Haberler

Dha Yurt  Bülteni-2

1)ÜNİVERSİTELİ ÇOBAN, HAYVANLARI OTLATIRKEN KPSS'YE ÇALIŞIYORMUŞ Alparslan Üniversitesi Meslek Yüksekokulu'nun 2 yıllık muhasebe bölümünden mezun olduktan sonra 3 kez girdiği Kamu Personeli Sınavında (KPSS) yeterli puanı alamadığı için ataması yapılmayan Erhan Kaya (24), çobanlığa başladı.

1)ÜNİVERSİTELİ ÇOBAN, HAYVANLARI OTLATIRKEN KPSS'YE ÇALIŞIYOR

MUŞ Alparslan Üniversitesi Meslek Yüksekokulu'nun 2 yıllık muhasebe bölümünden mezun olduktan sonra 3 kez girdiği Kamu Personeli Sınavında (KPSS) yeterli puanı alamadığı için ataması yapılmayan Erhan Kaya (24), çobanlığa başladı. Ayda 4 bin lira ücret karşılığı çobanlık yapan Kaya, bir taraftan hayvan otlatırken bir taraftan da KPSS'ye çalışıyor.

Merkez Sütlüce Mahallesi'nde yaşayan Eşref-Sıdıka Kaya çiftinin 5 çocuğundan birincisi olan Erhan, 2015 yılında Alparslan Üniversitesi Meslek Yüksekokulu'nun 2 yıllık muhasebe bölümünden mezun oldu. Okul sonrası kamu kuruluşlarında memur olabilmek için 3 kez KPSS'ye giren Kaya, yeterli puan alamayınca işsiz kaldı. Şehir merkezinde iş bulamayan Kaya, merkeze bağlı Beşparmak Köyü'nde çoban arandığını duyunca aylık 4 bin TL ücretle köylülerle anlaştı. 300 büyükbaş hayvanın çobanlığını üstlenen Kaya, 6 ay sürecek görevine başlarken bir taraftan da KPSS'yi ihmal etmiyor. Sabah 08.00'de köy merasına götürdüğü hayvanları otlatan Kaya, elinde kitaplarıyla da KPSS'ye hazırlanıyor. Saat 18.00'de geri döndüğü köyde vatandaşların verdiği evde kalan Kaya, "İş bulamadığım için çoban oldum. Aylık 4 bin lira kazanacağım ama benim hedefim KPSS'yi kazanarak bir kamu kurumunda işe girmek. Bunun için hem hayvan otlatıyor hem de derslere çalışıyorum" dedi.

Görüntü Dökümü

-----------------------

-Meradaki hayvanlardan detaylar

-Çoban hayvanları otlatırken

-Meradan detaylar

-Çobanın ders çalışmasından detaylar

-Röportaj

(Haber-Kamera: Mehmet AYDIN / MUŞ,

===============================================

2)TARIM ALANLARINDA 'HOBİ BAHÇESİ' TEPKİSİ

İZMİR'in Menderes ilçesinde verimli tarım arazilerinin, 'hobi bahçesi' yapılmak üzere satıldığını ve buraların üzerinde yeni yerleşim yerleri inşa edildiğini söyleyen Menderesliler, yetkililerden durumu kontrol altına almasını istedi.  Seracılıkta Türkiye'nin önemli üretim havzalarından biri olan İzmir'in Menderes ilçesindeki verimli tarım arazileri, hobi bahçesi tehlikesi ile karşı karşıya. 200 ile 500 metrekare arasında parsellere bölünen ve kurulan kooperatiflere üye olanlara, noter aracılığıyla hisse satışı yapılan tarım alanlarının üzerine inşa edilen yapılar, bölge sakinlerinin tepkisini çekti. Menderes'in Çile Mahallesi sakinlerinden Hayrettin Işık (90) 100 dönüm arazisi bulunduğunu belirterek, "Tarım arazilerimiz yabana gidiyor. Yetkililer bunu durdursun. Hobi bahçelerini gitsinler dağlarda yapsınlar. Razı değiliz. Yarın tarım arazilerinin hepsi satıldığında torunlarımız ne yapacak" dedi. Çile Mahallesi Ova Sokak'ta adeta yeni bir mahallenin kurulduğunu savunan Nihat Düztaşlık (55) da, "20 yıldır seracılıkla uğraşıyorum. Biz burada ekmeğimizi topraktan kazanıyoruz. Hobi bahçelerine bir çeki düzen verilmesini istiyoruz" diye konuştu.  Mahalle sakinlerinden Feyzi Tekdoğan (70), hobi bahçelerinin çığ gibi büyüdüğünü ve yaşam alanlarını daralttığını, hobi bahçelerinin geçimlerini sağladıkları toprakları tehdit ettiğini savunarak, "Çiftçi burada rahat ve huzurlu şekilde tarım yapamıyor. Çiftçiliği tamamen öldürüyorlar. Devlete vergi de vermiyorlar, arazileri ucuz alıp pahalı satıyorlar ve çok büyük para kazanıyor" dedi.

