Haberler

Akyazı mı? Karayazı Mı?

Neyden bahsettiğimi tahmin etmişsinizdir eminim. Trabzonspor’un bugün temeli atılan gelecekteki stadı Akyazı hakkında soruyorum bu soruyu.

Aydınlanmasını istediğim, cevabını aradığım yığınla soru var aklımda. Hepsini yazının akışında bulacaksınız ama sizden bir ricam var: Forma renginiz ne olursa olsun, onu üzerinizden bir çıkartın, ondan sonra okuyun bu yazıyı. Zira şimdiden söyleyeyim, ben bunları kaleme alırken öyle yapıyor olacağım.

Öncelikle söze hayırlı olsunla başlayalım. Trabzon spor, siyasi güçleri de arkasına alarak, kendisine 2 yıl sonra teslim edilme sözü verilen dört dörlük bir tesisin sahibi olma şansını elde etti. Zaten kulüp başkanı Sayın İbrahim Hacıosmanoğlu seçildiği günden bu yana iktidara olan yakınlığını defalarca dile getirmiş, hatta fiilen göstermişti. Bunda ayıplanacak hiçbir şey yok, insanları siyasi görüşleri yüzünden eleştirmeyi doğru bulmuyorum, isterse tam yağlı beyaz peynir partisine üye olsun bana ne. Benim ilgilendiğim noktalar başka.

İnsan hiç mi ders almaz?

Yapılan hatalardan bir insan ders çıkarmalıdır kendine. Çok güzel bir söz var lugatımda; "Başkasının yaptığı hatayı test etmek en büyük aptallıktır." diye. Türk futbolunun en büyük değerlerinden biri Galatasaray'dan ve Aslantepe'den bahsediyorum. Galatasaray spor kulübü nasıl stad sahibi oldu?

2002 yılında rahmetli başkan Sayın Özhan Canaydın, eski başkanlar tarafından yapılmaya çalışılan fakat bir türlü maddi imkansızlıklar yüzünden hayata geçirilemeyen Ali Sami Yen Stadı projesini başlattı. Tekfen grubu ile ön projeler tasarlandı, fakat ortada bir sorun vardı. Mecidiyeköy arazisinin Galatasaray'a ait olmaması nedeniyle kredi anlaşmaları bir türlü yapılamadı. O dönem de Şişli Belediye başkanı Mustafa Sarıgül, Canaydın başkana farklı bir öneri sundu. Mustafa Sarıgül'ün önerdiği projede stadyum diğer projelerden farklı olarak başka bir bölgeye yapılacak karşılığında ise Ali Sami Yen Stadyumu arazisinin üst kullanım hakkından vazgeçilecekti. Proje aynen şu şekildeydi: Galatasaray irtifak hakkına sahip olduğu Mecidiyeköy arazisinden vazgeçecekti. Karşılığında ise 384 dönümlük Aslantepe arazisinin irtifak hakkının tamamı 49 yıllığına Galatasaray' a verilecekti. Galatasaray bu alanda 1 adet stadyum, 1 adet çok amaçlı kapalı spor salonu, alışveriş merkezi ve villalar inşa edebilecekti. Bununla beraber Mecidiyeköy'de terk edilen arazinin üzerinde yapılacak olan binadan senelik kira bedelinin belli yüzdesinde gelir elde edecekti.

Seyrantepe'de olan bu arazinin konumunu herkes biliyor, arabayla ulaşım sorun, metro ile gitmek istesen ayrı sorun. Bir de Mecidiyeköy'e bakalım; bugün Galatasaray hala orada oynuyor olsaydı, ulaşım imkanı olarak metro + metrobüs'ü kullanıp çok daha rahat gidilebilecekti stada.

Ortada ciddi bir değer farkı da var, arazi konumlarının biri şehrin göbeğine diğeri dışı sayılabilecek otoyol kenarına tekabül ediyor. Aslantepe yapıldı, 19 Mayıs 2004 tarihinde Başbakan bu arazinin 49 yıllık irtifak hakkının sportif amaçlı tesisler yapmak için Galatasaray'a tahsisini içeren anlaşmayı imzaladı ve arazinin üst kullanım hakkını Galatasaray'a tahsis etti.

Peki ya sonra?

Stad TOKİ, Varyap ve Uzunlar tarafından inşa edildi. Galatasaray yuvası Ali Sami Yen'den koparıldı, otoyol kenarında bir beton yığınına gönderildi. Açılışa Sayın Başbakan ve birkaç Bakan gelmişti, önce başbakan yuhalandı, sonra TOKI Başkanı Erdoğan Bayraktar mikrofonu eline aldı ve aynen şu sözleri sarf etti; "Sevgili Galatasaraylılar, bu spor kompleksi kolay inşa edilmedi! Ali Sami Yen'de kiracılık yükümlülüklerini yerine getiremeyen Galatasaray yönetimi, aynı şekilde bu arazide de yükümlülüklerini de yerine getiremedi. Özhan Canaydın'ın karşımıza gelip naif ve sessizce duruşu dün gibi aklımda..." diye başlayıp yuhalamalar yüzünden sesinin duyulmadığı bir biçimde devam etti.

Galatasaray gibi Türkiye'nin spor tarihinde büyük hizmetleri bulunan bir çınar, sırf dara düştüğünde bu anlaşmayı kabul etti diye küçük düşürülmeye çalışıldı. Neden? Kendisine spor kompleksi yapıldı diye... Sanki Galatasaray karşılıksız, hiç fedakarlık göstermeden kabul etti "dağın başına" gitmeyi.

Kim ne garanti veriyor?

