2026 Bütçesi TBMM Genel Kurulu'nda... Dem Partili Koca: Trump'tan Meşruiyet Alma Karşılığında Memleketimiz Emperyalistlere Peşkeş Çekilmek İsteniyor
DEM Parti Ağrı Milletvekili Heval Bozdağ, "2025 yılının ilk 6 ayında özel hastanelere kamu hastanelerine göre kişi başı iki katı daha fazla ödeme yapılmış ve SGK yurttaşın sağlık sigortası primleri ile finanse ediliyor. SGK, sermayeye kaynak aktarmanın aracısı bir kurum haline gelmiş" dedi. DEM Parti Mersin Milletvekili Perihan Koca, "yerlilik ve millilik" söylemleri eşliğinde nadir toprak elementlerinin yeni bir gündem haline getirildiğini belirterek, "Trump'tan meşruiyet alma karşılığında memleketimiz bugün ABD'nin jeopolitik aparatına dönüştürülmek ve emperyalistlere peşkeş çekilmek isteniyor" ifadesini kullandı.
(TBMM) – DEM Parti Ağrı Milletvekili Heval Bozdağ, "2025 yılının ilk 6 ayında özel hastanelere kamu hastanelerine göre kişi başı iki katı daha fazla ödeme yapılmış ve SGK yurttaşın sağlık sigortası primleri ile finanse ediliyor. SGK, sermayeye kaynak aktarmanın aracısı bir kurum haline gelmiş" dedi. DEM Parti Mersin Milletvekili Perihan Koca, "yerlilik ve millilik" söylemleri eşliğinde nadir toprak elementlerinin yeni bir gündem haline getirildiğini belirterek, "Trump'tan meşruiyet alma karşılığında memleketimiz bugün ABD'nin jeopolitik aparatına dönüştürülmek ve emperyalistlere peşkeş çekilmek isteniyor" ifadesini kullandı.
TBMM Başkanvekili Celal Adan'ın başkanlığında toplanan TBMM Genel Kurulu'nda Sağlık Bakanlığı ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın 2026 yılı bütçeleri görüşülüyor. Bütçeler üzerinde grubu olan siyasi partiler görüş ve önerilerini dile getiriyor.
Sağlık Bakanlığı bütçesine ilişkin değerlendirmelerde bulunan DEM Parti Ağrı Milletvekili Heval Bozdağ, bütçenin toplumdan yana hazırlanmadığını belirterek, önleyici ve koruyucu halk sağlığı hizmetlerine yeterli pay ayrılmadığını söyledi. Sağlık politikalarının "hastalanınca tedavi" anlayışıyla şekillendiğini ifade eden Bozdağ, tedavi edici hizmetlere öncelik verildiğini, bu alandaki kamusal desteğin ise azaltıldığını dile getirdi. Bozdağ, özel hastanelerin teşvikler ve SGK anlaşmalarıyla büyüdüğünü, özel sektörün sağlık alanında önemli bir yer kapladığını kaydetti. Bozdağ, sözlerine şöyle devam etti:
"2025 yılının ilk 6 ayında özel hastanelere kamu hastanelerine göre kişi başı iki katı daha fazla ödeme yapılmış ve SGK yurttaşın sağlık sigortası primleri ile finanse ediliyor. SGK, sermayeye kaynak aktarmanın aracısı bir kurum haline gelmiş. Bunlar yetmiyormuş gibi bir yandan da toplumun cepten sağlığa yaptığı harcamalarda artış söz konusu.
Muayene ve ilaca katılım payları sürekli olarak artıyor. Memura, emekliye, asgari ücretliye yapılan zamların çok üzerinde bir artış yapılmıştı bu kalemlere. İtirazlarla muayene katılım payında bir kısım geri adım attınız ama hala almaya devam ediyorsunuz. Sermayeyle aranızda danışıklı bir durum var. Ama unutmayın, toplumu sağlıksız kılarsanız o sömürdüğünüz emek gücüne ulaşmak da zorlaşmaya başlayacak ve size daha da pahalıya patlayacak. Dünyada sağlık göstergeleri iyi olan toplumlar sağlığa kaynak ayırıyorlar öncelikle. OECD ülkeleri arasında sağlığa en az kaynak ayıran ülkeyiz. OECD ortalaması 9.3. Türkiye 2024 yılı itibarıyla yüzde 4.7 kaynak ayırmış. Onların yarısı bile değil. Bütçemizden sağlığa ayrılması gereken pay en az yüzde 15 olmalıdır. Ancak o zaman sağlıktan yurttaşlar eşit, ücretsiz ve nitelikli bir şekilde faydalanabilirler."
Kordu'dan Bakan Bayraktar'a: Enerji şirketlerinin karları artarken halk neden zamlarla karşı karşıya kalmaktadır?
