitelikli şekilde kasten öldürme", "79 kişiyi kasten öldürmeye teşebbüs", "Silahlı terör örgütüne üye olma", "Sayı ve nitelik bakımından vahim olan silah veya mermileri satın alınması taşınması bulundurulması" suçlarından 40 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası bin 555 yıldan 2 bin 397 yıla kadar hapis cezası talep edildi.

EŞİNE DE AYNI CEZA İSTENDİ

Masharipov'un eşi Zarina Nurullayeva ile katliamın planlama aşamasında yer alan İlyas Mamaşaripov, katliamın doğrudan talimatını veren Ebu Cihad isimli terörist ile doğrudan bağlantılı olan Alı Jameel Mohammed Mohammed ile saldırgan ile benzer potansiyeli bulunduğu belirtilen Abdurrauf Sert'in de, "Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme", "39 kişiyi nitelikli şekilde kasten öldürme", "79 kişiyi kasten öldürmeye teşebbüs", "Silahlı terör örgütüne üye olma", "Sayı ve nitelik bakımından vahim olan silah veya mermileri satın alınması taşınması bulundurulması" 40 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası bin 555 yıldan 2 bin 397 yıla kadar hapis cezası talep edildi.

Diğer 52 şüpheli hakkında ise "Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme" ve "Silahlı terör örgütüne üye olma" suçlarından ayrı ayrı bir kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile 15'er yıla kadar hapis cezası talep edildi.

90 sayfalık iddianamede 51'i tutuklu 57 şüpheli yer aldı. Saldırıda 39 kişinin öldüğü 79 kişinin ise yaralandığı kaydedilirken, aralarında Reina işletmecisi Mehmet Koçarslan'ın da bulunduğu 121 kişi ve bir işletme mağdur müşteki olarak yer aldı.

OLAY GÜNÜ...

İddianamede olay günü şu şekilde özetlendi; "Yılbaşı günü Zeytinburnu'ndan taksi ile Beşiktaş'ta bulunan Reina isimli eğlence mekanına gelen DEAŞ Terör örgütü mensubu Ebu Muhammed El Horasani kod ismini kullanan şüpheli Abdulkadir Masharipov, DEAŞ Terör örgütünün talimatı doğrultusunda saat 01.15 sıralarında AK-47 Kalasnikof marka otomatik tüfekle, Reina'nın kapısında bulunan kişilere de ateş açarak içeriye girmiş, burada polis memuru Burak Yıldız'ı şehit etmiş, Reina da Yılbaşı kutlaması yaparak eğlenen insanların üzerine otomatik tüfekle tasarlayarak öldürme kastıyla ateş ederek 39 kişiyi öldürmüş, 79 kişiyi de yaralamıştır"

MASHARİPOV'UN YAKALANMA AŞAMASINDA YAŞANANLAR: TEHLİKELİ GÖRÜLEN 642 KİŞİ SINIRDIŞI EDİLDİ

İddianamede saldırgan Abdulkadir Masharipov'un, çıkan kargaşadan yararlanarak  taksi ile eylem sonrası olay yerinden ayrıldığı belirtilerek, yakalanmasına yönelik yapılanlar anlatıldı. Buna göre, 2 bin polisin, MİT Bölge Başkanlığı'nın verdiği destekle saldırganın bulunması için harakete geçildiği kaydedildi. Saldırganın kaçış güzergahı ve eylem birliği içinde olduğu DEAŞ terör örgütü mensuplarının incelenmeye alındığı ve bu doğrultuda 7 bin 200 saatlik kamera görüntülerinin izlendiği ifade edildi. Bu konuda vatandaşlardan da 2142 ihbar geldiği, DEAŞ Terör örgütünün "Madafa" evleri olarak tabir ettiği ve örgütsel amaçları doğrultusunda kullandığı, YTS ( Yabancı Terörist Savaşçı) lerin barındırıldığı 152 adrese operasyonlar yapıldığı belirtildi. Yine yürütülen bu operasyonlar kapsamında 642 yabancı uyruklu şahısın kamu güvenliği açısından tehdit oluşturduğu gerekçesiyle sınırdışı edildiği de ortaya çıktı. Masharipov'un da yapılan bu çalışmalar sonucu Esenyurt'ta saklandığı evde yakalandığı kaydedildi.

SALDIRININ EMRİNİ O VERDİ...

İddianamede Reina katliamı emrini talimatının Suriye'de çatışma bölgelerinde faaliyet gösteren, üst düzey DEAŞ terör örgütü mensubu, Rusya Federasyonu vatandaşı Ebu Cihad kod isimli İslam Atabıev tarafından, Abdulkadir Masharipov'a verildiğinin tespit edildiği belirtildi. Atabıev'in örgütün Rusça yayın yapan medya yayın organının başında bulunduğu ve Ebu Cihad El Şişani ve Ebu Cihad El Karaçayi kod isimlerini de kullandığı belirtildi.

İddianameye göre, şüpheli Abdulkadir Masharipov 26 Aralık 2016'da telegram üzerinden haberleştiği DEAŞ terör örgütü militanıyla Başakşehir'de buluştu. Kimliği tespit edilemeyen Kafkas kökenli Rusça konuşan militan, Masharipov'a DEAŞ'ın Türkiye eylemlerini organize eden Ebu Cihad'ın eylem talimatının olduğu ses kaydını içeren hafıza kartını ve günlük ev kiralaması için 700 TL para verdi.

