Haberler

Tisk Genel Kurulu...(2)

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Büyüme Rakamı ve Enflasyon Oranında Hedeflerin Tutturulamamasını, "Büyümede Şu Anda Bir Ufak Sendeleme Oldu Ama İnanıyorum Ki Yıl Sonu İtibariyle Bu Yine En Kötü İhtimalle 4.7, 4.8 Gibi Gerçekleşir. Hedefimiz 5'ti. Ama Bu Şekilde Altında Bir Tablo Ortaya Çıkabilir. Enflasyonu, Faizleri Daha da Düşük Oranlara Çekmeyi Hedefliyoruz. Bazı Sıkıntılarımız Yok Değil, Var...

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, büyüme rakamı ve enflasyon oranında hedeflerin tutturulamamasını, "Büyümede şu anda bir ufak sendeleme oldu ama inanıyorum ki yıl sonu itibariyle bu yine en kötü ihtimalle 4.7, 4.8 gibi gerçekleşir. Hedefimiz 5'ti. Ama bu şekilde altında bir tablo ortaya çıkabilir. Enflasyonu, faizleri daha da düşük oranlara çekmeyi hedefliyoruz. Bazı sıkıntılarımız yok değil, var. Örneğin enflasyonda o hedefimizi vuramamayı bir sıkıntı olarak görüyorum. Ama tek haneli

rakamdayız. Fakat dünyadaki gelişmeleri de bir kenara koymayın" sözleriyle değerlendirdi.

Erdoğan, hükümete yönelik sıcak para eleştirilerine de sert çıkarak, "Bakın para civa gibidir. Emin, güven, istikrar ortamını arar ve oraya gelir. Türkiye'de şimdi güven var, istikrar var, onun için Türkiye'ye geliyor" dedi. Başbakan Erdoğan, 10 bin dolar kişi başına milli gelir hedefinin ise 2013 yılından önce yakalanacağını söyledi.

"KOLTUKLARIMIZA KURULARAK ÜLKE YÖNETMEDİK"

Başbakan Erdoğan, Bilkent Otel'de gerçekleştirilen Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) 23. Olağan Genel Kurulu'na katıldı. Genel Kurul'da bir konuşma yapan Başbakan Erdoğan, katıldıkları tüm genel kurullardan son derece istifade ettiklerini belirterek, hem işçi hem işverenlerin öneri ve katkılarını ilk elden dinleme ve not etme fırsatı bulduklarını kaydetti. Genel Kurul'un nabzını tutarak, kürsüye kulak vererek bir anlamda Türkiye'yi dinlemiş ve ülkenin nabzını tutmuş olduklarını dile

getiren Erdoğan, "Hükümet olarak şu noktaya azami hassasiyet gösteriyoruz. Ekonomi, siyaset ve sosyal hayat koltuklarımızda oturarak, makamlarımıza kurularak, grafiklere, göstergelere bakarak asla değerlendirilemez. Bunu yapan siyasetçi, bunu yapan hükümet inanıyorum ki hata yapar. Nitekim bu hatanın geçmişte defalarca tekrarlandığını da biliyoruz. Sokağa, çarşıya, pazara kulak vermek durumundayız. Atölyelerde, dükkanlarda, fabrikalarda neler yapılıyor, sorunlar neler? Bunları bilmek zorundayız. Ülkemizin

üreten her kesimini dinlemek, şikayeti var mı, yok mu duymak zorundayız. Onun için de Türkiye'yi Ankara'dan yönetmek söz konusu olamaz. Bunlara kulak tıkayarak, bunlardan yüz çevirerek, ne ekonomiyi ne Türkiye'yi bir adım bile ileriye taşıma imkanımız olamaz. Biz ekonomiyi de, siyaseti de bu gözle görüyor, bu anlayışla değerlendiriyoruz" diye konuştu.

Türkiye'nin sosyal diyalog noktasında çok iyi bir noktaya geldiğine işaret eden Başbakan Erdoğan, dünyanın birçok ülkesine nazaran sosyal diyalog mekanizmalarını çok etkin bir şekilde kullandıklarını söyledi. Bu sayede çalışma hayatında barışı, uzlaşmayı, diyaloğu tesis ettiklerini belirten Erdoğan, 1990'lı yıllarda grevlerde kaybolan iş günü sayılarına bakıldığında her yıl 200 binin üzerinde kaybın olduğunun görüleceğini bildirdi. Son 5 yılda bu sayıyı kademe kademe düşürdüklerini anlatan Erdoğan, 2006

yılında kayıp iş günü sayısını 166 bine çektiklerini açıkladı. Bu rakamların özel sektör ağırlıklı olduğunu dile getiren Erdoğan, bu tablonun ekonomideki genel iyileşmenin olduğu kadar işçi-işveren ilişkilerindeki değişen kültürün de somut bir göstergesi olduğunu kaydetti. Erdoğan, geçmişte birbirlerini ezeli rakipler olarak değerlendiren işçi-işveren taraflarının bugün birbirlerini aynı geminin içinde yolculuk eden, aynı hedeflere doğru yol alan taraflar olarak gördüğünü vurguladı. Hükümete düşen görevin

bu dostluk ortamını muhafaza edecek mekanizmaları geliştirmek ve tarafları teşvik etmek olduğunu ifade eden Erdoğan, şu an bu mekanizmanın işlediğini söyledi.

