Haberler

Baba-oğul Aynı Filmde

Barış Pirhasan; 'Asiye Nasıl Kurtulur', 'Aaahh Belinda' ve 'Usta Beni Öldürsene' gibi filmlerin başarılı senaristi.

BARIŞ PİR HASAN /SENARİST

Oğlum Yusuf'un sinemayı seçme süreci benimki kadar sancılı olmadı sanırım... Küçük yaşlarda merak sardı ve üniversiteye de yönetmen olma kararlılığıyla girdi. İlk profesyonel çalışması, 'Usta Beni Öldürsene'de montaj stajyerliğiydi. Editörümüz Jamie Treville kendisinden genelde memnun kalmıştı. Tek şikayeti, Yusuf'un her heyecanlandığında ellerini birbirine sürtmesiydi. "Kendisini münasip biçimde uyar, atacağım odadan yoksa" demişti. Bu alışkanlığından hiç vazgeçmemiş olduğunu gördüm sette. Ama tabii iş işten geçmiş, yönetmen koltuğuna oturmuştu bile. Artık benim setten atılma tehlikem vardı! Her yönetmen ara sıra setten birilerini kovma ihtiyacı duyar. Görüntü yönetmeni, sesçi gibi elemanları atamayacağı için de genelde kabak birinci asistanların başına patlar.

PLAN FARKLIYDI

Ben de birinci asistan olarak, günlük işin zamanında bitmesinden sorumluydum. Daha antipatik bir rol zor bulunur. En ateşli yaratma sürecinin tam ortasında biri size saati gösteriyor! Allahtan sorumluluklarımdan biri de, ertesi günün organizasyonunu yapmaktı. Kovulacağımı hissettiğim anlarda; prodüksiyon odasına sığınmaya çalıştım. Yusuf da bu inceliği kavradı ve sabrının taştığı noktalarda, setten ayrılmamda bir sakınca olmadığını ima etti. 'Kurtuluş Son Durak'ın senaryosunu yazmak aklımın ucundan bile geçmiyordu. Yusuf'la birlikte yöneteceğimiz 'Bir Gün Tek Başına'nın hazırlıklarına gömülmüştük. Sonra filmin bir süre erteleneceği anlaşıldı. Durup beklemek yerine hemen bir film yapma fikrine sarıldık.

EGOSU YOK!

Yusuf, Nükhet Bıçakçı'yla Senem Aykanat'ın kendisine anlattıkları bir film hikayesine çalışmamızı önerdi. İçinde yapımcımız Ayşen Sever'in de olduğu kalabalık bir grupla oturup fikir üretmeye başladık. Aslında set, o anda kurulmuş gibiydi. Çünkü her kafadan bir ses çıkıyordu ama verilen her kararda Yusuf'un tercihi ağır basıyordu. Ben de Atıf Yılmaz'la çalıştığımız zamanlardan beri, profesyonel senaristliğin keyfini çıkardım. Yani senaryomu Yusuf'a teslim ettim denemez. Yusuf düpedüz senaryoyu bana yazdırdı. Zaten böyle bir filmin, iki yönetmenle çekilmesinin çok saçma olduğu konusunda en baştan anlaşmıştık. Ayşen, daha ufukta beş kuruş görünmemişken yapımcılığı üstlendi. Ben hep Yusuf'un benden daha az duygusal biri olduğunu sanırdım. Yanılmışım! Benden daha duygusal biriymiş. Ayrıca ego sorunu denip geçilen zırvalarla pek alışverişi yok! Bu yüzden gelecekte de birlikte çalışabiliriz diye düşünüyorum. Bakalım göreceğiz...

YUSUF PİR HASAN /YÖNETMEN

DUYGU SÖMÜRÜSÜ ÇOK İŞİME YARADI

Yedi yaşındayken annemle babam beni bir arkadaşlarının evine götürmüşlerdi. O gün, o evde iki film seyrettik: 'E.T.' ve 'Halloween'. 'E.T.' büyüleyiciydi, ama beni asıl etkileyen; o korku filmi olmuştu. Liseli gençleri öldüren bu maskeli psikopattan ödüm kopmuştu. Ama çevremde sinemacılar olduğu için, bu filmi birilerinin sırf beni korkutmak için yapmış olduklarını da farkındaydım. Bu çok heyecan verici gelmişti bana.