"BU TÜRKİYE'Yİ ÖLDÜRÜN"

Masharipov'un kullandığı tabletten çıkan ses kaydında Ebu Cihad şunları söyledi; "Allah yolunda köpeklere, kafirlere göstermek gerekli, onlar hiç bir yerde güvenli değiller. Onlar düşünmesinler, İstanbul güvenli diye... Onlar Müslümanları öldüremezler, bombalayamazlar, çocukları kadınları öldüremezler. Bunlar cezasız kalmaz. (...)Allah diyor ki, bu Türkiye'yi öldürün. Dağıtın. Gecesini gündüz yapın"

OĞLUNA BÜYÜDÜĞÜNDE İNTİHAR EYLEMİ YAPMASI İÇİN TAVSİYEDE BULUNMUŞ

Masharipov'un 27 Aralık 2016'da saat 23.57'de bir veda videosu çektiği, video görüntülerinde intihar eylemi yapacağını, çocuklarının büyüyünce eşine zorluk çıkarmamalarını ve oğlunun da büyüdüğünde kendisi gibi istihşad eylemi yapması tavsiyesinde bulunduğu da iddianamede yer aldı. 28 Aralık'ta ise Masharipov'un eylem talimatı aldığı Taksim Meydanı'na giderek cep telefonuyla selfi çeker gibi keşif amaçlı kayıt yaptığı, 29 Aralık'ta da günlüğünü 100 TL'ye kiraladığı Medikule Rezidans'taki daireye, DEAŞ örgütü mensubu bir şahıs tarafından eylemle kullanılacak mühimmatın bavul içerisinde bırakıldığı anlatıldı.

REİNA İKİNCİ HEDEFMİŞ

31 Aralık 2016 günü, Taksim'e tekrardan keşif için çıkan Masharipov, polislerden dolayı Taksim'e girmesinin mümkün olmadığını, telegram üzerinden bildirmesi üzerine, Ebu Cihad iki hedef olduğunu söyleyerek bir fotoğraf gönderdiği belirtildi. Fotoğrafın bir tarafında peygambere hakaret eden gazetenin Şişli'deki adresi, diğer bölümünde ise Reina Disko Clup olduğu belirtildi. Ebu Cihad, yılbaşı nedeniyle gazetenin muhtemelen kapalı olduğundan hedefi Reina olarak belirlediği kaydedildi.

DEAŞ TERÖR ÖRGÜTÜ EYLEMİ SAHİPLENDİ

İddianamede Reina da gerçekleştirilen eylem sonrası DEAŞ terör örgütünün, Türkçe yayınladığı " FURAT" isimli video terör eylemini sahiplenmiştir.

LAR İDDİANAMEDE...

İddianamede yakalama sırasında şüpheli Yasser Mohamed Salem Radown'un anüsüne gizlediği cep telefonu elde edildiği bu kişinin çatışma bölgelerinde DEAŞ terör örgütü bünyesinde kadı olarak görev yaptığı tespitine yer verildi. İddianamede şüphelilerde bulunan digital eşyalardan elde edilen fotoğraflara da yer verildi.

======================================

2- "ATATÜRK'ÜN HATIRASINA HAKARET" SANIKLARI HAKKINDA JET İDDİANAME

Savcı, tutuklu şüpheli Süleyman Yeşilyurt ve halen yakalanamayan Hasan Akar'ın 7'şer buçuk yıla kadar hapsini istedi.

İddianamede Yeşilyurt ve Akar'ın toplumun bir kesiminin sinir uçları ile oynamayı ve toplumu tahrik etmeyi amaçladıklarının anlaşıldığı belirtildi

Hasan Akar hakkında dava açılmasına yol açan aynı videoyla ilgili daha önce de soruşturma açıldığı ancak söz konusu soruşturmayı yürüten  Ankara Cumhuriyet Savcılığı'nın dava açılmasına gerek görmeyip takipsizlik kararı verdiği ortaya çıktı.

Serpil KIRKESER, İstanbulDHA

Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı'nca "Atatürk'ün hatırasına alenen hakaret etme" ve "Halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme" suçlamalarıyla yürütülen soruşturma tamamlandı. Savcılık, şüpheliler Hasan Akar ve Süleyman Yeşilyurt'un 2,5 yıldan  7,5 yıla kadar ayrı ayrı  hapsini istedi. İddianame kabul edilirse Yeşilyurt ve Akar'ın önümüzdeki günlerde Bakırköy Asliye Ceza Mahkemesi'nde yargılanmalarına başlanacak. Öte yandan diğer şüpheliler Mustafa Armağan ve Yavuz Bahadıroğlu hakkında ise takipsizlik kararı verildi.

İDDİANAME 9 GÜNDE HAZIRLANDI

Bakırköy Basın Suçları Soruşturma Bürosu Savcısı Ertuğrul Sarıyar, Atatürk'e hakaret soruşturmasını 9 günde bitirdi. Cumhuriyet Savcısı Sarıyar  hazırladığı iddianamede,  6 Mayıs 2017 tarihinde 'TVNET' isimli televizyon kanalında yayınlanan Yavuz Bahadıroğlu ismini kullanan Niyazi Birinci'nin moderatörlüğünü yaptığı programa Mustafa Armağan ve Süleyman Yeşilyurt'un konuk olarak katıldığını hatırlattı.

"TOPLUMUN SİNİR UÇLARIYLA OYNAMAYI AMAÇLADIĞI ANLAŞILMIŞTIR"

"Derin Tarih" isimli programın bir bölümünde şüpheli Süleyman Yeşilyurt'un  söz aldığı ve suça konu sözleri söylediği belirtildi. İddianamede, "Şüphelinin kullandığı ifadelerle Atatürk'ün toplum gözündeki değerini düşürmeyi, toplumun bir kesiminin

sinir uçları ile oynamayı toplumu tahrik etmeyi amaçladığı anlaşılmıştır" ifadelerine yer verildi. Atılı suçları işlediği belirtilen ve geçtiğimiz günlerde tutuklanan Yeşilyurt'un "Atatürk'ün hatırasına alenen hakaret etme" ve "Halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme" suçlarından 2,5 yıldan 7,5 yıla kadar hapsi istendi.

