Haberler

"Kocamın Her Yazdığı Bence Süper"

Güncelleme:

Oyuncu Yağmur Kaşifoğlu, oyunu yazıp yöneten eşi Uğur Uludağ'ı övdü: Kocamın en büyük hayranlarındanım

Uğur Uludağ'ın yazıp yönettiği, Türk tiyatrolarının ilk bilim kurgu oyunu olarak lanse edilen 'Üçüncü Türden Yakın İlişkiler-Başlangıç', izleyenlere farklı bir tiyatro deneyimi sunuyor. Oyunda Yosi Mizrahi, Hakan Bilgin, Doğa Rutkay, Uğur Uludağ, Funda Pelin Kurt ve Demet Şaşmaz'la birlikte Uludağ'ın eşi Yağmur Kaşifoğlu da rol alıyor. GÜNAYDIN'a konuşan Kaşifoğlu, eşi Uğur Uludağ'ı öve öve bitiremiyor.

Oyununuzda en çok dikkat çeken şey, ekip uyumu. Bunu neye borçlusunuz?

Hakan (Bilgin), Yosi (Mizrahi) ve Uğur (Uludağ), 20 yıldır arkadaşlar. Ben aralarına 2002 yılında katıldım. Şu an rol aldığınız 'Üçüncü Türden Yakın İlişkiler- Başlangıç'ta oynamıyor, birlikte eğleniyoruz. Bizim derdimiz bu eğlenceye izleyiciyi de ortak etmek...

BALERİN OLACAKTIM...

2002 yılında E.S.E.K.'e dahil oldum dediniz. Öncesinde neler yapıyordunuz?

Ben, İstanbul Üniversitesi Bale Bölümü'nü bitirdim. 11 yaşında balerin olmak için yola çıktım ama sakatlanınca baleyi bırakmak zorunda kaldım. Sonra tesadüf eseri gittiğim MED Yapım'da senelerce asistanlık yaptım. Fatih Aksoy, bana "Oyunculuk yapmayı düşün" dedi. Ben de Akademi İstanbul'da Gösteri Sanatları okudum. Ardından E.S.E.K. ekibine katıldım ve tiyatroyu orada öğrendim.

YAZMAK İÇİN OTELE...

'Üçüncü Türden Yakın İlişkiler- Başlangıç' ilk günden bu yana kapalı gişe oynuyor. Bu başarıda oyunun yazarı eşiniz Uğur Bey'in katkısı büyük, değil mi?

Kesinlikle. Uğur'un çok farklı bir dünya bakışı var. Kafası nasıl çalışıyor ben de merak ediyorum. Onun en büyük hayranlarından biriyim. Yazdıklarını hep 'Nasıl olmuş?' diye okutur, ben de hep "Süper" derim. O da bana "Bir kerede beğenme" der. Bence müthiş bir yazar...

Uğur Bey, oyun yazmak için otele gidiyormuş. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Evde rahat vermiyor musunuz Uğur Bey'e?

Evde rahat olduğu için yazamıyor. (Gülüyor) Oyun yazması gerektiği zaman, neye ihtiyaç duyuyorsa onu yapsın. Ben sonuna kadar Uğur'u desteklerim. Otelde mi yazması gerekiyor, kutuplara mı gitmek istiyor; hiç önemli değil. Her yazarın farklı bir metodu var. Uğur'un yöntemi de işte bu...

EL ÜSTÜNDE TUTULMALI

Yazan, yöneten ve oynayan bir Uğur Uludağ var. Sizce hangisi daha ön planda?

Çok iyi bir oyuncudur ama bu yönünü hep geri planda tutmuştur. Yazarlığa ve yönetmenliğe daha çok ağırlık veriyor. Çok bağımsız yaşayan ve tamamen kendi istediğine göre işler yapan bir adam. Bu oyunda oynuyor ama tek kelime diyaloğu yok, o yüzden en zor rol onunki bence... Bir de şöyle bir şey anlatayım: Yedi sene önce Los Angeles'a gittik. Arkadaşları bizi yemeğe davet etti. Oyuncudan, kostüm şefine kadar herkes oradaydı. Meğer, hepsi Uğur için oraya toplanmışlar. 'Yazar, yönetmen ve oyuncu biri geliyor' diye onun için yemek düzenlemişler. Bu, yurt dışında çok önemli bir şey.

