Haberler

Dha Yurt Bülteni-8

(ÖZEL HABER)1)GÖKÇEADA'DA ALTIN MADENİNE TEPKİLER ARTIYORBAŞKAN ÇETİN: "GÖKÇEADA'DA MADEN ARAMA EKONOMİK CİNAYETTİR"ÇANAKKALE'nin Kuzey Ege Denizi'nde bulunan ve Türkiye'nin en büyük adası olan Gökçeada'da, Merih Madencilik Sanayi ve Ticaret A.Ş.

(ÖZEL HABER)

1)GÖKÇEADA'DA ALTIN MADENİNE TEPKİLER ARTIYOR

BAŞKAN ÇETİN: "GÖKÇEADA'DA MADEN ARAMA EKONOMİK CİNAYETTİR"

ÇANAKKALE'nin Kuzey Ege Denizi'nde bulunan ve Türkiye'nin en büyük adası olan Gökçeada'da, Merih Madencilik Sanayi ve Ticaret A.Ş.'nin altın ve gümüş madeni arama başvurusu yapmasına tepkiler giderek artıyor. Ada halkı ve çok sayıda çevreciyle altın madeniyle ilgili yaşadıkları endişeyi dile getirmek, tepkilerini göstermek için bir araya gelen İYİ Parti'li Gökçeada Belediye Başkanı Ünal Çetin, "Gökçeada'da maden arama faaliyetine yol vermek, tam anlamıyla çarpıklık, aymazlık, hatta ekonomik bir cinayettir" dedi.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Çanakkale İl Müdürlüğü, Gökçeada ilçesi Yuvacık Mevkii'nde, Merih Madencilik Sanayi ve Ticaret A.Ş. tarafından yapılması planlanan altın ve gümüş madeni arama projesi için Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) süreci başladığını kamuoyuna duyurunca başta ada sakinleri olmak üzere tüm çevreciler kaygılanmaya başladı. Adalılar, bu haber üzerine maden arama faaliyetine karşı mücadele başlattı. Kısa sürede altın ve gümüş madeni başvurusuna karşı olanlar, bir araya gelerek seslerini yükseltti. Gökçeada Belediye Başkanı Ünal Çetin ve adalılar, seslerini duyurabilmek için bu sabah feribotla Çanakkale merkezine geldi. Kalabalık, İskele Meydanı'ndan toplantının yapılacağı otele kadar yürüdü.

'Organik Ada Gökçeada'da Altın Arama' sloganıyla düzenlenen toplantıya, Gökçeadalıların yanı sıra Çanakkale ve çevre kentlerden de çevreciler katıldı. Başkan Çetin ilk olarak adanın özellikleri ve maden aranacak sahayla ilgili bilgileri slayt gösterisi eşliğinde anlattı. Çetin, doğal ve kültürel zenginlikleri ile hem tarım hem de turizm alanında son yıllarda önemli mesafeler kat eden Türkiye'nin organik adası Gökçeada'nın, altın madeni tehdidi altında olduğuna vurgu yaparak konuşmasına başladı.

"EKONOMİK BİR CİNAYETTİR"

Merih Madencilik Şirketi A.Ş.'nin başvurusu üzerine başlatılan ÇED sürecinin, adanın doğal kaynakları, turizmi ve halkın sağlığı açısından telafisi mümkün olmayacak sonuçlar doğuracağını belirten Çetin, "Gökçeada, Türkiye'nin en büyük adası olmasının yanı sıra tatlı su kaynakları dünya üzerinde kendisine yetebilen 4 adadan biri olma özelliğini taşır. Adamız, bakir doğasında göz alabildiğince uzanan kumsalları, pırıl pırıl denizi, yeşille maviyi birleştiren kendine has dokusuyla geçmişle bugünün birlikte yaşandığı harika bir doğa güzelliğidir. 2011 yılında almış olduğu Cittaslow (sakin şehir) unvanı ile dünyanın ilk ve tek sakin adası seçilmiştir. Turizmin, organik tarımın, serbest dolaşma sistemiyle yapılan hayvancılığın ve balıkçılığın bir arada yapılabildiği çok özel coğrafyalardan biridir. Maden arama süreciyle ilgili gelişen bu son durum, bizleri derin bir hayal kırıklığı ve endişeye sevk etmiştir. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı 2017 yılı 'İkinci Altı Aylık Eylem Planı' kapsamında; Gökçeada ve Bozcaada'nın 'Organik Tarım Adası' ilan edilmesi çalışmaları devam etmektedir. Türk ekonomisinin her geçen gün tarım ve hayvancılığa ne kadar hayati önemde ihtiyacının görüldüğü şu günlerde Gökçeada'da maden arama faaliyetine yol vermek tam anlamıyla çarpıklık, aymazlık, hatta ekonomik bir cinayettir" dedi.