HASAN AKAR'IN TARİHİ BELGEYE, GERÇEKLİĞE DAYANMAYAN ŞEKİLDE ALENEN HAKARETTE BULUNDUĞU BELİRTİLDİ Şüpheli Hasan Akar'ın da 9 Mayıs 2017 tarihinde saat 19.00'da Kanal D isimli TV kanalında ana haber programında yayınlanan bir videoda  söylediği sözlere ilişkin soruşturma başlatıldığı hatırlatıldı. Polisin, şüpheli Hasan Akar'ın ifadesine başvurmak üzere adresine gittiği, adresinde bulamadığı kaydedilen iddianamede,  atılı suçların niteliği göz önünde bulundurularak şüpheli Hasan Akar  hakkında yakalama kararı çıkarıldığı anımsatıldı. İddianamede,  "Şüphelinin soruşturmaya konu videoda Atatürk, annesi ve babası hakkında hiçbir tarihi belgeye, gerçekliğe, delile dayanmayan, açık küfür içerecek şekilde Atatürk'ün hatırasına alenen hakarette bulunduğu belirtildi.

TAKİPSİZLİK KARARI VERİLDİĞİ ORTAYA ÇIKTI

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nca aynı video ile ilgili 2017 /1331 soruşturma numarası üzerinden, videonun çekildiği alanın belli olmaması, videonun aleniyet kazanıp  kazanmadığı hususunun anlaşılamaması gerekçeleri ile kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği de ifade edildi. "Bu kararın Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığımız açısından bağlayıcılığı bulunmamaktadır" denilen iddianamede, suça konu videonun ulusal televizyon kanalında yayınlandığı ve  aleniyet kazandığı belirtildi. Dolayısıyla 9 Mayıs 2017 tarihli yeni bir suçun ortaya çıktığı ifade edilen iddianamede, "Atatürk'ün hatırasına alenen hakaret" suçu açısında eylemin sübuta erdiği kaydedildi. İddianamede, şüpheli Akar'ın videosunun son kısmında "Biz toplama yapmışız, çıkarma yapmışız, biz fark ettiğimiz her şeyi  planlamışız" diyerek videoyu çekmekteki amacının itibarı suikast olduğunu, toplumun bir kesiminin sinir uçları ile oynamayı, toplumu tahrik etmeyi amaçladığını açıkça ortaya koyduğunun anlaşıldığı belirtildi. Atılı suçları işlediği belirtilen ve hakkında tutuklamaya yönelik yakalama kararı bulunan firari şüpheli Hasan Akar'ın "Atatürk'ün  hatırasına alenen hakaret etme" ve "Halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etmeö suçlarından 2,5  yıldan  7,5 yıla kadar hapsi istendi.

BAHADIROĞLU VE ARMAĞAN HAKKINDA TAKİPSİZLİK KARARI

Öte yandan Soruşturma Savcısı Ertuğrul Sarıyar, Yavuz Bahadıroğlu ve Mustafa Armağan hakkında aynı suçlardan takipsizlik kararı verdi. Takipsizlik kararının sonuç bölümünde, program CD'sin incelenmesinde şüpheliler Bahadıroğlu ve Armağan'ın Atatürk'e hakaret içeren ve halkı kin ve düşmanlığa alenen  tahrik edecek bir kelime kullanmadıkları belirtildi. Takipsizlik kararında, "Bahadıroğlu ve Armağan'ın programın canlı yayın olması nedeniyle şüpheli Süleyman  Yeşilyurt'un  anlatımlarına müdahale imkanlarının  olmadığı atılı suçların şüpheliler tarafından işlenmediği anlaşılmıştır" denildi.

Görüntü Dökümü:

-----------------------

-Yeşilyurt'un adliye önünde görüntüsü

-Bahadıroğlu'nun arşiv görüntüsü

17.05.2017 - 11.37 - Haber Kodu : 170517069

17.05.2017 - 11.53 - Haber Kodu : 170517079

================================

3- CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN, BEYAZ SARAY'A TÜRKİYE'DEN GÖTÜRÜLEN ZIRHLI MAKAM ARACIYLA GİTTİ...

Haber: Özgür ALTUNCU, İstanbulDHA

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD Başkanı Donald Trump ile görüşmek için Beyaz Saray'a giderken, Türkiye'den götürülen Mercedes marka zırhlı makam aracını kullandı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bir önceki Beyaz Saray ziyaretinde Başkan Obama ile görüşmek için Beyaz Saray'a giderken ABD tarafının tahsis edilen ve ABD Başkanlarının da makam aracı olan Cadillac marka zırhlı makam aracını kullanmıştı.

ABD'DE İKİNCİ KEZ KULLANDI

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, kendi makam aracını ABD'de ilk kez kullanmıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM zirvesi için geçtiğimiz yıl gittiği New York'ta ilk kez Türkiye'den getirilen zırhlı makam aracını kullanmıştı.

DÜNYA LİDERLERİ

ABD Başkanı Donald Trump ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in yurtdışı gezilerine makam aracını götürme uygulaması Erdoğan için de bir süredir uygulanıyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yurtdışı ziyaretlerinde askeri bir kargo uçağı ziyaret edilecek ülkeye makam araçlarını ulaştırıyor.

GÜNEY AMERİKA ZİYARETİNDE BAŞLADI...

Bu uygulama ilk kez geçtiğimiz yıl Şubat ayında gerçekleştirilen Güney Amerika gezisinde hayata geçirilmiş, üç ülkeyi kapsayan Güney Amerika gezisinde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın zırhlı makam aracı, kargo uçağıyla Şili, Peru ve Ekvador'a götürülmüştü.

