Haberler

"Bu Yıl Büyüme Yüzde 5'lere Çıkabilir"

Güncelleme:

JCR Eurasia Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Ökmen, Merkez Bankasının şu anda uyguladığı makro ihtiyati tedbirler olduğunu söyledi.

Japon kredi derecelendirme kuruluşu Japan Credit Rating Agency (JCR) Eurasia Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Ökmen, Merkez Bankasının şu anda uyguladığı makro ihtiyati tedbirler olduğunu belirterek,

"Bunların başarısı özellikle küresel sermaye tarafından gölgelenemezse Türkiye büyümesini belki yüzde 5'lere kadar çıkartabilir" dedi.

Anadolu Ajansı (AA) Finans Masası'na konuk olan Ökmen, 2004-2007 yılları arasında reyting kuruluşlarının faaliyetlerine ilişkin ciddi eleştiriler olduğunu söyledi.

O tarihte verilen notların çok da doğruyu içerdiğini düşünmediğini aktaran Ökmen, 2004 yılında başlayan süreçle 3,2 trilyon dolar civarında bir yapılandırılmış finansmana dayalı reyting verildiğini dile getirdi.

JCR olarak orada tek kuruşluk bile bir paylarının olmadığını vurgulayan Ökmen, "Belki bir pazar kaybı da söz konusu idi bizim için çünkü dibini görmediğimiz, altında yatan teminatları görmediğimiz bir kuruluşa (structure) reyting vermiş olmak doğru değildi" diye konuştu.

Diğer reyting kuruluşlarının ise not verdiğini ama yatırımcıların kendilerinden beklediği doğru haberi, krizin geleceğini, sinyallerini veremediklerini vurgulayan Ökmen, bu sürecin 2004 ile 2007'yi ilgilendirdiğini ifade etti.

Reyting kuruluşlarının yatırımcıların üsteleneceği risk seviyelerini belirlediğini anlatan Ökmen, sözlerine şöyle devam etti:

"Yatırımcı doğru karar alınmasını ister. Bir anlamda yatırımcıların bilgi açığını, bilgi eksikliğini giderirler. O dönemde reyting kuruluşları bilgi açığını doğru kapatamadılar. Burada sebep olarak da bakarsak, belki metodolojik bir noksanlık olabilir. Belki orada kurum içi veya kurum dışı ya da yasal anlamda bunların gözetimleri, izlemeleri çok sağlıklı bir şekilde yapılmamış olabilir ama 2007'den ve 2008'den sonra gerek Avrupa'da gerek Amerika'da bunlar yeniden dizayn edildi. Gözetim sistemleri oluşturuldu, raporlama sistemleri oluşturuldu. Metodolojilerindeki kalite eksikleri giderildi. Sonuçta şu anki yapı aslında çok ciddi anlamda değişti fakat buradaki eleştiriler halen 2004-2007 dönemine ilişkin sürdürülüyor. Biraz da duygusal anlamda söyleniyor diye düşünüyorum. Şu an açılmış mahkemeler devam ediyor fakat ikinci celsede JCR'a şunu söylediler;

'Sizin krizde bir sorumluluğunuz olmadığı için bir daha mahkemeye gelmenize gerek yok'."

-"Faizlerin düşmesi krediler vasıtasıyla talebin canlanmasına sebep olacak"-

Ökmen, dünyada düşük faiz döneminin başladığını hatırlatarak, "Daha doğrusu 1-2 yıldır gelişmiş ülkelerde vardı, Türkiye de son zamanlarda bu olayla tanıştı" dedi.

Türkiye'de faizlerin düşmesinin krediler vasıtasıyla talebin canlanmasına sebep olacağına işaret eden Ökmen, bunun da enflasyonun yıl sonu için yukarı doğru baskılanmasına sebep olacağını söyledi.

