Haberler

DHA İSTANBUL BÜLTENİ-3

1-ABD SURİYE ÖZEL TEMSİLCİSİ JEFFREY: ASKERİ OLARAK DA BU SORUNU ÇÖZMEK ZORUNDA OLDUĞUMUZ BİR NOKTADAYIZGülseli KENARLI-İbrahim MAŞE-Harun UYANIK / İSTANBUL, ABD Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey, bugün başlayan "Uluslararası İdlib Konferansı"nda konuştu.

1-ABD SURİYE ÖZEL TEMSİLCİSİ JEFFREY: ASKERİ OLARAK DA BU SORUNU ÇÖZMEK ZORUNDA OLDUĞUMUZ BİR NOKTADAYIZ

Gülseli KENARLI-İbrahim MAŞE-Harun UYANIK / İSTANBUL, ABD Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey,  bugün başlayan "Uluslararası İdlib Konferansı"nda konuştu.  Jeffrey, "Artık askeri olarak da bu sorunu çözmek zorunda olduğumuz bir noktadayız" dedi.

İletişim Başkanlığı'nın düzenlediği "Uluslararası İdlib Konferansı" başladı. Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Çalışma Ofisi'nde gerçekleşen Konferansa Türkiye Cumhuriyeti İletişim Başkan Yardımcısı Çağatay Özdemir, ABD Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey, Suriye Ulusal Koalisyon Başkan Yardımcısı Dima Moussa, Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Prof. Dr. Gülnur Aybet katıldı.

Açılışın ardından SETA Washington DC Araştırma Direktörü Doç. Dr. Kılıç B. Kanat'ın moderatörlüğünde "İdlib sorunun çözümü üzerinde uluslararası camia ve örgütler ne yapmalı?" başlıklı bir oturum yapıldı. Oturumda ABD Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey, NATO PA Türk Grubu Başkan Vekili ve TBMM Dışişleri Komisyonu Üyesi Ahmet Berat Çonkar, Suriye Ulusal Koalisyon Başkan Yardımcısı Dima Moussa, Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı  Prof. Dr. Gülnur Aybet oturuma katıldı.

"VARDIĞIMIZ SONUÇ ŞU; BİZİ DİNLEMİYORLAR"

James Jeffrey, oturumda "Artık askeri olarak da bu sorunu çözmek zorunda olduğumuz bir noktadayız. Bu konuda ABD'nin pozisyonu nedir?" şeklindeki soruya şöyle yanıt verdi:

"ABD'nin Suriye'de olmasının sebepleri var. Koalisyonunun DAEŞ'e karşı yaptığı kampanya, güney politikaları ama bunların yanı sıra askeri olarak Suriye'deki mevcudiyetimiz, mesela ekonomik ve coğrafi kaynakların Esad rejimi altında yaşamak istemeyen insanlara zulmetmek üzere kullanılmasını tolere edemez.ABD'nin veya başka ülkelerin askeri girişimleri asla rejimi devirmek gibi bir amaçta değil. Rus güçlerine yönelik de olduğu düşünülemez. Hedefimiz bu değil. Bizim hedefimiz nedir? Müzakere edilen bir çözüm. Türkiye, hem Rusya ile diyalog hem de caydırıcılık konusunda harika çabalar sarf ediyor. Bunu biz çok takdir ediyoruz. Bizim de Rusya ile Suriye üzerinden belli bir diyaloğumuz var. Soçi ziyaretimiz oldu. Sayın Pompei, Sayın Putin ile Suriye çözümünü görüşmek için önemli bir ziyaret gerçekleştirmişti. Vardığımız sonuç şu; bizi dinlemiyorlar. Yani bugün yapılacak tartışma umuyorum gerçek bir ateşkes ile sonuçlanır. Biz bu çatışmada gerçek bir ateşkes görmedik. Şam'da, Halep'te ya da diğer yerlerde görmedik. İdlib'te görmedik."