Görüntü Dökümü:

-------------------------

-Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Beyaz Saray'a gelişinden detay

-Beyaz Saray'dan ayrılmasından detay

-Washington'da konvoyun ilerleyişinden detay

17.05.2017 - 11.27 - Haber Kodu : 170517064

====================================

4- BEYKOZ'DA POLİS OPERASYONU (1)

Haber-Kamera: Ramazan EĞRİ / İstanbul DHA

İstanbul Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri Beykoz'da bir adrese operasyon düzenledi. Operasyona Özel Harekat Timleri de destek verdi. Polis ekipleri şuan da baskın yapılan adreste arama yapıyor.

Görüntü Dökümü:

------------------------

-Baskın yapılan adres

-Özel harekat timlerinden detay

-Genel ve detaylar

====================================

5- MUSTAFA SARIGÜL VE OĞLUNUN HAYRİ İNÖNÜ'YÜ TEHDİT DAVASI

Haber: Hayati KILIÇ / İstanbul DHA

Eski Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül ve oğlu Emir Sarıgül'ün 'Birden fazla kişiyle tehdit' ve 'Kamu görevlisine hakaret' suçlarından yargılandığı davada, Şişli Belediye Başkanı Hayri İnönü ve eşi ifade verdi. Hayri İnönü ile eşi sanıklardan şikayetçi olduklarını söylediler.

İstanbul 44. Asliye Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, sanıklardan eski Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül ve oğlu sanık Emir Sarıgül duruşmaya gelmedi. Müştekiler Şişli Belediye Başkanı Hayri İnönü ile eşi Mahbube Nazlı İnönü duruşmada hazır bulundu. Mustafa Sarıgül ve oğlu Emir Sarıgül'ü duruşmada avukatları temsil etti.

"AMERİKA'DA BİR OTELDE BULUŞTUK"

Duruşmada ifade veren Hayri İnönü şikayetinin devam ettiğini belirterek, "Ben daha önce Şişli Belediyesi'nde meclis üyesiydim. Daha Sonra belediye başkanı seçildim. Seçildikten sonra belediyede bazı değişiklikler yaptım. Bu değişiklikler üzerine Mustafa Sarıgül ile sorunlar yaşamaya başladım. Ankara'da Tuncay Ceylan ve Tamer Saka ile yemek yerken, Tuncay Ceylan'a telefon geldi. Telefondaki Mustafa Sarıgül benimle görüşmek istemiş. Telefonu aldım Mustafa Sarıgül ile görüştüm. Konuşmamızda hakaret etti.

'Politika hayatımı mahvetirmem' şeklinde sözler söyledi. Telefon görüşmesini sonlandırdım. Daha sonra CHP'nin o dönem ki milletvekili Aydın Ayaydın bulunduğumuz yere geldi. Yaşanan sorunların çözümüne dair bir görüşme yapılmasının faydalı olacağı konuşuldu. Ertesi Gün Emir Sarıgül beni arayarak araba göndereceğini ve görüşme yerini söyledi. Gelen araçla Mustafa Sarıgül'ün Ankara'daki evini gittik. Bu evde Sarıgül Amerika'daki çocuklarımı kastederek, çocuklar için Amerika'ya iki adam gönderdiğini, hatırladığım kadarıyla 800 bin Dolar civarında rakamdan bahsederek, masrafa neden olduğunu söyledi. Çocuklarım söz konusu olduğundan Amerika'ya çocuklarımın yanına gittim. Amerika'da bulunduğum sırada Sarıgül telefonla aradı görüşmek istedi. Amerika'da bir otelde buluştuk. Görüşmemizde, bu işin böyle gitmeyeceğini istifa etmem gerektiğini söyledi. Buradaki görüşmede açıkça tehdit içeren sözler söylediğini hatırlamıyorum. Daha önceki tehditleri çocuklarımı takibi ve 'Nazlıy'ı aldıracağım' şeklinde Ankara'da söylediği sözler nedeniyle tehdit edilmiştim" dedi.

"İSİFA MEKTUBU YAZMAMI İSTEDİ"

Mustafa Sarıgül'ün kendisine istifa mektubu yazmasını söylediğini belirten İnönü, "Biri belediye ye diğeri kaymakamlığa iki adet dilekçe yazdım. Dilekçelerin resimlerini çektim. Daha sonra Amerika'da kaldığım eve döndüm. Şişli Kaymakamı'nı arayarak dilekçenin içeriğinden bahsetmeden, benimle ilgili dilekçe gelirse işlem yapmamasını söyledim. Kaymakam Bey 'İstifa dilekçesi mi?' diye sorunca cevap vermedim. Sonra Türkiye'ye döndüm. Olaylar savcılığa intikal etmeden bir gazetede çıkınca partimle görüşmelerim oldu. Partiden İhsan Özkes'e olan biteni anlattım. Aydın Ayaydın ile görüştüm. Amerika'daki  olaylara ilişkin görüşmem olmadı. Aydın Ayaydın ile ilgili görüşmem Ankara'daki yemekte yaşanan telefon görüşmesini ile ilgili konuştum. O akşam yemekte Mustafa Sarıgül 'Belediyedeki kadınları gönderip Nazlı Hanımı aldıracağım' şeklinde söz söyledi. Bunun üzerine eşimi arayarak annesinde kalmasını söyledim. O gün annesinde kaldı. Şikayetçiyim, davaya katılmak istiyorum" şeklinde konuştu.

"CEP TELEFONUMU MESAJ ATTI"

Duruşmada ifade veren Nazlı İnönü ise, "Mustafa Sarıgül cep telefonuma 'Benim çocuklarım mutsuz, uyumadılar. Sizinkiler mutlu olsun hocam' şeklinde mesaj attı. Eşimle sanıklar arasında yaşananlara ilişkin doğrudan bilgim yok. Eşimin bana anlattıkları kadarıyla ifade vermiştim. Mesajda 'Hocam' kelimesi uzatılarak yazıldığı için tehdit olarak algılamıştım. Emir Sarıgül'ün bana yönelik herhangi bir telefon araması ya da sözü olmadı. Şikayetçiyim. Davaya katılmak istiyorum" dedi.

