Rehn: "Türkiye'nin Stratejik Önemini Küçümseme Eğilimi Var"
AB Komisyonunun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Olli Rehn, AB'de Türkiye'nin Stratejik Öneminin Küçümseme Eğilimi Olduğunu Söyledi.
AB Komisyonunun genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn, AB'de Türkiye'nin stratejik öneminin küçümseme eğilimi olduğunu söyledi.
Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan ve ABD'nin eski BM Daimi Temsilcisi ve Kıbrıs Özel Temsilcisi Richard Holbrooke ile birlikte düşünce kuruluşu Alman Marshall Fonu tarafından düzenlenen ''Türkiye'yi Kaybediyor Muyuz?'' başlıklı panele konuşmacı olarak katılan Rehn, Türkiye'nin AB üyelik müzakerelerinde reformlar ve Kıbrıs olmak üzere iki süreci birlikte götürdüğünü belirtti.
Reformlar konusunda ''geri dönüşün'' söz konusu olmadığını, sadece daha hızlı yol alınmasına ihtiyaç duyulduğunu bildiren Rehn, TBMM'nin üzerinde çalıştığı 9'uncu reform paketinde Ombudsmanlık müessesesinin getirilmesi ve dini vakıflarla ilgili düzenlemeler gibi çok önemli unsurlar bulunduğunu kaydetti.
''Bunlardan daha önemlisi, ifade özgürlüğünü kısıtlayan 301'inci maddenin değiştirilmesi'' diyen Rehn, bununla ilgili girişimin Türk sivil toplum kuruluşlarından gelmiş olmasından övgüyle bahsetti. AB'de Türkiye'nin üyeliğine şüpheyle yaklaşan çevrelerin aynı zamanda ifade özgürlüğü konusunda çok hassas olduğundan bahseden Rehn, 301'inci maddenin AB standartlarına uyumlu olacak şekilde değiştirilmesinin Türkiye'nin üyeliğine verilen desteği artıracağını dile getirdi.
Rehn, Türkiye'nin AB yolculuğunda yaşanabilecek bir tren kazasının AB, Batı dünyası ve Türkiye tarafından paylaşılan ''ortak stratejik çıkarı'' tehlikeye sokacağı uyarısında bulundu. ''AB'de Türkiye'nin stratejik önemini küçümseme eğilimi var'' diyen Rehn, Türkiye'nin bölgesinde demokrasinin standartlarını belirlediğine, Batı ile İslam dünyası arasında köprü oluşturduğuna ve medeniyetler buluşmasının Türkiye sayesinde yakalanabileceğine dikkati çekti.
Buna karşın Türkiye'de bazen stratejik önemin abartıldığını savunan Rehn, ''Dengeyi bulmamız gerekiyor. Türkiye büyük, gururlu ve stratejik önemi olan bir ülke olsa da, katılım süreci herkes için aynı'' şeklinde konuştu.
Rehn, ''Kıbrıslı Türkler (KKTC) için hazırlanan doğrudan ticaret tüzüğünün AB üyesi ülkelerce henüz onaylanmamış olmasından üzüntü duyuyorum. Bu tüzüğü onaylamanın vakti gelip geçmektedir'' şeklinde konuştu.
Kıbrıs sorunu konusunda BM'nin daha yetkin olduğunu, fakat topraklarını da ilgilendirdiği için AB'nin konuya dahil olduğunu iddia eden Rehn, ''önümüzdeki birkaç yılda belki de son çözüm şansı olan Finlandiya'nın çabalarının küçümsenmemesini'' istedi.
ABD'nin eski BM Daimi Temsilcisi ve Kıbrıs Özel Temsilcisi Richard Holbrooke ise ABD olarak ''AB ve Türkiye arasındaki uzun nişanın evlilikle sonuçlanmasını'' beklediklerini kaydederek, ''Türkiye'nin AB hedefine ve stratejik önemine her zaman inandım. Türkiye'ye teknik engeller çıkarılıyor, ama Türkiye çok daha fazla krediyi her zaman hak ediyor'' dedi.
Richard Holbrooke, Kıbrıs konusunda çok fazla konuşmak istemediğini belirtse de önerilerine rağmen AB'ye katılım için oluşturulan müzakere heyetine Türk tarafının katılmaması gibi KKTC'nin 1. Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın "büyük hatalar" yaptığını ileri sürdü.