'YENİ BİR ÇİFTLİK BANK VAKASI DOĞABİLİR'

Akın Türel isimli vatandaş da, "1960-1970'li yıllarda yapılan yazlıklara kıyıların bozulması gibi şimdi de Türkiye'de az kalan tarım arazileri bu şekilde heba ediliyor. İmar yasasının arkasından dolanıyorlar. Bunu belediyeler, devlet, herkes biliyor. Bu sistemin arkasından bir süre sonra milyarlarca liralık bir dolandırıcılık ortaya çıkacak. 2 sene sonra kooperatif araziyi satsa, oturanların hiçbir hakları olmayacak. Yeni bir çiftlik bank vakası yaşanabilir" dedi.

'PARAYI GÖRÜNCE ÜRETİMDEN VAZGEÇİYORLAR'

Menderes'teki bir kooperatifin yetkilisi Necdet Ölek (60) ise vatandaşların tarım arazilerini 100 veya 150 bin lira arasında satmak istediklerini, tarım arazilerinde eskiden üretim yapanların, parayı görünce üretimden vazgeçtiğini savunarak, "Köylü 'Yok gübre pahalı, yok bilmem ne pahalı' diye arazileri ekmek istemiyor. Biz buraları sattığımız kişilere, arazi üzerine beton dökmemeleri için evrak imzalatıyoruz. Buralarda oyun parkları yapılıyor. Araziyi alan kişi istediğini ekebiliyor. Biz dönümünü 50 bin lira gibi bir paraya satıyoruz. Burada tapuya ortak oluyor ve biz kişiye hisse veriyoruz. Araziyi alan kişi çapa yaptığında terliyor. Giyinip soyunmak için bir yer yapacak kendine. Tarım arazisine kötü bir şey yapılmıyor" diye konuştu.

'ORTADA TAM BİR HUKUKSUZLUK VAR'

İzmir Ziraat Mühendisleri Odası eski Başkanı Ferdan Çiftçi de, hobi bahçeleri uygulamasının, tarım arazilerinin yağmalanması ve ranta açılması konusunda bir çalışma olduğunu ileri sürdü. Tarım alanlarının talanına ilişkin yeni bir yöntem bulunduğunu savunan Çiftçi, "Ve bu yöntem şu anda uygulanıyor. Menderes, Seferihisar, Torbalı, Buca ve Aliağa ile Foça bölgelerinde hobi bahçeleri yoğunlaşıyor. Gayrimenkul işletme kooperatiflerin sözleşmesine baktığımızda, yapılanların bu amaca uygun olduğuna dair bir şey görmüyoruz. Tarım dışı arazilerin üzerinde konut yapmak, bir şeyler işletmek, buralarda ortaklarına kar sağlamak amacı var. Hobi bahçesine çevrilen tarım alanlarının birçoğu, dikili ürün arazisi dediğimiz zeytin, mandalina bahçeleri ağırlıklı. Bunlar özel ürün ve mutlak korunması gerekli. 5403 sayılı tarım arazilerinin korunması ve kullanılması kanununa göre tarım alanları üzerinde bu tür işlemlerin yapılması mümkün değil. Ortada tam bir hukuksuzluk var" dedi. Hem Tarım ve Orman Bakanlığı hem Ticaret Bakanlığı hem de yerel yönetimlere iş düştüğünü kaydeden Çiftçi, "Buralarda amacına uygun olmayan bir kullanım var, yapılaşma ve çok büyük bir rant söz konusu. Dekarı 30 bin lira edecek bir arazi, 200 bin- 300 bin TL gibi rakamlardan satılıyor. Hobi bahçeleri, 5 dekardan daha az  küçültülemez. Ancak burada araziler parselleniyor, çitle çevriliyor, beton dökülüyor, üstüne inşaat yapılıyor. Bu da kanuna aykırı, aslında burada suç işleniyor. ve bunun engellenmesi gerekiyor" diye konuştu.