Duruşma, aralarında eski CHP Milletvekilleri Aydın Ayaydın ve İhsan Özkes, Kemal  Kılıçdaroğlu'nun Özel Kalem Müdürü Tuncay Ceylan, CHP Genel Baykan Yardımcısı Veli Ağbaba'nın da aralarında bulunduğu tanıkların dinlenmesi ve sanıkların duruşmada hazır bulunmaları için duruşma ileri bir tarihe ertelendi.

İDDİANAMEDEN

Eski Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül ve oğlu Emir Sarıgül hakkında, Şişli Belediye Başkanı Hayri İnönü ve eşi Nazlı İnönü'nün suç duyurusu üzerine başlatılan soruşturmada, Mustafa Sarıgül'ün, 'Birden fazla kişiyle tehdit' ve 'Kamu görevlisine hakaret' suçlarından 3 yıldan 8 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılması istenirken, Emir Sarıgül hakkında ise 'Birden fazla kişiyle tehdit' suçundan 2 yıldan 6 yıla kadar hapis cezası talep ediliyor.

====================================

6- HEPSİBURADA'DAN KADINLARA "GÜÇLÜ TEKNOLOJİ" DESTEĞİ

Haber: Gülseli KENARLI - Kamera: Yaşar KAÇMAZ / İstanbul DHA

Hepsiburada ve KAGİDER iş birliği ile hayata geçirilen "Girişimci Kadınlara Teknoloji Gücü" projesini tanıttı. Hepsiburada Yönetim Kurulu Başkanı Hanzade Doğan Boyner, "Kendi faaliyet alanımızda kadınlarımıza yol göstermek, onların işlerini büyütmelerini sağlamak ve onlara gerekli desteği sunmak bizim önceliğimiz. Bu inançla ve motivasyonla yola çıktık ve Hepsiburada'nın başta teknoloji ve pazarlama olmak üzere tüm imkan ve yeteneklerini bu program aracılığıyla girişimci kadınlar için seferber ediyoruz."dedi.

2017 SONUNA KADAR BİN YENİ KADIN GİRİŞİMCİ PROGRAMA DAHİL EDİLECEK

Hepsiburada, girişimci kadınları e-ticarete teşvik eden programını bugün başlattı. 2017 sonuna kadar 1000 yeni kadın girişimciyi programa dahil etmeyi hedefleyen Hepsiburada'nın sunduğu avantajlar paketi sayesinde girişimci kadınlar işlerini e-ticarete taşıyıp büyütecek.

Hepsiburada ve KAGİDER iş birliği ile hayata geçirilen projenin basın toplantısına Hepsiburada Yönetim Kurulu Başkanı Hanzade Doğan Boyner, KAGİDER Yönetim Kurulu Üyesi Şule Yüksel, Hepsiburada Ticari Grup Başkanı Emre Ekmekçi, sivil toplum kuruluşları temsilcileri ve girişimci kadınlar katıldı.

"KADINLARIN SINIRLI KALDIĞI BİR EKONOMİ SÜRDÜRÜLEBİLİR VE SAĞLIK OLAMAZ"

Hepsiburada Yönetim Kurulu Başkanı Hanzade Doğan Boyner, toplantıda yaptığı konuşmasında, proje hakkında bilgi vererek şunları kaydetti:  "Toplumunun yarısının yani erkeklerin ekonomiye katıldığı, diğer yarısının yani kadınların sınırlı kaldığı bir ekonomi sürdürülebilir ve sağlık olamaz.TÜİK verilerine göre Avrupa Birliği ülkelerinde her yüz kadından 60'ı çalışıyor ama ülkemizde her yüz kadından sadece 27'si istihdam ediliyor.Türkiye genelinde girişimcilerin yüzde 92'si erkeklerden oluşuyor. Kadın girişimci oranımız sadece yüzde 8. Hepsiburada platformuna baktığımızda da durum aynı. Pazar yerimizde sanal mağaza açan işletmelerin sadece yüzde 10'u kadın girişimcilere ait. Ancak satıştaki oran bundan çok daha az. Toplam satışın sadece yüzde 1'i  kadın sahipliği olan işletmelere ait. Tablo maalesef böyle. Biz Türkiye'nin Hepsiburadasıyız ve bu durum bize önemli sorumluluk yüklüyor. Kendi faaliyet alanımızda kadınlarımıza yol göstermek, onların işlerini büyütmelerini sağlamak ve onlara gerekli desteği sunmak bizim önceliğimiz. Bu inançla ve motivasyonla yola çıktık ve Hepsiburada'nın başta teknoloji ve pazarlama olmak üzere tüm imkan ve yeteneklerini bu program aracılığıyla girişimci kadınlar için seferber ediyoruz. Hepsiburada,67 milyon aylık ziyaret alan, 30 farklı kategoride, 10 milyondan fazla tekil ürünün satışa sunulduğu, ayda 2 milyondan fazla ürün sevkiyatının yapıldığı bölgenin ve Türkiye'nin en büyük platformu."

