Haberler

Milli Eğitim Bakanı Yılmaz - 600 Lisenin İsmi Mayıs'ta Açıklanacak

Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş (TEOG) sistemi yerine liselere geçişte uygulanacak yeni modele ilişkin, "Evlatlarımız Haziran'ın ilk haftasında sınava girecek.

Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş (TEOG) sistemi yerine liselere geçişte uygulanacak yeni modele ilişkin, "Evlatlarımız Haziran'ın ilk haftasında sınava girecek. O sınava girmeden önce hangi okullar için sınava gireceğini düşünecek, ona göre ailesiyle birlikte tercihte bulunacak. O okullardan 5 tanesini tercih edecek, nitelikli okullardan birisini kazanacak. Ola ki kazanamazsa, o zaman da adrese dayalı sisteme bağlı olarak kendi evine en yakın 5 okuldan birisini tercih etmesini isteyeceğiz." dedi.

Yılmaz, Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'nda, Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş (TEOG) sisteminin kaldırılmasının ardından, liselere geçişte uygulanacak yeni model ile öğretmen atamalarına ilişkin açıklamalarda bulundu, editör ve muhabirlerin sorularını yanıtladı.

Öğretmenlerin performanslarının ölçülüp ölçülmeyeceğinin sorulması üzerine Bakan Yılmaz, öğretmen ve eğitim yöneticilerinin performanslarının ölçülmesinin yeni bir şey olmadığını belirtti.

Öğretmenlerin performanlarının ölçülmesine, Yüksek Planlama Kurulunca yayınlanan Öğretmen Strateji Belgesi'nde yer verildiğini hatırlatan Yılmaz, "Öğretmenlerimizin hangi alanlarda hizmet içi eğitime ihtiyacı olduğunun tespit edilmesi lazım. Bunun yolu, öğretmenlerimize de sorulabilir, müdürlerimize de sorulabilir. Eğitimle ilgili akademisyenlerin yapacağı bir çalışmayla ortaya çıkabilir ki, bununla ilgili başarılı olan öğretmenleri ödüllendirmek lazım. İlave puan verilebilir. Daha kısa zamanlarda daha iyi yerlere gelebilir atanması için. Başarıyı ödüllendirmelisiniz. Bir tabir vardır, 'Testiyi kıranla, testiyi doldurup getireni aynı tutmak' yöneticilikte uygun değil." diye konuştu.

Yılmaz, bu konuya ilişkin eğitim paydaşları ve ilgililerle görüştüklerini aktararak, herkesin kabul edeceği, kimseyi kırmayacak ve incitmeyecek ama olması da gereken bir sistem getireceklerini dile getirdi.

En büyük sorumluluklarının millete karşı olduğuna dikkati çeken Yılmaz, şöyle devam etti:

"80 milyon insanımıza karşı sorumlu olduğumuzu biliyoruz. 18 milyon öğrencimiz var. 7 milyon 800 bin de yükseköğretimde var. 18 milyon bizde, 7 milyon 800 bin de yükseköğretimde 26 milyon öğrenci demek. Annesi ve babayla, 75 milyon. Eğitimle ilgili ne yaparsanız herkese dokunur. 80 milyona karşı sorumlu olduğunuzu bilerek, 'nasıl daha iyi kaliteli eğitim veririz', okul yöneticileri, öğretmenlerimiz, biz, kendi idarecilerimiz bunu düşünüyoruz."

Yılmaz, performans değerlendirmesinin, öğretmenleri kapı dışına koymak, cezalandırmak için yapılmadığını, ödüllendirmek ve çocuklara daha iyi hizmet vermek, onları hayata hazırlamak için yürütüleceğini belirterek, "Biz öğretmenlerimize güveniyoruz. Sadece bazıları öğretmenlerimizin adına konuştuğunu söylüyor. Bence onlar öğretmenlerimizi temsil etmiyorlar." ifadelerini kullandı.

"Hedefimiz 10 milyon 600 bin tablet bilgisayar dağıtmak"

Fırsatları Artırma ve Teknolojiyi İyileştirme Hareketinde (FATİH Projesi) gelinen noktayı ve hedefler doğrultusundaki planlamaları anlatan Bakan İsmet Yılmaz, projeyi " Türkiye'nin en büyük eğitime teknolojiyi kazandırma projesi" olarak tanımladı.

İsteyen öğrenci ve öğretmenlere bilgi otoyoluna ulaşabilme fırsatının tanınabilmesi gerektiğine işaret eden Yılmaz, bunu FATİH Projesi ile başardıklarını söyledi.

