CHP Lideri Baykal'ın Basın Toplantısı

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Başbakan Erdoğan ile İstanbul'da yedikleri yemeğin, 2003'te gerçekleştiğini belirterek, "Buluşmada, 3 ay önceki Anayasa değişikliğinin pazarlığını yapmış olamayız" şeklinde konuştu. Baykal, bu görüşmede ne kendisi ne de Erdoğan'ın siyasi kariyeriyle ilgili bir pazarlığın söz konusu olmadığını belirterek, 1 Mart 2003'te görüşülecek tezkere ile ilgili istişarede bulunduklarını söyledi.

Baykal, Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Sinan Aygün ile yaptığı görüşmenin ardından, Aygün ile birlikte bir basın toplantısı düzenledi. Toplantıda ilk olarak söz alan Aygün, Baykal'ın ilkeli, şeffaf ve dürüst duruşuna devam ettiğini ve diğer siyasetçilere örnek olduğunu söyledi. Baykal'ın politikadaki mevcudiyetinin çok büyük bir ihtiyaç arz ettiğini ifade eden Aygün, toplumun, birikimli, bilgili politikacılara ihtiyacı olduğunu dile getirdi. Aygün, "Görüşmede Deniz Baykal'a ülkenin ihtiyacı olduğunu

vurguladık. Kendisine sonuna kadar destek veriyoruz" dedi. Baykal'ın 1-2 ayda bir kendisinden esnafın durumuyla ilgili bilgi aldığını belirten Aygün, kendisinin de ekonomi ve esnafla ilgili bilgi verdiğini söyledi. Baykal ise, ziyaretinden dolayı ATO heyetine teşekkür ederek, "Bize cesaret veren, güç katan değerlendirmelerini ifade ettiler. Kendilerine içten teşekkür ediyorum" diye konuştu.

Daha sonra gazetecilerin soruların cevaplandıran Baykal, Mustafa Sarıgül başkanlığındaki CHP muhaliflerinin Baykal ve kurmaylarının siyaseti bırakmaları çağrısıyla yarın CHP Genel Merkezi'ne yapacakları yürüyüşle ilgili olarak değerlendirmelerde bulundu. Bunu hiç uygun bulmadığını ve olgun siyasi mücadele yöntemlerinin dışında bir yaklaşım olarak gördüğünü ifade eden Baykal, "Bunlarla bir yere varmak mümkün değildir. Geçmişte de böyle girişimler oldu, ama bunlar başarısızlıkla sonuçlandı. Kamuoyu da

sokak gösterilerine dönüşen bu girişimleri ibretle izliyor. Bu güvenlik güçlerini ilgilendiren bir olaydır. Bizim gözümüzde önemli bir siyasi içeriği yoktur" şeklinde konuştu.

MHP Genel Başkanı Bahçeli'nin, cumhurbaşkanı seçiminde Meclis'e gireceklerini, böylece 367 şartında AK Partiye destek olacakları konusundaki açıklamalarını da değerlendiren Baykal, "Takdir onlarındır. Uygun gördükleri kararı alabilirler. Bu kararın alınması, cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili bir belirsizliğin ortadan kalkması sonucunu doğurmuştur" dedi. Önemli olanın, AK Parti'nin cumhurbaşkanını uzlaşmayla seçme anlayışının devam etmesi olduğunu belirten Baykal, daha önce bu konuda yaşanan krizin

iktidar partisinin uzlaşma aramamasından kaynaklandığını söyledi. Baykal, "Ama şimdi Başbakan, 'Ben kendi istediğimi seçebilirim ama bu doğru değildir. Muhalefet partileri ile de konuşmak zorundayım. Onlarla da görüşüp bir isim araştıracağım. Uzlaşmayı ilan etmiştim, şimdi bu yaklaşımımla kendimi bağlamış durumdayım. Yemin töreninden sonra partileri ziyaret edeceğim. Açık kafayla gideceğim. Uzlaşma bulacağım' diyorsa ki doğru olan budur. Başbakan'ın girdiği uzlaşma çizgisini korumasını bekliyorum.

