TCMB Başkanı Karahan, para politikası ve makroekonomik görünüm hakkında değerlendirmelerde bulundu: (2)

Güncelleme:
Facebook'da Paylaş Twitter'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş Google News'de Paylaş

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Fatih Karahan, uzun vadeli kredilerde fiyatlamaların Merkez Bankası faizinden ziyade enflasyon beklentileri üzerinden şekillendiğini belirterek, "Burada hassas bir denge var.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Fatih Karahan, uzun vadeli kredilerde fiyatlamaların Merkez Bankası faizinden ziyade enflasyon beklentileri üzerinden şekillendiğini belirterek, "Burada hassas bir denge var. Bu denge gözetilmezse politika faizi kararları piyasa faizlerine yansımayabiliyor." dedi.

TCMB Başkanı Karahan, para politikası ve makroekonomik görünüm hakkında, bankanın ABD merkezli X şirketinin sosyal medya platformundaki hesabından yaptığı canlı yayında, hissedilen enflasyon ve ölçülen enflasyon kavramlarının birbirinin yerine kullanıldığını ancak aslında aynı şeyi ölçmediklerini söyledi.

Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) denilen, yani ölçülen enflasyonun ülke genelinde ortalama tüketim sepetinin fiyatlarının artışını ölçtüğünü bildiren Karahan, ağırlıklandırarak oluşturulan bu endekste ağırlıkların ortalama tüketimlere göre belirlendiğini anlattı.

Bu nedenle ölçülen enflasyonun her bir hanenin enflasyonunu tek tek karşılamadığını ifade eden Karahan, "Ortalama bir haneye göre ölçülmüş oluyor. Eğer sizin gıda harcamanız yüzde olarak daha fazlaysa buna göre daha fazla bir enflasyon sepetine sahip olabilirsiniz ya da mal harcamalarınız daha fazlaysa orada enflasyon biraz daha düşük olduğu için daha düşük bir enflasyona maruz kalabilirsiniz." diye konuştu.

Karahan, bazı kalemlerde enflasyonun daha düşük, bazılarında daha yüksek olduğunu belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Hissedilen enflasyonu belirleyen kalemler daha çok temel mal kalemleri değil. Nedir bunlar? En başta gıda. Çünkü gıda harcamalarını günlük bazda yapıyoruz ya da bazılarını haftalık bazda yapıyoruz. Dolayısıyla oradaki fiyat değişimlerini çok yakından görüyoruz ve hissediyoruz. İkincisi de bütçemizde daha çok ağırlık oluşturan kalemler. Bunların başında da kira geliyor. Bu nedenle de kirada yüksek bir artış yaşadığımız zaman onu daha yakından hissediyoruz. Yani hissedilen enflasyon daha çok gıda ve kira gibi kalemlerden etkileniyor. Bu iki kalemle de enflasyon görece daha yüksek. Şu anda kira enflasyonu yüzde 66. Dolayısıyla hissedilen enflasyonun biraz daha yüksek olması normal."

Karahan, hissedilen enflasyon ve ölçülen enflasyon arasındaki farklaşmanın Türkiye'ye özgü bir durum olmadığına da vurgu yaptı. Birçok ülkede de bunun görüldüğünü aktaran Karahan, birçok ülkede yapılan çalışmaların hissedilen enflasyonun biraz daha yüksek olduğunu gösterdiğini belirtti.

Karahan, enflasyonla mücadelede Merkez Bankası olarak temel araçlarının para politikası olduğunu vurgulayarak, sıkı para politikası oluşturarak fiyatlamaları daha makul seviyelere çekmeye gayret ettiklerinden bahsetti.

Bazı kalemler ve hizmetlerde fiyatlamaların para politikasının etki alanının dışında ya da görece dışında olduğunu belirten Karahan, bu alandaki fiyat gelişmelerinin ortalamanın üzerinde kaldığı için dönem dönem ya da uzun vadede enflasyonu yukarı çekebildiğini söyledi.