'VERİMLİ TARIM ALANLARI ÜRETİM DIŞINA ÇIKIYOR'

Denetim yapılmasının şart olduğunu belirten Çiftçi, şöyle dedi:

"Haksız kazanç var ve insanlar mağdur ediliyor. Yarın herhangi bir sorun olduğunda, ellerinde tapu yok. Sadece bir kooperatif ortaklığı sözleşmesi ile hobi bahçesi için alanlar tesis ediliyor. Yarın çıkabilecek bir hukuki sorunda, kendilerine yazlık yer edindiğini düşünen vatandaşlar, ciddi mağduriyet yaşayacak. Asıl önemli olan ise gözümüz gibi korumamız gereken tarım arazilerinin amaç dışı kullanımına yol açılıyor. Bir nevi ikinci konut. Yazlık konutların bir başka versiyonu. Tarım alanları üretim sahası dışına çıkıyor. Hukukun arkasından dolaşılarak, tarım alanlarının amaç dışı kullanımının önü açılıyor. Tarım alanlarını korumakta zorlanırken, bir de bu şekilde arazilerin üretim dışına çıkması ileride tarımsal üretimdeki kayıplara ve özellikle özel ürün dediğimiz mandalina bahçelerinin, zeytinliklerin yok olmasının yolu açılıyor."

Görüntü Dökümü

-------------------:

-Hobi bahçelerinden görüntü

-Hobi bahçeleri üzerine yapılan yapılardan görüntü

-Menderes'teki vatandaşlar ve bir kooperatif yetkilisi ile röp.

- İzmir Ziraat Odası eski başkanı Ferdan Çiftçi ile röp.

-Genel ve detay görüntü

Haber : Umut KARAKOYUN-Tekin GÜRBULAK/ İZMİR,

====================================================

3)KAYA DÜŞMESİ SONUCU YATAĞA BAĞIMLI OLAN DAĞCI, 6,5 YIL SONRA AYAĞA KALKTI

ERZURUM'un İspir ilçesinde temizlik yaptığı yamaçtan düşen kayanın başına isabet etmesi sonucu ağır yaralanan ve 4.5 ay yoğun bakım ünitesinde uyutulan endüstriyel dağcı Mehmet Şahin (34), konuşma ve yürüme yetisini kaybetti. Doktorların bir daha ayağa kalkmasının zor olacağını söylediği yatağa bağımlı kalan dağcı, geçirdiği bir dizi ameliyatlar ve uygulanan fizik tedavi süreçleri sonunda 6,5 yıl aradan sonra yeniden ayağa kalkmayı başardı. Şahin, "Bekleyin beni dağlar, geliyorum" dedi.

Rizeli endüstriyel dağcı Mehmet Şahin, Erzurum'un İspir ilçesinde, 3 Ocak 2013'de bir grup arkadaşıyla baraj inşaatı için yamaçta kaya temizliğine başladı. Bu sırada zirveden kopan kaya parçası Şahin'in başına isabet etti. Kaskı parçalanan ve yamaçta asılı kalan dağcı, 2.5 saat sonra kurtarılarak Erzurum Yakutiye Araştırma Hastanesi'ne kaldırıldı. Beyin kanaması geçiren ve 4.5 ay yoğun bakım ünitesinde uyutulan Şahin konuşma ve yürüme yetisini kaybetti. Doktorların bir daha ayağa kalkmasının zor olacağını söylediği yatağa bağımlı kalan dağcı, geçirdiği bir dizi ameliyatlar ve uygulanan fizik tedavi süreçleri sonunda 6,5 yıl aradan sonra yeniden ayağa kalkmayı başardı. Trabzon'da Maçka Ömer Burhanoğlu Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi'nde destek alarak ilk adımlarını atan ve konuşmaya başlayan Şahin, yeniden dağlara döneceği günü heyecanla bekliyor.