"RUSYA NEDEN ESAD GÜNDEMİ KONUSUNDA BU KADAR ISRARCI ANLAYAMIYORUM AMA REALİTE BÖYLE"

Jeffrey, "Esad rejimi ve Rusya ateşkesin altına imza attı ama terörist tanımını da çok geniş tutarak, 'Teröristler olursa ateşkesi bozma hakkımızı saklı tutarız' dedi. Bu defaatle bozuldu. İdlib farklı, mülteciler ve muhalefetin gideceği başka yer yok. Daha öncekilerden farklı. İdlib'e zaten insanlar bu yüzden kaçmışlardı. Ama Rusya'nın uyguladığı yol haritası, zaten bu güne kadar gördüğümüz yol haritası. Umuyorum ki bugün bir şey değişir, başarı elde edilir. Bu diyaloğu Türkiye askeri ve diplomatik olarak destekliyor. Pek çok Avrupa Birliği ülkesi, benim ülkem ve NATO ülkesi destekliyor. Ruslar sürekli siyasi çözüm için baskı yapıyorlar. Yani Suriye'nin 1 bölü 3'ü Esad rejimi altında olmamasına rağmen bu konuda zorluyorlar. Rusya neden Esad gündemi konusunda bu kadar ısrarcı anlayamıyorum ama realite böyle. Belki bugün, askeri çözümden uzaklaşılarak, diplomatik çözüme yaklaşıldığını gördüğümüz bir çözüm olur. Ama daha önce çok hayal kırıklıkları yaşadık. ABD, AB ve Türkiye, biz bunları gördük. Ama oraya gitmek ve bu çabayı sarf etmek çok önemli" diye konuştu.

SORULARI YANITLADI

Oturumun ardından James Jeffrey gazetecilerin de sorularını yanıtladı. Jeffrey, "Washington'un somut askeri yardım konusundaki görüşü nedir?" sorusu üzerine şöyle konuştu:

"Washington'da bu konuda görüş birliği yok, bu konudaki değerlendirmeler hala devam ediyor. İnsani yardım konusunda atılan adımlar biliniyor. Bu hafta, askeri koordinasyon ve bilgi paylaşımı gerçekleştirildi. Türkiye'nin silah satışı programlarında önemli bir katılımcı olduğunu biliyoruz. Türkiye ile çok sayıda askeri ekipman programımız var. Bunları değerlendiriyoruz, yapabileceğimiz bir şey var mı buna bakıyoruz. Aynı zamanda çeşitli diplomatik adımlar da atıyoruz ya da atabiliriz. Mesela Avrupa harekete geçirilebilir. Başkan Trump'ın ve ABD Kongresi'nin anlaştığı bir konu varsa, kolektif bir çaba sarf etmek gerekiyor. Sadece Türkiye ve ABD'nin değil, NATO'daki müttefiklerimizin özellikle de Avrupalıların bir arada hareket etmesi gerekiyor. Bu konuda Avrupalılara da katkı bulunmaları konusunda baskı yapıyoruz. Mesela İspanya'da bir Patriot birim var. İncirlik'te şu anda bu birim. Biz NATO'nun bu tür adımlar atmasını bekliyoruz. Washington'da bu konuyu konuştuğumuzda ana mesele şu; aslında genel olarak S-400 füzeleri temel sorunu oluşturuyor. Bu tamamen FETÖ'nün ve PKK'nin propagandasından bağımsız bir şey. Burada tamamen ABD Kongresi açısından ve savunma sistemimiz açısından çok ciddi bir endişeden bahsediyoruz. Başkan Trump açısından da bu ciddi bir sorun. Bu sorunun nasıl aşılabileceğini biz çözmeye çalışıyoruz. Ancak bu aşamada bu bir sorun olmaya devam ediyor. Bu sorun gündemde olsa da olmasa da biz elimizden gelenin ne olduğunu anlamaya çalışıyoruz."

Jeffrey, "Ne Rusya ne Türkiye askeri çatışma istemez bence. Ancak Suriye'de iyi niyetlerin hayal kırıklığı ile karşılaşması söz konusu olabiliyor" dedi.