Karahan, bu noktada kira ve eğitim gibi iki tane önemli hizmet kalemine dikkati çekerek şunları kaydetti:

"Bu iki sektörde de fiyatlamalar geçmiş enflasyona göre yapılıyor. Çünkü fiyatı bir kere belirliyorsunuz. Dolayısıyla burada yeni sözleşme yapılırken daha çok bir önceki sene enflasyon ne kadar yüksek gerçekleştiyse onunla orantılı bir şekilde belirleniyor. Özel okul ücretleri yılda bir kere belirleniyor ve ondan sonra sabit kalıyor. Burada geçmişe endeksleme olduğu için ve enflasyon düşüş trendinde olduğu için geçmiş enflasyon her zaman gelecek enflasyonun üstünde. Dolayısıyla bu kalemlerde özellikle kira ve eğitim gibi iki kalemde enflasyon hep ortalamanın üzerinde kalıyor."

Karahan, sosyal konut tarzı, konut arzını arttırıcı önlemlerin orta vadede enflasyon görünümüne özellikle kira üzerinden çok faydalı olacağını düşündüklerini belirtti.

Uzun vadeli kredilerde fiyatlamalar beklentileri üzerinden şekilleniyor

Karahan, politika faizindeki kararların etkili olabilmesi için enflasyonla aynı yönde ve uyumlu hızda olmasının oldukça önemli olduğunu belirterek, "Bu denge korunmazsa politika faizindeki kararlar piyasa faizlerine yansımayabiliyor." dedi.

Politika faizinin Merkez Bankasının belirlediği bir faiz olduğunu ve bu oran üzerinden de bankalara bir hafta vadeli fonlama yapıldığını aktaran Karahan, bunun çok kısa vadeli bir faiz olduğunu söyledi.

Karahan, piyasa faizlerinin ise vatandaşların ve şirketlerin maruz kaldığı faizler olduğunu belirterek, bunların piyasa koşullarında belirlendiğini kaydetti.

Politika faizi düşerse piyasa faizleri düşer kanısının her zaman doğru olmadığını ifade eden Karahan, özellikle uzun vadeli kredilerde fiyatlamanın daha çok beklenen enflasyona göre yapıldığını söyledi.

Karahan, dolayısıyla beklentiler bozulursa piyasa faizlerinin düşmeyebileceğini hatta artabileceğini aktararak, sözlerine şöyle devam etti:

"Uzun vadeli kredilerde fiyatlamalar Merkez Bankası faizinden ziyade enflasyon beklentileri üzerinden şekilleniyor. Burada hassas bir denge var. Bu denge gözetilmezse politika faizi kararları piyasa faizlerine yansımayabiliyor. Hatta ters şekilde de yansıyabiliyor. Burada aslında bir örnek de var. Baktığımızda politika faizi düşerken piyasa faizlerinin düşmediği, tam tersine arttığı bir dönem de yaşadık. Merkez Bankası 5 puana yakın bir indirim yaparken, piyasa faizlerinin tüketici faizlerinin, ticari faizlerin ve hazine borçlanma faizlerinin 4-5 hatta 7 puana kadar artabildiğini gördük. Bu neden gerçekleşti? Çünkü bu süreçte enflasyon beklentileri bozuldu. Enflasyon beklentileri bozulunca buradaki fiyatlamalar Merkez Bankası fonlama maliyetlerini düşürmesine rağmen yukarı yönde gerçekleşti."

Burada ters örneklerin de mümkün olduğunu aktaran Karahan, politika faizi sabitken eğer enflasyon verileri iyi geliyorsa ve piyasada enflasyonun düşeceğine yönelik inanç pekişiyorsa faizlerin düşmesinin mümkün olduğunu ifade etti.

Karahan, hassas bir dengenin söz konusu olduğunu kaydederek, şu değerlendirmede bulundu:

"Biz burada faiz indirimi konusunda hem bu hassas dengeyi gözeterek hem de ara hedeflerimize olan sadakatimizi gözeterek en doğru kalibrasyonu yapmaya gayret ediyoruz. Burada önümüzdeki dönemde geçmişte de olduğu gibi enflasyon verileri yani enflasyon patikası ve enflasyon beklentileri ana belirleyicilerden olacak."

