Haberler

Beştepe'de Öğretmenler Günü Programı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "İlim ve bilgide üstünlüğü kaybeden bir milletin ileriye gitmesi imkansızdır.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "İlim ve bilgide üstünlüğü kaybeden bir milletin ileriye gitmesi imkansızdır. Hele hele üretmeyen, çalışmayan, kendini tekrarlamakla iktifa eden bir ülkenin, içinde bulunduğumuz bu zor coğrafyada bırakın ilerlemesi ayakta kalması dahi mümkün değildir. Çünkü burada durmak, duraksamak, gerilemekle değil, yıkılmakla eş değerdir." dedi.

Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen Öğretmenler Günü programında yaptığı konuşmada, ecdadın sadece iftihar edilecek yapılar inşa etmekle kalmadığını, aynı zamanda güçlü ekonomisi, adil yönetimi olan, bilim ve teknolojiye verdiği önemle büyük bir medeniyet kurduğunu söyledi.

Gerek Büyük Selçuklu, gerek Türkiye Selçuklu, gerekse Osmanlı şehirlerinde, hatta Sultan 2. Abdülhamit Han tarafından sınırlar dışında yaptırılanlar dahil, 3 kıta 7 iklimde yükselen medreselerin ecdadın ilme, alime ve eğitime verdiği önemin en güzel kanıtı olduğunu ifade eden Erdoğan, bu medreselerde sadece dini ilimlerin talim edilmediğini, bununla beraber fen ve sağlık bilimlerinin öğretildiğini, şifahanelerde dönemin en yeni tıp hizmetlerinin sunulduğunu anlattı.

Erdoğan, bugün ziyaretçileriyle büyüleyen, Konya'da Karatay Medresesi, Diyarbakır'da Zinciriye Medresesi, Kayseri'de Hunat Hatun Külliyesi, Erzurum'da Çifte Minareli Medrese, Sivas'ta Gök Medrese, Kırşehir'deki Cacabey Medresesi'nin bu ilim merkezlerinden sadece birkaçı olduğunu dile getiren Erdoğan, Yunus Emre, Mevlana Celaleddin Rumi, Hacı Bektaş Veli, Hacı Bayram Veli, Akşemseddin, Mimar Sinan, Hazerfan Ahmet Çelebi gibi medeniyetin ilim, irfan ve hikmet pınarlarının bu iklimden, bu medreselerden neşet ettiğini söyledi.

"Fethin görünmeyen ama gerçek sahibi de o hocaydı"

Sabah bir televizyon programında, Fatih Sultan Mehmet'in fethin ardından İstanbul'a girişini izlediğini anlatan Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:

"Bizansın kadınları, İstanbul'a giren Fatih ve arkasındaki orduya çiçekler atarken bir demet gül de Akşemseddin Hazretlerine vermeye yöneldi. Akşemseddin Hazretleri, Fatih Sultan Mehmet'i işaret etti. Onu işaret edince de Fatih Sultan Mehmet, "Hocama bu gülü vereceksin, bu fethin asıl sahibi odur' dedi. Kadın, 'Siz böyle genç olunca ben sizin değil, onun bu ordunun komutanı olduğunu zannetmiştim' dedi ve o demet gülü Akşemseddin Hazretlerine verdi. İşte padişah ile hocasının ilişkisi bu. Buradan iş bu şekilde geldi. Çünkü varlık nedeni o hocasıydı. Tabii fethin görünmeyen ama gerçek sahibi de o hocaydı."

"Hocasına el kaldıran değil, hocasına saygı gösteren milletiz"

Erdoğan, aynı şekilde bu örneği Yavuz Sultan Selim ile hocası arasında da gördüklerini belirterek, "Yavuz ile hocası Belgrad'da yan yana giderken, hocasının atının ayağından sıçrayan çamur Yavuz'un kaftanına geliyor ve hocası atından inip yanına geliyor. Onu silmeye teşebbüs edince Yavuz hocasına 'O, benim kaftanımın şerefidir, öldükten sonra bu kaftanımı kabrime örtün' diyor. Biz böyle bir ecdadın torunlarıyız. Buradan tevarüs aldığımız bu anlayışı işte aynen geleceğe taşımamız gerekiyor. Yani hocasına el kaldıran değil, hocasına bu saygıyı gösteren bir milletiz. Biz böyle gelmişiz, böyleyiz, böyle olacağız." diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk milletinin tarihinde kılıç ile kalemin hep birlikte yol aldığını, Anadolu'yu vatan kılanın sadece ordunun muzaffer komutanları ve akıncılarının seferleri değil, aynı zamanda alimlerin, ariflerin ve bunun yanında mutasavvıfların ilim ve hikmet seferberliklerinin olduğunu vurguladı.