"KADIN GİRİŞİMCİLERİN SATIŞLARININ ARTMASINI KENDİMİZE ÖNCELİKLİ BİR HEDEF OLARAK BELİRLEDİK"

Hanzade Doğan Boyner, "'Girişimci Kadınlara Teknoloji Gücü' programımızla girişimci kadınlar teknoloji yatırımı yapmadan pazarlama yatırımını düşünmeden Hepsiburada Pazar yerinde sanal mağazalarını açıyor ve e-ticaret yapmaya başlıyor. Böylece ister bir mağazaları olsun, ister evde el emeği ile üretim yapıyor olsun girişimci kadınlar ürünlerini Hepsiburada sayesinde tüm Türkiye'ye açma şansına kavuşuyorlar. Biz bu programı hazırlarken elimizi taşın altına koyduk. Verdiğimiz destekleri girişimcilerin boyutlarına göre kademeli şeklide artırarak, sadece komisyon oranlarında indirimler değil, kargo ücretini üstlenerek, stüdyomuzda bedelsiz resim çekme hizmeti vererek, kadın girişimcilere ait ürünlerin platformumuzda öne çıkmasını sağlayacak algoritmalar geliştirerek bütün şirket olarak sahiplendik. Kadın girişimcilerin satışlarının artmasını kendimize öncelikli bir hedef olarak belirledik. Bu hedeflerle yola çıkarken KAGİDER ve Nef Vakfı gibi kadın girişimcileri teşvik eden sivil toplum kuruluşları ve vakıflarla işbirliği yaptık. Bu işbirliklerini artırarak ve doğrudan alacağımız başvurularla sene sonu itibariyle ulaşmak istediğimiz kadın girişimci sayısı bin yani ekonomik anlamda daha çok kalkınan, belki daha iyi eğitim fırsatı yakalayan, sosyal hayata daha güçlü sarılan bin aile. Hayalimiz, hedefimiz ve bizi mutlu edecek tablo bu" dedi.

"TÜRKİYE'DEKİ BİRÇOK GİRİŞİMCİ ADAYININ ÖNÜNÜ AÇAN, DESTEKLEYEN BİR PROGRAM OLACAK"

KAGİDER Yönetim Kurulu Üyesi Şule Yüksel, Boyner'İn ardından söz alarak, Hepsiburada ile daha önce proje paydaşı olarak tanıştıklarını belirterek, "Biz KAGİDER olarak bu sene 15. yılını dolduran bir kurumuz. Meselemiz Türkiye'de kadın girişimci sayısının artırılması. ve kadınların bu zor yolculukta daha donanımlı, daha bilgili, daha deneyimlerden süzülmüş tecrübelerden de faydalanarak ilerleyebilmesine aracılık etmek istiyoruz" dedi. Yüksel, "İnşallah hem KAGİDER üyelerinin, hem Türkiye'deki birçok girişimci adayının önünü açan, destekleyen bir program olacak. Çok onurluyuz böyle bir programın paydaşı olmaktan" şeklinde konuştu.

PROJE HAKKINDA

Hepsiburada, e-ticaret yoluyla kadınların ekonomide güçlenmesine destek olacak 'Girişimci Kadınlara Teknoloji Gücü' programını hayata geçiriyor. Program kapsamında Hepsiburada Pazar Yerinde mağaza açan kadınlara satış, operasyon, lojistik ve pazarlama desteği sunulacak. Sıfır maliyetle sanal mağaza açma,komisyon indirimleri ve ürünlerini platform üzerinde avantajlı şekilde pazarlama imkanı sunulacak olan kadınlar aynı zamanda girişimcilik ve e-ticaret alanlarında eğitim ve danışmanlık desteği de alabilecek.

Girişimci Kadınlara Teknoloji Programı ile 3 ana hedef kitleye ayrıcalıklar sunulacak.

İşini E-ticarete Taşımak İsteyen Girişimci Kadınlar -İşini E-Ticarette Büyütmek İsteyen Girişimci Kadınlar -Bir Girişim Fikri Olan Kadınlar -Sunulan ayrıcalıklar; -Ücretsiz mağaza açma -Düşük oranlı komisyon -Kampanya desteği -Estra promosyon avantajı -Banner desteği -Kargo desteği.

Görüntü Dökümü:

------------------------

-Hanzade Doğan Boyner'in açıklamaları

-Şule Yüksel'in açıklamaları

-Toplu fotoğraf çekimi

-Genel ve detay görüntüler

====================================

7- "BALYOZ DAVASI" SAVCISINA 3 KEZ AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET TALEBİYLE DAVA AÇILDI

Ümit TÜRK, İstanbulDHA

"Balyoz Davası" savcılarından Savaş Kırbaş hakkında "Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs", "Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni ortadan kaldırmaya teşebbüs" ve "TBMM'yi ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını engellemeye teşebbüs" ile "Silahlı terör örgütü üyeliği" suçlamalarıyla açılan davada, 3 kez ağırlaştırılmış müebbet ve 15 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istendi.

Darbe girişiminin ardından başlatılan soruşturma kapsamında, FETÖ/PDY silahlı terör örgütü yapılanmasına mensup olduğu gerekçesiyle 20 Ağustos'ta tutuklanan, 24 Ağustos 2016'da da meslekten ihraç edilen "Balyoz Davası" savcılarından Savaş Kırbaş hakkında düzenlenen iddianame mahkeme tarafından kabul edildi.

"ÖZEL YETKİLİ MAHKEMEDE FETÖ KUMPASI KURDULAR..."

İstanbul Cumhuriyet Savcısı İsa Dalgıç tarafından hazırlanan ve 106 sayfadan oluşan iddianamede Kırbaş'ın Balyoz Davası'nda, İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi eski Başkanı Ömer Diken, aynı mahkeme eski üye Hakimleri Ali Efendi Peksak, Murat Üründü, Aytekin Özanlı ve Cumhuriyet Savcısı Hüseyin Kaplan ile birlikte birçok hukuka aykırı işlemler yaparak hak ihlallerine neden oldukları belirtildi. Balyoz Davası'nın, FETÖ'nün yargı içindeki mensupları aracılığıyla ortak bir merkezde hazırlanan kumpas davası olduğu ve Kırbaş'ın da bu yapı içerisinde hareket ettiği ileri sürüldü.