Gökçeada'da yapılması olası bir maden arama faaliyetinin çevresel, ekonomik ve sosyal etkileri telafi edilemez düzeyde olacağını ifade eden Başkan Çetin, konuşmasına şöyle devam etti:

"Proje tanıtım dosyasındaki verilere göre adanın güney kesiminde, 44 noktada, toplam 1100 metre sondaj gerçekleştirilecek. Toplam 229 bin TL'lik projenin arama aşamasında 423 ton kazı toprağı ortaya çıkacak. İşletme ruhsatı alındığında ise çok daha fazla toprağın kazılacağı tahmin edilebilmektedir. Gökçeada'da tarım bölgelerine, deniz kıyısına, derelere, Su Altı Milli Parkı'na, Tuz Gölü'ne yakın olan altın madeni projesi, 279 kilometrekare ile sınırlı bir yüzölçümü olan adanın ekolojik yapısı üzerinde yıkıcı bir etki yaratacaktır. Bu nedenle biz tüm Gökçeada halkı olarak, Gökçeada'yı seven dostlarımız ve Gökçeada'yı korumaya gönül vermiş sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte, adamızda her türlü maden faaliyetine karşı mücadele etmeye hazırız. Adamızı hep birlikte koruyacak ve madencilik faaliyetlerine asla izin vermeyeceğiz. Tüm yetkilileri bu konuda sağduyulu olmaya çağırıyor ve bu yanlıştan bir an önce dönmek için gerekenlerin yapılacağını umuyoruz. Adada söz konusu girişim için başvuran şirketi de çevre için bu geri dönülmez yola girmekten dönmeye davet ediyoruz. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Gökçeada'yı 'Organik Tarım Adası' olarak ilan etmek üzereyken Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın adada zehirli kimyasallarla altın ve gümüş aranmasına geçit vermesi tutarsızlık, plansızlık hatta telafisi imkansız akıl almaz ekonomik kayıplar doğuracak bir öngörüsüzlüktür."

Başkan Çetin, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü'nün konuyla ilgili belediyenin görüşünü sorduğunu da belirterek, "7 Aralık itibariyle, ÇED sürecinin başlamasıyla alakalı, Gökçeada Belediyesi'nin görüşü istenmektedir. Ben de belediyede çalışan bütün arkadaşlarıma gerekli talimatı verdim. Biliyorsunuz kurum görüşlerinde 30 gün esastır. Yasal süresi içerisinde cevap vermeniz gerekir. Biz bütün gerekçeleriyle birlikte uygun olmayacağını belirtir bir yazı yazacağız ve gerekirse Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü'nün 7.12.2017 tarihli yazısı nasıl sosyal medya kanalıyla basına yansıtıldıysa, Gökçeada Belediyesi'nin de Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü'ne cevabı yazısı sizlerle paylaşılacaktır" dedi.

Toplantı, İstanbul'da avukatlık yapan Uğur Yetimoğlu'nun moderatörlüğünde soru- cevap şeklinde devam etti.

Görüntü Dökümü

-------------------------

Başkan Ünal Çetin ve beraberindekilerin yürüyüşünden görüntü.

Toplantıdan genel detay görüntü.

Başkan Ünal Çetin'in slayt gösterisiyle anlatımı.

Başkan Ünal Çetin'in konuşmasından görüntü.

Katılımcılardan görüntü.