Sizce Uğur Bey burada yeterli değeri görmüyor mu?

Bence görmüyor. Olması gerektiği yerde değil! Oyun yazıyor, yönetiyor, oynuyor. Böyle bir değer el üstünde tutulmalı. Uğur gibi birçok yazarımız var aslında. Mesela Berkun Oya da onlardan biri... 'Türk tiyatro yazarı yok' diye eleştirmeyelim. Bir de Uğur 20 senedir, devletten hiçbir destek almadan bir tiyatroyu tek başına ayakta tutmaya çalışıyor. Türkiye'de bu şekilde çok az tiyatro olduğunu hepimiz biliyoruz.

HENÜZ ÇOCUK İSTEMİYORUZ SERSERİ GİBİ TAKILIYORUZ!

Hocanız olan Uğur Bey'le evlenmeye çok kısa zamanda karar vermişsiniz. Neydi, size bu kararı aldırtan şey?

Bir çeşit delilik... Ama iyi ki yapmışız. Uğur'la tanıştıktan iki ay sonra evlendik. O sıralar 'Bekarlar' diye bir dizi çekiyorduk, sette otururken "Benimle evlenir misin?" dedi. Ben de dalgasına "Evet" dedim. Meğer çok ciddiymiş. Laf ağızdan çıkmış oldu bir kere. (Gülüyor) Flört dönemi bile yaşamadık, evlendikten sonra birbirimizi tanımaya başladık. Aşkımız seneler içinde yükseldi. Böylesi çok daha iyi oldu bence... 9 senedir evliyiz ve birlikte güzel vakit geçiriyoruz.

Anne olmayı düşünmüyor musunuz?

Ben 35 oldum, o da 40... Ailede torun beklentisi var ama ben, annelik saatimin geldiğini düşünmüyorum. Biz hala serseri gibi takılıyoruz. Hayatımızdan memnunuz.

Oyunda Uğur Bey'in öpüşme sahneleri var. Kıskanıyor musunuz?

Hiç! Hatta Uğur da bana "Neden kıskanmıyorsun?" diye kızıyor. Orada öpüştüğü insan da arkadaşım zaten. Ne olabilir ki yani... Biz, işimizi yapıyoruz sonuçta.

ÖNCE BİR ENDİŞE YAŞADIK

Oyunda 'Sanrı' diye sanal bir karakteri canlandırıyorsunuz. Metni elinize aldığınızda neler hissettiniz?

Böyle bir metni elinize aldığınızda önce bir 'Acaba anlaşılacak mı?' endişesi yaşıyorsunuz. Ancak, Uğur'un yazdığı dönemleri bildiğim için karaktere çok da yabancı değildim aslında. Uğur şöyle çalışır; metni yazdıkça 5-10 sayfa verir bize... Biz de yavaş yavaş rollerimizle ilgili bilgi sahibi oluruz. Oyun asıl olarak provalarda şekillenir. 'Sanrı'ya gelince... Açıkçası bu oyunda 'Sanrı'yı oynayacağımı hiç düşünmezdim, ilginç oldu.

HERKESİN İKİ ROLÜ VAR

Oyunda herkes aynı karakter içinde iki farklı role bürünüyor aslında değil mi?

Evet. Çok katmanlı bir durum. Bir beynin içindeki rollerimiz var. Bir de Uğur'un yanına gittiğimiz, kendi isimlerimizle oynadığımız roller var. Tüm oyuncular, rollerdeki o ince ayrımı yapmak için çok uğraştık.

Sabah : http: //www.sabah.com.tr

Kaynak: Sabah.com.tr / Magazin

Hakan Bilgin Yosi Mizrahi Doğa Rutkay Uğur Uludağ Magazin Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title