Başbakan Binali Yıldırım'ın Ulaştırma Bakanı olduğu dönemde 2011'de FATİH Projesinin başladığını hatırlatan Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:

"432 bin akıllı tahta dağıttık bugüne kadar. 20 bine yakın okulumuza ulaştık. Tamamlanma oranı yüzde 59. Tablet bilgisayar dağıttık, yaklaşık 1,5 milyon. Hedefimiz ise 10 milyon 600 bin tablet bilgisayar dağıtmak. Buradaki oransa yaklaşık yüzde 20. Yasal eksiklikleri tamamladık. Önümüzdeki dönemde, Türkiye'yi 12 bölge olarak gruplandırdık. Avantajlı ve dezavantajlı olacak şekilde gruplandırdık. Türkiye'de bu hizmeti sağlayan, bilgi otoyoluna ulaştıran 3 şirket var. Bu şirketleri çağıracağız. Bakın 'Etkileşimli tahta, tablet bilgisayar, alt yapı, bağlantı, bütün bunların hepsini siz yapın ama yapıp da gitmeyin.' ve 'Bize 5, 10 yıllık sürede de bakım ve onarım hizmeti de verin' diyeceğiz. Dolayısıyla hizmet alırsak 2011'de başlayan projede 6 yılda aldığımız mesafe ne kadarsa, inanın bir yıl içerisinde aldığımız mesafeden çok daha fazlasını alacağımıza inanıyoruz."

Yılmaz, Türkiye'ye özgü bir yazılım programının geliştirilmesini, FATİH Projesi'ni 10 yıl süreli hizmet alım modeliyle sürdürmek istediklerini vurgulayarak, şunları söyledi:

"Biz 10 yıllığına hizmet aldığımızda, 'takması da sende, işletmesi de sende, sorumluk da sende' diyeceğiz. Muhatabımızı teke düşürmek için bir çalışma yapıyoruz. Kısa zaman içinde neticelenir. Bu hususlarda, bize verilecek hizmetler açıkça komisyondan geçti. Bu konuda bize verilen hizmetlerden alınan vergilere istisna getiriyoruz ki, önümüzdeki dönemde 'hangi bedelle hizmet verilsin' denildiğinde üste vergi konularak, rakam abartılmasın diye. Yasal değişiklik yakında çıkar. Çıkınca da FATİH Projesinde önemli büyük mesafe alacağız."

"Yeni sistemde kendisini mağdur olarak hissetmeyecektir"

Üniversite sınav sisteminde "sözel alanda eğitim alan ve aralarında imam hatip lisesi öğrencilerinin de bulunduğu milyonlarca öğrencinin dezavantajlı duruma düşmesinin önüne geçilmesi" için bir revizyonun olup olmayacağının sorulması üzerine Yılmaz, şu değerlendirmeleri yaptı:

"Bizim partimizin isminde adalet var. Devletin temeli esas adalet üzerinedir. Üniversiteye geçişte de, ben YÖK Başkanımızı biliyorum, adaleti sağlayacak. Bunlar lise öğrencisi, benim evladım, benim öğrencim. Üniversite de kısmen bizim ama esası annenin, babanın bana emanet ettiği çocuklar. Bu çocuklarımızın, emeklerinin zayi olmasını ne ben isterim ne Yekta Bey ister ne Başbakanımız ne de Cumhurbaşkanımız ister. Dolayısıyla bizim sorumluluğumuz var. Öğrencilerimiz şundan emin olsunlar, bütün öğrencilerimiz kim ne biliyorsa, o bilgisini karşılığını mutlaka alacaktır. Yekta Bey'in çok güzel bir çalışması var. Pek çokları eksik bilgiye dayalı konuşuyor. Evlatlarımıza, öğrencilerimize şunu söylüyorum, herkes bildiğinin karşılığını alacaktır. Hiç kimse bu yeni getirilen sistemde kendisini mağdur olarak hissetmeyecektir."

"Kendi evlatlarımız gibi kaydediyoruz"

Türkiye'de eğitim alan Suriyeli öğrencilerle ilgili bilgileri paylaşan Milli Eğitim Bakanı Yılmaz, "Suriyeliler bizim sorumluluğumuz. Birilerinin evinde yangın çıkmış. Yangın çıktıktan sonra o kardeşlerimiz yangından kurtulmak için komşunun bahçesine atlıyor. Siz ne yaparsınız? Bahçenizin duvarını yükseltirsiniz. Bu insani midir? Dünyada hiç kimse buna insani demez. Herkes menzile varacak ve hesap vereceksiniz. Duvarı yükselttin ama ne hakla yükselttin? Bunun hesabı olur mu? Bu aziz millet her dönemde Kafkaslardan gelene, Balkanlardan gelene, 1990'larda Kuzey Irak'tan gelene, şimdi de Suriyelilere kapılarını açtı." dedi.

Yılmaz, eğitim çağındaki 976 bin 200 Suriyelinin eğitim aldığını belirterek, Geçici Eğitim Merkezlerinde ve Bakanlığa bağlı okullarda Arapça eğitim ve haftada 15 saat Türkçe dersi verildiğini, bu kapsamda 260 bin Suriyeli öğrencinin eğitim aldığını dile getirdi.