Haber- Kamera: Burak GEZEN- Mustafa SUİÇMEZ / ÇANAKKALE,

========================================================

2)12 YAŞINDAKİ ÇOCUK TÜFEKLE OYNARKEN BABAANNESİNİ VURDU

ÇORUM'da 6. sınıf öğrencisi O.K. (12), babasına ait av tüfeğiyle oynadığı sırada kazayla tetiğe dokununca babaannesi Emine K.'yi (75) vurdu. Ağır yaralanan kadın, kaldırıldığı hastanede kurtarılamadı. Olay İskilip ilçesi Kurusaray Köyü Orta Mahallesi'nde dün akşam meydana geldi. Mustafa K., kendisine ait ruhsatlı av tüfeği ile ava gitti. İki saat sonra köye dönen Mustafa K., tüfeği evin duvarına bırakıp balta ile hem odun kırdı hem de evin önünde oturan annesi Emine K. ve komşuları ile sohbet etmeye başladı.Bu sırada 6. sınıf öğrencisi O.K. de babasından izinsiz aldığı tüfekle oynadığı sırada yanlışlıkla tetiğe dokundu. Tüfekten çıkan saçmalar merdivende oturan babaannesi Emine K.'ye isabet etti. Ağır yaralanan yaşlı kadın, otomobille önce İskilip Devlet Hastenisine kaldırıldı. Yapılan ilk müdahalenin ardından da Hitit Üniversitesi Erol Olçok, Eğitim ve Araştırma Hastanesine sevk edildi. Yaşlı kadın, doktorların tüm müdahalesine rağmen kurtarılamadı.

Babaannesinin ölümüne neden olan O.K., ifadesi alınmak üzere karakola götürüldü. Olayla ilgili soruşturma sürüyor.

Görüntü Dökümü:

--------------------------

-Hastane acil ve ambulans görüntü

-Detaylar

(SÜRE: 1. 35  Dk)  (BOYUT: 40 MB)

Haber-Kamera: Yusuf ÇINAR/ÇORUM,

===================================================

3)YÜZÜNE KİMYASAL MADDE ATILAN KADIN GÜVENLİK GÖREVLİSİ: "KADIN OLARAK SOKAĞA ÇIKAMAYACAK MIYIZ?"

KONYA'da işe gittiği sırada yoldan geçen bir kişi tarafından yüzüne kimyasal madde atılan özel güvenlik görevlisi Rukiye K. (25), saldırıyı gerçekleştiren kişiyi tanımadığını belirtti. Sol gözünde görme kaybı riski bulunduğu belirten Rukiye K., "Saldırganın bir an önce bulunmasını istiyorum. Kadın olarak sokağa çıkıp işimize rahatlıkla gidemeyecek miyiz? "dedi.

Olay, dün saat 07.30 sıralarında merkez Selçuklu İlçesi İhsaniye Mahallesi'nde meydan geldi.  Ailesi Mersin'in Mut İlçesi'nde köylerinde yaşayan ve Konya'da bir yurtta kalan bekar Rukiye K., güvenlik görevlisi olarak çalıştığı siteye gitmek için yola çıktı. Rukiye K., yurttan biraz uzaklaştıktan sonra, karşı kaldırımdan yürüyen tanımadığı kapüşonlu bir erkek, arkasından gelip elinde plastik bardaktaki sıvıyı yüzüne fırlattı. Çevredekilerin yardımına koştuğu Rukiye K., ambulansla Başkent Üniversitesi Konya Hastanesi'ne kaldırıldı.

"SOL GÖZÜMDE GÖRME KAYBI RİSKİ VAR"

Her iki gözü ve sol yanığında yanıklar oluşan Rukiye K.,  yaşadıklarını anlattı.  Çalıştığı siteye gitmek için yola çıktığını belirten Rukiye K., şöyle konuştu:

"Her sabah olduğu gibi işe gitmek için yola çıktım. Yurttan biraz uzaklaştıktan sonra karşı kaldırımda, kapüşonlu ve gözleri dahi zor görünen bir kişi geliyordu. Ayağı aksıyordu ya da öyle rol yapıyordu. Elinde plastik bir bardak vardı. Birisi çay vermiş ve oturup bir yerde çayını içecek diye düşündük. Çünkü ağzı ve yüzü her tarafı kapalı olduğu için o şekilde içemez diye düşündüm. Sonra karşı kaldırımdan benim yürüdüm kaldırıma geçmiş ve arkamdan gelip plastik bardaki sıvıyı yüzüme fırlattı. Yüzümde ve gözlerimde yanma oluştu. Çevredekiler yardıma koştu. Şu an tedavim sürüyor. Özellikle sol gözümün korneası dahi zarar görmüş. Yine sol yanağımda yanık izleri var. Doktorlar sol gözümde görme kaybı riski bulunduğunu belirttiler."