"RUSYA İLE TÜRKİYE 2015 YILINDA BİR İHTİLAF YAŞADI"

James Jeffrey, "Rusya ile Türkiye 2015 yılında bir ihtilaf yaşadı. Bunun sonucu olarak bir Rus uçağı ve helikopteri düşürüldü. Bu düşürme işini kim yaptı bilmiyoruz. Çok sayıda askeri birlik orada bir arada. ABD güçleri ile Rus müttefikleri arasında 20 çatışma oldu. Suriyeli paralı askerler var, Suriye milisleri var. Son 20 ayda çok ciddi ihtilaflar yaşandı. Onun için hiç öngörülemeyen, hiç de hoş karşılanmayacak bir ihtilafın çok kolay bir biçimde kontrolden çıkabileceğini biliyoruz. Onlarca askeri hareketine kuzeydoğuda müdahale ettik son 2 ay içinde. Bunların hepsinde müdahaleler barışçı bir biçimde sonuçlandı ama yine de bu durum bizi endişelendirmeye devam ediyor. Suriye'de dışarıdan çok sayıda ordu var aynı zamanda Suriye'de sahada devlet olmayan, silahlı gruplar var. Bunlar çok küçük alanda birbirleriyle mücadele ediyorlar" şeklinde konuştu.

"SURİYE'DE KENDİ ULUSAL GÜVENLİK ÇIKARLARIMIZ İÇİN MEŞRU BİR ŞEKİLDE VARIZ"

Jeffrey, "S-400 sistemi aktivasyona hazırsa ve ABD'den de Patriotlar gelmeyecek diye düşünürsek, S-400'leri güney sınırında Türkiye, teknik ya da siyasi sorunlara rağmen kullanır mı?" sorusuna ise şöyle yanıt verdi:

"Halka açık oturumlarda bu istişareleri ifşa edemeyiz. Türkiye ile ABD arasında bu tür istişareler devam ediyor. ABD'nin nasıl bir destek vereceği konuşuluyor. Bu hikaye zaman zaman yanlış aktarılıyor. Bu konuda ABD'de hükümet düzeyinde çok üst düzeyde bunu tartışıyor. Suriye'nin toprak bütünlüğü konusunun önemli, bunu prensipte kabul ediyoruz. Ama BM kararları var. Silahlı muhalefetin kabul görmeyeceği, bu tür ilkeler var. Bizler şu an Suriye'de kendi ulusal güvenlik çıkarlarımız için meşru bir şekilde varız. Suriye'nin komşularının beka endişeleri var. Bunlar uluslararası hukuka göre anlaşılır endişeler."

"BUNLARDAN ÇIKARDIĞIMIZ DERSLER VAR"

Jeffery, "ABD'nin Suriye'ye karşı uyguladığı politikaya göre, İran destekli Şii milislerin ve Hizbullah'ın Suriye'den çıkması gerekiyor. Onlar bölgesel yayılmacı gündem izliyorlar. Başka ülkeleri hedef alıyorlar. İran'dan ya da başka ülkelerden roket atıyorlar. Bu insanlar sahaya girdiğinde, yerel nüfusa karışıyorlar. Bölgesel güvenlik yapısını tehdit edecek şeyler yapıyorlar. İranlıların yayılmacı faaliyetleri olduğu sürece uzun süreli barış olamaz. Uçuşa yasak bölge uygulaması Türkiye'nin desteği ile Kuzeydoğu Irak'ta uyguladık, başka örnekleri de var. Bunlardan çıkardığımız dersler var. Bu tür durumlarda askeri operasyonlara çok da desteğin alınamayabilir. Aldığınız diplomatik kararı, uluslararasılaştıramadığınızda bu olmayabiliyor. 1996'da uyguladık. ABD tek taraflı olarak Bağdat'ta kuzeye doğru ilerliyordu. Türkiye işin içindeydi. Biz yeterince diğer ülkelerle diplomatik karar alma süreçlerini paylaşmamıştık. Bu dersler burada kullanılabilir, Türkiye için de geçerli olabilir. Ülkelerden askeri güçlerini, bir yere konuşlandırmalarını isteyecekseniz, karar alma sürecini ortak kullanmanız lazım. Hiç kimseye danışılmadan oldu bitti kararlar alınırsa bu uygulamalar işlemiyor. Diplomatik olarak çok danışma süreçlerini işletmek gerekiyor"dedi.