'DAĞLAR BENİM EVİM'

Talihsiz bir kaza geçirdiğini anlatan Mehmet Şahin, "Yamaç temizliği yaparken başıma düşen kaya çarptı. Ben kendimden geçtim. Arkadaşlarım beni kurtardı. Uzun süredir hastanelerdeyim. Ama artık ayağa kalkabiliyor, konuşabiliyorum. Dağları çok özledim. Yeniden tırmanmayı hayal ettiğim dağlar benim evim. Eskiden çıktığım Kaçkar Dağlarına yine yürüyerek çıkmak istiyorum. Bekleyin beni dağlar, geliyorum" dedi.

'İMKANSIZI BAŞARDI'

Doktorların oğlunun bir daha yürümesinin çok zor olduğunu söylediğini hatırlatan Yaşar Şahin de  (60) "Yamaçta kaya temizliği yaparken yukarıdan gelen taş kafasına çarptı. 4.5 ay yoğun bakım ünitesinde kaldı. Doktorlar 'Oğlunuzun yürümesi imkansız, yatalak olarak kalacak' dediler. Ama o günden bugüne şükürler olsun oğlum yürümeye ve konuşmaya başladı. Tam net olmasa da derdini anlatıyor. Oğlum imkansızı başardı. Daha iyi olacak" diye konuştu.

Görüntü Dökümü

-------------------:

-Rehabilitasyon merkezinden görüntü

-Hastanın koltuk değineğiyle yürümesi

-Tabletten dağcıların gezintilerini izlemesi

-Detaylar

-Röportaj

Haber-Kamera: Selçuk BAŞAR-Bilge AVCI TRABZON-DHA

====================================================

4)HOBİ OLARAK BAŞLADIĞI ARICILIK, MESLEĞİ OLDU

AKSARAY'da evlerde boyacılık yapan Kamil Sınav (40), 6 yıl önce hobi olarak başladığı arıcılığı, meslek haline dönüştürdü. Her iki işi de birlikte yürütmeye çalışan Sınav, ilk  aldığı iki kovan arının telef olduğunu, pes etmeyip devam etmesi üzerine şu an 85 kovanının bulunduğunu belirtti.

Gülağaç ilçesi Kızılkaya köyünde oturan Kamil Sınav,  arıcılığa duyduğu ilgi sonucu boş zamanlarını değerlendirmek için 6 yıl önce  hobi olarak iki kovan arı aldı. İki kovandaki arılar bir süre sonra telef oldu. Annesinin, arıcılığı bırakması yönündeki telkinlerine rağmen pes etmeyen Sınav, arıcılığı sürdürdü. Hobi olarak başladığı arıcılığı ek bir gelir kapısına dönüştüren

Sınav, yaşadıklarını anlattı. Sınav, şunları söyledi:

"İlk önce hobi olarak başladım ve iki kovan arı aldım. Bu iki kovan arının ikisini de telef ettim. Annem bana, 'Oğlum bu işi bırak yapamayacaksın. Boşuna para verme' dedi. Bende bir arkadaşımdan bir oğul arı alarak tekrar arıcılığa başladım. Bir kovan arıyla başladım ve o arı kovanından bir oğul arı daha aldım. Bir daha ki yıl kovan sayımı 4 yaptım. Bir sonraki yıl 10 kovan arım oldu. Ondan sonra annem, 'Ben arıları öldürdüysem, sonucunda tecrübe kazandım. Ben bu işi yapacağım.' dedim. Bundan sonrada kendime bir yol çizdim. Ayrıca gezginci arıcı arkadaşımın bana yardımı çok oldu. Bilmediğim konularda ondan fikir alışverişinde bulunup, ona yardım edip iş öğrenerek, arıcılığın has noktalarını öğrendim."

30 BİN LİRA HİBE ALDI

Sınav, kovan sayısı 22'ye ulaştıktan sonra 'Genç Çiftçi Projesi'  başvurduğunu ve 30 bin lira hibe desteği aldığını, böylelikle kovan sayısını 62'ye çıkardığını söyledi. 2017 yılında kovan sayısını 85'e yükselttiğini  ifade eden Sınav, o yıl iyi bir üretim gerçekleştirip 30 bin lira bal hasadı gerçekleştirdiğini kaydetti. Geçen yıl verimin az olduğunu; ama bu yıl iyi bir dönem geçireceklerini belirten Sınav, "Doğada çiçek bol, nektar akışı gayet güzel durumda. Bununla birlikte doğada otta bol.  Biraz sıcak olup dengeli giderse bereketli bir yıl olur. Türkiye standartlarına göre birçok arıcı bir kovandan 8-10 kilo bal alırken, ben bir kovandan 30 kilo bal aldım." dedi.