Bunun talep yönünden olacağını aktaran Ökmen, emtia fiyatlarının gerilemiş olmasının ise maliyet yönünden enflasyonu aşağı doğru baskılayacağını dile getirdi. Enflasyonda talep yönünden yukarı yönlü, maliyet yönünden ise aşağı yönlü bir baskı olacağını vurgulayan Ökmen, özellikle Türk Lirası'nın değerlenmesinin enflasyona bir katkı sağlamayacağını ifade etti.

Enflasyonun yüzde 5 olarak öngörülen rakamdan biraz daha yukarıda realize olmasını beklediklerini kaydeden Ökmen, "Daha çok küresel sermaye fonlarının da Türkiye'ye girmesiyle TL ne kadar değersiz bu seviyesini korursa enflasyon çok da yukarılara gitmeyecek belki ama düzeliş de olmayacak" şeklinde konuştu.

-"Bu yıl büyüme yüzde 5'lere çıkabilir, cari açığın 1,5-2 yıl sürdürebileceğini düşünüyoruz"-

Cari açıkla ilgili de değerlendirmelerde bulunan Ökmen, 2012 yılında cari açıkta bir düşme yaşansa da bu düşmeyi geçici olarak gördüklerini söyledi.

Bu düşüşün bilinçli ve tercihli olduğuna dikkati çeken Ökmen, bunun ekonomik politikaların ne kadar etkili olduğunun bir işareti olduğunu anlattı.

Bunun özellikle Merkez Bankasının başarısı olduğunu belirten Ökmen, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Türkiye'de şöyle bir gerçek var; Türkiye'nin iç tasarruf oranı son derece düşük olduğu için eğer büyüyecekse mutlaka dış sermayeye ihtiyaç duyuyor. Özellikle 2013'te Türkiye yüzde 4 civarında, belki üzerine bile çıkabilir bir büyüme bekliyoruz. Bu büyüme daha çok iç kaynaklardan sağlanamayacağına göre, dışarıdan gelecek. Bir ikincisi; gerek Türkiye'de gerek diğer gelişmekte olan ülkelerde uluslararası küresel ortamda ciddi bir finansman kolaylığı sağlanıyor. Türkiye bence şu sıralarda cari açığın finansmanı ile ilgili en rahat dönemine girmiş durumda. Dolayısıyla cari açık her halükarda geçen yılki seviyesinin çok üzerine çıkacak.

Merkez Bankasının şu anda uyguladığı, çok da başarılı uyguladığı makro ihtiyati tedbirler var. Bunların başarısı, özellikle küresel sermaye tarafından gölgelenemezse Türkiye büyümesini belki yüzde 5'lere kadar çıkartabilir. Bu da cari açığın, 2011'deki seviyesine ulaştırmasa bile ona yakın, yüzde 9-8'lere yakın olmasını sağlayacak. Genellikle yüzde 4 civarındaki bir oran sürdürülebilir deniliyor ama böyle belirlenmiş bir orandan ziyade, o dönemin konjonktürüne bakmamız gerekiyor. Türkiye'nin şu anda bulunduğu konjonktürde hangi seviyede olursa olsun, önümüzdeki 1,5-2 yıl içinde cari açığını sürdürebileceğini düşünüyoruz."

Ökmen, cari açığın sürdürülebilir alması adına, Türkiye'deki kamu dengelerinin cari açıktan gelen ya da dış şoklardan gelen etkiyi yumuşatıcı bir pozisyonu olduğunu söyledi.

Özellikle ABD, Avrupa ve Japonya'nın çok ciddi gevşek para politikası uygulamalarının uzun süreceğini düşünen Ökmen, Türkiye'nin dış şoklara karşı kısa vadeli risklerin çok düşük olduğunu ve bunun not artışı üzerine olumlu etki sağladığını da sözlerine ekledi.

(Sürecek) - İSTANBUL

Kaynak: AA / Ekonomi

Anadolu Ajansı Orhan Ökmen Türkiye Ekonomi Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title