Başbakan'ın ziyaretini bekliyorum" diye konuştu.

Başbakan Erdoğan'ın sadece bilgi vermeye gelmemesi gerektiğini de belirten Baykal, "Uzlaşma için gelecekse katkı yaparız" dedi. Baykal, Başbakan'ın uzlaşmaya açık olması durumunda birlikte bir isim arayışına da girebileceklerini belirterek, birlikte bir isim bulursak girer ona da oy veririz. Ama önemli olan kimin cumhurbaşkanı olacağıdır" dedi.

"DAKİKA BİR GOL BİR"

Baykal, bir gazetecinin AK Parti'den milletvekili seçilen Zafer Üskül'ün Atatürk ilke ve devrimlerinin Anayasa'dan çıkartılması gerektiği yönündeki açıklamalarını hatırlatması üzerine ise şunları kaydetti:

"Anayasa'yı değiştirme anlayışını ortaya koymaya başladılar. Bunları üzüntüyle izliyorum. Türkiye'nin birçok sorunu var. Ama insaf ediniz. Anayasa'da yer alan Atatürk'ün devrim ve ilkeleri kavramlarının çıkarılmasını ana konu olarak AK Parti iktidarının gündeme getirmesi üzüntü vericidir. Atatürk bizim temel ana mutabakat konumuz olmalıdır. Bunu dışlamaya yönelik çabalar fevkalade yanlış ve sorumsuzca girişimlerdir. Atatürk kavramına alerjik bir yaklaşımla yaklaşmak çok yanlıştır. Hiç kuşku yok ki

bunlar, Türkiye'de istikrara, iç barışa ve demokrasinin gelişmesine katkı vermez. Bu yaklaşımları kınıyor ve çok yadırgıyorum. AK Parti'nin bu konularda çok ciddi bir sorun üretme yaklaşımını kınıyorum. Seçimler yeni bitti. Dakika bir gol bir. Atatürk ilkelerini Anayasa'dan çıkaralım demeye başladılar. İnşallah gerisi hayırlı gelir."

Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'i görev süresinin sona ermesinin ardından CHP'ye davet etmeyi düşünüp düşünmediğinin sorulması üzerine ise Baykal, "Daha önce bu konuda konuştum. Yeni bir açıklama yapmamızı gerektirecek durum yok" yanıtını verdi. Baykal, Zülfü Livaneli'nin bir yazısıyla başlayan ve Mehmet Sevigen'in evinde yenen yemek ve Baykal ile Başbakan Erdoğan'ın bir yemekte pazarlık yaptığına ilişkin haberleri de değerlendirdi. Konuşmasında Livaneli'nin ismini hiç telaffuz etmeyen Baykal,

kendisinin Erdoğan'ın milletvekili seçilmesi ve Başbakan olmasına ilişkin Anayasa değişikliğine verdiği desteği hatırlatarak, Livaneli'nin buna her zaman karşı çıktığını söyledi. Baykal, bunun yanlış ve demokrasi anlayışına ters olduğunu, kişisel kısıtlamaların rakiplerle ilgili olsa da kaldırılması gerektiğini her zaman ifade ettiğini belirtti. "Bir garabet engellendi" diyen Baykal, CHP olarak bin kriz çıkmaması için dışlayıcı, faşizan anlayışı bir kenara iterek, demokratik bir açılım yaptıklarını anlattı.

Baykal, bu konuların yıllar sonra gündeme getirilmesini de 'kendisine yönelik tepkileri tahrik etme girişimi' olarak değerlendirdi.