Sınav, iki oğlunun da kendisine yardımcı olduğunu ve artık arıcılığı mesleğe dönüştürdüğü söyledi.

Görüntü Dökümü

----------------

Kovanlardan detay

Sınav'ın kovanlarla ilgilenmesi

Genel ve detay

Röportaj

Haber- Kamera: Erkan ALTUNTAŞ AKSARAY DHA))

=======================================

5)İZMİR'DEKİ 15 BİN KİŞİLİK CAMİNİN YAPIMI SÜRÜYOR

İZMİR'in Konak ilçesinde Nevvar Salih İşgören Vakfı tarafından yaptırılan ve inşaatı süren Nevvar Salih İşgören Ulu Camii için bugüne kadar 60 bin metreküp beton, 10 bin ton da demir kullandı. Tamamlandığında 15 bin kişinin aynı anda ibadet edebileceği caminin, 90 metre yüksekliğinde 4 minaresi olacak. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Hamza Dağ, caminin kaba inşaatının temmuz ayı içerisinde tamamlanacağını söyledi.

İzmir'de Nevvar-Salih İşgören çiftinin vasiyeti üzerine, Konak'ın Çınarlı Mahallesi'nde 2017 yılı Ağustos ayında yapımına başlanan Nevvar Salih İşgören Ulu Camii'nde çalışmalar 150 işçi ile sürdürülüyor. Caminin zemine, 2 bin fore kazık çakıldı. Çalışmalar kapsamında şu ana kadar 60 bin metreküp beton dökülürken, yine 10 bin ton da demir kullanıldı. Yapımı bittiğinde 43 metre çapındaki kubbesiyle dünyanın en büyük kubbeli camileri arasında yer alacak. Camide aynı anda 15 bin kişinin ibadet edebileceği belirtildi.

'YÜZDE 90 ORANINDA TAMAMLANDI'

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Hamza Dağ, çalışmaları yerinde inceleyip, cami ile ilgili bilgi verdi. Dağ, yapımı Nevvar Salih İşgören Vakfı tarafından sürdürülen caminin, 90 metre yüksekliğinde 4 minareye sahip olacağını söyledi. Dağ, "İnşaat, yüzde 90 oranında bitti. Temmuz ayı sonu gibi kaba inşaatı tamamen bitecek. Buraya 2 bin fore kazık çakıldı. Bu da 50 kilometrelik uzunluk demek. 43 metrelik kubbesi var. Geniş kubbesi açısından dünyada ikinci. 20 bin metrekare inşaat alanı var. Caminin inşaatı geldiği aşama ile kendini göstermeye başlayan bir eser oldu. Bundan sonra da yine arkadaşlarımızla birlikte bu sürecin takipçisi olacağız ve şehrimize bu güzel eseri kazandıracağız" dedi. Hamza Dağ, caminin 400 yıl ayakta kalabileceğini belirterek, "Tamamen Osmanlı mimarisine sahip. Projesi, Millet Camisi'ni çizen mimar tarafından hazırlandı. 240 araçlık bir otoparkı var" diye konuştu.

Caminin İzmir'de herkesin rahatlıkla gelebileceği merkezi bir bölgede bulunduğunu belirten Hamza Dağ, "Nevvar Salih İşgören Vakfı yönetimi, mütevelli heyeti önemli fedakarlık yaptı. Ciddi bir süreç yaşandı. Hepsi burada bu işin altına imza attı" dedi.

Görüntü Dökümü

----------------

-Nevvar Salih İşgören Ulu Camiisi'nden görüntü

-Camideki çalışmalardan görüntü

-AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ ile röp.

-Genel ve detay görüntü

Haber : Umut KARAKOYUN-Kamera: Tekin GÜRBULAK/ İZMİR,

=======================================

6)EGE'NİN PARMAK ISIRTAN LEZZETİ: TURGUTLU KÖFTESİ

MANİSALILARIN en sevdiği lezzetlerden Turgutlu Köftesi, lezzetiyle parmak ısırtıyor. Odun kömürü, bakır tava ve tereyağı üçlüsünün olmazsa olmazı olan yemeği tatmak için Türkiye'nin çeşitli illerinden misafirler kente geliyor.