Görüntü Dökümü:

-------------------

-Jeffrey'nin konuşması

Detaylar

05.03.2020 - 12.41 Haber Kodu : 200305099

05.03.2020 - 12.44 Haber Kodu : 200305100

05.03.2020 - 12.56 Haber Kodu : 200305105

======================

2-GAZİOSMANPAŞA'DA İÇECEK YÜKLÜ KAMYON ŞARAMPOLE YUVARLANDI

Haber-Kamera: Cemil ÖZDEMİR-Murat SOLAK/ GAZİOSMANPAŞA Tem Otoyolu Ankara istikametinde meydana gelen kazada, lüks otomobille çarpışan içecek yüklü kamyon şarampole yuvarlandı. Kazada kamyonette bulunan iki kişi hafif şekilde yaralandı.

Kaza, Gaziosmanpaşa TEM Otoyolu Cebeci Mevkii'nde saat 12.00 sıralarında meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, Ankara istikametinde giden Tolga Taşköprü yönetimindeki 34 TS 5833 plakalı içecek yüklü kamyonetle arkadan gelen Bilal Şenses yönetimindeki 34 CRA 639 plakalı lüks otomobil çarpıştı. Çarpmanın etkisiyle sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybettiği kamyonet, bariyerlere çarparak şarampole yuvarlandı. Kazada kamyonette bulunan iki kişi hafif yaralanırken, kamyonette bulunan içecekler etrafa savruldu. Kazayı gören çevredekiler durumu polis itfaiye ve sağlık ekiplerine bildirdi. Sağlık ekipleri hafif yaralı olarak kazayı atlatan kamyonetteki iki kişiyi ayakta tedavi etti.

"MÜŞTERİLERİMİZE MAL GÖTÜRÜYORDUK"

Kazada kamyonette bulunan içecek firması çalışanı,  "Yolumuzdan giderken emniyet şeridinden gelen otomobil arkadan bize çarparak dengemizi bozdu. Aşağıya yuvarlandık. Hafif sıyrıklarla yaralandık. Müşterilerimize mal götürüyorduk" dedi.

Kaza nedeniyle Ankara istikametinde yoğun trafik oluştu. Kazaya karışan araçların vinçle kaldırılmasının ardından trafik normale döndü.

Görüntü Dökümü

-------------------

-Kamyonetten görüntü

-Etrafa savrulan içecekler

-Otomobilden görüntü

-Araçların kaldırılması

-Trafikten görüntü

-Çevredekiler

-Röp

-Genel ve Detaylar

05.03.2020 - 13.34 Haber Kodu : 200305122

=======================

3- KADIKÖY'DE KİMLİK İSTEYEN OTEL GÖREVLİSİNE SALDIRAN ŞÜPHELİ KAMERADA

Haber-Kamera: Cengiz ÇOBAN /

Kadıköy'de otelde kalmak isteyen bir kişi kendisinden kimlik isteyen resepsiyon görevlisine saldırdı. Resepsiyon görevlisine yumruk üstüne yumruk atan şüpheli, polis tarafından yakalanırken saldırı anları güvenlik kamerasına yansıdı.

Olay önceki gün Kadıköy Osmanağa Mahallesindeki otelde meydana geldi. Gece otele gelen bir kişi kalmak için görevliye oda sordu. Otel görevlisi kendisinin kaydını yapmak için kimlik istedi. Kimlik istenen kişi görevliye hakaret ettikten sonra yumruklamaya başladı. Aldığı yumruk darbeleri ile otel görevlisi yere yığıldı. Yaralanan görevlinin sağlık durumunun iyi olduğu öğrenilirken, saldırgan polis tarafından yakalandı.