"SOKAĞA ÇIKAMAYACAK MIYIZ"

Saldırganın bir an önce yakalanmasını isteyen Rukiye K., "Saldırganı tanımıyorum. Beni sürekli takipte etmiş olabilir. Artık kadın olarak sokağa yalnız  çıkamayacak mıyız.  Sabah erken saatlerde işimize kendimiz gidemeyecek miyiz? Polis saldırganın bulmak için araştırıyor." dedi.

İşe giderken  sürekli kaldırımda oturan ayağı aksak olan bir kişinin, o gün kaldırımda oturmadığını gördüğünü belirten Rukiye K., "İşe giderken yolda sürekli kaldırımda oturan ve evsiz olduğunu düşündüğüm 35 yaşlarında bir erkek vardı. Ayağı aksak gibi görünüyordu. Hatta ona acıyordum. Selam verir geçerdim.  O gün kişinin kaldırımda olmadığını gördüm. Saldırganın o kişi olabilir mi diye düşünüyorum." dedi.

Yüzüne fırlatılan sıva maddenin ne olduğunun tespit edilemediğini hatırlatan Rukiye K, "Yüzüme fırlattığı sıvı madde, montuma da sıçramış. Montumu kokladığımda, ağır bir koku geliyor ve olaydan bir gün geçmesine rağmen o kokuyu halen hissedebiliyorsunuz. O montumu da polis tarafından incelenmesini istiyorum. Çünkü belki yüzüme fırlatılan maddenin ne olduğu ortaya çıkar." diye konuştu.

KIZ KARDEŞİNİ ÜNİVERSİTEDE OKUTMAYA ÇALIŞIYOR

Ailesinin Mersin'in Mut İlçesi'nde yaşadığını ve belirten Rukiye K., "Ben Konya'da kendi halimde, işimi gidip gelen birisiym. Burada asgari ücretle çalışıyorum. Hem aileme katkı sağlamaya hem de Tekirdağ'da üniversitede okuyan kız kardeşimin okul masrafını çıkartmaya çalışıyorum." dedi.

Rukiye K., Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın da saldırıyla ilgilendiğini hatırlattı.

TEDAVİSİ OLUMLU İLERLİYOR

Rukiye K.'nin tedavisini gerçekleştiren Başkent Üniversitesi Konya Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Ali Kal, tedavisinin düne göre olumlu ilerlediğini belirterek, şunları söyledi:

"Bize geldiğinde gözlerinde kızarıklıklar vardı.  Sol gözünde daha fazla olmak üzere iki gözünde de korneasında yanık oluşmuştu. Tedavimiz şu an için olumlu ilerliyor. Ancak yine sol gözünde görme kaybı riski var. Yapacağımız tedavi hastamızın direnciyle umarım görme kaybı riskini kaldırırız."

"ÇAMAŞIR SUYU OLABİLİR"

Ali Kal, Rukiye K.'nin yüzüne fırlatılan sıvı maddenin henüz ne olduğunun belirlenemediğini ifade ederek, " Yüzüne fırlatılan kimyasal madde, asit ya da bazik olabilir. Kolay bulunabilecek çamaşır suyu veya akülerde kullanılan asit maddesi de olabilir." dedi.

POLİS, SALDIRGANIN KİMLİĞİNİ BELİRMEYE ÇALIŞIYOR

Saldırının ardından çalışma başlatan polis, verilen eşkal ile olayın meydana geldiği mahalledeki tüm güvenlik ve MOBESE Kamera kayıtlarını inceleme altına aldı. Saldırganın kimliği henüz belirlemezken, çalışmaların sürdüğü belirtildi.

(Görüntü Dökümü

---------------------

Kadının saldırıdan sonraki cep telefonu görüntüsü

(Haber: İsmail AKKAYA- Tolga YANIK KONYA DHA)

==============================================

4)DEAŞ ÜYESİ OLDUĞU İDDİASIYLA GÖZALTINA ALINAN ŞÜPHELİ SERBEST

BOLU'da, polisin operasyonu ile terör örgütü DEAŞ üyesi olduğu iddiasıyla gözaltına alındıktan sonra adliyeye sevk edilen Irak uyruklu N.M.R. adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.

Bolu Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yürüttüğü soruşturma kapsamında Bolu Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, terör örgütü DEAŞ üyesi olduğu iddia edilen Irak uyruklu N.M.R.'yi gözaltına aldı. N.M.R. İl Emniyet Müdürlüğü'ndeki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi. N.M.R. nöbetçi mahkeme tarafından adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.