Ailesinin 3'ncü kuşak ustası, evli ve bir çocuk babası Engin Şarlar, Turgutlu Köftesinin sırrını DHA'ya anlattı. Lezzeti gelecek nesillere aktarmak istediğini vurgulayan Şarlar, "Türkiye'nin çeşitli yerlerinden gelen misafirlere iyi bir şekilde sunabilmek için 15 yaşımdan beri tezgahlardayım. Turgutlu Köftesinin olmazsa olmazları tereyağı, bakır tava ve odun kömürüdür. Geriye lezzete sevgimizi katmak kalıyor. Sevginin olduğu yerde başarı oluyor. Ben üçüncü kuşağım. Bu lezzeti babamdan öğrendim. Öğrendiğim günden bu yana da hiç bir ilave yapmadım. Çünkü bu lezzete değer katan kendisine özgü olan tadıdır" dedi. Sosyal medyada Turgutlu köftesinin ününün yaygınlaşmasıyla Türkiye'nin çeşitli illerinden gelen misafirlerin kente bu lezzeti tatmak için geldiğini belirten Şarlar, hazırlanışını da şu şekilde anlattı:

"1 kilo Turgutlu köftesi için, 900 gram dana kıyma ve 100 gram kuzu kıymayı karıştırıyoruz. 1 çay kaşığı tuz kullanıyoruz. Soğan, maydanoz, ekmek ve baharat kullanmıyoruz. Piştikten sonra tercihen isteyen kullanabilir. Köfteyi yaptıktan sonra önce odun kömürlerimizi yakıyoruz. Kıvama geldikten sonra ise tavamıza tereyağını gezdiriyoruz. Ardından köftelerimiz pişiyoruz. Bu sırada taş fırında özenle hazırlanmış pidelerimizi dilimleyerek kesiyoruz. Ardından pişen köftelerimizi, pidelerin üzerine özenle yerleştiriyoruz. Daha sonra bolca tereyağını köftemizin ve pidelerimizin üzerinde gezdiriyoruz. İsteğe göre yoğurtlu ya da sade şekilde servise hazır hale getiriyoruz."

Görüntü Dökümü

----------------

Turgutlu Köftesinin hazırlanışından görüntü

Tereyağının pişirilmesinden görüntü

Köftelerin pişirilmesinden görüntü

Köftenin servis edilmesinden görüntü

İşletmeci Engin Şarlar röp.

Genel ve Detay görüntü

Haber- Kamera: Cemil SEVAL- Doğan ÇİZMECİ / TURGUTLU (Manisa),

=======================================

7)BU MAHALEDE RAMAZAN DAVULUNU ASKERE GİDECEK GENÇLER ÇALIYOR

İZMİR'in Torbalı ilçesinin kırsal Arslanlar Mahallesi'nde 100 yıllık bir gelenek yaşatılarak ramazan davulunu vatani görevini yapmak için askere gidecek olan gençleri çalıyor. Böylelikle mahalleli sahura kalkarken, toplanan bahşişler de gençler için askerde cep harçlığı oluyor.

Torbalı'ya 8 kilometre mesafedeki 778 nüfuslu kırsal Arslanlar Mahallesi'nde askere gidecek gençler ramazan ayında gece davul çalarak vatandaşları sahura kaldırıyor. Asırlık bir geleneğe göre, askere gidecek gençler, ramazanda mahalle meydanından başlayıp sokak sokak dolaşarak sahurda davul çalıyor. Gelecek yıl farklı celp dönemlerinde askere gidecek olan 3 genç de, kimin başlattığı bilinmeyen gelenek sayesinde, bu ramazan ayında topladıkları bahşişlerle askerde ihtiyaçlarını karşılama imkanı bulacak. Askere gidecek olan gençlerden 19 yaşındaki İsmail Güner, Ataberk Karyalı ve Cemil İbis de davul çalmanın çok güzel olduğunu, bu geleneğin de devam etmesinden dolayı mutluluk duyduklarını söyledi.