AB SÜRECİNE DESTEK İSTEDİ

AB'ye katılım sürecinde de işbirliğinin yoğunlaştırılması gerektiğine dikkat çeken Başbakan Erdoğan, tüm yaşam standartlarının değişeceği bu süreçte tüm sosyal tarafların katkısına ihtiyaç duyduklarını kaydetti. "Esasen bu katkı, bu destek olmadığı sürece Türkiye'nin başarılı olma şansı da yok" diyen Erdoğan, Türkiye'yi yakından ilgilendiren Anayasa taslağı ve Sosyal Güvenlik Reformu gibi konularda da işçi ve işveren tarafının görüşlerine çok önem verdiklerini belirtti. Bu süreci birlikte yürütmek

istediklerinin altını çizen Erdoğan, sosyal tarafların görüşlerini alarak politikalarına yön vereceklerini ifade etti. İşyerindeki barış ve huzurun topyekün Türkiye'nin barış ve huzuru olduğuna işaret eden Erdoğan, bunu tesis etme konusunda hükümet olarak üzerlerine düşeni yapmada hiç tereddüt etmeyeceklerini bildirdi.

Başbakan Erdoğan, hükümet olarak 2821 sayılı Sendikalar Kanunu ile 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanunları'nda yapacakları değişikliklerle örgütlenme özgürlüğü önündeki engelleri kaldırmayı hedeflediklerini açıklayan Başbakan Erdoğan, iki kanunda da AB ve Uluslararası Çalışma Örgütü standardında düzenleme yapacaklarını söyledi. Erdoğan, "Bu iki kanundaki düzenlemeyi de yine birlikte konuşarak, istişare ederek yapacağız. Bu konuda çalışmalara da önümüzdeki günlerde yoğun bir şekilde

başlıyoruz" dedi. TİSK'in Sosyal Güvenlik Reformu'na verdiği desteğe teşekkür eden Başbakan Erdoğan, yaşam standartların arttırılması için sosyal güvenlik sisteminin sürdürülebilir hale getirilmesinin kaçınılmaz olduğunu vurguladı. Erdoğan, "Bu işin normali 4 çalışanın bir emekliye bakmasıdır. Bizde ise iki çalışan bir emekliye bakıyor. Şu anda emeklilerimizin yüzde 60'ı mevcut emeklilik yaş sınırının altındadır. Yani sosyal güvenlik kurumlarımız, çalışabilir yaşta milyonlarca vatandaşımızdan prim almak

yerine emekli aylığı ödüyor. Yıllarca oy kaygısıyla, siyasi rant kaygısıyla sosyal güvenlik sistemi yap-boz tahtasına dönüştürülmüş ve bedeli de milletimize ağır olmuştur. Bunu tersine çevirmek zorundayız" diye konuştu.

Anayasa Mahkemesi'nin de iptal gerekçelerini dikkate alarak, ancak reformun norm ve standart birliği amacına uygun olarak yeni bir taslak hazırladıklarını hatırlatan Erdoğan, taslakla ilgili her kesimin katkı ve katılımlarını esas alan bir süreci işlettiklerini söyledi. Erdoğan, gelen tüm görüş ve öneriler ışığında hazırlanan taslağın Meclis'e sevk edildiğini, en kısa sürede taslağın yasalaşarak, yürürlüğe gireceğini kaydetti. Yasanın sosyal güvenlik sisteminde bir devrim niteliğinde olduğuna vurgu yapan

Erdoğan, sosyal devlet ilkesinin tam anlamıyla hayata geçeceğini, vatansızların hatta sığınmacıların bile Türkiye Cumhuriyeti'nin sosyal güvenlik şemsiyesi altında kalacağını söyledi.