SALDIRI KAMERADA

Saldırganın otel görevlisini darp etmesi kameralara yansıdı. Görüntülerde saldırgan pansiyona giriyor ve resepsiyona doğru ilerliyor. Şüpheli resepsiyonda kendisinden kimlik isteyen görevliye yumruk atıyor. Saldırgan daha sonra hiç bir şey olmamış gibi pansiyondan çıkıp gidiyor.

Görüntü Dökümü:

----------------

(GÜVENLİK KAMERASI)

-Şüphelinin otele gelmesi

-Görevlinin görüntüsü

-Saldırgan ile görevli arasında konuşmalar

-Görevliyi yumruklaması

-Genel ve detay görüntüler

05.03.2020 - 12.37 Haber Kodu : 200305097

=======================

4-KADIKÖY'DE DENİZDEN CESET ÇIKTI

Haber-Kamera: Murat KORKMAZ / KADIKÖY Moda sahili açıklarında erkek cesedi bulundu. Üzerinden kimlik çıkmayan ve 30'lu yaşlarda olduğu tahmin edilen kişinin cansız bedeni Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı.

Kadıköy Moda sahili açıklarında denizde hareketsiz şekilde duran kişiyi görenler durumu polis ekiplerine bildirdi. Olay yerine polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Olay yerine gelen deniz polisi, deniz üzerinde hareketsiz duran kişiyi kıyıya çıkardı. Sağlık ekiplerince yapılan incelemede 30'lu yaşlarda olduğu tahmin edilen erkeğin hayatını kaybettiği belirlendi. Üzerinden kimlik çıkmayan kişinin cansız bedeni Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı. Polis olayla ilgili soruşturma başlattı.

Görüntü Dökümü:

-----------------

-cesedin denizden çıkarılması

-kıyıya taşınması

-genel ve detay

05.03.2020 - 11.41 Haber Kodu : 200305072

==========================

5- BAKAN SELÇUK: TEDAVİ GİDERLERİNDE 8 MİLYAR LİRALIK İYİLEŞTİRME OLDU

Haber-Kamera: Beyza Nur GÜLER-Mertcan ÖZTÜRK/ İstanbul,

BIO Türkiye organizasyonu, bugün Kağıthane'de bulunan Osmanlı Arşivi Külliyesi Kongre Merkezi'nde başladı. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, 3 gün sürecek organizasyonun ilk gününde düzenlenen Uluslararası Biyoteknoloji Kongresi'ne katıldı. Selçuk, "Resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren, yeni sağlık uygulama tebliği ile tüm sağlık işlemlerinin fiyatlarında 2008'den beri ilk kez kapsamlı bir artış sağlandı ve tedavi giderlerinde 8 milyar liralık iyileştirme oldu. Ayrıca 20 Şubat 2020'de yaptığımız ilaçlara 3 milyar liralık iyileştirme ile de beraber yine tıbbi malzemede yüzde 5 ile 200 arasında değişen oranlarda yaptığımız iyileştirmeler ile sektöre, toplamda son 6 ayda yaklaşık 12 milyarlık bir iyileştirme sağlamış bulunmaktayız" dedi.

Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu, Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK), Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) ve Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı (KOSGEB) işbirliği ile İlaç, Eczacılık, Sağlık Bilim ve Teknolojileri Vakfı (İVEK) tarafından düzenlenen organizasyona Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk'un yanı sıra Sağlık Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Muhammed Güven, Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı Dr. Nureddin Nebati, İVEK Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Necdet Ünüvar, BIO Türkiye Organizasyonu Başkanı Prof. Dr. Ahmet Hacımüftüoğlu, Türk Eczacılar Birliği (TEB) Başkanı Erdoğan Çolak, Türkiye İlaç ve Tıbbı Cihaz Kurumu Başkan Yardımcısı Harun Kızılay, KOSGEB Başkanı Prof. Dr. Cevahir Uzkurt, Türkiye Sağlık Enstitüleri (TÜSEB) Başkanı Prof. Dr. Adil Mardinoğu ve sağlık sektöründen temsilciler de katıldı. 3 gün sürecek  organizasyonda BIOShere ve StartHUB etkinlikleri de düzenlenecek.