"Kendi evlatlarımız gibi kaydediyoruz. Bunların sayısı da 350 bine yükseldi. 260 bin geçici kamplarda, 350 binin üzerinde de bizim okullarımızda. Suriyelilerin yüzde 63'ü eğitim kapsamına alınmış durumda. İlkokulda fazla sıkıntı yok. Bütün problem, liselilerin okullaşma oranı yüzde 20 civarında." bilgisini veren Yılmaz, Türkiye'nin her dönemde dünyanın neresinde mağdur, mazlum varsa onlara sahip çıktığını aktardı.

Türk milletinin bu sınavdan yüzünün akıyla çıktığını vurgulayan Yılmaz, gelecek dönemde Suriyelilerin okullaşma oranını yüzde 63'ün üzerine çıkacaklarını bildirdi.

"Kontenjan varsa girersiniz"

"Örneğin, İsmet Yılmaz Lisesi var. Bütün Türkiye biliyor. Eğitimde en yukarılarda. Bu lisenin etrafındaki bir siteye taşınan bir kişi, bu liseye girebilecek mi?" sorusu üzerine Yılmaz, "Okulda kontenjan varsa girersiniz." dedi.

"Bu durum bir emlak spekülasyonu getirmez mi?" sorusuna Yılmaz, bunun olacağını düşünmediklerini ifade etti.

"600 lisenin ismi Mayıs'ta açıklanacak"

"İstanbul Lisesi bizim proje okulumuzdur, özel nitelikli bir lisedir. İsterse eviniz İstanbul Lisesi'nin yanında olsun, bu liseye giremezsiniz. İstanbul Lisesi'ne girmenin şartı sınavda başarılı olmaktır." diyen Yılmaz, bu tarz sınavla girilecek okulların sayısının 600 olduğunu, bunun dışındaki okullara adrese dayalı sistemle girileceğini anlattı.

Bu 600 lisenin isminin Mayıs ayında açıklanacağını belirten Bakan Yılmaz, şu ifadeleri kullandı:

"Evlatlarımız Haziran'ın ilk haftasında sınava girecek. O sınava girmeden önce hangi okullar için sınava gireceğini düşünecek, ona göre ailesiyle birlikte tercihte bulunacak. O okullardan 5 tanesini tercih edecek, nitelikli okullardan birisini kazanacak. Ola ki kazanamazsa, o zaman da adrese dayalı sisteme bağlı olarak kendi evine en yakın 5 okuldan birisini tercih etmesini isteyeceğiz. Dolayısıyla sınava girenler için 10 okul tercihi olacak 5 artı 5, sınava girmeyenler için 5 okul tercihiyle birlikte inşallah 1 milyon 200 bin öğrencimizin, daha az stresli, daha kolay, daha basit, anlaşılır bir sistemle kayıtlarını gerçekleştireceğiz."

"İyi bir yoldayız"

Bundan sonraki amaçlarının Türkiye'deki bütün okulların eğitim kalitesini artırmak olduğunu vurgulayan Milli Eğitim Bakanı Yılmaz, bir okulun diğeriyle arasındaki farkı azaltmak istediklerini dile getirdi.

Gelecek süreçte öğrencinin yetenek, ilgi ve başarısını ilkokuldan itibaren izleyeceklerini belirten Yılmaz, bir jimnastikçinin, keman virtüözünün ilkokuldan itibaren izlenerek yeteneğinin tespit edilmesi gerektiğini söyledi. Yılmaz, "Öğrencinin yetenek, ilgi ve başarısını ilkokuldan itibaren izleyerek, okullar arasındaki kalite farkını ortadan kaldırarak liselere sınavsız geçişi amaçlıyoruz. Bunu başarırız inşallah." diye konuştu.

PISA sonuçlarına göre başarılı olan Elbistan Fen Lisesi'nin öğrencilerini, öğretmenlerini tebrik eden Yılmaz, bu fen lisesinin dünyanın en iyi okulları arasında olduğunun altını çizdi. Kaliteli eğitim için Ankara, İstanbul, İzmir'e gerek olmadığını, bunun Elbistan'da da gerçekleştiğine dikkati çeken İsmet Yılmaz, şunları kaydetti:

"İnşallah Van'da da Hakkari'de de Yüksekova'da da olacak. İyi bir yoldayız. Bizlere bu aziz milletin desteği, duası devam etsin. Duamız, Sultan Alparslan'ın bu topraklara geldiği zamanki dua gibidir. Niyetimiz halistir. Allahım güç de kudret de kader senin elindedir. Türkiye'ye yardım edersen, Türkiye'nin yoksulluk ve cehaletle olan savaşını yenersek, aydınlık günler bu aziz milletin olacaktır. Daha aydınlık günlere hep beraber gideceğiz. Allah birliğimizi, dirliğimizi bozmasın, daim ettirsin. Biz bunu 15 Temmuz'da gördük. İnşallah bundan sonra da devam eder. Bu birlik, beraberlik devam ettiği sürece aydınlık günler Türkiye'yi beklemektedir."

(Bitti)

Kaynak: AA / Güncel

Cevdet Yılmaz İstanbul Türkiye Politika Güncel Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title