'SICAK PARA' ELEŞTİRİLERİNE CEVAP

Türkiye'nin 23 dönemdir üst üste büyüme başarısı gösterdiğinin altını çizen Başbakan Erdoğan, bundan 5 yıl önce işverenlerin, yatırımcıların Türkiye'nin geldiği noktayı hayal bile edemediğini söyledi. İşverenlerin akşam yatarken 'Acaba yarın ne olacak?' diye endişeyle yattığını anlatan Erdoğan, şimdi gelinen noktada girişimcinin önünü gördüğünü bildirdi. Erdoğan, şu an çok daha büyük hedeflerinin olduğunu belirterek, "2013 olarak belirledik ama inşallah 2013'ü bulmayacak. Kişi başına milli geliri 10 bin

doları aşması hedefi. Zaten 10 bini doları aştığımız an, o nokta bir kırılma noktası. Aştığımız an Türkiye'yi tutana aşkolsun, diyorum. Bunu iddiayla söylüyorum" dedi. Milli gelirdeki artışın güven ve istikrardan kaynaklandığına işaret eden Başbakan Erdoğan, güven ve istikrar olmayan bir ülkeye yabancı yatırımcının gelmeyeceğini söyledi. Erdoğan, şöyle konuştu:

"Zaman zaman hep gündeme geliyor. İşte sıcak para, sıcak para. Tamam belki sıcak para, bunu da kabul edelim. Daha önceleri çok büyük faizlerle, reel faizlerle bu yapılıyordu. Peki o zaman niye gelmiyordu, sıcak para? Çok yüksek faizler vardı, gelebilirdi. Niye gelmedi? Şimdi reel faiz yüzde 8'e düştüğü halde niye geliyor? Yüzde 40'ları bulmadı mı reel faiz oranı. O zaman niye gelmedi. Şimdi niye geliyor. Arkadaşlar bakın para civa gibidir. Emin, güven, istikrar ortamını arar ve oraya gelir. Türkiye'de

şimdi güven var, istikrar var, onun için Türkiye'ye geliyor. Geçen yıl uluslararası yatırımcı nasıl 20 milyar dolar yatırım yaptıysa inşallah bu yıl da bu rakamı yakalayacağız. Enflasyonu, faizleri daha da düşük oranlara çekmeyi hedefliyoruz. Bazı sıkıntılarımız yok değil, var. Örneğin enflasyonda o hedefimizi vuramamayı bir sıkıntı olarak görüyorum. Ama tek haneli rakamdayız. Fakat dünyadaki gelişmeleri de bir kenara koymayın."

Hükümet olarak bir taraftan nükleer enerjiyle ilgili çalışmalar yaptığını ama birilerinin çıkıp ona da karşı çıktığını dile getiren Başbakan Erdoğan, "Kardeşim bu ülkede sizin dikili bir ağacınız olmayacak mı? Hangi hayırlı adım atılacak olsa bunun karşısına dikiliyorsunuz. Nükleer enerji, karşısına dikiliyorsunuz. Bir diğerinin karşısına dikiliyorsunuz. Allah aşkına neye siz 'Bu hayırlıdır' deyip yanında yer alacaksınız. Veya 'Şu yanlıştır, enerjide sıkıntımız var, bunun yerine şunu kullanalım'

diyeceğin bir alternatifin var mı? Gel, onu söyle. Bunu sadece siyasetçilere söylemiyorum, işverenlerimize de söylüyorum. Gelin bunu beraber yapalım. Termik santrallerde, hidroelektriklerde maliyet düşük. Nükleerde çok daha düşük. Fakat buna da bakıyorsunuz defansif bir uygulama. Fakat biz inandık, yolumuza aynen böyle devam edeceğiz. Biz maliyetleri daha da düşürmeyi istiyoruz" şeklinde konuştu.

Hala faizin yüksek olduğu yönünde eleştiriler yapıldığını anlatan Erdoğan, "Kardeşlerim ben o faizin yüksek olduğunu biliyorum ama unutmayın geldiğimizde nominal faiz yüzde 63.4'tü, şimdi yüzde 16. Nominal faizi Türkiye'de reel faiz olarak takdim eden siyasetçiler de var. Maalesef tam sayfa gazete ilanlarıyla nominal faizi, reel faiz ilan edenleri gördü bu ülke. Bu ülkenin yönetimine talip bu insanlar. Dün bile bütçe müzakerelerinde reel faizin farkında olmadan yüzde 15 olduğunu söyleyenler var. Bunu

ehlinden bir öğrenin. Reel faiz nasıl hesaplanır, git bir sor. Türkiye'nin şu andaki reel faizi yüzde 8'dir" dedi.

Erdoğan konuşmasında büyüme rakamlarına ilişkin değerlendirmede yaparak, "2003-2006 döneminde büyümeyi yine yakalayacağız. Şu anda bir ufak sendeleme oldu ama inanıyorum ki yıl sonu itibariyle bu yine en kötü ihtimalle 4.7, 4.8 gibi gerçekleşir. Hedefimiz 5'ti. Ama bu şekilde altında bir tablo ortaya çıkabilir. Fakat 5 yıllık sürece baktığımızda ortalamanın 6.7, 6.8 olduğunu göreceğiz" ifadelerini kullandı.

(DA-NÇ-Y)

Kaynak: İhlas Haber Ajansı / Güncel

Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title