"SAHTE DELİLLER KABUL EDİLDİ...OLMAYAN DELİLLER ORTAYA ÇIKARILDI"

İddianamede Balyoz Davası'nda yargılanan 21 kişinin uğradığı hak ihlallerine ilişkin, dönemin savcısı Savaş Kırbaş'ı 2013'te HSYK'ya şikayet ettiği ancak şikayetin işleme konulmadığı, 2014'te yapılan itirazın da yine reddedildiği belirtildi. Dilekçesinin son olarak, şikayetçilerin avukatının yeniden itiraz etmesi üzerine 5 Ocak 2015 tarihinde HSYK tarafından incelemeye alındığı vurgulandı. HSYK 3. Daire'nin hazırladığı rapora göre, Kırbaş'ın da içinde olduğu belirtilen bu yapının "Söz konusu davanın soruşturma ve kovuşturma aşamasında, birçok general, amiral ve subayın hürriyetlerinin kısıtlanmasına, terfilerinin engellenmesine, çalıştıkları kurumlardan ayrılmalarına sebebiyet verdikleri, sahte belgeleri delil olarak kabul etmek, evvelce mevcut olmayan delilleri ortaya çıkarmak, gerçek delilleri gizlemek ve gerçek failleri serbest bırakmak suretiyle bilerek ve isteyerek teröristlere ve vatan hainlerine yardım ettikleri, iftira attıkları, sahte deliller oluşturdukları, ölüme sebebiyet verdikleri, masumiyet karinesini ihlal ettikleri ve vatana ihanet ettikleri" belirtildi.

YAPILAN USULSÜZLÜKLER...

İddianamede, Balyoz soruşturmasında ve dava aşamasında yapılan usulsüzlüklere şu şekilde yer verildi; "Mehmet Baransu'nun teslim ettiği 19 adet CD, bilirkişi incelemesi yapılması için TÜBİTAK görevlisi Hayrettin Bahşi'ye, görevlendirme yapılmasından beş gün önce teslim edildi. Donanma Komutanlığında yapılan aramada bulunan ve soruşturmaya esas alınan 5 numaralı hard disk, bilirkişi incelemesine gönderilmedi. Yasal görevleri olan maddi gerçeğin ortaya çıkması için sanıklar lehine delillerin toplanması ve adil yargılanma konusundaki talepler karşısında kayıtsız kalındı. Savunma tarafından üniversiteler, bilirkişiler ve adli bilişim uzmanlarına yaptırılan incelemelerde, gerek CD' lerde, gerekse 5 numaralı hard diskte delil bütünlüğü olmadığını gösteren sahtelik izleri ve çelişkiler tespit edilmesine rağmen, savunma hakkını ihlal ederek soruşturma aşamasında herhangi bir işlem yapılmadı. Yargılama süresince bu talepler konusunda ısrarla olumsuz görüş bildirdi. Sanıklar lehine delillerin zamanında toplanmaması nedeniyle masum insanların özgürlüklerinden mahrum bırakılmalarına neden olundu. Resmi kurumlardan gelen sanıklar lehine delilleri mahkemeden sakladıkları, İstanbul Emniyet Müdürlüğünden gönderilen tespit tutanakları ile davet yazılarının tarihlerinin karşılaştırılmasında görüleceği üzere, eksik soruşturma ile şüpheliler ifadeye çağrıldı ve tutuklanmaları talebinde bulunuldu"

BALYOZ SAVCININ; SANIK, TANIK VE AVUKATLARI ARASINDAKİ DİYALOĞU

İddianamede Kırbaş'ın Balyoz davasında sanık, tanık ve avukatlarına yönelik hukuk dışı beyanlarda bulunduğu da vurgulandı. Balyoz davasının 2012'de görülen 75. duruşmasında Kırbaş'ın, "Cumhuriyet savcılığı iddianamede belgelerini, delillerini, görüşlerini söylemiştir, savunmaya göre bu hatalı veya doğru olması önemli değildir, sanık delilleri çürütmekle görevlidir..." dediği aktarıldı. Yine başka bir duruşmada sanıklara hitaben, "Bakın oradan, yani ukalalık derler bunun adına, k.... dönerek bize karşı oturuyorsunuz" dediği belirtildi. Davalarda tanıkların sorulan sorulara 'hatırlamıyoruz' demelerine rağmen Kırbaş'ın mütalaasında, "Huzurda dinlenilen tanıkların büyük çoğunluğunun en uzman kişiler olmasına rağmen sorulan sorulara kurumsal arkadaşlık ve halen aynı sistemin içinde bulunmanın verdiği etki sonucu kanaatlerini ve görgülerini özgürce dile getiremedikleri, böyle bir davanın ilk defa görülmesi ve birçok rütbeli kişinin sanık olması sebebiyle kararsız kaldıkları ve dosyadaki bilgi ve delillere çok da fazla katkı sağlamadıkları değerlendirilmiş..." diyerek tanıklara ithamlarda bulunduğu ve hukuka aykırı davrandığı vurgulandı. 25 Kasım 2011 tarihli duruşmada, suç tarihi 2002-2003 yılları olarak gösterilen iddianameye konu yargılamada, dava konusu ile hiçbir ilgisi olmayan şekilde, 1998 yılına ait bir belge içeriği ile ilgili olarak, adı geçen sanığa tekrar tekrar soru sorduğu, sanığın ısrarla cevap vermeyeceğini söylemesine ve Mahkeme Başkanının da "Savcı Bey, başka sorunuz varsa onu sorun. Susma hakkı sanığın hakkıdır" demesine rağmen, "Tekrar ediyorum verip vermemekte serbestsiniz... Bu nedenle cevap vermemeniz aleyhinize değerlendirilecektir" şeklinde ifadeler kullandığı aktarıldı.