100 YILDIR DEVAM EDİYOR

100 yıl önce kim ve kimler tarafından geleneğin başlatıldığını merak ettiklerini kaydeden İsmail Güner, "Her yıl, askere gidecek olan gençler ramazan ayında ön hazırlık yapıyor. Bu yıl ise mahallemizden vatani görevini yapmak için askere gidecek olan 3 kişiyiz. 3 arkadaş, sahur biraraya gelip, davula vurmaya başlıyor, köylüleri sahura kaldırıyoruz. Örf ve adetlerimize göre yaşıyoruz. İnşallah geleneğimiz devam eder" dedi.

EN BÜYÜK ARZULARI GELENĞİ YAŞATMAK

Geleneğin aynı zamanda askere gidecek gençlere maddi anlamda katkı sağladığını belirten Ataberk Karyalı ise, "Sıramız geldiğinde ramazan davulunu biz aldık" diye konuştu.

Asker adaylarından Cemil İbis ise, "Bazen motosikletle bazen de yürüyerek sokakları gezip, davul çalıyoruz. Bizler bu geleneği yaşatmak için elimizden geleni yapıyoruz. Gelecek nesillerinde yapması için de teşvik ediyoruz" dedi.

Mahallede yaşayan Aytekin Özen de bu geleneğin devam etmesinden dolayı mutlu olduklarını söyledi. Aytekin Özen, askere giderek ramazan davulu çalan 3 gence Kuran-ı Kerim ve Türk bayrağı hediye etti.

Görüntü Dökümü

----------------

-Davul çalan askere gidecek gençler Ataberk Karyalı ve Cemil İbis ile röp.

-Aytekin Özen ile röp.

-Gençlerin sahurda sokak sokak gezip davul çalmaları

-Genel ve detay görüntüler

( Haber - Kamera: İbrahim DANIŞ / TORBALI (İzmir),

=======================================

8)AÇIKTA SATILAN ÜRÜNLER İNSAN SAĞLIĞINI TEHDİT EDİYOR'

GIDA Mühendisleri Odası Adana Şubesi Başkanı Şehmus Alparslan, yaz aylarında artan sıcaklar nedeniyle açıkta satılan tavuk döner gibi gıdaların bozulma riskinin yüksek olduğunu ve insan sağlığını tehdit ettiğini söyledi.

Yaz aylarında özellikle Çukurova Bölgesi'nde sıcaklıkların çok üst seviyelerde olduğunu ve bundan dolayı soğuk ortamda bekletilmeyen gıda ürünlerinin çabuk bozulduğunu belirten Alparslan, "Açıkta gıda satışı 4 mevsimde de risk taşıyan bir durumdur. Ama yaz aylarında bu risk artar. Et ve süt ürünleri yaz aylarında daha çok bozulan gıdalardır. Özellikle tavuk üretim şartlarına da bağlı olarak çabuk bozulan bir besin kaynağıdır. Bu tür bozulmaların en büyük etkeni nem ve sıcaklıktır. Çünkü yaz aylarında mikroorganizmaların üremesi için gerekli yüksek sıcaklıklar özellikle bu bölgede etkisini göstermektedirö dedi.

'BOZULMA RİSKİ ARTIYOR'

Gıdaların düşük sıcaklıkta bekletilerek bozulmasını engelleyip ömrünü uzatmanın mümkün olduğunu söyleyen Alparslan, açıkta satılan gıdanın havadaki sıcaklık ve nemden doğrudan etkilendiğini ayrıca mikroplarla direk temas halinde olduğunu dile getirdi. Tavuk döner tüketiminin mevsim fark etmeden her dönem çok yoğun olduğuna dikkat çeken Alparslan, şöyle konuştu:

"Kentimizde tavuk döner satışı birçok yerde dışarıdaki kirli havayla temas halinde satılıyor. Bunun üzerine bir de sıcaklık eklenince beyaz etteki bozulma kaçınılmaz oluyor. Bundan dolayı satılan gıdanın hazırlanışı kadar sunumu ve satıldığı ortam çok önemlidir. Vatandaşlarımıza özellikle yaz aylarında açıkta gıda tüketmemesi konusunda çağrıda bulunuyoruz.ö

Görüntü Dökümü

------------------------

GIDA Mühendisleri Odası Adana Şubesi Başkanı Şehmus Alparslan ile röp

Dönerin kesilmesi

Genel ve detaylar

Haber-Kamera: Can ÇELİK-ADANA,

Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel

İzmir KPSS Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title