Bakın sevgili Trabzonsporlular, stadınız Avni Aker sahil yoluna 350 metre mesafede. Akçaabat Fatih Stadı ise Adnan Menderes caddesinin dibinde, denizi görüyor. Akyazı projesine karşılık olarak Avni Aker'in arazisi ile Akçaabat Fatih Stadı TOKİ'ye verildi. Trabzonspor'a karşılık olarak, yoktan var edilen bir "toprak" sunuldu. Karadeniz'in 775 bin metrekarelik alanı dolduruldu, eyvallah. Tabiatı da katlettik, ona da tamam. Bunları uydurmuyorum daha bugün Sayın Başbakan kendisi söyledi açılışta:

"Denizi doldurarak bu alanı oluşturduk. Doldurduğumuz alanın büyüklüğü 775 bin metrekare. Eğer karada yer yoksa denizi doldururuz. Trabzon'a hak ettiği hizmeti veriyoruz. İnşallah iki yıl sonra bu statta sizlerle beraber Trabzonspor'un maçlarını izleyeceğiz." dedi.

Ben size kendi taraftarı olduğum kulübün sıkıntısını örnek vereyim, gerisini siz hesaba katın. Fenerbahçe Şükrü Saraçoğlu Stadı Kurbağlı Dere'nin Kalamış körfezine döküldüğü noktada yer alır. Sırf bu yüzden, stad yönetimi yıllarca bozulan zeminle uğraşmıştır. Akyazı spor kompleksindeki stad, Karadeniz'in üstü kaplanarak yapılacak, hayal edin o zemin kim bilir nasıl olacak.

Geçtiğimiz dönemde Fenerbahçe'de Sayın Aziz Yıldırım yeniden başkan seçildi, her başkan adayının yaptığı üzere bir takım vaatlerde bulundu sayın başkan. Şaşırdığım nokta, Fenerbahçe'liliğiyle bilinen Sayın Başbakan'ın, Aziz Yıldırım'a cevaben "Nasıl yapacak o vaatlerini çok merak ediyorum." demesiydi.

Yine sayın başbakan, kendisi için hazırlanan "Büyük Usta" belgeselinde tuttuğu takım sorulduğunda, "hanım Beşiktaşlıdır, ben ve çocuklar Fenerbahçeliyiz, ama bu son olaylardan sonra soğuduk" demişti.

Aziz Yıldırım ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın arasındaki ilişkinin durumu herkesin malumu, diğer tarafta İbrahim Hacıosmanoğlu ile olan ilişkisine de bir bakın. İki resim arasındaki 99 farkı bulun. Galatasaray'ın mevcut başkanı Sayın Ünal Aysal'da, rahmetli Mehmet Ali Birand'ın programında çok önemli sözler söylemişti hatırlayın. Maç bitiminde TT Arena'da hala sorunlar yaşandığını ve karayolları tarafından stada ulaşımın tam olarak bir türlü yapılamadığını açıklamıştı. Buna cevap veren Birand; "Başbakan istese bir emirle bu sorunu çözer ama o da biraz kırgın galiba" dedi. Sonrasında ise "Galatasaray'ın 25 milyon taraftarının hemen hemen 20 milyonunun ona oy verdiğini tahmin ediyorum. O yüzden Başbakan'ın bizimle bir sorununun olduğunu sanmam." demişti. Ben bundan şunu anlarım üstadım, siyasilerle aran iyiyse yardım alırsın, aran kötüyse günahını alamazsın.

Değer mi? Samimi soruyorum, bir stad, bir tesis, vergi borcunun silinmesi için, bütün bunlar için koca bir camiayı hükümete, devlete, politikacılara, malzeme etmeye değer mi? Müteahhitleriyle meşhur olan bir şehir, iki sponsor yardımıyla takımına mevcut stadının tribünlerini teker teker sırayla yıkıp yenisini yaparak bir stad armağan edemez mi?

Bakın ikinci vatanımdan örnek vereyim, Le Mans kendine stad yaptı, Lyon yapıyor, Marsilya büyüttü, Nice yahu Nice stad yaptı kendine adını Allianz Riviera koydu sponsor desteğiyle.  Sağdan soldan krediler alındı, Nice belediye başkanı projeyi üstlendi ve stad yapıldı. Kimse çıkıp Marsilya'ya "Velodrome'da kiracılık yükümlülüklerini yerine getiremiyorsun..." diyor mu?

Son bir not; Twitter üzerinden yazdığım bir iletiye cevaben benimle iletişime geçen Trabzonsporlu bir abim, Fenerbahçe Stadı'nın nasıl Fenerbahçe'ye verildiğini sordu.

5 Haziran 1932'de çıkan yangında Kuşdili'nde Fenerbahçe'nin kulüp binası yandı. Başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, dönemin devlet yöneticileri bu zor döneminde Fenerbahçe'ye yardım edilmesine karar verdi. Kulüp binası yanan Fenerbahçe'nin, hiç olmazsa kendi stadyumuna sahip olması için yine Saracoğlu'nun çabalarıyla Fenerbahçe Stadyumu, 6 Temmuz 1932 tarih ve 1213 sayılı karar uyarınca, 10 taksitte ödenmek koşuluyla 9.000 liraya (1.000 Reşat Altını) Fenerbahçe Spor Kulübü'ne 'SATILDI'. Bununla birlikte Fenerbahçe, Türkiye'de stat mülkiyetine sahip ilk kulüp olma özelliğini kazandı. 36.000 m²'lik sahanın ve tesislerinin alınması için gereken paranın 500 lirasını bizzat Atatürk vermiş, geri kalan miktar ise 50 kuruştan satılan biletler ile Fenerbahçe Spor Kulübü'nün ilk eşya piyangosundan sağlanmıştır.

Saygılarımı sunarım...

Kaynak: TotemSpor.Com / Spor

Özhan Canaydın Galatasaray Spor Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title