SEKTÖRE SON 6 AYDA 12 MİLYAR LİRALIK İYİLEŞTİRME

Konuşmasına İdlib'de şehit olan askerlerimize rahmet dileyerek başlayan Selçuk, "Yerli, milli savunma sanayi ne kadar önemliyse, bugün burada sizlerle beraber yerli ve milli ilaç endüstrisinin de ne kadar önemli olduğunun altını çiziyorum. Sağlık hizmetinin finansmanını üstlenen bakanlık olarak da, sağlık hizmetinin tüm vatandaşlarımıza etkin, eşit, kaliteli ve yeterli düzeyde sunulması bizim birinci hedefimiz. Bu noktada, cumhurbaşkanımızın tezhipleri ile ve Hazine ve Maliye Bakanlığımızın büyük destekleri ile aldığımız önemli bir karardan bahsetmek istiyorum. Resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren, yeni sağlık uygulama tebliği ile tüm sağlık işlemlerinin fiyatlarında 2008'den beri ilk kez kapsamlı bir artış sağlandı ve tedavi giderlerinde 8 milyar liralık iyileştirme oldu. Ayrıca 20 Şubat 2020'de yaptığımız ilaçlara 3 milyar liralık iyileştirme ile de beraber yine tıbbi malzemede yüzde 5 ile 200 arasında değişen oranlarda yaptığımız iyileştirmeler ile sektöre, toplamda son 6 ayda yaklaşık 12 milyarlık bir iyileştirme sağlamış bulunmaktayız. Bu iyileştirmeler ile vatandaşlarımızın daha kaliteli bir sağlık hizmetine ulaşmasını hedefliyoruz. Ayrıca sağlık hizmet sunucularının da faaliyetlerini mali baskı hissetmeden sürdürmelerini temin ediyoruz. Bütün bu sağlık uygulama tebliğinde yaptığımız bu düzenlemelerin hayırlı olmasını diliyorum" şeklinde konuştu.

"YÜZDE 70 OLAN GENEL SAĞLIK SİGORTASI KAPSAMI YÜZDE 99'UN ÜZERİNE ÇIKTI"

5 yıl içinde sağlık sektördeki payın yüzde 30'lara çıkacağının öngörüldüğünü dile getiren Selçuk, "Bizim de ülkemizi 2023'e taşıyacak olan 11. kalkınma planında biyoteknolojiye, AR-GE, üretim, nitelikli insan kaynağı yetiştirme gibi konularda desteklenmesi gereken kritik teknolojiler arasında alıyor biyoteknoloji. Biz de bakanlık olarak, sağlık alanındaki ilerlemelerin her daim yanındayız ve toplumun her kesimini kapsayan hizmetlerimiz ile vatandaşlarımızın huzur ve sağlığı için her türlü adımı atmaktayız. Genel sağlık sigortası, kamu hizmetleri içerisinde kalkınma carisi olarak tanımlanan sağlık hizmetlerinin finansmanını ilgilendiriyor ve bizde sosyal refah devletinin en önemli unsurlarından hatta olmazsa olmazı olarak görmekteyiz. Bir devletin sosyal refah devleti olduğunu gösteren en önemli şeylerden birisi de, genel sağlık sigortasının kapsamı, etkinliği, erişilebilirliği ve kalitesi ile ölçülmekte. ve genel sağlık sigortasını kurup işletmekte 26 yıl sonra hükümetimize nasip oldu.

2002'de yüzde 70 olan genel sağlık sigortası kapsamını bugün yüzde 99'un üzerine çıkarmış durumdayız" ifadelerini kullandı.