"Mazisini kavrayamayan istikbale yürüyemez"

Varlığının idrakinde olmayanın, geleceği inşa edemeyeceğine dikkati çeken Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Mazisini kavrayamayan istikbale yürüyemez. 'Kökü mazide olan ati bir millet' diyor ya. Bizim milletimizi tanımlarken öyle tarif ediyor. Bu şuurla hareket eden bizlerin bilhassa da siz değerli öğretmen ve muallimlerimizin, tarihimizi, bu coğrafyada nasıl ayakta kaldığımızı öğrencilerimize iyi anlatmamız, öğretmemiz gerekiyor. Çünkü, yitik kaybedildiği yerde aranır. Gerilememiz, çöküşümüz hangi alanda başladıysa gelişmemiz, inkişafımız, dirilişimiz de oradan olacaktır."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ilim ve bilgide üstünlüğü kaybeden bir milletin ileriye gitmesinin imkansız olduğunu belirterek, "Hele hele üretmeyen, çalışmayan, kendini tekrarlamakla iktifa eden bir ülkenin, içinde bulunduğumuz bu zor coğrafyada bırakın ilerlemesi, ayakta kalması dahi mümkün değildir. Çünkü burada durmak, duraksamak, gerilemekle değil, yıkılmakla eş değerdir. Bizi bugünlere ulaştıran sır, Peygamber efendimizin, 'İki günü birbirine eşit olan ziyandadır'. Bu gerçektir. Bizim iki günümüz birbirine eşit olmayacak, eğer olursa zarardayız. Bu millet zarar eden bir millet olmayacak, sürekli kar eden bir millet olacak." diye konuştu.

"Yaptığımız işlere bu anlayışla yaklaşmalıyız"

Erdoğan, ecdadın hem kendi ferdi hayatlarına hem de vazifelerine bu bilinçle yaklaştıkları için devlet yönetiminden ticarete, diplomasiden eğitime kadar hemen her alanda çığır açan işlere imza attıklarını bildirdi.

Dünyaca ünlü meşhur bilim tarihçisi Ordinaryus Profesör Fuat Sezgin'in yaşadığı hadiseyi, Erdoğan şöyle aktardı:

"Bir gün profesör Hellmut Ritter, öğrencisi Fuat Sezgin Hocamıza, 'Günde kaç saat çalışıyorsun?' diye soruyor. Hocası Alman, şu an kendisi de Almanya'da. Fuat Sezgin Hocamız da büyük bir iftiharla 'Hocam günde 13-14 saat çalışıyorum' der. Bunun üzerine Ritter, 'Bu tempoyla sen iyi bir bilimadamı olamazsın' der. Halbuki biz de işte 8 saat çalıştın mı yeterlidir, hep böyle derler bize. Ritter, 'Eğer büyük bir bilimadamı olmak istiyorsan çalışma saatlerini artırmalısın' der. Fuat Sezgin, 'Kendisi günde adeta 24 saat çalışırdı, günler uzun olsaydı daha çok çalışacaktı. Ben ondan sonra çalışmamı 17 saate çıkardım. Bu 70 yaşıma gelinceye kadar devam etti. 70 yaşından sonra çalışmamız 1-2 saat azalttım' diyor. Şu anda maşallah cin gibi. Geçen ay sonunda İstanbul Üniversitesi kendisine doktora nişanı verdi. Öyle bir insan. Şimdi ise 'aşağı yukarı 13-14 saat çalışmaya gayret ediyorum' diye anlatıyor. İşte biz de vazifemize, yaptığımız işlere bu anlayışla yaklaşmalıyız. Son 14 yılda hem ülkemizi bu şuurla ileriye taşımaya çalıştık hem de geçmişin ihmallerini, sıkıntılarını çözmenin gayreti içinde olduk."

(Sürecek)

Kaynak: AA / Politika

Recep Tayyip Erdoğan Fatih Sultan Mehmet Fuat Sezgin Beştepe Politika Güncel Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title