BYLOCK KULLANDIĞI TESPİT EDİLDİ

İddianamede Kırbaş'ın 2014 yılından beri Bylock kullanıcısı olduğu belirtildi. FETÖ'nün 2014'teki HSYK seçimlerinde  kendi mensubu olan hakim ve savcılarını tespit emek amacıyla örgütün kriptolu haberleşme programını kullandığını, Kırbaş'ın kullandığı telefon cihazında da, 20.Ağustos'tan tarihinden itibaren ByLock programını kullanmaya başladığı tespitine yer verildi.

MAHKEME İDDİANAMEYİ KABUL ETTİ

İddianamede, başka soruşturmanın şüphelisi olan Cumhuriyet Savcısı K.Y.'nin, Salihli' de görev yaptığı dönemden tanıdığı Birol Çengil ve Savaş Kırbaş'ın özel yetkili olmalarından dolayı bu yapının içinde olduklarını bildiğini söylediği belirtildi.

İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi Kırbaş hakkındaki iddianameyi kabul etti.

====================================

8- MONTE CARLO BALESİ İSTANBUL'DA AYAKTA ALKIŞLANDI

Haber: Orhan SENCER - Kamera: İstanbul DHA

Dünyaca ünlü Monte Carlo Balesi'nin "GÖL - Kuğu Gölü'ne İthafen" gösterisi İstanbul'da sahnelendi.

İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) ve Zorlu Performans Sanatları Merkezi'nin (PSM) işbirliğiyle dün akşam Zorlu Performans Sanatları Merkezi Ana Tiyatro'da düzenlenen Monte Carlo Balesi'nin "GÖL - Kuğu Gölü'ne İthafen" gösterisi sanatseverlerle buluştu. Ünlü koreograf ve yönetmen Jean-Christophe Maillot'nun "Kuğu Gölü"ne getirdiği çağdaş yorumla sahnelenen "GÖL - Kuğu Gölü'ne İthafen", seyirciler tarafından dakikalarca ayakta alkışlandı. "GÖL - Kuğu Gölü'ne İthafen", bu akşam ikinci ve son kez Zorlu Performans Sanatları Merkezi Ana Tiyatro'da izleyicilerle buluşacak.

"KUĞU GÖLÜ" BAŞYAPITINA YEPYENİ BİR YAKLAŞIM GETİRİYOR

Yönetmen ve koreograf Jean-Christophe Maillot'nun, Fransa'nın en önemli edebiyat ödüllerinden Goncourt Akademisi Ödülü'nün sahibi yazar Jean Rouaud'nun işbirliğinde hayata geçirdiği prodüksiyon, Çaykovksi'nin "Kuğu Gölü" başyapıtına yepyeni bir yaklaşım getiriyor. "GÖL - Kuğu Gölü'ne İthafen"de Siegfried ve Odette'in zamana meydan okuyan hikayesi, çarpıcı sahne tasarımı ve kostümlerle sahneleniyor. Gösterinin sahne tasarımı görsel yönetmen Ernest Pignon-Ernest, kostümler ise Philipe Guillotel tarafından hazırlandı.

GÜNÜMÜZÜN EN ÖNEMLİ TOPLULUKLARINDAN BİRİ

Kökleri Sergei Diaghilev önderliğinde 1909 yılında atılan ve tüm dünyada bale sanatına yeni bir anlam katarak çığır açan Ballets Russes Topluluğu'na dayanan Monte Carlo Balesi, 1985 yılında H.R.H. Hannover Prensesi'nin isteğiyle kuruldu. 1993 yılından bu yana Jean-Christophe Maillot'nun yönetimindeki topluluk, 50 başarılı dansçıdan oluşuyor. Monte Carlo Balesi, Jean-Christophe Maillot'nun 20 yılı aşkın süredir hazırladığı Vers un pays sage (1995), Roméo et Juliette (1996), Cendrillon (1999), La Belle (2001), Le Songe (2005), Altro Canto (2006), Faust (2007) ve LAC (2011) gibi gösterileriyle günümüzün en önemli topluluklarından biri haline geldi. Monaco Prensliği Kültür Nişanı, Sanat Madalyası ve Legion d'Honneur nişanının da sahibi olan Jean Christophe Maillot, aynı zamanda dans dünyasının uluslararası çaptaki en önemli etkinliği sayılan Monaco Dans Forumu'nun da kurucusu. Maillot, 2015 senesinde Hırçın Kız ile "En İyi Performans" da dahil olmak üzere üç farklı dalda Moskova Altın Maske'ye layık görüldü.

Görüntü Dökümü:

-------------------------

-Gösteriden görüntüler

17.05.2017 - 10.48 - Haber Kodu : 170517051

Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel

Recep Tayyip Erdoğan Mustafa Sarıgül Avrupa Birliği Şişli Politika Güncel Haberler

Tiyatro ve sinemanın usta isimlerinden Ayten Gökçer hayatını kaybetti

Tiyatro ve sinemanın usta isimlerinden Ayten Gökçer hayatını kaybetti

Kazakistan'ın eski ekonomi bakanına 24 yıl hapis! Eşini öldürdüğü anların görüntüsü ortaya çıktı

Kazakistan'ın eski ekonomi bakanına 24 yıl hapis! Eşini öldürdüğü anların görüntüsü ortaya çıktı

Ölen turistin küllerini Marmaris'e bıraktılar! Vatandaşların tepkisi Sağlık Müdürlüğünü harekete geçirdi

Ölen turistin küllerini Marmaris'e bıraktılar! Vatandaşların tepkisi Sağlık Müdürlüğünü harekete geçirdi

Katıldığı yarışma ile ünlenen Çitos Efe'nin son hali! Her gören aynı yorumu yapıyor

Katıldığı yarışma ile ünlenen Çitos Efe'nin son hali! Her gören aynı yorumu yapıyor

title