"CEPTEN YAPILAN SAĞLIK HARCAMALARI YÜZDE 20'LERDEN 17'LERE DÜŞTÜ"

Konuşmasında sağlık alanındaki bazı istatistiklere de yer veren Selçuk, "Yine ülke genelinde 17 bin eczaneden sadece 3 bin 260'ının SSK ile anlaşması varken ve SSK bünyesindeki 261 eczane ile birlikte ülkedeki eczanelerin ancak yüzde 19'u kamu sağlık sigortasına hizmet veriyordu. Bugün ise 26 bin 221 eczanenin tamamına yakınında vatandaşlarımız sağlık sigortası kapsamında yararlanabilmekteler. En önemli istatistiklerden biri de cari sağlık harcamaları içinde cepten yapılan sağlık harcamaları. Bu oran 1999'larda yüzde 29 iken bugün yüzde 17'lere düşmüş durumda. Cepten yapılan toplam sağlık harcamalarındaki orana baktığımızda ise 2002 yılında yüzde 20'lerde iken bugün yüzde 17'lere gerilemiş durumda. 1999'da geri ödeme listesindeki ilaç sayısı 3 bin 986 iken bugün 8 bin 825 ilacımızın geri ödeme listesinde olduğu bir Türkiye'de yaşıyoruz. 1999'da 1,42 olan kamu sağlık sigortacılık harcamalarının gayri safi yurt içi hasılası içindeki oranı  2018'de 22,5'a yükselmiş durumda" dedi.

Görüntü Dökümü:

-------------------------

-Konuşmacı detayları

-Selçuk'un salona gelişi

-Selçuk'un konuşması

-Genel ve detay

05.03.2020 - 13.32 Haber Kodu : 200305121

=====================

6- PROF.DR. KADIOĞLU: KARŞI KARŞIYA OLDUĞUMUZ TEHLİKE ÇOK BÜYÜK

İhsan DÖRTKARDEŞ / İSTANBUL, -AVCILAR'da düzenlenen 'Deprem Gerçeği ve Avcılar' konulu panelde konuşan İstanbul Teknik Üniversitesi Meteoroloji Mühendisi ve Afet Yönetim Uzmanı Türk Kızılay Genel Başkan Danışmanı Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, "İstanbul'da nerede yaşıyorsak, zemin şartlarına bakarak konut yapmalıyız. Karşı karşıya olduğumuz tehlike, risk çok büyük. Bunu hiçbir ülke yönetemez" dedi.

Avcılar Belediye Başkanı Turan Hançerli, Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum ile yaptığı görüşmede, bakanın kentsel dönüşüm konusunda çalıştıklarını belirtirken, "Para, kredi bulma ihtimalimiz var. Bulursak, böyle şeyler yapacağız" dediğini söyledi.

'Deprem Haftası' nedeniyle düzenlenen panelde  konuşan Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, İzmit'teki faydan uzak olmasına rağmen 1999 depreminin Avcılar'da etkili olduğunu hatırlatırken "Bu deprem 'Allah'ın emri' gibi olacak. Ne zaman olacağını bilmiyoruz. İstanbul'da nerede yaşıyorsak, zemin şartlarına bakarak konut yapmalıyız. Karşı karşıya olduğumuz tehlike, risk çok büyük. Bunu hiçbir ülke yönetemez. Eğer bu riski deprem olmadan önce kentsel dönüşümle, başka bir şeyle azaltmazsak bu deprem olduğunda bununla baş etmemiz mümkün olmayacakö dedi. Prof.Dr. Kadıoğlu, Türkiye'de mevcut çalışmalarla deprem, afet riskine hazırlanmanın mümkün olmadığını vurgularken, şöyle dedi:

"NUH PEYGAMBER GİBİ.."