Murat KÜÇÜK/BOLU,

==================================================

5)HDP'Lİ PİR'E, 'KAMU DÜZENİNİ BOZMADAN MERDİVENDE OTURMA' FEZLEKESİ

DİYARBAKIR Cumhuriyet Başsavcılığı, HDP Diyarbakır Milletvekili Ziya Pir hakkında, DBP il binası önünde, 'Kamu düzenini bozmadan, herhangi bir slogan atmadan' merdivende oturarak, 'Kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşleri düzenleme yönetme, bunların hareketlerine katılma' suçundan fezleke hazırlayarak dokunulmazlığının kaldırılması için Adalet Bakanlığı'na gönderdi.  Cumhuriyet Başsavcılığı, 13 Ekim 2016 tarihinde DBP Diyarbakır il binası önünde DBP ve HDP'lilere yönelik gerçekleştirilen operasyonları protesto eylemine katılan ve merdivende oturma eylemi gerçekleştiren partililer arasında bulunan HDP Diyarbakır milletvekili Ziya Pir ile ilgili fezleke hazırladı. 'Kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşleri düzenleme, yönetme, bunların hareketlerine katılma' suçu ile hazırlanan fezlekede, 13 Ekim 2016 tarihinde DBP il binası önünde emniyet görevlilerince gerekli tedbirler alındığı, il binasına gelen yaklaşık 100 kişilik grubun bina girişinde bulunan merdivenlere oturmaya başladıkları görülmesi üzerine grup içerisinde bulunan HDP Diyarbakır milletvekili Feleknas Uca ile yapılan görüşmede, kendilerine Diyarbakır Valiliği'nin yasaklama kararı hatırlatıldığı belirtildi. Fezlekenin devamında şöyle denildi:

"Devam eden süreçte bahse konu grubun bina girişinde bulunan merdivenlerde, yola taşmadan, kamu düzenini bozmadan, herhangi bir slogan atmadan ve herhangi bir yazılı materyal açmadan oturmaya devam ettikleri görülmüş, söz konusu kitleye hitaben yapılan tüm ikaz ve uyanlara rağmen dağılmaması, çoğunluğunun milletvekili, parti yöneticisi ve üyelerinden oluşması ve parti binasının ana giriş kapısında bulunan merdivenler üzerinde, yola taşmadan, kamu düzenini bozmadan, herhangi bir slogan atmadan ve herhangi bir yazılı materyal açmadan oturmaya devam etmelerinden dolayı istenmeyen olayların önüne geçilmesi amacıyla emniyet görevlilerince kitleye müdahale edilmemiştir. Grup saat 17.45 sıralarında yapmış oldukları oturma eylemine son vererek parti binasına giriş yapmışlardır. HDP milletvekili olan Ziya Pir'in de yukarıda belirtilen oturma eylemine katıldığı, bu suretle 2911 Sayılı Kanunun 28/1 maddesinde belirtilen, 'Kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşleri düzenleme, yönetme, bunların hareketlerine katılma' suçunu işlediği anlaşılmıştır."

Adalet Bakanlığı'na gönderilen fezleke sonunda, Ziya Pir'in halen HDP Diyarbakır milletvekili olması nedeniyle hakkında TBMM'ince Anayasa'nın 83'üncü Maddesi gereği yasama dokunulmazlığının kaldırılması istendi.

Ferit ASLAN/DİYARBAKIR, -

====================================================

6)ANAOKULUNDA BİR BABA ÖĞRETMEN

SAMSUN'da Ayvacık Anaokulu'nda görev yapan tek erkek okul öncesi öğretmeni olan 1 çocuk babası Musa Can (28), baba sevgi ve şefkati ile öğrencileriyle ilgileniyor. Anaokulu'nda bir erkek öğretmenin görev yaptığını gören bazı velilerin şaşırdığını belirten Can, "Bence okul öncesinde erkek öğretmen sayısı artmalı. Sadece kadınlara has olarak görülmemeli. Belki benimle zaman geçiren çocuklar babalarına karşı olan ön yargılarını da kırmış oluyor, 'Babama yaklaşırsam bana kızar mı' önyargısının da önüne geçmiş oluyor" dedi.Samsun'un Ayvacık ilçesinde bulunan Ayvacık Anaokulu'nda görevli 4 öğretmenden biri olan okul öncesi öğretmeni 1 çocuk babası Musa Can, öğrencilerine baba şefkati ile yaklaşıyor. 4 yıllık öğretmen olan Musa Can, ilk görev yeri olan Ağrı'nın ardından Ayvacık İlçesi'nde görev yapıyor. Okuldaki tek erkek okul öncesi öğretmeni Musa Can, mesleğini isteyerek seçtiğini anlatırken şöyle dedi:

"Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Okul Öncesi Öğretmenliği Bölümü'nü bitirdikten sonra atanıp göreve başladım. Okul öncesi öğretmenliğini tercih etmemin sebebi; çocuğun en saf ve temiz hali 3, 5, 6 yaşları olduğu için ben bu mesleği seçtim. Bazen çok yorulduğumuz bunaldığımız anlar oluyor. Ama onlar geliyor bize bir sarılıyorlar hiç bir sıkıntı kalmıyor. Öğretmenlik mesleği sevgi isteyen bir meslek. Sevgi olmadan bu mesleği yapma şansınız yok. Bu sevgiyi de en iyi o çocuklarda gördüğüm için bu bölümü tercih ettim. Okul öncesi öğretmenliğinin kadınlara ya da annelere özgü görülmesi bence çok doğru değil. Çünkü çocuklar özellikle babalarıyla zaman geçirmeyi çok seviyor. Evlerinde babaları ile çok fazla zaman geçirmemiş olan çocuklar ilk başta erkek öğretmeni gördükleri zaman biraz çekimser davranabiliyor. İlk başlarda biraz zorlanıyoruz ama sonrasında her şey gayet güzel oluyor ve velilerden de gayet güzel dönüşler alıyoruz. Bir babanın çocuğu ile ilgilenmesi bence çok önemli. Öğrencilerimin beni çok sevdiğini, erkek olmamın da avantaj olduğunu düşünüyorum. Bir anne ile baba çocuğu ile aynı sürede ilgilenirse eminim o çocuk babayla daha çok vakit geçirmekten hoşlanır. ben böyle düşünüyorum."

'KEŞKE BAYAN ÖĞRETMEN OLSA' DİYENLER GELİP ÖZÜR DİLEDİ

Çocuklarını anaokuluna kayıt ettiren birkaç velinin kendisinin öğretmen olduğunu duyunca "Keşke bayan öğretmen olsa" dediğini duyduğunu söyleyen Can, "Direkt bana karşı bu tarz bir tepki görmedim. Ancak anaokulunda erkek öğretmen olduğunu duyunca şaşıran veliler olduğunu duydum. Olumsuz düşünüp sonra benim yanıma gelip özür dileyen 'Hocam erkek öğretmenler de bu işi gayet iyi yapabiliyorlar gördük' dedi. Ben de onlara bu durumun sadece bana has olmadığını erkek öğretmenlerin okul öncesinde gayet başarılı olduklarını söyledim. Bence okul öncesinde erkek öğretmen sayısı daha da artmalı. Sadece kadınlara has olarak görülmemeli. Belki benimle zaman geçiren çocuklar babalarına karşı olan ön yargılarını da kırmış oluyor, 'babama yaklaşırsam bana kızar mı' önyargısının da önüne geçmiş oluyor. Çocuk eğer sizin onu sevdiğini hissettiyse onu sizden ayırabilecek hiç bir kuvvet yoktur. Gerçekten ona bu sevgiyi aşıladıysanız o çocuk sizden aşılamaz.  Öyle anılar yaşadık ki çocuk hasta halde ancak okula gelmek istiyor velisi de onu okula getiriyor. Okul öncesi öğretmenleri olarak kadın ya da erkek olsun, bizim bence en önemli görevlerimizden birisi de okul sevgisini bu yaşlarda çocuğa aşılamak."

Görüntü Dökümü :

------------------------

Öğrencilerden detay

Öğretmenden detay

Öğretmenin çocuklarla ilgilenmesi

Öğretmen ile röportaj

(SÜRE : 5.01 - BOYUT : 562 MB)

Haber-Kamera : Yaprak KOÇER/AYVACIK (Samsun), -

Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel

Ege Denizi Çanakkale Gökçeada Türkiye Politika Güncel Haberler

Bakmadan Geçme

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title