TÜM KATEGORİLER
AK Parti Heyeti Şanlıurfa'da
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Abdulhamit Gül, "Bugün barış yanlısı olarak gözüken, savaşa karşı çıktığını ifade edenler ve AK Parti'yi suçlayanların, devrimci halk savaşı ve ayaklanma çağrılarına, sivilleri öldürmeye vesile olan terör örgütünün saldırılarına ses çıkarmamaları iki yüzlülüktür" dedi.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Abdulhamit Gül, "Bugün barış yanlısı olarak gözüken, savaşa karşı çıktığını ifade edenler ve AK Parti'yi suçlayanların, devrimci halk savaşı ve ayaklanma çağrılarına, sivilleri öldürmeye vesile olan terör örgütünün saldırılarına ses çıkarmamaları iki yüzlülüktür" dedi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun talimatıyla Genel Başkan Yardımcısı Gül başkanlığındaki, Adıyaman Milletvekili Adnan Boynukara, Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu, Tekirdağ Milletvekili Mustafa Yel ile eski Van Milletvekili Gülşen Orhan'ın da aralarında bulunduğu heyet Şanlıurfa'ya geldi.
Kentte sivil toplum kuruluşu temsilcileriyle bir araya gelen heyet, daha sonra milletvekilliği adaylığı için istifa eden Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi eski Başkanı Celalettin Güvenç ile onun yerine başkan seçilen Nihat Çiftçi arasındaki devir teslim törenine katıldı.
Ardından Suruç ilçesine geçen heyet, burada kanaat önderleri, muhtarlar ve vatandaşlarla bir araya geldi.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Abdülhamit Gül, temaslarının ardından AA muhabirine yaptığı açıklamada, gittikleri illerde vatandaşların kendilerine " Türkiye'de sorunları çözen tek parti AK Parti'dir, siyasettir. Siyaset dışında sorunları çözecek mecra yoktur" dediğini ifade etti.
Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerindeki halkın terör saldırılarının ve baskılarının son bulmasını istediğini belirten Gül, "Bölgede algı operasyonları yapılmaya çalışılıyor. 'Devlet sivil vatandaşları öldürdü' diye yaygara yapıyorlar ama aslında PKK terör örgütü saldırıları sonucu hayatını kaybetmiş bu sivil vatandaşlarımız" dedi.
Seçim hezimetindeki iki bakanın açıklama yaparak bölgede sivil ölümler yaşandığını söylediklerini ifade eden Gül, Diyarbakır'da Doktor Abdullah Biroğul ve 12 yaşındaki Fırat Sımpil'in terör örgütünün saldırıları sonucu öldüğünü ve bu gerçeğin tüm vatandaşlar tarafından bilindiğini dile getirdi.
Bazı basın yayın organlarının da algı operasyonları yaparak terör örgütüne destek verdiğine dikkat çeken Gül, şöyle devam etti:
"Buradan bizim çağrımız, bütün bölge gerçekleri görüyor ve herkesin gözü önünde cereyan eden bu süreçte maalesef silahları tekrar çıkartarak 'devrimci halk savaşı' altında halkı galeyana getirerek operasyonları ve bu anlamda terör saldırılarını yapanları kınamak lazım. Bunu kınamayanların insanlığından şüphe etmek lazım. 'Seçim için savaş çıkardı' diye yaygara koparanların önce devrimci halk savaşı çıkaranları, 'çıkardık' diyenleri kınaması lazım. Önce onları kınayacaklar sonra savaş karşıtı olarak çıkacaklar. Bugün barış yanlısı olarak gözüken, savaşa karşı çıktığını ifade edenler ve AK Parti'yi suçlayanların, devrimci halk savaşı ve ayaklanma çağrılarına, sivilleri öldürmeye vesile olan terör örgütünün saldırılarına ses çıkarmamaları iki yüzlülüktür"
Heyet olarak bir rapor hazırlayacaklarını kaydeden Gül, bölge halkının beyanlarını, taleplerini genel merkezlerinde değerlendireceklerini belirtti.
Türkiye'nin DAEŞ'le işbirliği iddiası
Türkiye'nin Suriyelilere yönelik yardımlarının algı operasyonlarıyla Türkiye'nin DAEŞ ile işbirliği içerisinde gösterilmeye çalışıldığına işaret eden Gül, halkın gerçekleri en iyi şekilde bildiğini ifade etti.
Türkiye'nin DAEŞ'i Ekim 2013'te terör örgütü olarak kabul ettiğini anımsatan Gül, şöyle konuştu:
" Türkiye, DAEŞ ile mücadelesini hem havadan hem farklı tüm yollarla yapmaya devam etmiştir. AK Parti olarak başından beri DAEŞ'i terör örgütü olarak kabul ediyoruz ve şiddetle telin ediyoruz. Tıpkı PKK terör örgütü gibi, tıpkı Suruç'ta 32 vatandaşımızın ölümüne neden olan saldırıyı kınadığımız gibi DAEŞ'in yaptığı operasyonları ve Daeş'in varlığını da telin ediyoruz. Bütün terör örgütlerine karşı çıkanlar barış yanlısıdır ama terör örgütlerini dahi ayırıp Türkiye karşıtlığı içerisinde olanların Türkiye'ye vereceği hiçbir şey yok. Bütün milletimiz Sayın Cumhurbaşkanımızın başlattığı Çözüm Sürecinin anlamını biliyor ve desteklerini ifade ediyorlar. Başbakanımızın kamu düzenine yönelik çağrılarını da anlamlı buluyorlar. Bunu gördük."