"Riske karşı, 'Hazırlanıyormuşuz' gibi yapıyoruz. Ama afet yönetiminde önce zarar, risk azaltılır, azaltılamayan kalan kısım için hazırlık yapılır. Yeni senaryoya göre 47 bin bina yıkılması öngörülüyor. 47 bin bina yıkıldığı zaman bu sayıda 20'şer kişilik arama-kurtarma timi koyamayız. Böyle bir şey dünyada yok. Afet yönetimi afet olduktan sonra arama-kurtarma değil; afet olmadan önce 47 bin binayı yıkıp yeniden yapıp, 47 binaya indirmektir. Afet olmadan, binalar yıkılmadan önce yıkılıp riski zararı azaltmaktır. Afet yönetimini afetten sonra yeme, içme, barınma olarak anlamışız. Oysa bunlar afetlere müdahale çalışmasıdır. Nuh peygamber gibi; Yağmur yağmadan gemi yapıyordu ya.. Biz de deprem olmadan önce evlerimizi yapmamız gerekiyor. Bu rakamlar ortaya çıktığında hiçbir ülke bunlarla baş edemez. Dışarıdan yardım gelene kadar ölümler oluyor. İlk saatler 'Altın saatlerdir."

Prof.Dr. Kadıoğlu, herkesin deprem olduğunda uygulayacağı basit ancak çok önemli hareketleri öğrenerek, önlemleri alması gerektiğini anlattıktan sonra "Sigara günde 300 kişiyi öldürüyor. Deprem bu kadar kişiyi öldürmüyor. En büyük afet sigara. Sigara ile deprem arasındaki tek fark; Biri parekende, diğeri toptan öldürüyor. Bu nedenle acayip ilgi çekiyor. Keşke dememek için alınması gereken önlemleri alın" dedi.

BAKAN İLE GÖRÜŞMESİNİ ANLATTI

Avcılar Belediye Başkanı Turan Hançerli ise eski yapıların bulunduğu ilçede felaket senaryolarının gerçekleşmemesi, depreme dayanıksız eski binaların yenilenebilmesi için için çalıştıklarını, kat artışı, mevcut kat sayıları ile bina yenilenmesine izin verilmesi için çalıştıklarını, çağrılar yaptığını söyledi. Başkan Hançerli, evlerini yenilemek isteyenler için çeşitli formüller üzerinde çalışıldığını bir banka ile düşük faizli kredi verilmesi için anlaşma yapıldığını, belediyenin bir finans şirketi kurarak, ilçedeki herkesin güçlü, depreme dayanıklı binalarda yaşaması gerektiğini anlatırken, Çevre ve Şehircilik Bakanı Kurum ile 2 gün önce yaptığı görüşmesine değindi. Başkan Hançerli, şöyle dedi:

"Sayın bakana düşük faizli kredinin faizinin daha da düşük olmasının yararlı olacağını söyledim. Hatta, '1-2 yıl binayı teslim alana kadar geri ödeme başlamasın bu çok sıkıntılı' dedim. 'Düşünüyoruz, çalışıyoruz. Para, kredi bulma ihtimalimiz var. Bulursak, böyle şeyler yapacağız' dedi. Kira yardımını devam ettirecekler. Devlete de herkese de deprem olduğunda binaları yenilemek için en az 7 kat paraya ihtiyacımız olduğunu söylüyorum. 7'yi harcamadan 1'i bulup- buluşturup, bir şeyler yapmamız lazım. Devletimiz, büyükşehir, ilçe belediyemiz hep beraber el ele vereceğiz. Binalarımızı güçlü, dirençli hale getirmenin mücadelesini vereceğiz. Birinci meselemiz bu. Ayrıca hocamızın anlattıklarını unutmayacağız. Hocamızın anlattığı, 'Çök, kapan, tutun' ilkesini, unutmayacağız, eşyalarımızı sabitleyeceğiz. Yangın dedektörü alacağız, yardım çantasını elimimizin altında bulunduracağız. Japonlar gibi, parkta tuvalet olabilen bankı yapabilmek için hazırlıklara da başlayacağız."

Görüntü Dökümü:

-----------------

-Kadıoğlu'nun açıklamaları

-Hançerli'nin konuşması

-Genel ve detaylar

05.03.2020 -12.33  Haber Kodu : 200305096


Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel

Avrupa Birliği İstanbul Suriye Haberler

title