Yavuz Ağıralioğlu: "Türkiye'nin Tarımını Geçmişin Ezberleriyle Değil, Geleceğin Hakikatleriyle Buluşturacağız"
Anahtar Parti Genel Başkanı Yavuz Ağıralioğlu, Türkiye'nin tarım sorununu çözmek için kooperatif destekli bir üretim modeli önerdi. Gıda güvenliğinin milli güvenliğin ayrılmaz bir parçası olduğunu vurgulayan Ağıralioğlu, tarım politikalarının bilim temelli olacağını belirtti.
(ANKARA) - Anahtar Parti Genel Başkanı Yavuz Ağıralioğlu, " Türkiye'nin tarım sorunu, kaynak yetersizliğinden değil, kaynakların yanlış, verimsiz ve tek boyutlu kullanılmasından kaynaklanmaktadır. Biz, Türkiye'nin tarımını geçmişin ezberleriyle değil, geleceğin hakikatleriyle buluşturacağız. Bu milletin toprağı, ihmale değil, adalete, akla ve alın terine layıktır" dedi.
Anahtar Parti Genel Başkanı Yavuz Ağıralioğlu, sosyal medya hesabından partisinin tarım politikaları ve gıda güvenliği önerilerini açıkladı. Ağıralioğlu, şunları kaydetti:
"Gıda güvenliği, milli güvenliğin ta kendisidir. Sadece maliyet–fiyat meselesi değildir. Sadece üretici–tüketici meselesi değildir. Sadece Tarım Bakanlığı'nın konusu değildir. Gıda güvenliği, milli güvenliğin ayrılmaz bir parçasıdır. Türkiye'nin tarım sorunu, kaynak yetersizliğinden değil; kaynakların yanlış, verimsiz ve tek boyutlu kullanılmasından kaynaklanmaktadır. Vizyonumuz: Toprağı tüketen değil, kaynağı yöneten; suyu harcayan değil, suyu koruyan; doğayla kavga eden değil, doğayla uyumlu; popülist değil, bilim temelli bir anlayış üzerine kuruludur. Bu vizyon, kısa vadeli pansuman çözümler değil, uzun vadeli yapısal dönüşümü hedeflemektedir.
"Birlikte üretim modeliyle üreticimizin sermayesini kooperatif verecek"
Çağrımız nettir: Birlikte üretim modeliyle üreticimizin sermayesini kooperatif verecek. Kooperatif, alacağını üreticinin mahsulü ile tahsil edecek. Komşu tarlalar birlikte ekilecek; tapu çiftçinin cebinde kalacak; tarla yolları üreticilerimizin olacak. Tapudaki değişiklikten tarlanın haberi olmayacak; üretim geniş ölçekte sürdürülecek. Ne ekileceğine, nasıl sulanacağına, gübre ve ilacın nasıl kullanılacağına Havza Koordinasyon Kurulu karar verecek. Bu kurul; havzadaki üreticiler, sanayiciler, perakendeciler, üniversiteler, valilik ve ilgili bakanlıkların temsilcilerinden oluşacak. Tarım Bakanlığı, bu kurulun kararlarını uygulatmakla yükümlü olacak; kararları değiştirme yetkisi olmayacak. Bakanlık, tarımsal faaliyetleri anlık izleme ve karar destek koordinasyon birimiyle yönetecek; üretimin ve üreticinin 365 gün yanında olacak. Üreticinin sermayedarı yine devlet olacak; ancak bu sermayeyi kooperatif yönetecek. Hazineden ayrılan bütçe, tarım finansman gideri olarak kullanılacak. Üreticinin ürünü, mutlak kar garantisiyle kooperatif tarafından satın alınacak.
"Bu milletin toprağı, ihmale değil, adalete, akla ve alın terine layıktır"
Herkes kendi işine bakacak. Sanayici, şehir hali esnafı ve perakendeci, istediği kriterde ürünü kooperatiften talep edecek. Kooperatif, üretimi organize edecek; ürünü sanayiciye teslim edecek. Her tarımsal ürün, küçük-büyük ayrımı olmaksızın tüm sanayici ve perakendecilere aynı fiyattan verilecek. Sanayici belirsizlikten kurtulacak; ihracatına ve Ar-Ge'sine odaklanacak. Tüm gıda ürünlerinin raf satış fiyatları, kooperatif ve bakanlık izleme birimleri tarafından anlık olarak takip edilecek. Tarla ve bahçe ürünleri, büyükbaş–küçükbaş hayvancılık, topraklı–topraksız seracılık, arıcılık, ipek böceği, kolza üretimi, akvaponik sistemler, kıyı ve tatlı su balıkçılığı dahil tüm üreticiler; tarımsal girdilerini ve nakit avanslarını kooperatiften alacak, ürettiğini kar ederek kooperatife satacak; borcu mahsuplaşacak, üreticinin net karı hesaplarına yatırılacak. Tarım politikaları, iklim uyumu ve su yönetimiyle entegre edilecektir. Bu çağrı bir temenni değil; bilimsel, teknik ve ekonomik temelleri olan bir politikadır. Baştan söyleyelim: Biz, Türkiye'nin tarımını geçmişin ezberleriyle değil; geleceğin hakikatleriyle buluşturacağız. Bu milletin toprağı, ihmale değil; adalete, akla ve alın terine layıktır."