Baykal, haberlerde yer alan 'Sevigen'in evine terlikle girildiği, 10 küsur çeşit yemek yendiği' şeklindeki ifadelere de tepki gösterdi. Baykal, "Bu, Recep Tayyip Erdoğan'ın siyasi kaderini belirleyen bir zirve toplantısı imiş. Bu toplantıda bana bu konunun yanlış olduğu ve benim bu değişikliği engellemem gerektiği anlatılmış. Bunların bir kısmı üzüntü verici, bir kısmı da çarpıtma ve saptırma. Üzüntü verici olan şu. Düşünün bir arkadaşınızın evine gidiyorsunuz. Eşi mutfağa girip bize çeşit çeşit yemek

hazırlamış. Aradan yıllar geçmiş, 'terlikli zirve'. Yani bu bir Müslüman evi. Namaz kılınan bir ev. Hepimizin adeti de bu. Bunu siyasi tartışma konusu mu yapacağız. Küçümseyen bu yaklaşım çok yadırgatıcı ve şaşırtıcı. Ayrıca terlik krizi çıkmadı, kimse ben terlik giymem demedi. Yemeklerin sayısını da saymadık" diye konuştu.

Söz konusu Anayasa değişikliğinin 13 Aralık 2002 tarihinde yapıldığını ve CHP'nin destek verdiğini, Sevigen'in evindeki yemeğin ise daha sonra gerçekleştiğine dikkat çeken Baykal, Livaneli'yi eleştirerek, "Siyasette bir mücadele verip, bir iddia sergileyip başarılı olamayınca, siyaset dışına sürüklenen bir insanın, siyasetin magazin ortamında yer tutmaya çalışmasını acıyla izliyorum. Buradan ne yarar bekliyor anlayamadım" dedi.

"ERDOĞAN'LA 1 MART TEZKERESİNİ KONUŞTUK"

İstanbul'da Recep Tayyip Erdoğan ile gizli bir yemekli toplantı yaptığına ilişkin haberlere de değinen Baykal, kendisinin Erdoğan'a Başbakanlık yolunu, Erdoğan'ın da kendisine cumhurbaşkanlığı yolunu açmasıyla ilgili iddiaların doğru olmadığını söyledi. Bir diğer görüşme versiyona göre de, "Sen sağın lideri ol, ben de solun lideri olayım" dediğini belirten Baykal, "Benim Erdoğan'a sağın liderliğini verme imkanım yok. Solun liderliğini de onun bana vermesinin imkanı yok. Bu iddiaları anlamak mümkün değil,

garip, çocuksu" diye konuştu. Yaşar Nuri Öztürk'ün siyasetten tasfiyesinin de görüşüldüğü iddialarını yalanlayan Baykal, "Bunlar siyasetin dedikodu düzeyine inmesini gösteriyor. Pazarlığın içeriğinden önce zamanlamasına dikkat çekmek istiyorum. Anayasa değişikliği ile ilgili süreç 13 Aralık 2002'de değişikliğin gerçekleşmesiyle başladı. Ama bu yemek 3 ay sonra 22 Şubat 2003'te yapılmıştır. Yani zaman tünelinde kavramlar kaybolmuştur. 2003'teki buluşmada, 3 ay önceki Anayasa değişikliğinin pazarlığını yapmış

olamayız" şeklinde konuştu. Baykal, bu görüşmede ne kendisi ne de Erdoğan'ın siyasi kariyeriyle ilgili bir pazarlığın söz konusu olmadığını belirterek, 1 Mart 2003'te görüşülecek tezkere ile ilgili istişarede bulunduklarını söyledi. Baykal, "Ben Başbakan'a '360 bin asker ne zaman çıkacak?' dedim. O da, "Vallahi ben de bilmiyorum" dedi. Baykal, görüşmede üniversiteler ve YÖK ile ilgili bir pazarlığın da yapılmadığını vurguladı.

Baykal, "O toplantı, Başbakan'a siyasi hakları iade edildikten sonra yapılmıştır" dedi. Baykal, CHP'nin internet sitesinde Zülfü Livaneli'nin fotoğrafının üzerindeki çarpı işareti ile ilgili bir soru üzerine de, bunu kendisinin de uygun bulmadığını, kötü niyetli olmayan bu kızgınlık tepkisinin gerekli şekilde düzeltildiğini bildirdi.

(MÜG-MAY-NÇ-Y)

Haberler