SİNEMA RÜYAMDI

Çocukluğumdan beri en büyük hayalim sinemacı olmaktı. Hiç kuşkusuz babamın da etkisi vardı bunda. Film yapmanın sıradan bir iş olmadığını biliyorum. Düzenli çalışma saatlerinin olmadığını, bu iş uğruna büyük bedeller ödendiğinin de gayet farkındaydım. Yıllarca uğraşıp gerçekleştirdiğiniz 90 dakikalık film, bir hafta sonu düşük gişe yaptığı için kayıplara karışabilirdi. Gelgelelim 2010 sonbaharında, babamla birlikte 'Bir Gün Tek Başına' romanının filmini yapmak için Türkiye'ye gelmiştim. Uzun zamandır birlikte çalışmak istiyorduk zaten, dedemin (Vedat Türkali) ilk romanını filme almak mükemmel bir fırsattı. Altı aydan fazla bir zaman, filmin ön hazırlıklarıyla uğraştıktan sonra projeyi bir yıl ertelemek zorunda kaldık. Bu arada karımla İstanbul'a yerleşmiştik. Hiçbir şey yapmadan geri dönmek istemedim ve yeni bir proje arayışına girdim. 'Bir Gün Tek Başına' isimli projemizde bizimle çalışan Senem Aykanat ve Nükhet Bıçakçı birlikte yazdıkları bir hikayeden söz ettiler o sırada. Çok hoşuma giden yanları vardı bu öykünün. Ama babamı nasıl ikna edecektik bunu yazmaya? Babam olmasının avantajını kullanıp duygusal sömürüye başvurdum. Yöntem başarılı oldu ve 2011 Mayıs'ında senaryo elimizdeydi.

OYUNCULAR BÜYÜCÜ

Önceden kestiremediğimiz kimi gelişmeler sonunda babam, filmin birinci asistanı oldu. İşler ters gittiğinde insan hırsını çıkartabileceği birine ihtiyaç duyar. Böyle durumlarda yönetmenin ilk hedefi de her daim birinci asistandır. Neyse ki, babam böylesi durumları yaşamış biri olarak çok sabırlıydı. Onun yanımda olması büyük bir rahatlıktı. Bu film sayesinde çok yoğun bir deneyim yaşamış olduk babamla. Birlikte film yapmak, ana-baba ve çocukların birbirlerini tanımaları için biraz pahalı da olsa, iyi bir fırsat diyebilirim. "Birini büyük gerilim anlarında görmedikçe tanıdım diyemezsin" derler. Biz, bu filmle birbirimizi daha iyi tanımış olduk. Umarım uzun bir çalışma arkadaşlığının ilk adımı olur bu... 'Kurtuluş Son Durak'a gelince; çekimlerde grup çalışması ön plandaydı. Filmdeki oyuncular beni hem güldürdü, hem de ağlattı. Beni bambaşka boyutlara taşıdı; büyücü gibiydiler.

Sabah : http: //www.sabah.com.tr

Kaynak: Sabah.com.tr / Magazin

Nükhet Bıçakçı Magazin Haberler

Evler boşaltıldı, silahlı güvenlikler ayrıldı! FETÖ çiftliğinden gelen görüntüler, Gülen'in kaçırıldığı iddialarını doğruladı

Evler boşaltıldı, silahlı güvenlikler ayrıldı! FETÖ çiftliğinden gelen görüntüler, Gülen'in kaçırıldığı iddialarını doğruladı

İlk Türk astronot Alper Gezeravcı trafik kazası geçirdi

İlk Türk astronot Alper Gezeravcı trafik kazası geçirdi

Bomba iddia! Üç parti birleşip başına da Abdullah Gül'ü geçirecek

Bomba iddia! Üç parti birleşip başına da Abdullah Gül'ü geçirecek

Gazze'de bir bebek daha açlık yüzünden can verdi

Gazze'de bir bebek daha açlık yüzünden can verdi

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title