"Yüksek enflasyon beklentisi gerçekten de yüksek enflasyona sebep olabiliyor"

Karahan, beklentilerin de şekillendirme gücü olduğunu kaydederek, "Eğer enflasyonun artacağı yönünde bir inanç oluşursa vatandaşlar tarafından ya da ekonomide genel olarak bu fiyatlara yansıyor." dedi.

Vatandaşların tüketim talebini öne çektiğini aktaran Karahan, satıcıların da bu durumda fiyatlama gücü olduğunu ve fiyatları yukarı çekebildiklerini söyledi.

Karahan, uzun vadeli yapılan kontratlarda beklenen enflasyon yüksek olduğu için onu göz önünde bulundurarak biraz daha yüksek artışlar görülebildiğini belirterek "Özetle, yüksek enflasyon beklentisi gerçekten de yüksek enflasyona sebep olabiliyor." dedi.

Üç kesimin beklentisini takip ettiklerini aktaran Karahan, bunlardan bir tanesinin piyasa katılımcıları denilen piyasa profesyonelleri, ekonomistler olduğunu söyledi. Karahan, bir diğer kesimin ise reel sektör olduğunu ifade ederek, bunun firmaların enflasyon beklentileri olduğunu belirtti.

Firmaların fiyat koyucu olduğu için oldukça önemli olduğunu ifade eden Karahan, bu grubun yüksek enflasyon beklentisi olursa fiyatlarda yüksek artışlar yapabileceklerini kaydetti.

Karahan, bir diğer kesimin ise hanehalkı olduğunu söyledi. Hanehalkının talebin belirleyicisi olarak oldukça önemli bir grup olduğunu bildiren Karahan, sözlerine şöyle devam etti:

"Baktığımızda piyasa katılımcılarının beklentilerinin epey süredir düşmekte olduğunu görüyorduk. Özellikle eylül ayı verisinin biraz olumsuz gelmesiyle son birkaç ayda burada bir miktar tersine hareket gördük. Ama reel sektör ve hanehalkı beklentileri oldukça olumlu seyrediyor, düşmeye devam ediyor. Fakat hanehalkı beklentisi oldukça yüksek. Hanehalkı beklentisi tamamen beklentiyi ölçmekten ziyade gerçekleşen enflasyonu biraz daha raporluyor. Hatta hissedilen enflasyonu raporluyor. Dünya genelinde de böyle, sadece bizde de değil. Burada bir tahmin performansına biz baktık yani hanehalkı enflasyon beklentileri önümüzdeki dönem enflasyonu için ne kadar belirleyici oluyor? Burada baktığımızda geçmiş dönemde dahi yani özellikle fiyat istikrarının görece olduğu bir dönemde dahi enflasyonun tek haneli olduğu dönemde hanehalkı beklentilerinin ortalama 10 puandan fazla enflasyonun üstünde olduğunu gördük. Gerçekleşmenin 10 puan üstünde. Yani istikrarlı bir şekilde çok yanlış tahmin etmişler. Reel sektör beklentileri çok daha yakın, piyasa katılımcıları beklentileri de enflasyonun gerçekleşmesine oldukça yakın."

Karahan, son döneme hanehalkı tahmin performansının daha da bozulduğunu gördüklerini belirterek bu dönemdeki tahmin gerçekleşme farkının 30 puanın üzerine çıktığını söyledi. Reel sektörün de tahmin performansının bozulduğunu aktaran Karahan, bu dönemde en iyi tahmin performansı gösterenin piyasa katılımcıları olduğunu söyledi.

Fatih Karahan, önümüzdeki dönemde enflasyon düşmeye devam ettikçe bu beklentilerin iyileşeceğini düşündüğünü belirtti.

(Sürecek)

Kaynak: AA / Mahmut Çil - Ekonomi
title