DEM Parti Tunceli Milletvekili Ayten Kordu, dünyada ve Orta Doğu'da yürütülen savaş politikaları ile güvenlik üstünlüğü tartışmalarının enerji politikalarıyla yakından ilişkili olduğunu söyledi. Güç olmanın enerji kaynakları üzerinden geliştiğini belirten Kordu, bu süreçte halkların yoksullaştığını, dünyanın yüzde 1'lik kesiminin daha da zenginleştiğini ifade etti.
Enerjinin demokratikleşmesiyle toplumun güçleneceğini ifade eden Kordu, yerel halkların, sivil toplum örgütlerinin ve bilim insanlarının söz sahibi olmasıyla rant mekanizmalarının kırılacağını kaydetti. Kordu, şu ifadeleri kullandı:
"Enerji Bakanımız Bütçe Komisyonu'nda bir belirleme yapmış ve 'Enerji alanını çatışma ve gerilim alanı olmaktan çıkaracağız' demişti ancak biz de diyoruz ki: Enerji demokratikleşirse o zaman enerji bir gerilim ve çatışma alanı olmaktan çıkarılacaktır. Tüm doğal yaşamını, toprağını, suyunu, havasını yani geleceğini elinden alacak olan talan politikası yürütmek tarımı, hayvancılığı, çiftçiliği yok ederek yerine 'istihdam' ve 'katma değer' adı altında milyonları bağımlı ve geleceği yok eden politikalar çatışma ve gerilim alanlarını gidermek değil, yerele doğru yaymak demektir. Biz bu sistemin değişmesi gerektiğini her seferinde söylüyoruz. Enerji, sermayenin değil, halkların hakkıdır. Ekosistemi yok eden değil yaşatan politikaları, şirketleri değil toplumu önceleyen bir enerji politikasını kurmak zorundayız.
Enerji dağıtım şirketlerinin özelleştirilmesiyle fatura yükü en yoksul kesimin yine sırtına yüklenmiştir. Sayın Bakan, elektrik dağıtım şirketlerinin özelleştirilmesi, temel kamu hizmeti olması gereken elektrik kar mantığıyla yönetilen özel tekellere devredilmiştir. Bunun sonucunda halk, hem daha pahalı hem de daha güvencesiz enerji kullanmak zorunda bırakılmıştır. Bugün indirimli elektrik kullanımı noktasına düşürülmesi, hanelerin ihtiyaç düzeyi dikkate alınmadan belirlenen düşük kademeler, vatandaşları kaçınılmaz bir biçimde yüksek tarife dilimine itmektedir. Böylece aynı elektrik için 2 kat fiyat ödemeye zorlanmaktadır. İndirim adı altında ifade edilen zam üstüne zamdan başka bir şey değildir. Buradan Sayın Bakana sormak isterim: Enerji şirketlerinin karları artarken halk neden sürekli zamlarla karşı karşıya kalmaktadır?"
Koca: Türkiye'ye göz dikilmiş durumda
DEM Parti Mersin Milletvekili Perihan Koca, Türkiye'nin adeta düşman işgali altındaymış gibi maden sahasına dönüştürüldüğünü belirterek, ülkenin birçok bölgesinin yerli ve yabancı maden tekellerine parsel parsel devredildiğini söyledi. Enerji politikalarının "sömürge madenciliği" anlayışıyla yürütüldüğünü ifade eden Koca, bu politikaların hukuksuzlukla sürdürüldüğünü dile getirdi
Ekolojik yıkıma yol açan projelerin sürdüğünü dile getiren Koca, bu süreçte "yerlilik ve millilik" söylemleri eşliğinde nadir toprak elementlerinin yeni bir gündem haline getirildiğini belirtti. Koca, dünya genelinde nadir metaller üzerinden yeni bir hegemonya mücadelesi yaşandığını, bu elementlerin ileri teknoloji, dijital alanlar ve savaş sanayisi açısından büyük önem taşıdığını söyledi.
Dünya genelinde nadir toprak elementleri üretiminin yüzde 70'inin, işleme sürecinin ise yüzde 90'ının Çin'in kontrolünde olduğunu ifade eden Koca, "Çin'in bu alandaki tekel konumu, başta ABD olmak üzere tüm dünyayı kendisine bağımlı hale getiriyor. Trump bu bağımlılığı kırmak için Ukrayna'nın madenlerine el koymak, Grönland'ı kendine bağlamak için var gücüyle savaşıyor. İşin içinde şimdi bir de Eskişehir'deki 694 milyon ton rezerv olduğu ifade edilen Türkiye girince, Türkiye'ye göz dikilmiş durumda ve ne ne yazık ki Trump'tan meşruiyet alma karşılığında memleketimiz bugün ABD'nin jeopolitik aparatına dönüştürülmek ve emperyalistlere peşkeş çekilmek isteniyor" diye konuştu.



















